MetroPOLL'ün son anketine göre AK Parti hükümetinin ekonomi, dış politika, eğitim ve demokrasi alanındaki başarı algısını muhafaza edemediği görüldü.
Abone olMetroPOLL Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin tepe ismi Prof. Özer Sencar, son araştırmalarının sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya göre 2015 ilk yarısında AK Parti'nin yıpranma sürecinin etkilerini en fazla gördüğü döneme girerken, toplumdaki memnuniyetsizlik 7 Haziran seçimlerinde AKP'ye oy kaybı olarak geri döndü. Araştırmada muhtemel güncel gelişmelerden bağımsız olarak düşünüldüğünde AK Parti'nin hükümet ettiği son dönemeçte ekonomi, dış politika, eğitim ve demokrasi alanındaki başarı algısını muhafaza edemediği görüldü.
İşte MertoPOLL'ün hükümetin başarı karnesini masaya yatırdığı o araştırma:
7 Haziran seçimlerinin ardından AKP 'nin 13 yıllık tek başına iktidar dönemi kapanmış oldu. Koalisyon mu, erken seçim mi tartışmaları sürerken bir yandan da AKP'nin bu seçimlerden neden tek başına iktidar olarak çıkamadığı tartışılmakta. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim meydanlarındaki konuşmaları, yolsuzluk iddiaları gibi nedenler kamuoyu tarafından bu başarısızlığın nedenleri arasında sıralanmaktadır. Fakat tüm bu güncel gelişmelerin yanı sıra 13 yıldır iktidarda olan bir partinin yıpranma payının etkisi de azımsanamaz. Seçmenlerinin güncel gelişmelerden etkilenmesini de kolaylaştıran bu yıpranma payı özellikle AKP gibi uzun yıllardır hükümet eden partiler için kaçınılmaz olma ihtimali elbette daha yüksektir. İşte tam da bu yıpranma payının etkisini görebilmek için Metropoll olarak 6 ayda bir çıkardığımız hükümet karnesi bize yol gösterebilecektir.
EKONOMİ NOTU
Seçmenlerin oy vermesini etkileyen en önemli değişken ekonomidir. Seçmenlerin ülkelerindeki ekonomik performanstan memnuniyet düzeyleri ile iktidarlarından memnuniyetleri arasındaki ilişki seviyesi oldukça yüksektir. (Korelasyon=0,8) (Kaynak: Pew Research Center) Tam da bu nedenle, seçmenler ekonominin iyiye veya kötüye gitmesinden iktidar partisini sorumlu tutarak, gerektiğinde iktidarların bu sorumluluğunun hesabını vermeleri gerektiğini düşünürler. Nitekim adında “kalkınma” kavramını içeren AKP bu “ekonomik kalkınma ve istikrar” politikasıyla 13 yıldır iktidarda kalmayı becerebilmiştir. Buna paralel olarak özellikle son yıllarda ekonominin kötü yönetildiğine ilişkin algı iktidar partisi seçmenlerinin oy verme davranışındaki değişikliği açıklayacak faktörlerin başında gelmektedir.
“Hükümetin Karnesi” raporuna göre, son bir yıl içerisinde halkta, ekonominin AKP tarafından kötü yönetildiğine ilişkin algı artmaya devam etmiştir. Haziran 2014'te seçmenlerin %51'i ekonominin kötü yönetildiğini düşünürken bir yıl sonra bu oran 7 puan artışla %58 seviyesine yükselmiştir. İyi yönetildiğini düşünenlerin oranı ise 6 puanlık bir düşüşle %41'den %35'e gerilemiştir. 2014 Mart'ındaki yerel seçimde %45 seviyesinde olan AKP'nin oy oranı ise 4 puanlık bir düşüşle %41 seviyesine gerilemiştir. Halkın alım gücündeki azalma, ekonomik büyüme oranlarında azalış ve faizdeki artışın etkisiyle, bir diğer deyişle AKP’nin “Sürekli ve Sürdürülebilir Ekonomik Büyüme Stratejisi” nin başarısızlığı nedeniyle, toplum hükümetin ekonomi notunu kırmış ve bu süregelen yıpranma AKP'nin oy kaybetmesine sebep olmuştur.
DIŞ POLİTİKA NOTU
Her ne kadar ekonomi hala seçmenlerin oy vermesini etkileyen faktörlerin başında sayılsa da “Ekonomik oy verme davranışı” son yıllarda hâkimiyetini “performans oylamasına” bırakmış görünmektedir. Performans oylamasına göre, seçmenlerin iktidarların geçmiş performanslarını değerlendirmede kullandıkları tek kriter ekonominin genel durumu değildir. Seçmenler ekonomik durumun yanı sıra, iktidarların iç ve dış politika, ulusal güvenlik, eğitim, sağlık, hukuk ve adalet gibi alanlarda uyguladıkları politikaların sonuçlarını da dikkate alarak oy verip vermeme kararını verirler. Bu bağlamda “Hükümetin Karnesi” raporunda hükümetin dış politikasına, daha özelde Ortadoğu ve Suriye politikalarına dair halkın değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Seçmenlerin %53'ü AKP’nin dış politikasını başarısız bulurken, % 40'ı ise başarılı bulmuştur. Aralık 2011’de AKP’nin dış politikasını başarılı bulanların oranı %71,2 iken, Haziran 2014’te % 41,3’e ve 2015 yılında da %40’lara gerilemiştir. Bu demektir ki, AKP’nin dış politikasının yanlış olduğunu düşünenler her geçen gün artış göstermektedir.
