AK Parti Milletvekili Lokman Ayva Twitter kullananları körlere benzetti
Abone ol
Twitter genel olarak bakıldığında bir sosyal paylaşım ağı gibi dursa da aslında herkesin kendi içinde farklı farklı anlamlar yüklediği, farklı gereksinimlerden dolayı kullandığı, sosyal olduğu kadar bu yönüyle de kişiye özel bir alan.
Twit-ül Havadis'te bu zamana kadar farklı farklı isimlerle söyleşiler yaptık. Konuklarımız sizler için Twitter ve gündemi değerlendirdiler. Aslında sosyal olan bu alanın kendilerince özelliğini sizlere açtılar. Bu hafta konuğumuz AK Parti Milletvekili Lokman Ayva. Meclis'in ilk ve tek görme engelli milletvekili.
Bizler onu renkli kişiliğinin yanında özürlüler için verdiği mücadelelerle tanıyoruz. En son torba yasada bulunan özürlülerle ilgili bir tasarı için Bakan Ömer Dinçer'le karşı karşıya geldi. Özürlüler için verdiği bu mücadeleyi kendi partisinin Bakanıyla ters düşmek pahasına bırakmadı ve kazandı.
Her zaman yeniliklerin takipçisi olmayı başaran Lokman Ayva, bir çok siyasetçinin uzak durduğu Twitter'ın da sıkı bir takipçisi. Hayata çok farklı yerlerden bakabilme becerisi Twitter'a da yansımış. "Twitter kullanıcıları körlerden farksız" diyen Lokman Ayva sanal denilen bu alem için çok ilginç tespitlerde bulundu. Dünyanın tek toplum olma yolunda ilerlediğini söyleyen Ayva, siyasetin sınırların kalktığı bu topluma göre yeniden şekillenmesi gerektiğini düşünüyor. Söylediklerimi duyanlar " bu adam uçmuş" diye düşünebilirler demeyi de ihmal etmiyor. İşte Lokman Ayva'nın gözünden Twitter...
Twitter kullanmaya ne zaman başladınız?
Twitter'ı duyuyor, merak da ediyordum. Aynı zamanda bu tarz şeylerin saçma sapan, işi olmayan insanların işi diye de düşünüyordum. Daha sonra İrem Hanım'a bahsettim. İrem bana bir twitter hesabı almış. Bir iki bakayım dedim sonra görme özürlü olduğum için kullanabilir miyim diye düşündüm. Ama baktım ki kullanabiliyorum. Biraz bakmaya başladım sonra şöyle bir ihtiyacım olduğunu farkettim. Mesela bir güzellik yaşıyorum veya bir şeye kzıyorum ya da birilerine bir şey anlatmam lazım, Twitter'ın bu ihtiyacıma cevap verebileceğini düşündüm.
Mesela Afyonda bir tost yedik.Yol kenarında, bir adam bahçesine bir çardak yapmış. Ankara'da 50 liraya yiyebildiğimiz bir şeyi orda 12 liraya yiyebiliyosun. Hem ucuz hem lezzetli hem samimi bir ortam. Bunu birilerine anlatmak istedim. Dergi yazısı yazsam dergi yazısı olacak kadar malzemesi yok bu yüzden böyle kısa kısa güzellikleri paylaşmak bakımından güzel bir fırsat olduğunu düşündüm ve ondan sonra müptelası olduk.
EŞİMLE TWİTTER'DAN SOHBET EDİYORUZ!
Twitter olmadan önce insanlar bu tarz duygularını çevresindekilerle paylaşıyordu. Sizce Twitter bunu engelliyor mu?
