BIST 9.627
DOLAR 35,24
EURO 36,79
ALTIN 2.961,36

AK Parti’ye büyük zaferi kazandıran hamle!..

Kabul edelim ki Erdoğan'ın gidişinden sonra çoğu AK Partili, yaramaz ve umursamaz çocuklar gibi davrandı.

Küçüklüğümde ne zaman yaramazlık yapıp bir şeyleri devirip kırsam, her nasıl oluyorsa oluyor babam sanki zorda olduğumu duymuş gibi aniden karşıma çıkıyordu.

Ne bir iğneleme, ne bir azarlama...

Benim kırıp döktüğüm ne varsa ortadan kaldırıyor, gerektiğinde suçu hep üzerine alıp beni annemin gazabından kurtarıyordu.

Bu anıyı şundan dolayı anlattım...

Kabul edelim ki Erdoğan'ın gidişinden sonra çoğu AK Partili, yaramaz ve umursamaz çocuklar gibi davrandı. Binbir zahmetle ve büyük bedeller karşılığında elde edilen değerleri bir çocuk şımarıklığıyla kırıp devirdi.

Kabul edelim ki Erdoğan'ın gidişinden sonra çoğu AK Partili, yaramaz ve umursamaz çocuklar gibi davrandı. Binbir zahmetle ve büyük bedeller karşılığında elde edilen değerleri bir çocuk şımarıklığıyla kırıp devirdi.

Hoş bu tür davranışlar Erdoğan partinin başındayken de yaşanıyordu. Birileri o varken de yıkıyor, o arkasını döndüğünde de deviriyordu. Ama her nasıl oluyorsa oluyor, Erdoğan tam da o sırada çıkageliyor ve  bir babanın hassasiyetiyle yapılan yaramazlıkları tamir edebiliyordu.

Allah'ın bahşettiği meziyetle, her hatadan sonra seçmenin gazabının önüne geçecek bir yol buluyordu. Bununla da kalmıyor, bir süre sonra o gazabı sevgiye dönüştürmeyi başarıyordu.

Dedim ya..

Erdoğan'ın gidişiyle beraber kırılıp dökülen şeyleri tamir edecek kimse kalmadı ama birileri bunun farkında değildi.  7 Haziran seçimleri öncesi yapılan tüm uyarılara rağmen yaramaz, umursamaz çocuklar gibi davranan bu AK Partililer sayesinde cezalandırılmak kaçınılmaz oldu.

Gelen anket sonuçları verilecek cezanın şiddetli olacağını gösteriyordu. Tehlikenin dozu Fethullah Gülen'in ses tonuyla anlaşılıyor, 4 ayrı terör örgütü aynı anda harekete geçerek bu zaafiyeti mağlubiyete çevirmek için öldürücü darbeyi indirmeye hazırlanıyordu.

Hücumları hızlı ve şiddetli oldu. Erdoğan'ın yüzde 52 ile emanet ettiği parti, yüzde 41 seviyelerine geriledi.

O günü, o uğursuz geceyi hatırlıyorum.

Korku kendini göstermeye başlamıştı. Uyarılara aldırmadan yıkıp devirenlerin düşen suratları öyle bir düşmüştü ki kriko bile o suratları kaldıramazdı. Birinin ortaya çıkıp kırılıp devrilenleri toparlaması gerekiyordu.

Hakkını yemeyelim, Başbakan Ahmet Davutoğlu bu aşamada davası zarar görmesin diye canını ortaya koydu ama, yetmedi.

Yetmeyeceği belliydi...

İşte tam da o sırada gitti denilen Erdoğan bütün azametiyle ve Allah'ın kendisine bahşettiği üstün siyasi yeteneğiyle geri geldi.

Ne bir iğneleme, ne bir azar. Sadece bir kez daha kendini hedef gösterme pahasına üzerine düşeni yaptı.

İki hamle yapması yetti...

Ekmelettin İhsanoğlu'nu Meclis Başkanı yapmak için ittifak yapmaya hazırlanan CHP ile MHP'nin arasına Deniz Baykal'ı sokarak ikinci yenilginin önüne geçti. Kılıçdaroğlu Baykal'ı aday göstermese ve Ekmelettin İhsanoğlu'nu desteklese CHP paramparça olacaktı.

Bunu göze alamadı. Ekmelettin İhsanoğlu'nun CHP tarafından desteklenmemesi Bahçeli ile Kılıçdaroğlu arasındaki sıcak ilişkiyi bir çırpıda bitirdi.

