AK Parti Ankara Milletvekili Aydın Ünal, HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün yazdığı mektuba yanıt verdi.
Abone olAK Parti Ankara Milletvekili Aydın Ünal, "AK Parti’nin vesayete karşı verdiği mücadelenin bir benzerini, HDP’nin ve HDP milletvekillerinin de terör örgütüne karşı göstermesini isterdik" ifadelerini kullandı.
Ünal, PKK'ya yönelik operasyonlar ve "Kürt sorunu"yla ilgili TBMM'nin harekete geçmesi istemiyle HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcü'nün yazdığı mektuba yanıt verdi.
Güvenlik güçlerinin ve sivil masum vatandaşların katledildiği, çok sayıda teröristin de etkisiz hale getirildiği hadiselerde, saldırgan tarafı ısrarla görmeme ve saklama çabasının son derece sakıncalı olduğunu belirten Ünal, ilçelerin bazı mahallelerine yerleşerek, güvenlik güçlerine, sivillere, kadınlara, yaşlılara, çocuklara, kendisi gibi düşünmeyenlere; ambulanslara, hastanelere, okullara, kamu binalarına, tarihi mekanlara, ezana ve camilere canice, vandalca saldırılar düzenleyenleri ısrarla görmezden gelmenin, en küçük bir eleştiri dahi yöneltmemenin "cinayetlere açıkça ortak olmak" olacağını vurguladı.
Ünal, "Şehirleri yaşanmaz hale getirenleri kirli bir propagandayla sürekli cesaretlendirmek, insani ve vicdani değerleri çiğnemek kadar, kandırılmış Kürt çocuklarını da intihara sürüklemektir. Kürt gençlerini, asla kazanamayacakları beyhude bir maceraya teşvik etmek, bu şekilde ölmelerini izlemek en başta ahlaksızlıktır, vicdansızlıktır" değerlendirmesini yaptı.
"Siyasetçi, şiddeti meşru görüyorsa, şiddeti yüceltiyorsa, şiddet uygulayanları görmezden gelip şiddet suçunu perdeliyorsa, en başta siyaseti, en başta kendisini inkar ediyor demektir" ifadesini kullanan Ünal, şunları kaydetti:
"Şiddetle arasına mesafe koymayanlar, şiddeti dışlayıp yerine siyaseti ikame etmeyenler, siyasetini terör baronlarının ve patronlarının vesayeti altında icra etmeye çalışanlar, şiddet uygulayanlara 'yeter artık' diyecek cesareti gösteremeyenler, çözüm üretebilen değil, çözümü tıkayanlar, siyaseti de zayıflatanlardır."
AK PARTİ TAVİZ VERMEDEN ÇÖZÜMÜN PEŞİNDEN KOŞTU
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 2002 yılından bugüne her alanda devrim niteliğinde reformlar gerçekleştirdiğini ancak en büyük adımları Kürt meselesinin çözümünde attığına dikkati çeken Ünal, süreçle ilgili hatırlatmalarda bulundu.
Ünal, "2005 yılında Diyarbakır’da 'Kürt meselesi benim meselemdir' demiş, ardından da hem söylemleriyle hem de cesur kararlarıyla, vesayet odakları ve çetelere rağmen somut adımlar atmıştır. Başta ret, inkar ve asimilasyon politikalarının sona ermesi olmak üzere gerek Kürtler’in, gerekse diğer etnik ve inanç gruplarının sorunları Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti Hükümetleri döneminde tek tek çözüme kavuşturulmuş, çözüm yoluna konulmuştur" değerlendirmesini yaptı.
