Erdoğan ile Davutoğlu arasında fikir ayrılığı olduğunu dile getiren AK Parti kurucularından Ayşe Böhürler AK Parti'nin 1 Kasım'da oyunu yüzde 1 artırabileceğini söyledi.
Abone olAK Parti'nin kurucularından gazeteci Ayşe Böhürler, Al Jazeera'dan Semin Gümüşel Güner'e konuştu.
AK Parti'de geçmişten bugüne değişenlere ve ekipler arasındaki doku uyuşmazlığına vurgu yapan Böhürler, kuruluşundan itibaren Merkez Karar Yönetim Kurulu'nda üst üste 4 dönem görev yaptığı AK Parti'deki kırılma noktasını şu sözlerle özetledi: "CV'sinde imam hatip mezunu olduğunu gördüğümüz için birini bir göreve getirdiğimiz zaman kaybetmeye başladık."
İşte Böhürler'in açıklamalarından satırbaşları;
AKP 7 HAZİRAN'DA NEDEN OY KAYBETTİ?
"Kaybettiğimiz yerlere baktığımızda aday listelerinin elbette önemi var. İstanbul, Türkiye 'nin özeti bir şehir. Sadece İstanbul'un demografik yapısından baktığımızda bile aday listelerinde bir eksik görüyorsunuz. Nüfus olarak yoğun il ve ilçelerde kendilerini temsil eden isimleri, halkın tanıdığı isimleri koymamışız. Genç, yeni, iyi eğitimli, nitelikli belki Türkiye'de 5-10 yıl sonra siyasette çok iyi şeyler yapacak isimler koymuşuz. Ama halk oy verirken o isimlerin birçoğunu tanımıyor. Buna ek olarak 'Nasılsa alırız' rehaveti ve aşırı güven oluştu. Bu duygu çalışmaları etkiledi. Kendi bulunduğumuz muhitlerde bile teşkilat çalışmalarına tanık olmadık. Kimsenin kapısı çalınmadı. Teşkilatların çalışmaları yetersizdi. Siyaset oturarak yapılacak bir iş değil seçmenin ayağına gitmek zorundasınız.
"BİREBİR İLETİŞİME ÖNEM VERİLMEDİ"
Benim gözlemim daha önce hiç ihmal edilmeyen birebir iletişime önem verilmedi. Buna iktidar yorgunluğu da eklemek lazım. Sadece siyasi kadrolardan söz etmiyorum, teşkilatların içinde de taraflar, ekipler oluşmaya başladı. Bunlar da halkı negatif etkiledi. Ama mesela İstanbul'da yüzde 11 oy kaybı var. Bu önemli bir şeydir. Burada hükümetin icraatlarına bakmak lazım. Geçmiş söylemlerle arasındaki çelişkilere, hayal kırıklığı oluşturan sebeplere bakmak lazım. Kürt meselesindeki tutumun da bunlara etkisi var. Çünkü en çok düşüşün yaşandığı yerler Kürt bölgeleri. Neredeyse Kürt bölgelerinde en çok oy alan partiydik. Onların duygusal olarak kırılmalarını sağlayacak, onları kaybetmeye sebep olacak noktalara bakmak lazım. Bu analizleri parti de yaptırdı.
"GENÇ KİTLEYİ KAYBETTİK"
Mesela gençlerin oyları az, gençlerin oy verdiği partiler sıralamasında AK Parti 3. sırada. Genç kitleyi kaybettik. Tek bir sebep söylenemez. Ama seçmen bir mesaj verdi: Ben hala sana güveniyorum ama gerekirse seni terk edebilirim. O mesaj, biraz da bugünkü değişikliğe sebep oldu. Kırgınlar oluşmuştu, belki birtakım kırgınların gönlünün alınması söz konusu oldu ya da bu süreçte olacak. 1 Kasım seçimlerine doğru o eski siyasi tecrübe biraz daha derleyip toparlayabilir diye düşünüyorum. Ama tabii ki bu Kongre'nin sonucu olarak Sayın Davutoğlu'nun liderliğinde gerçekleşecek. Bu değişim ekiplerin buluşması, birleşmesi gibi de görülebilir.
