AK Parti Ardahan milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay, “Cizre, bir başkaldırıdır. Ama bu bana göre devletten önce Öcalan’a, HDP’ye ve belki de Kandil’in tepe isimlerine bir başkaldırıdır” dedi.
Abone olAK Parti Ardahan milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay Cizre olaylarına ilişkin “Cizre, bir başkaldırıdır. Ama bu bana göre devletten önce Öcalan’a, HDP’ye ve belki de Kandil’in tepe isimlerine bir başkaldırıdır” diye açıklama yaptı. Atalay, 'yüzünüze maske takmayın şiddet kullanmayın' mesajı gönderen ÖCalan'ın adeta 'seni takmıyorum' cevabını aldığını ileri sürdü.
"ADA İLE DAĞ ARASINDA ÇATIŞMA"
Rudaw'a konuşan Atalay, çözüm sürecine ilişkin açıklamasında Öcalan'ın otoritesine ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı; "Öcalan’dan umut veren bir mesaj gelse hemen ardından dağdan tehdit eden bir mesaj geliyor. Ada ile dağ arasında bir çatışma mı var, örgütün içindeki bir kesim adadan gelen mesajlardan rahatsız oluyor da onları teskin etmeye çalışılıyor bilmiyorum. Örgüt, “irademiz Abdullah Öcalan” dese de realitede böyle bir şey olduğuna inanmıyorum. Örgütün içinde ciddi bir şekilde tepe isimlere karşı başkaldırı var." dedi.
"SENİ TAKMIYORUM ANLAMINA GELİYOR..."
Cizre olaylarına ilişkin olarak Atalay, Öcalan'ın uyarılarının dikkate alınmadığını ve adeta 'Seni takmıyorum dercesine davranıldığını şu sözlerle savundu: "Öcalan adadan mesaj gönderiyor “yüzünüzü kapatmayın, şiddet kullanmayın, hendek kazmayın” diyor. Bunu da çok etkin bir isim Hatip Dicle götürüp Cizre’de açıklıyor. Aynı dakikalarda cinayet işleniyor. Bu, “sen kim oluyorsun, ben seni takmıyorum” anlamına geliyor. PKK’nın içindeki ihtilaflar henüz gün yüzüne çıkmadı ama derinden ve içten içe bir şeyin olduğu çok açık. Cizre’deki olayları bu zaviyeden görüyorum. Cizre, bir başkaldırıdır ama bu başkaldırı bana göre devletten önce Öcalan’a, HDP’ye, Kandil’in tepe isimlerine karşıdır."
İşte o açıklamalar:
Toplumdan gizli saklı pazarlıklar yapıldığı iddiaları doğru değil. Çünkü toplum biliyor ve ne olduysa ortaya çıkıyor. Bazı şeyler vardır herkesin önünde yapmazsınız. Süreç, sabote edilmeye ve kırılmaya müsait. Oslo’da görüşmelerin deşifre edilmesi, Paris’te işlenen cinayet ve Cizre’de yaşanan cinayetler sürecin ne kadar hassas olduğunu bize anlatıyor.
Görüşmelerde bir gizlilik var. Ama bu gizlilik insanları tedirgin etmiyor. Çünkü Öcalan’ın “Tam bağımsızlıktan vazgeçtik” açıklamaları var. Bir statü istemediklerine dair açıklamalar da var.
"KÜRTLER ARTIK SAĞDUYULU YAKLAŞIYOR"
Kürtler artık sağduyulu yaklaşıyor ve şiddetin hak arama yöntemi olduğuna dair inancı kalmadı. Bu çok önemli bir şey. “Demokratik yollar açıkken şiddet niye var” diye Kürtler sormaya başladılar. Kürt nüfusunun Türkiye’deki seçmen sayısı bakımından değerlendirildiğinde dengeleri değiştirecek bir nicelikte olduğunu hepimiz görüyoruz. Böyle olunca demokratik yöntemleri kullanarak Kürt tabanını ikna ederseniz, partiniz parlamentoya daha güçlü gelir ve yasal değişikliklerde kilit rol oynayabilirsiniz.
