AK Parti Diyarbakır milletvekili Cuma İçten çözüm sürecinde gelinen son noktayı İnternethaber'e değerlendirdi.
Abone olNESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
AK Parti Diyarbakır milletvekili Cuma İçten sürecin eskisinden çok daha güçlü bir iradeyle devam ettiği söyledi.
İçten HDP'nin çözümsüzlüğü istediğini çözümden yana olmadığının altını çizdi. İçten'e göre HDP'nin Kürt sorunu yok.
HDP'nin amacının Kürtlerin zihin değişimini sağlamak olduğunu söyleyen Cuma İçten, YPG'nin on binlerce Kürdü katlettiğinde HDP'nin sesinin çıkmadığını belirtti.
-Süreç şu an ne aşamada, duruyor mu, geriliyor mu, bitiyor mu?
SÜREÇ ESKİSİNDEN DAHA GÜÇLÜ BİR İRADEYLE DEVAM EDİYOR
Çözüm süreci eskisinden çok daha güçlü bir iradeyle devam ediyor, hem AK Parti hükümeti tarafından, hem de halk tarafından. Zaten bizim çözüm sürecini sağlam iradeyle yürütmemizin tek sebebi hem Kürtlerin hem Türklerin ilk defa çözüm noktasında aynı iradeyi ortaya koymaları. Son yaşadığımız 6-7 Ekim olayları da aslında bölgemizin çözüm sürecine ne kadar ihtiyacı olduğunun da bir ispatı olmuş oldu.
HALK CEZALANDIRIR
Çünkü özellikle bir taraf homojen olmayan bir yapıya sahip olduğu için, farklı derin güçlerden etkilendiklerini düşünerek ortalığı savaş alanına çevirirken çözümsüzlüğü çözüm olarak gördüklerinden dolayı çözümün ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşıldı. Çünkü hiç kimse Türkiye'nin hem doğusunda hem batısında 90'lı yıllara dönmek istemiyor.
Son iki yılda bölgede, kan ve savaş sorun olmadığında insanların yaşam şekillerinde ve özel hayatlarında nelerin değiştiğini, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda da nelerin etkilendiğini insanlar gördü. Bu süreçte kim çözümsüzlüğün yanında yer alırsa, buna hükümet de dahildir, kesinlikle halk tarafından cezalandırılır.
Çözümsüzlüğün yanında yer alan kim? Neden böyle düşünüyorsunuz?
HDP YOL KESMELERE KARŞI DURUŞ SERGİLEMİYOR
Ama anlaşılan şu oldu ki, çözümsüzlüğün yanında sağlam duruş sergileyen bir HDP var. Çünkü 2 yıldır yol kesmelere karşı hiçbir duruş sergilemediler, 2 yıldır PKK'nın silahlı yürüttüğü bazı terör olaylarında da bir duruş sergilemediler. 6-7 Ekim olayları da bu işin bardağını taşıran son damla oldu. Eskiden millet devleti PKK'ya şikayet ederken şimdi oradaki halk HDP'yi, KCK'yı ve PKK'yı devlete şikayet eder noktaya geldi.
ÇÖZÜM SÜRECİNİN AĞIR GİTMESİNİN TEK SEBEBİ HDP'DİR
Çözüm süreci durmadı, elbette ağır gidebilir ama bunun tek sorumlusu HDP'dir. Çözüm süreci sadece HDP, KCK, PKK ile yürüyen bir süreçse onlar için zaten süreç bitmiştir, çünkü açıklamaları bu yönde. Bugün bitirmediklerini söylüyorlarsa, çelişkili ifadelere rağmen yine ciddiye alırız. Bizim için önemli olan çözüme gitmek. Birileri mızıkçılık yapsa bile onu bağlar. Biz baştan beri şunu söylüyoruz; çözüm süreci, HDP, KCK, PKK cenahı tarafından değil, sivil toplum kuruluşları, kanaat önderleri ve toplumun bütün katmanları muhatap alınarak yürüyen bir süreçtir.
