BIST 8.699
DOLAR 34,27
EURO 37,38
ALTIN 2.919,65

Akademisyen/sanatçı Y.Doç.lerin “hak kayıpları” ne olacak?....

gök,başbakan,sanatçılar,özlük hakları,2809 sayılı kanun

1983 yılında çıkarılan bir yönetmelikle, 2809 sayılı kanunun geçici 10. Maddesine göre, üniversitelere bağlanan konservatuarlardaki sanatçı öğretmenlerin akademik alana intibakları için şartlar belirlenmiş, yabancı dil imtihanları yapılmış  ve ünvanlar verilmişti. Ancak, bu ünvanlar verilirken bazı öğretim elemanlarının ünvanları yanlış/eksik verilmiş, mahkemeye başvuranlar kazanmış, devlete güvenip, nasıl olsa değiştirirler diyenler kaybetmişti. Özellikle yönetmeliğe göre, unvan verilen Y.Doç.ler 1983 yılı sonuna kadar 4 yılı doldurmuş iken, ünvanlar 1987 yılı sonunda verildiği için 4 yıl yok sayılmış/mağdur edilmişler ve Doç. yapılmamışlardı. Bu nedenle de Prof.  olma şansını kaybetmişlerdi. Bu da saygınlıktan tutun, emekliliğe kadar etki etmekteydi.

Sanatçı/akademisyen Y.Doç. defalarca durumun düzeltilmesi ve hak kayıplarının önlenmesi için YÖK başvurmuşlar, ancak olumlu cevap alamamışlardı.

Bir çok önemli isim, devlete  kırgınlık içinde emekli olmuş, az sayıda Y.Doç. kalmıştı. Çünkü, devlet adına işleri YÖK ve Rektörlükler yürütmekteydi.

Çok kolay bir yönetmelikle sayıları az kalmış bu sanatçıların “hak kayıplarının” önlenmesi, “haklarının” geri verilmesinden neden çekiniliyordu?

Akademik sistemde önemli olanın “etik” olmak olduğunu sağır sultan bile biliyordu…

Neden mağdurlara cevap verilemiyor, sorunları çözülemiyordu?

Ünvanlar düzeltilse devletin çok mu zararı olacaktı?…

Üstelik -ünvan verilse- alınan maaşlar –sözleşmeli sanatçı kadrosunda olunduğu için-  1 krş. artmayacak, sadece yılların; çalışmış, emek vermiş akademisyen sanatçıları, öğrencilerinin karşısında mahçup olmayacaklardı.

Bakınız İlahiyat Fak. son değişimler çok tepki almış,  YÖK geri adım atmış, iptal etmiş ve de doğrusunu yapmıştır.

Önemli olan akademisyenlerin huzur içinde, severek üniversitelerine gelmeleri, öğrencileri ile özgürce ders yapabilmesi değil midir?

Bakınız ve YÖK uygulaması üzerine taze ve güzel  2 haber;

1/ YÖK'ten yapılan yazılı açıklamada, "İlahiyat camiasından ve kamuoyundan gelen görüşler ve öneriler üzerine Genel Kurulumuz, 15.08.2013 tarihli toplantısında alınan ilahiyat fakülteleri ile ilgili kararların yeniden görüşülmesini gündemine alarak, ilahiyat fakültelerinin isimlerine ve müfredatına ilişkin Genel Kurul kararlarının yürürlükten kaldırılmasına karar vermiştir.Bundan sonraki çalışmalar 2547 sayılı Kanun ve ilgili mevzuata göre, yükseköğretim yeterlilikler çerçevesi de dikkate alınarak, yetkili kurum ve kurullar marifetiyle yürütülecektir" denildi.İHA

2/ “..........................YÖK, İlahiyat lisans programında sistematik kelam ve kelam tarihi dersleriyle, İslam mezhepleri tarihi dersini birleştirerek kredileri azaltmış, Türk İslam sanatları ve Türk dini musikisi derslerini tek ders haline getirmiş, felsefe tarihi dersini ise müfredattan çıkartıp, hadis, tefsir ve İslam hukuku?derslerinin saatini artırmıştı. Köşe yazarlarının, felsefecilerin ve eğitimcilerin yoğun itirazı üzerine YÖK bu kararından vaz geçmiş........”(Lekesiz, Ömer;             ) O halde, akademisyen/sanatçı Y.Doç.lerin suçu nedir? 1983 yılında çıkarılan 2809 sayılı kanunun geçici 10. Maddesi  de, “anayasa hükmü” değildir...

