BIST 9.660
DOLAR 34,61
EURO 36,26
ALTIN 2.923,59
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

AK Partili vekilden KCK ve PKK'ya seçim yanıtı!

AK Parti Diyarbakır milletvekili Mehmet Süleyman Hamzaoğulları çözüm sürecini internethaber.com'a değerlendirdi.

Abone ol

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA

AK Parti'nin Kürtlerin en çok destek verdiği parti olduğunu söyleyen Hamzaoğulları, KCK'nın çözüm sürecini seçim taktiği olarak nitelendirmesine karşı çıktı. Sürecin tamamen milli bir proje olduğunu ve asla oy kaygısı gütmediğini dile getiren Hamzaoğulları, aslında KCK'nın silahların gölgesinde seçim olmadığında oyların kime gideceğini bildiğini ve bu yüzden tedirgin olduğunu söyledi.

Hükümetin süreçte üzerine düşen her şeyi yaptığını belirten Hamzaoğulları, KCK ve PKK'nın sürecin önünde duramayacağını söyledi. Şubat Mart aylarında Abdullah Öcalan tarafında bir çağrı yapılmasının en uygun zaman olduğunu da söyleyen milletvekili, Kobani olmasaydı Öcalan bu çağrıyı aralık ayında da yapabilirdi dedi.

İşte o röportaj...

-KCK iki gündür yaptığı açıklamada ortada bir süreç olmadığını, bunun AK Parti'nin bir seçim taktiği olduğunu söylüyor, nasıl değerlendiriyorsunuz?

KÜRTLERİN EN ÇOK DESTEK VERDİĞİ PARTİ

Bunu, seçim yatırımı olarak düşünmek çok büyük bir hata olur. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde hiçbir hükümet seçimlere 1,5 yıl kala çözüm süreci gibi bir riski başlatmazdı. O dönemde Sayın Başbakanımız, "neye mal olursa olsun, baldıran zehri içmem gerekirse de içeceğim ve bu süreci başlatacağım" dedi. Çünkü taktdir edersiniz ki, riskleri olan bir süreçti ama memleketin ve Ortadoğu'nun beklediği bir süreçti bu süreç. Dolayısıyla da bu süreç seçimden bağımsız tamamen milli bir proje olarak başlamıştır. Asla ve asla oy kaygısı olarak düşünülemez çünkü zaten Kürtlerin en fazla destek verdiği parti AK Parti ve Türkiye'nin doğusu gibi batısı da var.

KCK SİLAHLARIN GÖLGESİ KALKSIN İSTEMİYOR

KCK bunu hep yapıyor. Kürtler üzerinde silahlı baskı unsuru oluşturmaya çalışıyor, asıl kendileri seçimi gözetiyorlar çünkü silahların gölgesi kalkarsa sandığa giden vatandaşın tercihinin ne olacağını, hür iradesiyle kime oy vereceğini KCK çok çok iyi biliyor, sandıkların gölgesinde bir 2015 seçimi hedefliyor. Artık Kürtler hiç kimsenin tahakkümünü istemiyorlar. Bir zamanlar 90-95 yılları arasındaki yanlış uygulamaların şu an daha beterini daha fazlasını KCK yapıyor. Şantiye basıyor, insan kaçırıyor, fidye istiyor, okul yakıyor, barajları engelliyor.

-Abdullah Öcalan'la İmralı'ya görüşmeye giden heyet genişliyor, kendisine bir sekreterya verilecek, muhalefet bunu imkanların genişlemesi olarak yorumluyor, siz nasıl yorumluyorsunuz?