Benim vasıtamla bi çok kişi Twitter'e üye oldu.Mesela eşim. Onunla bile bazen Twitter'dan konuşuyoruz. Eşim mesela geçen gün otobüste türk kahvesi içmiş. Ben de kahve nasıl diye twitterdan sordum.Twitterdan konuşuyoruz artık. Normalde eşinle oturup sohbet edersin.İnsanın en mahremi eşi olduğu için onu örnek veriyorum. Oturup eşinle kahveyi konuşuyorsun.Sonra bakıyorsun bu insan sayısı 5'e çıkmış ama eşinle aynı konuyu konuşmaya devam edebiliyorsun. Sonra bakmışsıın bu insan sayısı 5'ten 50'ye, 50'den 500'e 1500'e diye düşünmek lazım.Yani aslında aynı salonda oturduğun sohbet ettiğin insanlar gibi. Ben öyle düşünüyorum.
Peki arkadaşlarınızdan, çevrenizden koparmak gibi bir dezavantajı var mı?
Yok, etraftaki insanlar da girince sorun olmuyor. Şöyle ki mesela mahalle bakkalıyla arkadaşsın ama iş yerinde de arkadaşların var. Sürekli gittiğin bir restoran varsa orda da başka arkadaşların var. Öyle düşünmek lazım.Yani twitterdeki arkadaş grubun diğerini engellemediği gibi diğeri de onları engellemez, zenginleştirir.Tabi bunu dengeli yapmak lazım dengeli yapmazsan yani 24 saat bu işi yapıyorsan o zaman bu 24 saat eve hapsolmak gibi bir şeydir.
Ne zaman başladınız Twitter kullanmaya?
Çok olmadı 4-5 ay kadar.
ÇOK KİŞİYİ TAKİP ETMEM İMKANSIZ!
Peki takipçilerinizin tepkisi nasıl?
Hep birilerinden bir şeyler duyarak kendimi geliştiriyorum. Bir sürü imkandan çok sonra haberim oluyor. Ben tabi görmeyen bir insana göre düzen kuruyorum. Mesela ben çok kişiyi takip etmek istiyorum ama bu imkansız. Neden? Çünkü mesajları okuyorum okuduktan sonra okundu ya da okunmadı olarak ayrılmadığı için benim açımdan sorun oluyor.Mesela 1500 tane mail gelse bile hepsini okurum. Onda delete etme şansı var ama bunda öyle bir şans yok. Bu yüzden az kişi takip edebiliyorum.Bunları mail gibi ama silinemeyen mail gibi düşünün.Tekrar tekrar hepsinin üzerinden geçmek zorunda kalıyorum.
TWİTTER BİR ZENGİNLEŞME FIRSATI!
Kaç kişiyi takip ediyorsunuz?
Şu anda 26 kişi takip edebiliyorum. Çok sık mesaj yazan arkadaşım olursa da çok sevmeme rağmen takip edemiyorum. Çünkü çok sık attığı için diğerlerini kaçırıyorum.Keşke imkanım olsa çok kişi takip edebilsem. Bu bir zenginleşme fırsatı.İnsanlar iç dünyalarını duygularını kızgınlıklarını anında paylaşıyor. Bu gerçekten insanları tanımak gibi bir şey.
Ben senin twittini okurken karşımda seni görüyorum tandığım için. Tanımadığım insanlar içinse bir takım profiller oluşturuyorum kafamda. Mesela şuna çok üzülmüştüm; Twitterde insanlar yazdıklarınıza takip etmeseniz de cevap verebiliyorlarmış. Ben bunu aylar sonra farkettim ve ne kadar üzüldüm. Bir insana selam verip de karşılığını vermemek gibi hissediyorum bu durumda.Güzel şeyler yazanlar da hakaret edenler de olmuş ama söyledikleri hep havaya gitmiş ben bu özelliği bilmediğim için.
Cep telefonundan mı bilgisayardan mı giriyorsunuz?
İkisini de kullanıyorum.
Peki bu 26 kişinin içinden zevkle takip ettiğiniz kimler var?
Necdet Ünüvar kelimelerle çok güzel oynuyor. Onun twitlerini okumayı seviyorum. Mustafa Öztürk'ün çevre hakkındaki twitleri öğretici oluyor. İstifade ediyorum. Senin okulla ilgili yazdıkların güzeldi mesela. Mevlüt Çavuşoğlu'nun ulusal seyahatlerini, Murat Mertcan'ı, İrem Hanım'ı takip etmeyi seviyorum. Bilgilerinden istifade ediyorum.