Koalisyon görüşmeleri yaşanırken "Üst akıl" dediğimiz kesimler Erdoğan tarafından tabiri caizse ayakta uyutuldu.

AK Parti CHP ve MHP ile onların şartlarını kabul ederek koalisyon kurmuş olsaydı, belki de bir yıl içinde yok olup gidecekti. Kimilerine göre erken seçim AK Parti'nin son seçimi olacaktı. Ama Erdoğan halktan emin bir şekilde, "Eğer koalisyon kuracaksınız partilerle değil, milletle kurun" diyerek erken seçim kararını verdi.

Sonuç yüzde 49.5. AK Parti milletle koalisyon kurarak zaferini ilan etti.

Son 5 ay içinde aşağılandınız, hakir görüldünüz ve neredeyse vebalı muamelesi gördünüz. Eğer zerre kadar onurunuz ve gururunuz varsa, bu yaşadıklarınızı asla unutmayın.

Teneşir uykusunda yatar gibi yatan partililerin nasıl canlandığını, partisini cezalandıran seçmenlerin mahşer meydanında toplanır gibi nasıl toplandığını, davasına ve değerlerine sahip çıkan partisini nasıl bir merhametle kucakladığını hep beraber izledik.

Uzatmayayım...

Sözüm AK Parti'nin yürüttüğü davaya gönül vermiş kardeşlerimedir.

13 yıldır bir davaya inandığınız ve bir adamın peşinden gittiğiniz için duymadığınız küfür ve hakaret kalmadı. Son 5 ay içinde aşağılandınız, hakir görüldünüz ve neredeyse vebalı muamelesi gördünüz.

Eğer zerre kadar onurunuz ve gururunuz varsa, bu yaşadıklarınızı asla unutmayın.

Unutmayın ki bu davanın sancağı en tepede dalgalanmadığı müddetçe bu hakaretleri ve aşağılamaları hep duyacaksınız. Unutmayın ki Erdoğan kaybederse sadece koltuğunu kaybeder. Ama Erdoğan kaybederse asıl kaybeden biz olacağız. Biz islam aleminin son ve tek umuduyuz. Biz biz hata yaparsak o umudu da söndüreceğiz.

Onların umudu sadece Erdoğan değil. AK Parti'ye gönül veren herkes, hak davasına gönül veren her fert mazlumların umududur artık.

Niye onların umuduyuz biliyor musunuz?

Çünkü dünya toprakları üzerinde seçim zaferini kutlarken bir eline Türkiye ve Filistin Bayrağı'nı sıkıştırıp, diğer eliyle Rabia işareti yapan başka bir millet yok!

Zulmün hüküm sürdüğü o topraklardan yükselen tekbir seslerinin nedeni biziz, biz!

Gün kendimizi yeniden sorgudan geçirme günüdür.

Osmanlı'nın en merhametli olduğu dönem, en kudretli olduğu dönemdi. Elde ettiğimiz başarının bizi şımarıklığa, kibire, acımasızlığa sevketmesine izin vermeyeceğiz.

Halka uzak olanların nasıl bir anda baraj sınırına gerilediğini, daha sonra nasıl tabela partisine dönüştüğünü ibret içinde izledik 13 yıldır. Sırtımızı halka dayadığımızda ve davamızda samimi olduğumuzda "Hak"kın zafer yaşattığını unutmayacağız.

5 ayda gelen yüzde 9'luk oyun emanet olduğunu unutmayacak ve o emanete namusumuz gibi sahip çıkacağız. Halka uzak olanların nasıl bir anda baraj sınırına gerilediğini, daha sonra nasıl tabela partisine dönüştüğünü ibret içinde izledik 13 yıldır.  Sırtımızı halka dayadığımızda ve davamızda samimi olduğumuzda "Hak"kın zafer yaşattığını unutmayacağız.

Bir başka partiye oy verenler tam da bugünlerde, yenilginin verdiği üzüntü ve hırstan dolayı ağır hakaretlerde bulunabilirler. Bir zafer elde ettik diye onları, onların yaptığı gibi aşağılamayacak, hakir görmeyeceğiz. Gelen her eleştiriyi hoşgörümüzde boğacağız.

İnadına ama inançla, kardeşlik türküleri söyleyeceğiz. Karşımızdakileri dışlamaktansa, onları dışlayan içimizdekileri uyaracağız!

Buna mecbur, buna mahkumuz! Martin Luther King'in söylediği gibi...

“Ya birlikte kardeş gibi yaşamayı öğreneceğiz, ya da aptallar gibi hep beraber yok olacağız.”