AK Partililere çağrı
40 yıl boyunca çalıştınız.Gencecik, tertemiz çocuklardınız.Özgüvenli, neşeli, umut dolu, enerjik çocuklardınız.Çok zeki ve bilgiliydiniz.İnançla, azimle, şevkle çalıştınız.Büyük haksızlıklara, hakaretlere, zulme uğratıldınız.Gene de kimseye düşman gözüyle
AK Partili beyler, hanımlar…
Hükümette, medyada, bürokraside, üniversitede… Her alanda siz varsınız.
Yetki sizde, güç sizde, para, söz, ferman, memleketin direksiyonu sizde.
Fakat en büyük sorumluluk da sizde.
Ülkenin yönünü, hızını siz belirliyorsunuz.
Hepimizin kaderi sizin elinizde. Çocuklarımızın geleceği, sizin alacağınız tavra bağlı.
***
Şöyle bir geçmişe, o eski, güzel günlere bakalım:
40 yıl boyunca çalıştınız.
Gencecik, tertemiz çocuklardınız.
Özgüvenli, neşeli, umut dolu, enerjik çocuklardınız.
Çok zeki ve bilgiliydiniz.
İnançla, azimle, şevkle çalıştınız.
Büyük haksızlıklara, hakaretlere, zulme uğratıldınız.
Gene de kimseye düşman gözüyle bakmadınız.
Dirayetli ve yüce gönüllü davrandınız.
Önyargılara rağmen, kapı kapı dolaşıp insanları yanınıza çağırdınız.
Meyhanelere, genelevlere bile gittiniz.
Size en uzak insanlar bile size yaklaştı.
En katı yüreklilerin bile kalbi yumuşadı.
Kendinize demokrat demiyordunuz, fakat barışçı, özgürlükçü, çoğulcuydunuz. Yani tam anlamıyla demokrattınız.
İngiltere’de eşit ücret için mücadele eden kadın işçiler…
Güney Afrika’da sömürüye ve ayrımcılığa direnen halk…
68 kuşağının özgürlük ve eşitlik talep eden gençleri gibiydiniz.
***
Yoksulluk sizi yıldırmadı.
Baskıcı ve mantıksız iktidarlar sizin gücünüzü kıramadı.
Bu “Dava” için tüm gençliğinizi feda ettiniz.
Eğlenmeyi, aşkı, kişisel kazanımları bir kenara bıraktınız.
Toplumla duygu birliği kurmak sizin için çok kolaydı, çünkü aynı dili konuşuyordunuz.
Ve insanlar size inandı.
Bu halk, önce belediyeleri, sonra tüm ülkeyi size emanet etti.
***
Başlangıçta her şey iyi gidiyordu.
Fakat son 5 yılda işler tersine döndü.
Bugün geldiğimiz aşamanın üzerinde düşünmenizi istiyorum.
Size öncülük eden birileri, sizin 40 yıllık emeğinizi sorumsuzca harcıyor.
Uğrunda gençliğinizi harcadığınız birikimi, kişisel hırslarına kurban ediyorlar.
Size “Hırsız, yolsuz, kaba, nobran, kavgacı, çıkarcı, açgözlü” damgası vurulmasına sebep oldular.
O temiz inancımızı kirlettiler.
Önce değerlerimizi yerle bir ettiler.
Sonra bu harekete tabandan katılmış insanları birer birer harcadılar.
Farkında değil misiniz?
Yıllarca emek verdiğiniz “dava” 5-10 devşirme gazetecinin, danışmanın kazanç kapısı olmuş, göremiyor musunuz.
Bu devşirmeler sizin adınıza insanları tehdit ediyor. Hakaret yağdırıyor. İnsanların ekmeğiyle oynuyor.
Ülkemizin geleceğini de mahvediyorlar.
Onlar servetlerine servet katarken, bütün suç sizin hesabınıza yazılıyor.
Ülkemizi ateşe atıyorlar.
Yargı, üniversiteler, medya, bağımsız kuruluşlar… bir ülkeyi ayakta tutan sütunlar teke teker yıkılıyor.
İlişkiler, dostluklar, arkadaşlıklar hepsi darmadağın oldu.
Sokakta birbirimize selam verecek yüzümüz kalmadı.
Ülke büyük bir gürültüyle çöküyor.
Bu gürültüyü duymuyor musunuz?
***
Tüm bunlara sesiz mi kalacaksınız? Niçin? Neden?
Bu ülkeden başka, gidecek yeriniz mi var?
Çocuklarınızı nerede, nasıl yaşatacaksınız? Onları nasıl koruyacaksınız?
Bu gerginlik, bu sözlü çatışmalar daha büyük bir kavgaya dönüşürse, çocuklarınızı nasıl uzak tutacaksınız?
Her şey, herkes tek bir kişi uğruna feda ediliyor. Gözden çıkarılıyor. Birer birer yok ediliyor.
Tüm bunlara sessiz mi kalacaksınız?
Ne için? Ne karşılığında?
Lider hata yapmaz mı? Yapmadı mı?
Erbakan’ın yaptığı hataları hatırlayın.
Üslubu, meselelere yaklaşımı, insanlarla kurduğu diyalog biçimi, parasal ilişkilerindeki tuhaflıklar… bir tıkanıklık yaratıyordu.
Kullandığı sözcükler, benimsediği yöntem hepsi eskimişti.
Bunun için Abdullah Gül liderliğindeki kadro Erbakan’a “Bu iş böyle olmuyor” deyip “Yenilikçi hareket” adı altında yola devam etmedi mi?