AK Parti dışından takip ettiğiniz birileri var mı?
Hatırlamıyorum pek. Zaten takip ettiklerim dışında kimin twitter kullandığını bilmiyorum.
YORUMLARDAN ÇOK BİLGİ VERENLERİ TAKİP EDİYORUM
Mesela Gürsel Tekin, Hasip Kaplan gibi isimler aktif kullanıyor.
Bilemiyorum ama eğer yoğun kullanıyorlarsa daha önce de dediğim gibi zaten takip etmem mümkün olmuyor. Şu anda Mustafa Öztürk yoğun olarak kullanıyor. Onu da her twit de bilgi verdiği için takip ediyorum.Yorumdan ziyade bilgiyi tercih ediyorum. Bir konuya bakmadığım bir noktadan baktığını farkediyorum.Yine tekrar ediyorum keşke daha fazla insanı takip etme imkanım olsa.
Twitter vatandaşın siyasilere ulaşması için bir avantaj mı?
Bence iyi bir avantaj. İnsanlar rahatlıkla söyleyeceğini söylüyorlar. Burada önemli olan bu tür bir interaktif durum. Devamlı diyalog halinde olmak. Yani düşünsenize eskiden padişaha ne kadar zor ulaşılabiliyordu. Hatta tebdili kıyafet gezermiş adam vatandaşından haberdar olmak için.Yani size gelen bilginin ne kadar sağlıklı olduğunu bilmeniz o kadar zor ki. Siz her şey güllük gülistanlık devam eder diye düşünürken bir anda darbe olabiliyor.
TAYYİP BEY NEDEN HALKIN İÇİNE GİRİYOR?
Mesela Tayyip Bey bu kadar halkın içine girer. Niye? Çünkü haberi doğrudan almak istiyor. Bu işi aracısız yapmak istiyor. Buna rağmen geçen de açıkladığı gibi üzülmüş. Bizim dönemimizde faili meçhulün olduğunu Cumartesi Anneleri'nin ziyaretinde öğrenmiş. Düşünsenize yani koca devlet teşkliatı, Sayın Başbakan'ın hassas olduğunu bilmesine rağmen haber vermemişler. Ne kadar zor bir durum. İşte bu yüzden doğrudan temasın böyle bir avantajı var.Twitter de buna iyi bir fırsat veriyor.Ben şu anda twitterden ya da mail yoluyla o kadar enteresan şeyler öğreniyorum ki. Hiç aklıma gelmeyecek problemlerin var olduğunu görüyorum.Bu müthiş bir şey benim için. Twitter iyi bir beyin fırtınası ortamı.
Facebook da kullanıyor musunuz?
Ben Twitter'a girdikten sonra Facebook'a da girmek istedim ama teknik olarak kullanamamıştım. Twitter'dan sonra onu da kullanabileceğimi anladım ama ikisine birden zaman olarak yetişemiyorum. Facebook'a belki Nisan'dan sonra başlarım.
Mentionlara cevap veriyor musunuz?
Mümkün oldukça cevap vermeye çalışıyorum. Melih Gökçek kadar olmasa da.
TWİTTER KULLANANLAR KÖRLERDEN FARKSIZ!
YENİ BİR DÜNYA MI DOĞUYOR?
BAKAN DİNÇER'LE YAŞANANLARIN PERDE ARKASI
Twitter sizin için ne ifade ediyor?
Twitter'da benim farkettiğim şeyler var. Aslında Twitter kullanan insanlar körlerden farksızlar. Kör gibi bir yaşam yani. Karşında yazıştığın kişiyi görmüyorsun, o anda seni kaç kişi okuyor bilmiyorsun. Salonda konuşma yapıp da salonda kaç kişinin olduğunu görmemek gibi bir şey bu. İnsanlar bir konuşma dinlerken konuşmacıyı görmek ister. Görmeyince bir rahatsızlık hissediyorlar. Twitter'da konuşanı göremiyorlar ama rahatsızlık hissetmiyorlar. Körler de böyledir.