SİLAHLARI ÜLKEDEN KİM ÇIKARTACAK?
Çözüm sürecinin tek anlamı vardı, ondan dolayı PKK bu sürecin içerisine dahil olmuştur, o da; silahların susması, silahların ülke coğrafyasının dışına çıkması. Ama silahlar dışarı çıkmadı. Peki, kim çıkartacak bu silahları, biz mi, PKK' mı? Bırakın silahları çıkarmayı, Diyarbakır'da şehrin merkezine yakın yerlerde konuşlandılar, insanları kaçırmaya, tehdit etmeye, şehirleri savaş alanına çevirdiler.
-Siz 6-7 Ekim olaylarında HDP'yi suçluyorsunuz ama bu olaylarda asıl, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kobani düştü düşüyor" sözlerinin etkili olduğunu söylüyor HDP?
HALEP DÜŞÜYOR NEDEN KİMSE SES ÇIKARMIYOR
Şimdi de aynı şeyi söylüyoruz. "Halep düştü düşüyor" diyoruz, kimse galeyana gelmiyor. Suriye'deki olay eğer etnik bir kavgaysa ben bir Kürt olarak en çok ben bundan muzdarip olurum. Suriye'deki savaşın etnik bir savaş olmadığını yıllardır söylüyoruz, Suriye'de olan olay mezhep kavgasıdır. Şimdi HDP'ye soruyorum; Ey HDP, IŞİD'in içerisinde Kürt var mıdır, yok mudur? Bunun bana cevabını versinler, ben söyleyeyim IŞİD'in içerisinde çok sayıda Kürt var. Peki, Ey HDP, 3 yıldır PYD Suriye'nin kuzeyinde muhafazakar, mütedeyyin, demokrat 16 tane Kürt yapılanmasını tasfiye etti ve 10 bine yakın Kürdü öldürdü, bunun için neden sesiniz çıkmadı?
HDP'NİN KÜRT SORUNU FALAN YOK
Çünkü onlar Sünni Müslüman Kürttü. HDP bu zihniyette. Bana göre HDP'nin Kürt sorunu, Kürt derdi falan yok, çözüm sürecinde bu ayyuka çıktı. Ondan önce biz bunu hep söyledik ama anlatmakta da zorlandık. HDP olaya ideolojik yaklaşıyor. HDP, "benim için bir Kürdün komünist, ateist ve Marksist olması önemlidir, eğer o Kürt Müslüman ve muhafazakar bir Kürtse zaten ölebilir.
HDP SÜNNİ MÜSLÜMAN KÜRTLERE SAHİP ÇIKMADI
Son 3 yıl içerisinde YPG'nin zulmünden dolayı Türkiye'ye sığınan 100 bin Kürt var. Bunlar, Batman'da Antep'te, Diyarbakır'da ve Urfa'da konuşlandı. Ama ne belediyeler ne de HDP'de siyaset yapanlar bu Sünni Müslümanlar Kürtlere sahip çıkmadı. Halep'te 2-3 gün içerisinde onbinlerce sivil insan katledildi. Biz Halep'teki insanların etnik kimliğini sorgulamadık, mezhep kimliğini de sorgulamıyoruz, Kobani'deki insanların etnik kimliğini ve mezhebini sorgulamadığımız gibi.
Ezidilere kapıları açtık, sadece kendilerini değil, yanlarında getirmiş olduları hayvanlarını, arabalarını da içeri aldık. Peki, Kobani olayını çözüm sürecini bitirmeye yönelik adım olarak görmek bu süreci bitirmeye yönelik değil midir? Biz Kobani'ye zaten 3 yıl içerisinde 1000'e yakın tır yolladık, onlar silah istediler. Peki peşmergelere izin veren kim? Biz buna izin vermeyebilirdik, bu 6-7 Ekim olaylarından önce gündeme gelen bir konudur. 6-7 Ekim'de birileri Kürtlerin işyerlerini talan etti, Kürtleri katletti diye, peşmergelere izin verelim demedik. Kaldı ki bu katliamı yapanlar, daha önce suç işlemiş dışarı çıkmış insanlardı, bunları teşvik edenler de HDP'de siyaset yapanlardı.