Terör örgütünün, Abdullah Öcalan’ın 2013 Nevruz’undaki çağrısına kulak tıkadığını, Öcalan’a verdiği sözleri tutmadığını, silahları gömmediği gibi Çözüm Süreci'ni istismar ederek kabul edilemez faaliyetlerin içine girdiğini belirten Ünal, "AK Parti, kurulduğu andan itibaren çözümün, kardeşliğin, birliğin mücadelesini verdi. AK Parti, gezi komplosuna, paralel darbe girişimine, ulusal ve uluslararası tüm kumpaslara ve algı operasyonlarına rağmen demokrasiden, hukuktan, güvenlik-özgürlük dengesinden taviz vermeden çözümün peşinden koştu. Aynı mücadele ruhunu, aynı dik duruşu, aynı kararlılık ve cesareti HDP’den de görmeyi çok arzu ederdik" ifadelerini kullandı.
HDP DAHA HE KADAR SESSİZ KALACAK?
Ünal, mektubunda şunları kaydetti:
"Gençlerin ölümünü durdurmak, akan kanı, akan gözyaşını dindirmek için HDP’nin ve HDP milletvekillerinin de yüreklerini ortaya koymalarını beklerdik. AK Parti’nin vesayete karşı verdiği mücadelenin bir benzerini, HDP’nin ve HDP milletvekillerinin de terör örgütüne karşı göstermesini isterdik. Ama bu yapılmadı, bir tarihi fırsat heba edildi, kan, ölüm, şiddet ve acılar üzerinden siyasi istismar tercih edildi. Şu anda, Doğu ve Güneydoğu illerinde ve ilçelerinde, her gün ölüm kusan, bebeklere, çocuklara, kadınlara, yaşlılara acımasızca kurşun sıkan, kazdığı hendeklerle günlük yaşamı felç eden teröristlere karşı HDP daha ne kadar sessiz kalacak; daha ne kadar bu insanlık dışı saldırıları görmezden gelecek?
Ortaya çıkan manzaradan dolayı devleti, güvenlik güçlerini, Cumhurbaşkanlığını ve AK Parti’yi itham ederek, HDP acaba daha ne kadar bu insanlık dışı terörü perdeleyecek? HDP, terör örgütünün zalimane, canavarca, sınır tanımayan saldırıları karşısında Kürtlere gerçek dışı bahaneler üretmeyi daha ne kadar sürdürecek? Terör örgütüyle başederiz ancak, yalanlar, iftiralar, gerçek dışı beyanlar, bu umursamazlık, bu suskunluk, bu vicdan yoksunluğu gerçekten içimizi acıtıyor. Her gün Anadolu çocukları şehit olurken, Kürt çocukları tek tek ölürken, şehirler teröristlerce yıkılırken gösterilen vurdumduymazlık bizi incitiyor. Kürt çocukları, güya Kürtlerin hakkını savunduğu iddiasında olan bir terör örgütü tarafından her gün öldürülürken; Kürt çocukları, güya Kürtlerin partisi olduğunu iddia eden bir siyasi hareket tarafından her gün ölmeye ve öldürmeye teşvik edilirken, daha ne kadar susacaksınız?
Ben bir AK Parti milletvekili olarak, omuzlarımdaki tarihi sorumluluğun bilinciyle, teröre karşı mücadeleyi sonuna kadar destekleyecek, Türk ve Kürtlerin kardeşliğini pekiştirmek için de son nefesime kadar inşallah mücadele edeceğim. Türkün Kürtsüz, Kürtün de Türksüz olamayacağı inancıyla, Türkiye Cumhuriyeti üst kimliği altında birlikte yaşam imkanını tesis etmek için var gücümle çalışacağım. Arkama medya desteği almadan, arkama başka ülkelerin çıkar kaygılarını almadan, ideolojilerin kör kuyularında, terör örgütlerinin faşizan ve mutaassıp karanlıklarında kaybolmadan insanlığın ve inancımın gerektirdiği gibi hür, bağımsız ve bir arada yaşama iradesini sonuna kadar savunacağım. Biliniz ki, teröre rağmen, terörle arasına mesafe koymayan, koyamayan siyasi parti ve siyasetçilere rağmen, Türkiye düşmanlarının taşeronu örgütlere rağmen bu mesele çözülecek, bu kan ve gözyaşı dinecek, ülkeme er ya da geç mutlaka kardeşlik baharı gelecektir."