BIST 10.852
DOLAR 32,66
EURO 35,44
ALTIN 2.511,53

Akademisyen zamları’nın "kanun" gerekçesindeki Türkçe!….

TBMM gerekçesi,Başbakan, Kanunlar ve Kararlar Genel Müd.,YÖK,Akademisyen zamları, Türkçemiz, TÜSEB, URAP, H.Kaplan, Öğrenci affı, ÖSS sınavları


Bugünkü yazımızda bir kanun maddesinin gerekçesi üzerinde dourmak istiyoruz...

T.C. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü 14/10/2014

Sayı: 31853594-101-1043-4120

TÜRKİYE BÜ YÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKAN LIĞINA

Maliye Bakanlığı’nca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulu’nca 13/10/2014 tarihinde kararlaştırılan “Yükseköğretim Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi şöyle;

 GENEL GEREKÇE
Yükseköğretim alanı, tüm dünyada genişlemekte ve her geçen gün daha fazla öğretim elemanı ve öğrenci bu alana dâhil olmaktadır. Ayrıca, bilim alanları sürekli olarak artarak gelişmektedir. Bilimsel bilgiye yönelik toplumsal talep de her geçen gün artmaktadır.

 G.AY: Yükseköğretim zaten bir alanı kapsamaktadır,  yükseköğretim içinde; sanat, mimarlık v.b. alanlardan bahsedilebilir, ki günümüzde “birim”  kullanılmaktadır. (Hangi alanda eğitim yapıyorsun? gibi) Yükseköğretimde genişlemekten değil büyümekten bahsedilebilir. … “her geçen gün daha fazla” değil “daha çok” veya “çok sayıda” kullanılmalıdır. “daha” ve “fazla” birlikte kullanılmaz, “fazla”  artan demektir. Bilim alanları “sürekli olarak artarak gelişmektedir”, cümlesi yanlış bir tamlamadır, “artarak” gereksizdir.

 Bu paragraf şöyle olmalıydı;

“Yükseköğretim, tüm dünyada büyümekte ve çok sayıda öğretim elemanı ve öğrenci bu kapsama dahil olmaktadır. Bunun sonucu olarak; bilim/sanat alanları sürekli olarak çeşitlenmekte ve gelişmekte, bilimsel/sanatsal bilgiye yönelik  talep  artmaktadır.”

 2023 yılı hedeflerine ulaşabilmemiz ve bilim,(sanat), teknoloji ve ekonomik anlamda dünyanın sayılı ülkelerinden birisi haline gelebilmemiz, her alanda bilimsel bilgi üretmek ve bunu aynı zamanda uygulanabilir hale getirmekle mümkün olabilecektir.Bunun sağlanması da nitelikli, girişimci ve yenilikçi insan gücünü yükseköğretim düzeyinde eğitmek ve yetiştirmekle görevli akademisyenlerin sayısının yükseltilmesine, bilimsel ve akademik faaliyetlerinin artırılmasına ve çeşitlendirilmesine bağlıdır.

 G.AY: Amaç; gelen öğrencileri motive ederek, belirtilen donanımlara sahip kılmaktır. Akademisyenlerin sayısı değil kalitesi artırılmalıdır. Lise öğretmenlerinin öğretim elemanı yapılması ile sayı yükselir ama kalite asla yükselmez. “Bilimsel ve akademik” kelimeleri aynı çalışmaları kapsadığı için birlikte kullanılmaz.

 Bu paragraf şöyle olmalıydı;

“Bunun için, yükseköğretimdeki insan gücünü; nitelikli, girişimci ve yenilikçi bir şekilde eğitmek ve yetiştirmek gereklidir. Bu da, görevli akademisyenlerin; kalitesinin/niteliğinin yükseltilmesine, özlük haklarının iyileştirilmesine, bilimsel ve sanatsal çalışmalarının maddi olarak desteklenmesine  bağlıdır.