DEMİRTAŞ 40 İNSANI ÖLDÜRTMÜŞTÜR
Selahattin Demirtaş insanları sokağa davet ederek bana göre 40 tane insanı öldürtmüştür ve HDP'nin eline de kan bulaşmıştır. Yani, diyarbakır'da olan olaylar sonrasında mı peşmerge Kobani'ye gitti. Eğer öyle diyorlarsa önceki görüşmelerimiz var.
-Karşılıklı yapılan bu sert açıklamalar da çözüm sürecinin bu noktaya gelmesinde etkili değil mi?
2 yıl öncesine dönelim. Amacımız neydi, silahların susması ve ülke dışına çıkması. Peki onlar ne diyorlar, somut bir adım atılmadı. Anadilde eğitim için Anayasanın değişmesi gerekiyor, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda 60 maddeyi meclise getirdiğimizde BDP basın toplantısı yapıp, ben bu 60 tane maddeyi imzaladım bunu meclise getirin diyebildi mi?
-Ne istiyor HDP?
HDP'NİN AMACI KÜRTLERİN ZİHİN DEĞİŞİMİNİ SAĞLAMAK
HDP çözümsüzlüğü istiyor. Amaç, Kürtlerin zihin değişimini sağlamak. Kürtler, muhafazakar, demokrat ve dindarlardan oluşur. Kürtlerin, komünist, ateist ve Marksist olmasını sağmalak istiyorlar. Son 2 yılda bu netleşti. PKK Diyarbakır- Lice yolunu keserken, Gezi'de iş makinelerinin önüne vücudunu siper eden Sırrı Süreyya Önder neredeydi? Aynı Sırrı Süreyya Önder bu yol kesmelerde neden bedenini ortaya koymadı. Çözüm sürecinde onlarca iş adamı kaçırılıp haraç istenmedi mi, Bingöl'de cezaevinde olaylar olmadı mı, Hakkari ve Bingöl'de olaylar oldu. En son Diyarbakır'da yaşanan olaylarda tetiği çekenin PKK'lı olduğu da çok net.
Tüm bu olaylar yaşanırken kimsenin açıklamaların sert olduğuna dair yorum yapmaması gerekir. Sen Diyarbakır'da hukukun dışına çıkan 300 tane 16 yaşındaki gençlerle ili savaş alanına çevirir, Diyarbakır'ın yüzde 99'unu evlere mahkum eder olağanüstü hal ilan edilmesini sağlarsan, o zaman sen çözüm sürecini istemiyorsun.
DEMİRTAŞ DUVARA ÇARPTI GERİ DÖNDÜ
Selahattin Demirtaş'ın 6-7 Ekim olaylarından sonra bağırmasının çağırmasının son haddi Öcalan'la görüşmesine kadardır. Gitti, duvara çarptı geri döndü. Çözüm süreci bitmiştir diye kendileri açıklama yaptı, bugün devam ediyor diyorlar. biz devam etmesinden memnuniyet duyuyoruz. Masada 20 tane koltuk var, HÜDAPAR bu işin muhatabı değil mi, o da bir siyasi partidir, bir tek oy dahi kıymetlidir. Veya HAKPAR, o da siyasi bir partidir, çözüm süreci muhatabı değil midir? Oradaki bütün sivil toplum kuruluşları, Borsalar çözüm sürecinin muhatabıdır.
-Baştan beri sürece dahil miydi onlar?
BEN EŞİT VATANDAŞ OLMAK İSTİYORUM
Çözüm sürecine tüm bunlar baştan beri dahil, elimizde raporlar var. Bütün sivil toplum kuruluşlarının bize dayattığı şey, bölgenin silahlardan temizlenmesiydi, bu sebepten dolayı İmralı sürecin içine dahil oldu. Bakın süreç zaten, o zamanki Başbakanımız Sayın Erdoğan'ın Diyarbakır'da yaptığı konuşmada; "Kürt sorunu vardır, benim sorunumdur" dediğinde başlamıştı.
