Kanadoğlu'nun yerine gelen Nuri Ok'un eski dosyalara yeni deliler ilave ederek davaya devam edeceği ileri sürülüyor.
Abone olAkşam Gazetesi'nden Zülfikar Doğan'ın kendi köşesine taşıdığı AK Parti'ye dava haberi hükümetin işinin pek kolay olmayacağını gösteriyor. Hükümet sadece muhaleftle değil yargı ile ide boğuşacak anlaşılan. İşte Zülfikar Doğan'ın iddası... Başsavcı Ok'tan AKP'ye dava hazırlığı... Ateş'ten 'Kirli para' kararlılığı... AK Parti hükümet etmek, iktidarda 'muktedir' olmak, ve nihayet Başbakan Erdoğan koltukta 'rahat oturamamak' konusunda sürekli zorlanacak, tacize uğrayacak gibi görünüyor. Daha 'hariçte yazdırılıp' memleket medyasında 'ithalen ve duhulen' manşete çekilen 'darbe-ihtilal' şayialarının Genelkurmay karargahından 'melanetle tekzip edilmesinin' üzerinden hafta geçmeden bu defa yüksek adalet koridorlarından AK Parti dosyasının 'tekamül' ettirilmesi çalışmalarına hız verildiği haberleri geliyor. Kısa süre önce emekli olan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun yerine Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından atanan yeni Başsavcı Nuri Ok'un, Kanadoğlu'ndan 'zimmetle devraldığı' AK Parti 'dosyasını' yeni belgeler ve iddialarla takviye ederek, Anayasa Mahkemesi'ne dava açma hazırlıklarını hızlandırdığı belirtiliyor. Her ne kadar CHP'nin de desteğiyle, parti kapatmaların zorlaştırılması ve Anayasa Mahkemesi'nde 7'ye 4 oy aranması yönünde Anayasa ve Siyasi Partiler Yasası değişikliklerini hayata geçiren, AB yolunda 'zırt - pırt' siyasi partilerin kapatılmadığı, 'müebbeten siyasetten men' cezalarının olmadığı bir politik iklim yaratmaya çalışsa da AK Parti'ye dava 'geliyorum' diyor. Geçen yıl, Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'siyaset yasaklı' olması ve dolayısıyla 'kurucu ve genel başkan' olamayacağı temelindeki davadan ucu ucuna 'yırtan' AK Parti için şimdi, aralarında Bülent Arınç ve Ali Babacan'ın da yer aldığı isimler çevresinde yeni dava dosyası 'tekamül' ettiriliyor. Belgeler, dokümanlar, ses kasetleri, gazetelerde yer alan fotoğraflar hepsi dosyalanıyor. Tabii memlekette tezkere tartışması biter bitmez, 23 Nisan ve ardından 19 Mayıs, derken darbe-ihtilal, sonrasında AB uyum paketleri, ve her ay MGK öncesi - sonrası, rutin-yeknesak gerilim 'teraneleri', 30 Ağustos'a doğru Askeri Şura'ya matuf gerginlik içerikli haber ve şayia 'netameleri' nihayet müstakbel sıcak yaz aylarını daha da 'hararetlendirecek' dava iddia ve ifadeleri. *** TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın seçim kampanyası sırasında yaptığı bir konuşmanın kaseti dosyaya konulmuş bulunuyor. Hani Arınç'ın Tayyip Erdoğan ile katıldığı bir mitingde söylediği 'Türban-Başörtüsü bizim namusumuzdur, ya da namus borcumuzdur' mealindeki sözler vardı ya? İşte o. Tabii Arınç'ın bir de Cumhurbaşkanı'nı uğurlarken eşi Münevver Hanım'la birlikte Esenboğa Havaalanı resmi VIP protokol salonuna bu vesile ile 'türbanı' sokması var. 23 Nisan davetiyesi, ne hikmetse birdenbire ilham gelip, hem de 'türban araştırması' yaptırtan aynı gazetede, bilahare tekzip edilse de 'bilinçli' olarak manşete çekilen, 'Devlet Konukevi'nde Münevver Hanım himayeli tesettür defilesi' haberleri de dosyaya girmiş durumda. Benzer şekilde gazetelerin manşetlerine yansıyan İranlı Bakan eşi ve kızlarının Devlet Bakanı Ali Babacan'ın eşi tarafından havaalanı resmi protokol salonunda karşılanmasına ilişkin haber, görüntü ve fotoğrafları da dosyada. Hani 'burası Ankara-Fotoğraftakilerden Türk olanı bulun!' başlıkları altındaki çarşaflı-türbanlı- tesettür giyimli kadın fotoğrafları vardı ya? İşte o. Yani dava hazırlığı gerekçelerinden birisi 'kamusal alanda' türban yasağının delinmesi, kılık kıyafet yasasına muhalefet, Cumhuriyet'in laiklik ilkesinin türbanın simgesel - dinsel siyasal amaçlı kullanımı yoluyla çiğnenmesi. Anlaşılan o ki, dava dosyasında, AK Parti kurucu, üye, yönetici ve bakanlarından bazıları 'eş durumundan' yer alacak. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri Ok'a Kanadoğlu'ndan miras hazırlık dosyası tekamül ettirilip 'kapatma' davası konusu olur mu, yoksa 'ihtar' talebi mi gelir, ya da dosya 'münasip bir zamana' bekletilir mi, bilinmez. Başkentte rivayet muhtelif! *** Bu kadar 'mebzul' miktarda stres, gerilim, gerginlik, hararet, münazara, münakaşa, mugalata, mübalağa malzemesinin mevcut olduğu bir ülkede, milleti ve siyaseti serinletmeye hiçbir 'ayir kondiyşının' şiddeti, sayısal açıdan en güçlü iktidarın sikleti yetmez. Bize huzur ne gerek? Huzur git başımdan! *** AÇIKLAMA: TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Başkanı Azmi Ateş, Cuma günkü yazımız üzerine aradı ve 'Komisyon olarak sadece Vakıfbank'ın değil, sistemdeki tüm kirli paranın peşindeyiz. Ucu kime ve nereye varırsa varsın sonuna kadar gideceğiz' dedi. Ateş, CHP ve AKP'li üyelerden oluşan komisyonun tam bir uyum içersinde çalıştığını belirterek, 'Parti yönetiminden de siyasilerden de herhangi bir baskı söz konusu değil. Tek sıkıntımız özellikle banka sistemindeki kirli parada 'ticari sır' kavramının karşımıza çıkartılması ve ayrıca incelemeye aldığımız dönemdeki halen görevde olan bürokratlarının hepsi değil ama bazılarının komisyonumuza bilgi akışını engellemesi, geciktirmesi. İncelememiz sonrasında bazı konularda araştırma bazılarında ise Yüce Divan'a kadar gidecek soruşturma komisyonları kurulmasını Meclis'e önereceğiz. Kim ya da dini, diyaneti, ne olursa olsun; bu ülkenin milletin parasını çalanların, kirli paranın izini takip edeceğiz. Çok önemli belge, bilgi ve bulgulara da ulaşmış durumdayız' diye konuştu.