İktisat tarihçisi ve Orhan Pamuk'un büyük kardeşi Şevket Pamuk, AK Parti'nin son 5 yıuldır tek hedefinin kendi zenginini yaratmak olduğunu öne sürdü.
Abone olİNTERNETHABER.COM
Radikal'den Ezgi Başaran'ın İktisat tarihi uzmanı ve Orhan Pamuk'un büyük kardeşi Prof. Şevket Pamuk ile gerçekleştirdiği röportajda, Pamuk Türkiye ekonomisinin son 12 yılını değerlendirdi. Pamuk, AK Parti'nin özellikle son 5 yılında tek hedefinin kendi zenginini yaratmaya odaklandığını ileri sürdü.
Pamuk'a göre "Yeni zenginler yaratmanın kolay ve hızlı yolu sanayiden değil inşaattan geçiyor, fakat inşaat Türkiye'nin görünen en büyük sorunlarından biri olan cari açığı çözmüyor, tam tersine derinleştiriyor."
İşte o röportajdan çarpıcı noktalar:
"İKTİDARA YAKIN OLANLARIN SERVETLERİ DAHA HIZLI BÜYÜDÜ"
Sermaye el değiştirmedi ama iktidara yakın olanların servetleri daha hızlı büyüdü. Önceki dönemin zenginleri bugün yine yukarılarda ama yanlarında artık yeni zenginler de var. Ayrıca önceki dönemin zenginlerinin bir bölümü bugün sanayiden çekiliyor. Bunun şöyle bir sakıncası var: Türkiye uzun vadeli, sağlıklı bir ekonomik yapı kurmak istiyorsa ihracata yoğunlaşmalı, teknolojiye ve yaratıcılığa daha fazla kaynak ayırıp dünyada rekabetçi bir konuma ulaşmalı. Oysa son yıllarda oluşturulan ekonomik modelin iş çevrelerine verdiği mesaj şu: Bu dönemde başarılı olmak istiyorsanız, sanayi, teknoloji gibi işlerle uğraşmayın, hükümete yakın durun. Hızlı para kazanmanın en kolay yolu budur. Bu mesaj Türkiye’nin hem cari açığı kapatma hem de uzun vadeli ekonomik hedefiyle çelişiyor.
AKP iktidara geldiğinde kötü bir ekonomimiz vardı, şimdi daha iyi bir ekonomimiz var, bu doğru. Ekonomiyi değerlendirmek için bazı göstergeler var ve tek bir gösterge ile ekonominin durumunu anlayamazsınız. En çok kullanılan gösterge milli gelirdir. Milli gelir göstergesini temel aldığımızda AKP’in ilk 5 yılı ile son 7 yılı arasında çok çarpıcı bir farkla karşılaşıyoruz. İlk 5 yılda bu milli gelir yılda ortalama yüzde 7 artmış. Bu aynı zamanda istihdam yaratıldığı ve işsizliğin azaldığı anlamına da geliyor. Ancak ondan sonraki 7 yılda, yani 2008’den 2014’ün sonuna kadar ise milli gelir yılda sadece yüzde 3 artmış. Yani yıllık büyüme hızı yüzde 7’den yüzde 3’e inivermiş. Ve kişi başına gelirin artışı da yüzde 2’nin altında kalmış.
Son dönemde gelirlerdeki artış Türkiye’nin son 60 yılındaki ortalama artışın altında kalmış. Yüzde 2’nin anlamı bu. Ayrıca son 7 yılda büyüme hızı düşerken istihdam da az arttı, son iki yılda da artık işsizlik artmaya başladı.
AK PARTİ'NİN İLK 5 YILLIK BAŞARISININ SIRRI
1990’ları Türkiye çok kötü geçirdi ve 2001 yılında da ağır bir kriz yaşadı. Krizin ardından yeni bir ekonomik program uygulanmaya başlandı. Henüz AKP iktidara gelmeden. AKP iktidarının ilk 5 yılında bu program uygulanmaya devam edildi. Bu onların artı hanesine yazılacak bir şeydir. Evet bu programı onlar yapmamıştı ama uygulayanlar onlar oldu. Programın en önemli özelliği kamu kesiminde gelir gider dengesinin yeniden kurulmasını sağlamasıydı. Devlet topladığı vergiden çok daha fazlasını harcıyordu ve büyük açıkları vardı. Bu açıkları kapatmak için para basılıyordu ve enflasyon artıyordu. AKP döneminde bu dengeler yeniden kuruldu. Böylece kamu kesimi rahatladı ve bir büyüme ve gelirlerin artışı dalgası geldi. O yıllarda başka birşey daha oldu… 1990’lardaki devlet, gelirinin çok büyük bir kısmını borç ödemeye ayırıyordu. Eğitime, sağlığa, altyapıya harcayacak fazla bir kaynağı kalmıyordu. Bütün gelirler vergi ödemelerine gidiyordu. Kamu dengesi kurulduktan sonra cılız devlet, daha fazla kaynakları olan bir devlete dönüştü. O kaynakların bir bölümü altyapıya, sağlığa harcandı. 15 yıl öncesine göre bugün devletin kapasitesi daha güçlü.
2008-2014 ARASI DÖNEMDE NE OLDU?