Twitter'da bir profil resmi olsa bile o resim özellikle seçilmiştir bir resimdir. İnsanları orada aslında maskeleriyle görüyorsun, normal hayatta da bu böyledir. Sosyal hayatta her halinizi görmez insanlar. Biz aslında Twitter'la birlikte yeni bir aleme geçtik. Twitter'daki alem sınırların olmadığı, dillerden kültürlerden oluşan bir alem. Ben çocuklarıma ülkelerarası sınırı anlatmak istedim anlatamadım. Yunanistan'la Türkiye arasında bir sınır var diyorsunuz, "ne demek sınır, ne gerek var sınıra?" diyorlar.
Twitter'da da seninle ilgili iletişim kurabildiğin insanlardan oluşan bir dünya oluşuyor. Dil bu dünyada önemli bir faktör belki ileride çizgilerden oluşan bir iletişim tarzı da gelişecek.
TWİTTER İNSANLARIN EŞİTLENDİĞİ BİR DÜZLEM
Özürlülerin kullanımı açısından değerlendirirseniz ne dersiniz?
Aslında özürlülük kavramı burada çok ilginç bir noktaya geliyor. İnsanlar özürlülerden çok farklı bir hale gelmiyor bu alemde. Demin dedim ya körlerden farkı yok twitter kullanıcılarının diye, benim açımdan eşitlendiğimiz bir düzlem burası. Ben adamın resmini görmüyorum ama ismini okuyorum mesela. Resmi gören de zaten o kişinin belirlediği resmi görüyor.
SİYASETİN BU DÜNYAYA GÖRE YENİDEN ŞEKİLLENMESİ LAZIM!
Twitter'da en ilginç gelen şey neydi sizin için?
Mekan kavramıyla ortam kavramını ben Twitter kullanmaya başlayana kadar hep aynı düşünürdüm. Mesela bir mekandayız şimdi buranın aynı zamanda bir de ortamı var, atmosferi var. Fakat Twitter'da mekanın önemi yok artık ortamın önemi var.
Ben Strazburg'dayken de aynı arkadaşlarımla yazışabiliyorum İstanbuldayken de. Bu neyi kazandırır? İnsanların dünyanın neresine giderse gitsin yalnız kalmayabilecekleri, hayatlarını sürdürebilecekleri bir durum sosyal ortam oluşuyor. Ve müthiş bir fırsat veriyor aynı zamanda. Bir çoban Twitter'a bağlanabildiği sürece Washington'daki, Münih'teki, Ankara'daki insanlarla aynı ortamda oluyor. Bu insanın vizyonunu geliştiren bir şey. Böyle bir ortam olmasa o çobanın konuşacağı insanlar bellidir, aynı kültürdeki insanlarla konuşuyor ve onlar kadar düşünüp onlar kadar hayal edebiliyor. Bu ilerde tek toplumdan oluşan bir dünyaya doğru gittiğimizi gösteriyor.
Devletler olabilir, olmayabilir bunlar artık hikaye. Artık dünyadaki belirleyici unsur bu iletişim hadisesi. Bence siyasetin de buna göre yeniden şekillenmesi, kendini hazırlaması lazım. Ama şuan konuştuğum konular 20 sene sonrasının konuları. Bunları okuyunca adam uçmuş diye düşünebilirler ama ben 20-25 sene sonrasından bahsediyorum.
TAKİPÇİLERİMİN SIKILMASINI İSTEMİYORUM
Twitter'da yazarken "ben milletvekiliyim bunları yazmayayım" diye bir otokontrolünüz var mı?
Ben Twitter'da yazarken içten, samimi, numara yapmadan yazıyorum. Benim günlük hayatım da öyledir. İnandığım şeyleri söylüyorum. Ve beni follow eden insanlara karşı bilmiyorum neden bir minnet duygum oluşuyor. Onların vakitlerini almaktan da çok korkuyorum. Adam seni dinlemeye değer bulmuş, takibe almış ve sen de orada laga luga yapıyorsun. Bu çok çirkin bir şey. O yüzden de zaman zaman romantik şeyler yazıyorum zaman zaman çok mantıklı şeyler yazıyorum. Beni takip edenlerin sıkılmamasını istiyorum.