Ben bir Kürt olarak, ne özerklik, ne eyalet ne de devlet istiyorum. Bu ülkenin 780 bin km karesi benim vatanım, İstanbul Kürtlerin yaşadığı en büyük şehir. Ben, eşit vatandaş olmak istiyorum. Şu anki düzenlemeyle de ben eşit vatanda hakkımı elime aldım. Bu ülkede Araplar, Boşnaklar, Çerkesler de kendi dilinde eğitim görmüyor. Onların ne kadar sorunu varsa bir Kürdün de bu kadar sorunu kalmıştır.
Sizce Abdullah Öcalan çözüm sürecinde ne kadar önemli bir isim, son olaylarda bir mesajla olayları bitirdi, HDP'nin dediği gibi çözüm sürecini bitirirse Abdullah Öcalan mı bitirir?
ÖCALAN BU KADAR ETKİLİYSE SİLAHLAR NEDEN HALA DIŞARI ÇIKMADI
Öcalan'ın ne kadar etkili olduğunu tartışmak lazım. Eğer Öcalan bu işin tek muhatabıysa çözüm süreci neden bu noktaya geldi. 6-7 Ekim'de Öcalan mı insanları sokağa davet etti, bunları tartışmak gerekir. Eğer Öcalan yüzde 100 etkiliyse, Nevroz bayramında silahların sınır dışına çıkmasını isteyen Öcalan'dı, neden çıkmadı o zaman? Kandil, Öcalan'dan habersiz, "çözüm süreci bitmiştir, birliklerimizi Türkiye'ye yolluyoruz" açıklamsını neden yaptı? Eğer Öcalan süreçte yüzde yüz etkiliyse milletvekilleri polislere niye taş attı, niye şiddet uyguladı?
Ben, ne yüzde 100 etkilidir diyebiliyorum, ne de etkisizdir diyebiliyorum. PKK'ya sempati duyan insanların Öcalan'a karşı sempati duyanları vardır, bunu HDP için söylemiyorum. HDP'nin tabanında PKK'ya yakın olan kitle de vardır, barış isteyen, hukuka uyan, çözüm isteyen ciddi bir kitle de vardır. Şimdi birileri bu süreçte Öcalan'ı diskalifiye etmek istiyor. Öcalan'ın kafası şu an nettir, bana göre çözüm sürecini de istiyordur ve destekliyordur, ama kim istemiyor? Dışardakiler istemiyor. Kandil istemiyor, çünkü Kandil derin istihbarat birimleriyle irtibat halindedir. Avrupa da istemiyor, çünkü onlar da aynı istihbarat birimleriyle irtibat halinde.
İşin garip tarafı İmralı çözüm sürecini desteklerken, bedel ödediğini düşünüp cezaevinde yıllardır yatanlar çözüm sürecini desteklerken, anneler Diyarbakır meydanında çocuklarının dağdan geri dönmesini isterken, dağdaki PKK'lıların ciddi bir kısmı desteklerken, şehirde kravat takıp lüks araçlara binen ve çocuklarını Avrupa'da lük okullarda okutanlar çözüm sürecini istemiyorlar.
Kandil'le Öcalan arasında bir "çatışma" olduğunu düşünüyor musunuz?
PKK, KCK VE HDP İÇİNDEKİ PARALEL YAPILAR
Eğer o "çatışma" varsa, bu işte hiç kimsenin yüzde 100 etkin olmadığının delilidir. Bana göre çatışma vardır, PKK, KCK ve HDP'nin içerisindeki paralel yapılar çözüm sürecine kesinlikle hayır diyor. Bu 3 yapılanmanın içindeki paralelin dışında kalan gruplar içerisinde de süreci destekleyen gruplar d avar. Örneğin, Leyla Zana bu işin neresindedir, Hatip Dicle neresindedir?