Daha düzgün bir ifade tarzı ve daha esaslı bir yaklaşım üretmedi mi?
Ve bu değişim sonunda, AK Parti kurulur kurulmaz büyük bir oyla iktidar olmadı mı?
Yenilikçilik: İnancı muhafaza ederek demokrat olmaktı. Çoğulcu olmaktı. Özgürlükçü ve eşitlikçi olmaktı.
Böyle davrandıkları için iktidar olmadılar mı?
“Onlar” deyip duruyorum, aslında sizden bahsediyorum.
Hepsini siz yaptınız, siz başardınız.
Onca engele, zorluğa rağmen, ne inançtan vazgeçtiniz ne de demokratlıktan.
Barıştan yana tavır koydunuz.
Medenice, cesaretle itiraz ettiniz ve yeni bir başlangıç yaptınız.
Her kesimle diyalog kurabiliyordunuz.
Toplumdaki kutuplaşmayı azalttınız.
Ekonomideki en önemli atılımlar o dönemde yaptınız.
Türkiye; Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetler için “Model ülke” olmuştu. Batılılar bile destekliyor, hayretle izliyordu bizi.
Bu bir “lider” başarısı gibi görünüyordu belki?
Aslında tam da, eski liderin yetersizliklerine itiraz edenlerin başarısıydı.
AK Parti’deki o temiz özün, davaya sadakatin, inancın ve demokratlığın başarısıydı.
***
Ne öneriyorum? Ne istiyorum?
Ülkemiz büyük bir uçurumun eşiğinde.
5-10 devşirme gazeteci, danışman ve siyasetçi devlet adına ortalıkta ahkam kesiyorlar.
Ne anayasanın bir hükmü kaldı ne de kurumların.
Ne inancımızı savunabilecek bir yüz bıraktılar, ne de birbirimizle konuşabilecek bir ortam.
Ekonomideki dalgalanmaları, toplumsal kutuplaşmayı, siyasete hakim olan katı üslubu görüyorsunuz.
Bir ülke daha ne kadar böyle devam edebilir?
Devam edebildiği dünyanın neresinden görülmüş?
Bu gidişatı bir tek siz tersine çevirebilirsiniz.
AK Partili beyler, hanımlar; bir tek siz işleri düzeltebilirsiniz.
Çünkü, 40 yıl önce bu işi siz başlattınız.
15 yıl önce yine siz yenilikçi bir yol açtınız.
Muhalefetin kısa vadede yapabileceği bir şey yok.
Muhalefet cümle bile kuramıyor.
O büyük cümleyi şimdi yine siz kuracaksınız.
Bağlı bulunduğunuz bünyedeki arızalara yine siz muhalefet edeceksiniz.
Aksi takdirde Türkiye korkunç bir sona doğru sürüklenecek.
Allah korusun.
Bakın, AK Parti bir siyasi odak olarak gücünü kaybediyor.
Sizler, gücünüzü kaybediyorsunuz.
Bir tek kişinin, bir tek sözün, bir tek görüşün tahakkümü altındayız, hepimiz.
Siz “Dur” demezseniz, tüm bu suçlar, haksızlıklar, zıtlaşmalar arasında boğulacağız.
En büyük sorumluluk sizin.
Bu sorumluluktan kaçmayın.
Dün gösterdiğiniz cesareti bekliyoruz sizden.
Bu çöküşe “Aman dava zarar görmesin” diye göz yumamazsınız. Sessiz kalamazsınız.
Ülkemiz bir felakete uğrarsa ne dava kalır ne de o davaya inanacak insan.
AK Parti içinden demokrat, özgürlükçü, çoğulcu, eşitlikçi insanların çıkmasını bekliyoruz.
Sizi bekliyoruz.
AK Parti’de bu ülkeyi, çocuklarımızın geleceğini, birliğimizi önemseyen kimse kalmadı mı?
Hem inancımıza, hem ülkemize ağır darbe indiren bu süreci tersine çevirecek, elini taşın altına koyacak kimse çıkmayacak mı?
Sağa sola bakmayın artık.
Kürsüye çıkıp, kendinizin bile inanmadığınız konuşmalar yapmayın artık.
Olup biteni biz de görüyoruz, siz de görüyorsunuz.
Gerçek bir cümle kurun, hakiki bir söz söyleyin, sağlam bir adım atın artık.
Bir kişinin yanlışlarına, korkularına, çatışmacı siyaset anlayışına terk etmeyin bu memleketi.
Kendi gücünüzü de azımsamayın.
Gölgede kaldıkça, itirazlarınızı yüksek sesle söylemedikçe, pasif, pısırık bir tutumla kendinizi kandırdıkça siz de çer çöp gibi süpürülüp savrulacaksınız.
Kendinizle beraber hepimizi yakacak mısınız?
Gururlu olun.
Cesur olun.
Doğruları söyleyin artık!
Gençliğinizi feda ettiğiniz dava uğruna, neyi feda edemiyorsunuz Allah aşkına?
Ömrünüzü verdiniz.
Hakikati haykırmaktan sizi alıkoyan ne?
Kılıf uydurmaktan, bahane bulmaktan, üç beş alkışla yetinmekten vazgeçin.
Korkmayın. Biz, sizi anlarız.
Gelir, yanınızda, yine o eski günlerdeki gibi mücadele ederiz.
Haydi, tüm bu rezilliklere bir son vermek için harekete geçin.
Yapabilirsiniz.
Bir tek siz yapabilirsiniz. twitter.com/acikcenk