HDP VE YÜZDE 10 BARAJI
Kürt seçmenlerinin net rakamını bilmiyorum. Tahminim o ki Kürtler’in yüzde 25-30’u HDP’ye oy veriyor. Bu HDP Kürtler’i bile ikna edememiş olduğunu gösteriyor. Yüzde 10 barajı HDP için bir hedef. HDP geçmiş mirasının yükünü taşıyor. Geçmişte yaptıklarının faturasını ödeyecek. Bu fatura seçimlerde ödenecek bir fatura. Toplumun farklı kesimlerinden, farklı sol kesimlerden adaylarla seçime gidecek.
Bugün de sol gelenekten gelen insanlar var içlerinde ama bunlar ne kadar işe yaradı? Daha güçlü aktörlerle yola çıkmanız toplumu ikna edeceğiniz anlamına gelmez. Partilerin kimlikleri kimi aday göstereceklerinden daha önemli. Hangi güçlü aktörleri koyarsa koysun HDP’nin ideolojik doğasına insanlar güven duymuyor.
KADİR İNANIR VE CÜNEYT ARKIN FAKTÖRÜ
Kadir İnanır da, Cüneyt Arkın da HDP’ye barajı geçiremez. Siz bir sanatçı olarak kabul görebilirsiniz ama her alanda kabul görmek isterseniz hayal kırıklıkları yaşarsınız. Sırrı Süreyya Önder sanatçı kimliğiyle daha popülerdi, daha geniş kesimler tarafından sempatiyle karşılanırdı ama bir partiye girdiğin zaman ister istemez alanı daraldı.
Yüzde 10 barajını aşmaları imkansız değil ama çok zor. Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oyu dikkate alarak böyle bir yola giriyorlar. Demirtaş, özellikle Alevi vatandaşlardan ciddi anlamda tepki oyu aldı. 6-7-8 Ekim Kobani eylemlerinde Demirtaş o kredisini harcadı ve ciddi bir güvensizlik telkin etti. Eğer o oya güveniyorlarsa bu serap olur, yanılgı olur.
HDP PARLAMENTOYA GİREMEZSE...
(HDP parlamentoya giremezse çözüm sürecinin akıbeti ne olur?' sorusuna cevaben) Çözüm süreci devam eder. Çözüm sürecinin tek tarafı HDP de değil. Şu an aktif olarak HDP’nin yaptığı çok ciddi bir şey yok. Bugün sürecin ana aktörü Öcalan’dır. Öcalan’ın ardından ikinci aktör Kandil’dir. HDP arabuluculuk yapıyor. HDP ciddi bir siyasi inisiyatif almadı. Alma şansının da çok olduğunu sanmıyorum.
HDP barajı aşamazsa STK olarak da görev yapabilirler. Zaten şu anda da bir etkileri yok. Türkiye’de, Türk Silahlı Kuvvetleri aba altından sopa göstererek vesayet yapıyordu. Ama Kandil şu anda çok açıktan yapıyor. Kandil “ben varım” diyor, İmralı da “ben varım” diyor. HDP de kısık sesle “ben de olabilirim” diyor. Çözüm sürecinin sağlıklı bir şekilde sonuca ulaşsın istiyorsak HDP’nin de risk alması lazım.
ORHAN ATALAY KİMDİR?
Orhan Atalay, 1 Aralık 1965'te Ardahan’ın Göle ilçesinde doğdu. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. Yüksek lisans ile doktorasını aynı üniversitede Temel İslami Bilimler alanında tamamladı. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yaptı. 2007 yılında profesör oldu. Yayınlanmış biri çeviri olmak üzere 4 kitabı bulunmaktadır. Çok iyi düzeyde Arapça, Farsça ve İngilizce bilen Atalay, evli ve 1 çocuk babasıdır.