"İLK YILLAR ASKERLE KARŞI KARŞIYA GELİNİYORDU"
Herkes birbirine biraz daha güvensiz bakıyor, biraz daha tedbirli konuşuyor açıkçası. Tabii bu süreç zarfında çok şey yaşandı. İlk yıllar askerle karşı karşıya gelen bir partiydi. Sonra bambaşka şeyler oldu, işte cemaat meselesi, diğer meseleler… Bu güvensizlik ve tedbirlilik hali samimi konuşmaları etkiliyor. Bir meselenin oturup samimi, gerçek düşüncelerle çok konuşulabildiğini zannetmiyorum.
"ERDOĞAN İLE DAVUTOĞLU ARASINDA FİKİR AYRILIĞI AVAR"
Sayın Erdoğan ile Sayın Davutoğlu arasında bence bir fikir ayrılığı var. Bunu tabii ki herkes gibi dışarıdan bakarak söylüyorum. Çünkü milletvekilleri listeleri yapılacak, hızla yeni bir seçime gidiyoruz. Genel kongre kararını Sayın Davutoğlu parti yönetimiyle birlikte aldı ama seçim öncesi de çok gerekli değildi. Davutoğlu ekibiyle seçime giderdi zaten hepimiz de desteklerdik. Davutoğlu orada bir iradi karar verdi. 1 Kasım seçimlerinin sonuçları Türkiye için çok önemli çünkü bir taraftan terör bir taraftan Kürt meselesinin kendini dayattığı sorunları var. Aslında kavgayı kişisel olarak algıladığımız zaman meseleyi çözemiyoruz. Yani Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu'nun yerinde başka isimler de olabilirdi. Bugün Türkiye'de bir yönetim krizi var. 200 yıldır aynı merkeziyetçi yapıyla yönetiliyoruz. Ama 200 yıllık yönetim anlayışının değişmesinin artık kendini dayattığı bir noktadayız. İlk defa seçilmiş bir cumhurbaşkanı var. Yönetim erki içinde seçilmiş bir cumhurbaşkanının nasıl modellenmesi gerektiğine ilişkin yasal bir çalışma yapılmalı ki bugün yaşadığımız şey biraz da bu kriz. Bir yandan seçilmiş bir cumhurbaşkanı bir taraftan da seçilmiş bir parlamento ve hükümet var. Eski anayasanın ortaya koyduğu çerçeve yetersiz kalıyor.
KIRILMA NOKTASI GEZİ Mİ?
Çok daha öncesi... Sadece CV'sinde imam hatip mezunu olduğunu gördüğümüz için birini bir göreve getirdiğimiz zaman kaybetmeye başladık. Bu yeni bir şey değil, çok çok önceden başladı. Cemaatle yaşadığımız çatışma da aynı şekilde de bir iyi niyet suiistimalidir. İşte aynı inanç dünyasını paylaşan insanlarız, başka kadromuz yok, öbürü olacağına, o kadro olsun dedik ve ihanete uğradık. Bunlardan yeterince ders çıkardık mı? Evet, bunu söyleyen çok insan var partide.
1 KASIM'DA AKP OYLARINI ARTIRIR MI?
Arttırır diye düşünüyorum ama bu çok yüksek bir beklenti değil bende. Yani yüzde 1. Çünkü 7 Haziran'dan 1 Kasım'a toplum dil olarak bir değişikliği görmeliydi. O değişikliği gördü mü veya algıladı mı, emin değilim.
AKP'NİN BAŞARI VE BAŞARISIZLIĞI
En büyük başarısı, kuruluşunun ertesinde ilk seçimlerde iktidar olmasıdır. En büyük başarısızlığı, bu kazandıklarını çok küçük hamlelerle kaybetmesi."