Ülkemizde 2014 yılı Ekim ayı itibarıyla 104’ü Devlet ve 73’ü vakıf olmak üzere üniversite sayısı 177’ye ulaşmıştır. Böylece yükseköğretime erişimde de önemli ilerleme kaydedilmiş olmakla birlikte, kalitenin artırılması ihtiyacı sürmektedir. Uzun dönemde kalkınmanın sağlam temellere oturabilmesi için ülkemizin ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi hususu önceliğini korumaktadır.
Yükseköğretim alanında kaliteli bir beşeri sermayeye sahip olmak ancak sistem içerisinde yeterli düzeyde nitelikli, üretken ve kendilerini değişen şartlara göre yenileyebilen öğretim elemanlarına sahip olmakla mümkündür. Özellikli, nitelikli ve üretken öğretim elemanlarının istihdamı ise eğitim-öğretim, bilim ve araştırma altyapısı itibarıyla nitelikli ve iyi yükseköğretim kurumları inşa etmenin yanı sıra akademisyen olmayı düşünenler için mali haklar açısından da cazip ve en azından tatminkâr olmasına bağlıdır.

 G.AY. Beşeri sermaye, “bireyin;  bilgi, beceri ve hüner kazanabilmek için yaptığı  eğitim harcamaları demektir.” Dolayısıyla “kaliteli bir beşeri sermayeye sahip olmak” cümlesi havada kalmaktadır.  Nihayet bu satırın son cümlesinde “mali haklar” kelimesi geçmiştir. Burada kullanılan nitelik, kalite v.b. önceki paragrafın tekrarı gibi olmuştur,” yeterli düzeyde nitelikli" yanlıştır, sadece “nitelikli” olmalıdır.

Bu paragraf şöyle olmalıydı:

Yükseköğretimde; altyapısı tamamlanmış güçlü yükseköğretim kurumlarına,  nitelikli, üretken ve kendilerini değişen şartlara göre yenileyebilen öğretim elemanlarına sahip olmak hedefimizdir. Bu; akademisyenliğin sadece manen değil,  mali haklar açısından da cazip ve en azından tatminkâr olmasına bağlıdır.

 – 5 –

Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 651)

HAVALE EDİLDİĞİ KOMİSYONLAR

( 1 / 9 8 1 )

ESAS Plan ve Bütçe Komisyonu

TALİ Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu

 MADDE GEREKÇELERİ

Madde 1-
Ek 4 üncü madde ile; bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte yurtiçinde veya yurtdışında sonuçlandırdıkları proje, yaptıkları araştırma, yayın ve sergi, aldıkları patent ile çalışmalarına yapılan atıflar, bilim danışma kurulu bulunan uluslararası düzeydeki toplantılarda sundukları ve almış oldukları akademik ödüller esas alınmak suretiyle üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri ile araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve okutmanlar için yıllık akademik teşvik puanı hesaplanması ve bunlara aldıkları puanlarla orantılı olarak da akademik teşvik ödeneği adı altında yeni bir ödeme yapılması öngörülmektedir.

 Bu paragraf şöyle olmalıydı;

Ek 4 üncü madde ile; “bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte yurtiçinde veya yurtdışında sonuçlandırdıkları proje, yaptıkları araştırma, yayın ve sergi, konser, aldıkları patent ile çalışmalarına yapılan atıflar, bilim/sanat danışma kurulu bulunan ulusal veya uluslararası düzeydeki toplantılarda sundukları bildiriler, almış oldukları akademik ödüller” esas alınmak suretiyle üniversitelerde görev yapan “öğretim üyeleri” ile “araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve okutmanlar” için yıllık akademik teşvik puanı hesaplanması ve bunlara aldıkları puanlarla orantılı olarak da akademik teşvik ödeneği adı altında yeni bir ödeme yapılması öngörülmektedir.