Anlaşılan o ki; Ahmet Davutoğlu’nun mimarlığını yaptığı, Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafya ve sahip olduğu tarihsel ve kültürel mirası nedeniyle asla tek taraflı bir dış politika izlememesi, aksine kendini daima merkezde konumlandırması gerektiğini vurgulayan “stratejik derinlik politikası” halk nezdinde başarısız olmuştur.
Yine aynı raporda, halkın AKP’nin hem Ortadoğu hem Suriye politikalarına dair algısı incelenmiştir. Halkın % 54‘ü AKP’yi son bir yıldaki Ortadoğu politikasını,% 60'ı da Suriye politikasını başarısız bulmuştur.
O halde AKP tarafından dış politikasının temelleri olarak ilan edilen “komşularla sıfır sorun”, “yumuşak güç” ve “ritmik diplomasi” politikaları şu tahlilde halk nezdinde sınıfta kalmış görünmektedir. Bir diğer deyişle AKP’nin son bir yılda uygulamış olduğu dış politikanın sonuçları, karnesine düşük not olarak yansımıştır.
Hatta AKP’nin 2011 genel seçimlerinde aldığı oy oranının % 49,9, 2014 yerel seçiminde %45 ve son 7 Haziran seçimlerindeki oyunun da % 40.8 olduğu göz önüne alındığında, “AKP’nin dış politikasından duyulan hoşnutsuzluğun AKP’nin oy oranlarındaki azalmaya etkili olduğu” oldukça haklı bir gözlem olmaktadır.
DEMOKRASİ NOTU
Yukarıda da bahsi geçen performans oylamasında, seçmenler için hükümetin performansını etkileyen bir diğer önemli unsur da “halkın demokrasi düzeyinden duyduğu memnuniyetin” ölçüsüdür. Demokrasi düzeyinden duyulan memnuniyet ile kısa dönemde “hükümetin uyguladığı demokratik politikalardan duyulan memnuniyet” kastedilirken uzun dönemde ise “politik rejimden duyulan memnuniyet” akla gelmektedir.
Hükümetin demokrasi notu, düşünce ve ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı alanlarındaki performansı üzerinden değerlendirilmeye çalışılmıştır. Seçmenlere “son bir yıl içerisinde yargının bağımsızlaştığını mı yoksa hükümetin kontrolü altına girdiğini mi düşünüyor musunuz” diye sorulmuştur ve %57’lik kesim yargının bağımsızlaşmadığını aksine AKP’nin kontrolü altına girdiğini dile getirmiştir.
Bu algı seçmende yargıya karşı güveni azaltmış, nitekim 2007'de 8 (10 üzerinden) seviyesinde olan yargıya güven 2015 Haziran'ında 5 seviyesine kadar gerilemiştir.
Bir diğer soruda ise, bu kez “geçen yıla göre sizce düşünce ve ifade özgürlüğü artmış mıdır” diye sorulmuş ve % 36’lık kesim bu soruya evet cevabı verirken, % 49’luk kesim ise hayır yanıtını vermiştir. Aralık 2012’den bu yana düşünce ve ifade özgürlüğü arttı diyenlerin oranı % 48’den % 36’ya gerilerken, düşünce ve ifade özgürlüğü azaldı diyenlerin oranı % 31’den % 49’a 18 puanlık artış göstermiştir.
Düşünce ve ifade özgürlüğünün yanı sıra, “2015 yılında basın özgürlüğü ve gazeteci/yazarlar üzerinde baskının arttığını düşünüyor musunuz” diye sorulmuş, halkın bu kez % 54’ü bu soruya evet derken sadece % 36’sı hayır yanıtını vermiştir. Hiç kuşkusuz tüm bu sonuçlar bize gösteriyor ki, AKP bu kez de demokrasi sınavında başarısız olmuştur.
EĞİTİM POLİTİKASI
Özellikle son günlerde eleme sınavlarında yaşanan sorunlar ve sık sık eğitim politikalarında uygulanan değişiklikler nedeniyle iktidar eleştirilere maruz kalmıştır. Bu eleştirilerin toplum nezdinde de bir karşılığı olduğu görülmektedir. Halkın % 52’si son bir yılda AKP tarafından uygulanan eğitim politikalarını başarısız bulurken, sadece % 42 ise AKP’yi bu konuda başarılı görmektedir.