Daha çok ne zaman giriyorsunuz Twitter'a?
Ben geceleri bazen uyanıyorum düşünceler oluşuyor kafamda, kalkıyorum yazıyorum mesela. 3'te 4'te yazdığım oluyor. O anda çalışan insanları, yolda giden şoförleri, acı çeken insanları düşünüyorum, empati yapıyorum o anda. Sonra bunları twitter'da paylaşıyorum. Bazen sabahları vakit bulunca ve akşam 11-12 gibi fırsat bulunca yazıyorum.
BASIN ÖZÜRLÜLER KONUSUNDA ÇOK DESTEK OLDU
Torba yasa içerisinde özürlülerle ilgili bir tasarı için çok mücadele verdiniz. Hatta Bakan'la karşı karşıya geldiğiniz yazıldı. Siz o süreci Twitter'dan da takipçilerinizle paylaştınız. Geri dönüşleri nasıldı?
Bir çok gazeteci arkadaş bizi takip ediyor. Onlarla online iletişim kurmuş gibi olduk. Benim yazdıklarımı oradan aldılar. O zaman yaşadığımız şey Ömer Hocayla bir fikir farklılığıydı. Bizim kapalı ortamda yapacağımız istişareyi herkese açık yapmış olduk. Ben bundan rahatsız değilim. Ömer Hoca'nın şahsını rencide edecek bir şey de söylemedim. Ömer Bey bu ülkenin Bakanı, ben de bu ülkenin Milletvekiliyim. Twitter'da olsun, televizyonda olsun bu olaya şahit olan insanlar da bu ülkenin insanları. Dolayısıyla bunu birilerinden saklamanın, gizlemenin gereği yok bana göre.
Basın bu konuda sizin arkanızda durdu, destek oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bana "Türkiye'de basın aracılığıyla müthiş bir değişimin yaşandığı bir alan söyle" deseler "özürlüler alanıdır" derim. Saolsunlar şimdiye kadar hiç bir menfaat gözetmeksizin hatta özürlü haberleri az okunur olmasına rağmen yer verdiler. Keşke kaliteli özürlü yazarlarımız olsa bu haberlerin daha çok okunmasını sağlasak. Özürlüler konusuyla ilgili fiks başlıklar vardır: "Azmin zaferi" Gazeteci abartabildiği kadar abartıyor zaten. Halbuki adam alt tarafı bir santral memurluğu yapıyor.
VİCDANIM NEFSİMİN ÖNÜNE GEÇTİ
Size eleştiriler geldi mi o zaman?
Çok geldi. Seçimler yaklaşıyor dikkat et diyenler oldu. Ama bu kaygı bütün dönemlerde vardır. Siyasetin en zayıf noktası budur zaten. Siyasette her şey karar merciiyle ilgili olduğu için siyaseten sizi saf dışı bırakabilecek şeylere girmemeniz lazım. Burada benim iki gerekçem var. İlki vicdanım. İkincisi Tayyip Bey'in oluşturduğu parti kültürü. Ben partinin kurucularından birisiyim, MKYK kurulduğundan beri de MKYK üyesiyim. Orda oluşan kültür şu: Her şeyi açık açık konuşacağız ve doğru neyse onun peşinden gideceğiz. Ama lisanı münasiple.
Nefsim bir yandan seçimler yaklaşıyor ya bir şey olursa dese de, vicdanım "evet seçimler yaklaşıyor ama yarın ölmeyeceğinin garantisi yok, Allah'a ne hesap vereceksin. Bu yanlışların olmasına göz yumarsan o zaman çok insan acı çekecek" O zaman ne yapıyorsun vicdanını dinliyorsun. Siyaset hakkın üstün gelmesi gereken bir alan şahısların değil.
http://twitter.com/HtcKubra
Facebook Hatice Kübra
Twitter İnternethaber
Facebook İnternethaber