 SONUÇ: Akademisyenlerin zam ve teşviklerini ilgilendiren kanun taslağı gerekçesini okuduğumuzda yine üzüntü ile bir eksikliğin -beyin altına nüksettiği için olsa gerek- hala giderilemediği görülmektedir. “Bilim, teknoloji ve ekonomik” birlikteliği korunmuş ama sanat yerini alıp “bilimsel ve sanatsal çalışmalar”, “bilim ve sanat”, “bilim, teknoloji ve sanat” bir türlü yazılara/konuşmalara girememiştir.

Ayrıca “bilimsel ve akademik çalışmalar” gibi aynı anlamda  olan kelimeler “ve” ile ayrılmıştır.

Gerekçede; Türkçe yazım kurallarına, noktalama işaretlerine uyulmamış, uzun cümlelerle ifadeler birbirine geçmiş, anlamsızlaşmış, uzun cümlelerle konuya dikkat çekmek isterken abartı yapılmıştır.

Ben de, yıllar önce, sanatçılar ile ilgili bir kanun (2809 sy. kan. Geç.10.md.) yazımında bu TBMM Kanunlar ve Kararlar Dairesi'n deki arkadaşlarla çalışmıştım. Her cümlenin üzerinde duran, kişileri göstermeyen, yazım kuralların uygun v.b. bir çalışma ortaya çıkarmıştık. Kanunlar  hazırlandığında, gerekçeleri zaten kimse dinlemiyor/okumuyor denilerek yazım kurallarının göz ardı edilmesi doğru olmasa gerek!...

Başbakanlık  Kanunlar ve Kanunlar Dairesi’nce hazırlanan  kanun gerekçelerinde daha dikkatli olunmasını bekliyoruz.

 Güncel1: URAP TR 2014-2015 Türkiye Sıralaması Basın Bildirisi (12 KASIM 2014)’ne göre üniversitelerimiz sıralandı. Başarı için 9 kriter şunlar; Makale sayısı, Öğretim üyesi başına düşen makale sayısı, Atıf sayısı, Öğretim üyesi başına düşen atıf sayısı, Toplam bilimsel doküman sayısı, Öğretim üyesi başına düşen toplam bilimsel doküman sayısı, Doktora öğrenci sayısı, Doktora öğrenci oranı, Öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı

BU KRİTERLERDE de “DOKTORA/SANATTA YETERLİK” yine kullanılmamış, 1982 yılında sanat kurumları üniversiteleşmek için çok çaba sarf etti, ama, sanat hala -zihinlerde- yerini alamadı…

URAP 2014-2015 dünya sıralamasında Türkiye’den 4 üniversite ilk 500’e girdi. Buna göre, ODTÜ 433. sırada, Ege Üniversitesi 487. sırada, İTÜ 488. sırada, İstanbul Üniversitesi ise 489. sırada yer aldı. Dünya sıralamasında ilk 2 bin üniversite arasında ise Türkiye’den 76 üniversite bulunuyor. Dünya sıralamasında Harvard Üniversitesi ilk sırada bulunurken, University of Toronto ikinci, University of Oxford ise üçüncü sıraya yerleşti.

 Dünya sıralamasına ve ülkemizde ilk 15’e giren üniversitelerimizi tebrik ediyoruz. 2014/2015 Türkiye sıralamasındaki 15 üniversitemiz; Hacettepe, Ortadoğu Teknik, İstanbul, İstanbul Teknik, Ege, Ankara, Boğaziçi, İ.D. Bilkent, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Gazi, Sabancı, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Koç, Selçuk, Gülhane Askeri Tıp Akademisi

