Star gazetesi yazarı Nasuhi Güngör, 1 Kasım Erken Seçimleri öncesi AK Parti'nin durumunu analiz etti.
Abone ol1 Kasım Erken Seçimleri için geri sayım başladı.
1 Kasım için en kritik soru ise AK Parti'nin tek başına iktidar olabilecek mi? Bu sorunun yanıtını bugünkü köşesinden analiz eden Star yazarı Nasuhi Güngör, seçim öncesi AK Parti'nin yapması gerekenleri yazdı.
3 dönem kuralının AK Parti'ye etkilerini de analiz eden Güngör, "AK Parti yeniden ama nasıl?" başlıklı yazısında şunları kaleme aldı.
"Başından bu yana AK Parti'nin üç dönem olarak özetlenen kuralını siyaseten yanlış bulsam da; bir siyasi partinin seçmene verdiği sözünü tutmakta gösterdiği kararlılık açısından da takdir ettim. Simdi 7 Haziran seçimlerinin getirdiği beklenmedik sonuçlar, AK Parti'ye bu kuralla ilgili yeni düzenlemeler yapma imkanı verdi.
Neresinden bakarsanız bakın bu durumun kendileri açısından avantaj teşkil ettiğini düşünüyorum. Siyasetin aktif anlamda daha genç kadrodalarla yapılmasını değerli bir girişim olarak görsem de; bu durumun tecrübenin ve vizyonun önüne geçmesinden yana değilim. Nitekim 7 Haziran seçimlerinde üç dönemdir iktidar olan ve girdiği tüm seçimleri kazanan bir siyasi partinin aldığı sonuçlarda bu faktörün ciddi bir etkisi olduğuna da inanıyorum.
Böyle bir tabloyu daha iyi anlayabilmek için, AK Parti'nin kuruluş döneminde toplumun önüne çıkardığı kadroya, o kadronun karşılığına yeniden bakmak yararlı olur.
7 HAZİRAN SONUÇLARI'NIN...
Hatta bu takdirde 7 Haziran seçimlerinde alınan sonucun, gençlik veya yaşla ilgili tartışmaların ötesinde, altını çizdiğim toplumsal karşılıkla ilgili olduğunu da görebiliriz. Bu durum, kuvvetle muhtemel 1 Kasım seçimlerinde AK Parti listelerinin gözden geçirilmesini beraberinde getirecektir.
Türkiye'nin değişime dair bunca iddianın ve hamlenin ardından, yeniden sıkıntılı bir koridora girmesi, kimin ne kadar payı olduğu kavgasına bogulmaksızm doğru anlaşüması gereken bir durum. Kaldı ki, yeni dönemin siyasi mimarisini kimin şekillendireceği sorusuna, hali hazırda mevcut iktidar partisinden başka cevap veren olmadı. Ancak bu durum AK Parti'nin sorumluluğunu, 2002 den çok daha ağır hale getiriyor.
Yaklaşık 13 yıldır çok geniş kesimlere dokunabilmeyi başaran, bölgesel ilişkilerden küresel ölçekteki süreçlere kadar her alanda beklenmedik hamleler yapan, şaşırtıcı bir cesaret gösteren, tüm bunları yaparken kendi iç dengelerinde yılların kangren sorunlarına neşter atan bir siyasi organizasyon ve liderlik; yeni bir yaklaşım ve duruşla yaklaşan fırtına öncesi Türkiye'yi yeniden güçlü bir iktidara kavuşturmak zorunda.
BİR AN ÖNCE AŞILMASI GEREKEN SORUNLAR
Tarifi zor bir boşvermişlik hali, öte yandan üç dönem iktidarda olmanın getirdiği yorgunluk, doygunluk gibi faktörler üzerinden gelinen noktayı açıklamak kolay değil elbette. Ancak tüm bunlar, aynı zamanda yapılacak yeni hamlelerin önünü keseceği için bir an önce aşılması gereken sorunlar. Örnek vererek tatsız tartışmalara kapı açmak istiyorum. Ancak AK Parti'nin mesela son üç seçimde, 30 Mart yerel, 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı ve 7 Haziran genel olmak üzere İstanbul'da aldığı sonuçları soğukkanlı biçimde gözden geçirmesi gerekiyor.
7 Haziran seçimlerinde güvenlikle ilgili yaşanan sorunların ve terör örgütünün doğu ve güneydoğuda oluşturduğu baskıların sonuçlara yansıdığı kaba bir analizle bile görülebilir. Ancak bu tespite fazlaca yaslanmak, AK Parti'yi gerçekle yüzleşmekten uzaklastırabilir. Sözgelimi İstanbul'daki seçim sonuçlarına yakından bakarak, özellikle Kürt oylarının nasıl şekillendiğini ve AK Parti teşkilatlarınınbu seçmeni nasıl kaybettiğini doğru okumak gerekiyor. Aynı gözlem Bursa ya da İzmit üzerinde de yapılabilir.
Hepsinden önemlisi ve hele de bu dönemde söylenmesi değerli olan şu.
AK Parti yine ve yeniden, geniş kesimlere dokunabilmenin, beklenmedik hamlelerle mutabakat sağlayabilmenin ve anlamsız kavgalardan uzak durmanın yollarını bulmalı. Bunu nasıl yapacağına dair, çok uzaklarda değil, kendi geçmişinde sağlam bir referansı var. Ona bakması yeterli,