YÖK ve Üniversitelerarası Kurul ve kurulan komisyon yanlış yapmış...

Hatadan dönülmek varken, YÖK ısrarla –mahkemeye verenler  hariç- inat etmiş...

Böylece devletine güvenenler “hak kaybına “uğramış...

Ama aradan 28 yıl geçmiş...

İstenirse, buna benzer bir yönetmelikle* sanatçıların bu sorunu çözülebilirmiş...

Yanlıştan dönmek, geçmiş yönetimlerin hatalarını düzetlmek, ülke açısından yararlıymış ve olabiliyormuş....

Sanatçılar bu konuda, kaç defa, yönetmelik değişikliği önerisi dahi sunmuşlar...

Ama, güçlü bir irade çıkmamış....

Yoksa bu konuda Sn. Başbakan'a iletilip, Demokratikleşme paketinin içine mi konmalıydı?!..

Konuyu sayın YÖK Başkanı ve kurul üyelerine acilen ve önemle duyuruyoruz...

* Aşağıdaki yönetmelik,  TBMM Kanunlar Dairesi Uzmanları ile birlikte  hazırlanmıştır.

2809 SAYILI KANUNUN GEÇİCİ 10. MADDESİNİN 2. FIKRASI GEREĞİNCE ÖĞRETİM ÜYELİĞİNE YÜKSELTİLECEK SANAT DALLARI ÖĞRETMENLERİ HAKKINDAKİ  YÖNETMELİĞİN bazı maddelerinde  DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA VE FIKRA EKLENMESİNE  DAİR                      YÖNETMELİK

Madde 3 –      2809 sayılı Kanunun geçici 10.  maddesinin 2. fıkrası gereğince öğretim üyeliğine yükseltilecek sanat dalları öğretmenleri hakkındaki yönetmeliğin 3. maddesi ne aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

          3.1. 1987 yılı sonuna kadar (Değişik:2/6/1986-3295/1 md.), geçici 10. maddedeki şartlara sahip oldukları halde, bir sehiv nedeni geçici 10. maddenin uygulanmasında Yard. Doç. aşamasında kalıp “daha sonra yükseltmeleri yapılamayan”, gecikme nedeni ile “bir üst süreyi doldurduğu halde” karşılığını alamayan, “hak kaybına uğrayan”  sanatçı akademisyenler  (Y.Doç.ler), bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren 2 ay içerisinde bağlı oldukları Rektörlüğe, müktesebi olan ünvanları almak için başvurmaları halinde, başvuruyu takip eden iki ay içinde, bu maddedeki şartlar dışında “başkaca bir şart aranmaksızın”, “müktesebi olan ünvanlara” yükseltilmek  üzere Yükseköğretim Kurulu’nca, geçici 10. madde hükmünden yararlandırılırlar."

        Madde 4- Aynı yönetmeliğin 4.maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 

  

        Madde 4 - Üniversite Rektörlükleri, başvuruları Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı’na intikal ettirir. Adayların; Doç. için en az 8 yıl ve Prof. için en az 15 yıl kendi alanlarında çalışmış olmaları şartı göz önünde tutulur.    Yükseköğretim Kurulu, ilk toplantısında “başvuruları ve hak taleplerini” gündeme alır,  yükseltilmelerle ile ilgili kararını verir ve  başvuranların  “kadrolu/sözleşmeli” olarak atamalarını yapar.   

Adayların üniversiteye bağlı sanat kurumlarında “öğretim görevine devam etmiş  olmaları” gerekir. Bu taahhüdü, sağlık nedeni dışında herhangi bir sebeple yerine getirmemiş olanların ünvanları hak sahibi olsalar dahi verilmez. Bunlar ders saati başına ücretle de atanabilirler.