 Güncel2:  TÜRKİYE Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) kurulmasına ilişkin yasaya eklenen maddelere göre; üniversitelerde, yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce ilişiği kesilen öğrenciler 5 ay içinde geri dönebilecek. Öğrenciler ilişiklerinin kesildiği program üniversitede var ise bu yıl bahar döneminde, eğer yoksa üniversitelerin açıldığı ekim ayında öğrenim görmeye başlayacak. Öğretim dili tamamen Türkçe olan programlarda mesleki yabancı dil dersleri dışında zorunlu yabancı dil hazırlık sınıfı açılamayacak. Ancak üniversite yetkili kurullarının kararı ve YÖK’ün onayı ile isteğe bağlı olarak yabancı dil hazırlık sınıfı eğitimi verilebilecek. Hazırlık sınıfında başarılı olamayan öğrencilerin ilişikleri kesilemeyecek ve eğitimlerine devam edecekler. Üniversite öğrencileri 2 yıllık ön lisans programlarını azami 4 yıl, 4 yıllık lisans programlarını azami 7 yıl, 5 yıllık lisans programlarını azami 8 yıl, 6 yıllık lisans programlarını azami 9 yıl içinde tamamlamak zorunda.( .)

Yorum: Üniversite öğrencilerine af daha geçen yıl çıkmış ve sınırsız hak getirilmişti. Şimdi, ilgisi olmayan bir kanun görüşülürken verilen önerge ile yeniden af geldi ve tekrar eski sisteme dönülüp, süre konuldu. Yönetmeliklerle sık sık oynanması –özellikle aflarla ilgili- eğitimde düzeni bozuyor. Bir önceki afla emekli olmuş, ama eğitimi yarıda kalmış bir çok kişi sınıflara dönmüş, “amca, teyze, abla v.b.” isimlerle çağrılır olmuşlardı. Demek ki istenince bir önerge ile her şey olabiliyor, eğitimi koruması gerekenler tarafından eğitim dahi bozulabiliyormuş…Bakalım bu yeni af kimlere yarayacak ya da kimler için çıkarılmış olacak…

Güncel3: Sn. H. Kaplan bir yazısını ÖSS tarafından yapılan sınavlara ayırmış. “Temmuz 2010’da yapılan KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı’nın, yani devletin öğretmen atamalarında başvurduğu sınavın iptal edilişini, ÖSYM “bazı usulsüzlüklerin meydana geldiği kanaatine varıldığından” diye açıklamıştı. Bu ‘nazik’ açıklamanın aslı, soruların çalındığı şüphesiydi.Önceki sınavlarda tüm soruları doğru cevaplayan sayısı iki ya da üçken, o sene tam 350 kişi ful çekmişti. Daha da ilginci, bu ‘başarılı’ kişilerden 20’sinin evli çiftlerden çıkmasıydı! Nikâhta kerâmet vardır ama bu kadar da olamaz, değil mi?...... Yüz binlerce insanın alın teri dökerek girdiği bir sınavın sorularına konmak, üstelik bunu ‘ülkenin anahtarı bize verildi’ yalanına sığınarak yapmak, göz göre göre kul hakkına girmekten çekinmemek, oyunu ortaya çıkınca da suçu başkasına atmak için emniyet-yargıdaki kliğine topu atmak... ()

 Yorum: Son 10 yıldır, bir çok yazar  KPSS, ÜDS v.b. sınavlarda haksız bir şekilde, “kul hakkı” gözetmeden, kadro ve  ünvan sahibi olanları yazdılar da ne oldu?.. O zamanlar kulak arkası edildi, şimdi ortaklık bozuldu, yazılıp-çizilmeye başlandı…Kanunsuzlukları yapan köşeyi dönüyor…Her geçen gün üniversitelerden emailler yağıyor, bu konuda büyük bir rahatsızlık var…Bildiğimiz kadarı ile sadece bir kesim –paralel- nasiplenmemiş bu ilkesizlikten… ÜDS/YDS yi geçenlerin, kendi alanlarında verilecek bir konuda-45’ lık sürede ve geçtiği yabancı dilde- seminer  vermeleri durumu ortaya koyacaktır…

Not: Bir sonraki yazı  (Ç.ba) YÖK ve Güzel Sanatlar Fakülteleri Müzik Bölümleri’nde  durum… (11) olacak.