HÜKÜMET SÜREÇTE ÜZERİNE DÜŞEN HER ŞEYİ YAPTI

Abdullah Öcalan'a sekreterya verilmesi ya da heyetin genişletilmesini imkan sağlamak olarak görmemek lazım, dünyada örenkleri var bunların, sürecin nasıl gittiği belli. Elinde silah olan insanlar var, çözüm sürecinin amacı PKK'nın silahsızlanması. Süreç başlarken de üç tane yol haritası vardı. Birincisi, silahların susması, ikincisi, silahların ülke dışına çıkmasıydı, üçüncüsü ise siyasetin önünün açılmasıydı. Bu sürede hükümet olarak üzerimize düşen her şeyi yaptığımızı düşünüyorum. Bazı aksaklıklar olmasına rağmen çözüm sürecinin devam etmesi noktasında hükümet her şeyi yaptı, silahı bırakması gerekenler, ülkenin dışına çıkması gerekenler hala bakıyorsunuz silahları ellerinde, ülkenin dışına çıkmamışlar. Heyetin genişlemesi noktasında da sayının artmasının hiçbir mahsuru olmadığı gibi sürecin daha şeffaf yol almasını sağlayabilir ve asıl amaç olan silahsızlanmaya doğru gidilecektir.

KCK VE PKK SÜRECİN ÖNÜNDE DURAMAZ

KCK ve PKK artık bu sürecin önünde engel değil, durmaları gereken yerin farkında olmaları lazım. Türkiye için, Ortadoğu için doğru olan artık bu sorundan kurtulmaktır. Hiç kimse ama hiç kimse artık çözüm sürecinden geri dönülmez olduğunun farkıda. KCK ve PKK artık bu sürecin önünde duramaz.

Bülent Arınç "sürece mecbur değiliz" demişti, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

O GÜNÜN ŞARTLARINDA KONUŞMUŞTU

"O günün şartları, Kobani olaylarının çok sıcak olmasından kaynaklıydı. Kamu güvenliği sağlanmadan, birilerinin o dönemde, şehidimizin kanı yerdeyken, "biz sekreteryayı kuruyoruz" demesinin üzerine Sayın Başbakan Yardımcımızın böyle bir açıklaması olmuştu. Ama şu an geldiğimiz nokta da hem HDP tarafı hem hükümetimiz çözüm sürecinin devamlılığı konusundaki duruşlarını sergilediler.

-Tüm bunlar konuşulurken asıl amacın Öcalan'ın özgürlüğü olduğu vurgusu hep yapılıyor, sürecin sonunda bu mu olacak? 

KONUMUZ ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİL

Abdullah Öcalan bile kendi özgürlüğünden bahsetmezken birilerinin kendi tabanına sürekli mesaj vermesini doğru bulmuyorum. Süreç ilerlerken herkesin hassas şekilde kucaklayıcı bir dil kullanması gerekiyor, şu an konuşulan şey Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü değil, Türkiye'deki akan kanın durmasıdır. Abdullah Öcalan'ın özgürlüğünü ön plana çıkarmak sürece zarar verir. Önce bu süreçte herkes üzerine düşeni yapmalı ve süreç bir an önce sonlandırılmalı. Zaten artık Türkiye'de her istediğini konuşabiliyor. Ama önceliğimizTürkiye'nin şu anki bölgesinde yaşadığı sorunları, IŞİD sorununu, KCK-PKK sorununu ve Irak gibi, Suriye gibi birtakım hükümet sorunlarının olduğu ülkelerdeki sorunlarını çözmesi lazım.

-Şubat-Mart ayları gibi sürecin nihai sonuca ulaşacağı ve Abdullah Öcalan'ın bir çağrı yapacağı konuşuluyor, süreç o tarihlerde bitmiş olacak mı? 

KOBANİ OLMASAYDI ÇAĞRI ARALIK AYINDA YAPILABİLİRDİ

Bence bu gerçekçi bir hedef. Önümüzde bir kış var, mart nisan ayı gibi bir çağrının olacağı dönem ideal bir zaman. Süreçte yol kazaları olmuş olabilir, Kobani de bunlardan biri sayılabilir ama herkes çözüm sürecinin ne kadar arkasında durduğunu gösterdi. Aslında Kobani olayları olmasaydı bu çağrıyı aralık veya ocak aylarında duyacaktık, Kobani olayları malesef bu çağrının gecikmesine neden oldu. Dolayısıyla, evet nisan ayı güzel bir tarih, baharın gelmesiyle, çiçeklerin açmasıyla, yeni Türkiye'de yeni güzelliklerin olmasını dile diliyorum.