Kamu kesiminde dengeler kurulduktan sonra ekonominin uluslararası rekabet gücünü artırmak gerekiyordu. Bunun için uzun vadeli bir vizyon ve programa ihtiyaç vardı. Sanayiye, eğitime ve verimliliğe yönelmek gerekirdi. Ama 2007 sonrasında ekonomide öncelik iktidar mücadelesine verildi. Hükümeti ve partiyi destekleyecek bir zengin grubu yaratma, daha çok oy alma ihtiyaçları hep öne geçti. Uzun vadeli hedefler yerine iki sene sonraki seçimi düşünmek daha akla yatkın geldi. Ve partiye yakın zengin bir zümre yaratmak en büyük hedeflerden biri oldu. Bugün AKP’ye yöneltilen en büyük eleştirilerden bir tanesi, inşaatın ekonomideki payının artması, işte bu dönemde başladı. Ve inşaat yükselirken sanayinin ekonomideki payı düştü. Bugün sanayinin ekonomideki payı son 40 yılın en düşük noktasında.
İNŞAATIN PARTİYE YAKIN ZENGİNLER YARATMAYLA İLİŞKİSİ
Kurallar değiştirilerek bir kişiye inşaat izni verilirse, veya büyük bir ihaleyi kazanırsa, o kişinin çabuk para kazanma ihtimali yüksek oluyor. İnşaatın cazibesi burada. Partiye yakın zengin bir zümreyi hızlıca yaratmanın yolu inşaattan, büyük altyapı ihalelerinden geçiyordu. İhalelerde daha fazla esneklik istendi. Bu nedenle ihale yasası son 12 yılda en çok değiştirilen yasa oldu. İnşaatın önemi artarken, ölçeği büyürken çevre de gözden çıkarıldı.
SANAYİ PAYININ DÜŞÜYOR OLMASI EKONOMİ BAKIMINDAN NE ANLAMA GELİR?
Türkiye açısından sanayinin büyük önemi var. Çünkü iktisadi durumun düzelmesi için sadece iç pazar değil dış pazar için de üretim gerekiyor. Ama sanayi zahmetli iş, uluslararası rekabetten sıyrılarak sanayide ihracat yapabilmek daha da zor. Büyük yatırımlar gerektiriyor ve olumlu sonuç alınacağının garantisi de yok. Kısacası yeni zenginler yaratmanın kolay ve hızlı yolu inşaattan geçiyor, sanayiden değil. Ama sanayinin payı geriledikçe, bugün en büyük ekonomik sorun olarak tartıştığımız cari açık sorunu daha da derinleşti.
ŞEVKET PAMUK KİMDİR?
İktisat tarihçisi ve Orhan Pamuk'un büyük kardeşidir.
İstanbul'da doğdu. Robert Kolej'i ve Yale Üniversitesi'ni bitirdi. İktisat dalındaki doktorasını Berkeley Üniversitesi'nden aldı. London School Economics’te uzun yıllar çalıştı. Türkiye'de ve yurtdışında pek çok üniversitede öğretim üyeliği yaptı. Osmanlı-Türkiye iktisat tarihi üzerine çeşitli dillerde pek çok makalesi ve kitabı vardır.
Osmanlı ekonomisi üzerine yazdığı ilk kitap olan Osmanlı Ekonomisinde Bağımlılık ve Büyüme, 1820-1913 (1984) İngiltere'de de yayımlandı. Daha sonra tamamladığı Osmanlı İmparatorluğu'nda Paranın Tarihi (1999) başlıklı kitabı Türkiye'de, ABD'de ve İngiltere'de ödüller kazandı. Bu kitap Arapça'ya da çevrilerek Lübnan'da yayımlandı (2004). Prof. Dr. Süleyman Özmucur ile birlikte hazırladıkları "Osmanlı İmparatorluğu'nda Ücretler, 1489-1914" başlıklı çalışma ABD İktisat Tarihçileri Derneği’nin 2002 yılı En İyi Makale Ödülü'nü kazandı. Bu çalışmalarda Pamuk Osmanlı ekonomisinin kurumlarını ve uzun dönemli eğilimlerini karşılaştırmalı olarak inceledi. Pamuk’un 2014 yılında Türkçe olarak yayınlanan son kitabı ise Sanayi Devriminden bu yana Türkiye’de iktisadi gelişmenin 200 yıllık serüveni üzerine odaklanıyor.
Pamuk 1999 yılından bu yana Dünya İktisat Tarihi Derneği’nin Yönetim Kurulu üyesidir. 2003-05 döneminde Avrupa İktisat Tarihçileri Derneği'nin başkanlığına, 2012-14 dönemi için de Asya İktisat Tarihçileri Derneği başkanlığına seçildi. 2008-13 arasında London School of Economics and Political Science'da öğretim üyeliği yaptı ve aynı kurumda ilk başkanı olarak Çağdaş Türkiye Çalışmaları Kürsüsünü yönetti. Pamuk Bilim Akademisi, Türkiye ve Academia Europea (Avrupa Bilimler Akademisi) üyesidir. Avrupa iktisat tarihçileri tarafından yayımlanan European Review of Economic History dergisinin editorlüğünü yapmaktadır.
Şevket Pamuk 1994 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü öğretim üyesidir.