Akciğer kanserinde insidans hızının, erkekler için yüz binde 70 iken, kadınlarda ise yüz binde 8,4 oranında olduğu öğrenildi.
Abone olTürk Akciğer Kanseri Derneği Başkanı Doç. Dr. Ufuk Yılmaz, bir yılda akciğer kanserine yakalanma hızının erkeklerde yüz binde 70 kadınlarda ise yüz binde 8,4 olduğunu belirterek, "Türkiye’nin toplam nüfusunun 76 milyonun üzerinde olduğu dikkate alındığında her yıl 30 bin yeni akciğer kanseri vakası oluşması, bunların yaklaşık 27 binin erkek 3 binin kadın hasta olması beklenmektedir'' dedi.
Yılmaz, 4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle AA muhabirine yapıtığı açıklamada, Türkiye'de kanser vakalarının her geçen gün arttığını ve kansere bağlı ölümlerde akciğer kanserinin ilk sırada yer aldığını, 2012 itibarıyla yeni ve eski akciğer kanserli 49 bin 264 hasta bulunduğunu bildirdi.
İstatistiklere göre, akciğer kanserinde insidans (bir yıl içinde saptanan yeni akciğer kanserli olgu) hızının erkeklerde yüz binde 70, kadınlarda ise yüz binde 8,4 olduğunu belirten Yılmaz, "Türkiye’nin toplam nüfusunun 76 milyonun üzerinde olduğu dikkate alındığında her yıl 30 bin yeni akciğer kanseri vakası oluşması, bunların yaklaşık 27 binin erkek 3 binin kadın hasta olması beklenmektedir'' şeklinde konuştu.
Yılmaz, akciğer kanserinde her iki cinsiyette de 50 yaşından itibaren başlayan görülme sıklığındaki artışın, 70’li yaşlarda zirve seviyesine ulaştığını ifade etti.
DOĞRU TEDAVİ İÇİN DOĞRU TEŞHİS ŞART
Kanserin ilaçla tedavisinde, uzun zaman “ilacı uygula, etkiyi izle” stratejisinin uygulandığını, genel durumu iyi hastalara benzer kemoterapi ilaçlarının verildiğini, etkinliğinin ise ancak 2-3 ay sonra anlaşılabildiğini ifade etti.
Bugün ise hangi hastaya hangi ilacın iyi geleceğinin, tedavi öncesi saptanabildiğini vurgulayan Yılmaz, "Boğaz ağrısında, nasıl boğaz kültürü alınarak antibiyotik seçilebiliyorsa artık kanser tedavisi de böyle planlanıyor. Bu nedenle bu testlerin yapıldığı merkezlerin yeterlilikleri değerlendirilmeli, geliştirilmesi ve doğru hastanın doğru tedaviye ulaşabilmesi için doğru test sonucuna ulaşılmasının sağlanması çok önemli'' şeklinde konuştu.
GENETİK ÖZELLİKLERİN TESPİT EDİLMESİ
Her tümörün farklı özellikler içeren, farklı sayı ve tipte genetik değişikliklere sahip hücrelerden oluştuğuna işaret eden Yılmaz, tümöre özgü genetik özellikleri tespit edip, buna göre özel ilaçlar seçmek gerektiğini vurguladı. Yılmaz böylece kişiye özel reçete ortaya çıkacağını, bunun da kanserin devamından sorumlu genetik hasarı hedefleyeceğini ve başarı şansını arttıracağını bildirdi.
Adenokanser tipindeki akciğer kanserinin yüzde 75’inde genetik değişikliklerinin artık bilindiğini anlatan Yılmaz, genetik değişikliğin saptanabilmesi sayesinde uygun tedavi seçeneklerinin tercih edilebildiğini söyledi.
Bunun önemli bir gelişme olduğunu ifade eden Yılmaz, bu ilaçların ağızdan alınan tablet şeklinde olmasının kullanım kolaylığı da getirdiğini söyledi.
GELİŞMELER SEVİNDİRİCİ
Akciğer kanseri tedavisinde kullanılan ilaç, radyasyon (ışın) ve cerrahi gibi geleneksel tedaviler konusunda da son yıllarda sevindirici gelişmeler sağlandığını belirten Yılmaz, şunları kaydetti:
''Gelişen anestezi ve cerrahi teknikler başarılı ameliyat oranını arttırırken, yeni cihazlar ile tedavi planlamalarının düzelmesi ışın tedavileri ile elde edilen sonuçlarda iyileşme sağladı. Robotik cerrahi uygulamaları yanında video yardımlı torakoskopik akciğer rezeksiyon operasyonları ile ameliyat sonrası süreçte hastanede kalma süreleri önemli ölçüde azaldı. Işın tedavisinde tümörün yerinin daha iyi tespit edilmesi ve solunum kontrolünü sağlayan cihazlar normal organların ışından daha iyi korunmasını sağladı.”
BİLİM AKCİĞER KANSERİNİ YENECEK
Evre 4 akciğer kanseri tedavisinde genetik değişikliklere uygun olarak hedefe yönelik ilaçlar seçildiğinde ortalama yaşam sürelerinin 2 yıla kadar uzadığına dikkat çeken Yılmaz, bazı merkezlerde ortalama yaşam sürelerinin 4 yıla kadar uzadığının bildirildiğini söyledi.
Yılmaz, ''Bilim önce akciğer kanserini kronik bir hastalık haline getirmeyi başaracak, sonra onu yenecek. Ben bunları uzak görmüyorum. Ciddi uzamış yaşam sürelerini yakın gelecekte duyabileceğimizi düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.