Bu başarısızlık algısının ise son 3 yıldır devam ettiği dikkat çekmektedir. 2012 yılında AKP'yi eğitim alanında başarılı bulanların oranı %55 seviyesindeydi. Kısacası AKP, toplumun eğitim alanındaki politika beklentilerini karşılayamamaktadır. Son iki yıldır devam eden bu başarısızlık algısı, 2013'te gündeme gelen 4+4+4 modelinin başarısızlıktaki milat olarak ele alınmasına da imkan sunmaktadır.
YOLSUZLUK ALGISI
İktidarların kamu olanaklarını kişisel çıkarları için kötüye kullanması anlamına gelen “politik yolsuzluk” seçmenlerin oy verme davranışlarında çok önemli yere sahiptir. Demokratik rejimlerde politik yolsuzluğun artması hesap verilebilirlik, eşitlik ve adalet gibi temel ilkelere zarar verdiği için, yolsuzlukların artması seçmenlerin politik kurumlara olan güveninin ve aynı zamanda rejimin meşruiyetine ilişkin algısının zamanla azalmasına neden olmaktadır. Öyle ki, ekonominin şartların olumsuzlaştığı dönemlerde“iktidarlar hakkındaki yolsuzluk bilgileri ile iktidarların oy oranları arasındaki güçlü negatif ilişki” olduğu sıklıkla belirtilmektedir.
Türkiye'nin Nabzı 2015 ilk yarısı Hükümet Karnesi raporuna göre son bir yıl içerisinde yolsuzluğun arttığını düşünenler, % 61 iken, yolsuzluk olmadığını düşünenler ise % 32 düzeyindedir. Bu sonuca göre halkın % 61’i 17-25 Aralık 2014’te AKP iktidarının yolsuzluğa bulaştığına inanmaktadır.
Üstelik toplumun sadece son bir yıl içerisinde değil aynı zamanda genel olarak AKP hükümeti döneminde yolsuzlukların arttığını düşünmektedir. Aralık 2012’den bu yana yolsuzluğun olduğunu düşünenlerin oranı % 52’den %61’e yükselmiş, yine aynı dönemde yolsuzluk olmadığını düşünenlerin oranı ise % 37’den % 32’e gerilemiştir.
Sonuç olarak, seçmenler AKP iktidarı döneminde yolsuzlukların arttığını düşünmektedir. Bu algının AKP'ye olan oy desteğindeki azalışta da etkili olduğu söylenebilir. Nitekim, Haziran 2015 tarihli “Seçim Sonuçları ve Koalisyon Seçenekleriyle Siyasette Yeni Dönemin Gündemi” raporumuzda da, 7 Haziran seçimlerinde 13 yıllık AKP iktidarının tek başına iktidar olamamasının ikinci büyük nedeni olarak % 14’lik oy oranı ile yolsuzluklar gösterilmektedir.
KURUMLARA GÜVEN
Haziran 2015 raporu sonuçlarına göre, “AKP iktidarı süresince iktidara ait “Başbakanlık” ve “Hükümet” gibi kurumlara olan güvende zamanla azalma olduğu” bulgusu dikkatlerden kaçmamaktadır. (Kurumlara güven seçmenlerin 10 üzerinden verdikleri puan ortalamaları dikkate alınarak hesaplanmıştır.)
Ordu’nun 6.4 puan ile en güvenilen kurum olduğu görülmektedir. Orduyu 5.6 puan ile güven derecelerini geçen yıllara göre artıran Polis ve Meclis izlemektedir. Cumhurbaşkanlığı ise güven sıralamasında dördüncü sırada yer almaktadır. Cumhurbaşkanlığına güven Aralık 2013’de 6.7 iken Haziran 2014’de 6.1’e düştüğü görülmektedir. Bu sonuca göre Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından Cumhurbaşkanlığına duyulan güven düşmüş ve en çok güvenilen kurum olma özelliğini kaybetmiştir.
HÜKÜMET KURMA ARİFESİNDE AKP KARNESİ
2015 ilk yarısında AKP yıpranma sürecinin etkilerini en fazla gördüğü döneme girmiş, toplumdaki memnuniyetsizlik 7 Haziran seçimlerinde AKP'ye oy kaybı olarak geri dönmüştür. Muhtemel güncel gelişmelerden bağımsız olarak düşünüldüğünde AKP hükümet ettiği son dönemeçte ekonomi, dış politika, eğitim ve demokrasi alanındaki başarı algısını muhafaza edememiştir. Bu durum AKP’nin “2023 Siyasi Vizyonundaki” hedeflerini de kamuoyunun gözünde ulaşılması zor hale getirmiştir. Bu başarısızlık algısının faturasını da tek başına iktidarını kaybederek ödemiş görünmektedir.