ALMANYA ve Hollanda başta olmak üzere Türkiye'ye karşı 'hayır' cephesinde birleşen Avrupa'da AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan'dan ağır eleştiriler geldi.
Abone olAK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, referandum sürecinde Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye karşı tavrına sert çıkarak "Türkiye'nin güçlenmesini istemeyen ülkeler hayır deme yarışına girdi. Bu ülkeler Bakanlarımızı konuşturmamaya çalışarak, bir anlamda bizim neden "Evet" dediğimizi göstermiş oldu" dedi.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, NTV'de canlı yayınında referandum ve gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
Almanya ve Hollanda'nın Türkiye'deki Bakanlara karşı tavrını sert bir dille eleştiren Turan "PKK'ya, HDP'ye göz kırpan, IŞİD'e hayır deyip de PKK'ya evet diyen Almanya, Türkiye'nin kendi bölgesindeki gücünün farkında olduğu için kavgaya girdi tabiri caizse" ifadesini kullandı. Almanya ve Hollanda'da yaşanan bu durumun "Evet" iddiasının ne kadar doğru olduğunu gösterdiğini vurgulayan Turan, "Tüm milletimizin, Almanya'nın neden hayır dediğini, hayır diyenlerle neden paslaştıklarını iyi izlemeleri gerektiğini düşünüyorum" dedi.
CHP'nin referandum sürecinde "daha saygın" davranmaya çalışmasının bir taktik olduğuna dikkat çeken Bülent Turan şöyle devam etti; "CHP'nin Almanya'ya tavrı kısa vadede iyi de olsa, fabrika ayarlarına döndüğünde yani 16 Nisan akşamında göreceksiniz ki eski tavırlarına dönecekler. Yıllardır milletle barışamayan, bizi itham eden, CHP'nin şu sözümona "sevimli" hali evet'in rüzgarına bağlıdır. "Evet"in gelme ihtimali bile CHP'yi milletle barıştırmıştır. O yüzden "ya kendisi gelse ne olur"u milletin takdirine bırakmak istiyorum".
NEDEN EVET DEDİĞİMİZİN CEVABI ALMANYA'NIN TAVRIDIR
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Almanya ve Hollanda'da yaşanan durum bizim "Evet" iddiamızın ne kadar doğru olduğunu göstermiş oldu. Bu ülkeler "hayır" diyerek aslında Türkiye'nin masada olmaması gerektiğini, güçlü bir Türkiye'nin, lider arkasında kenetlenmiş bir Türkiye'nin olmaması gerektiği söylüyorlar. Türkiye'nin büyümesini istemeyen, bölgesinde, çevresinde güçlü olarak masada bu millet adına oturmasını gerektiren bir lider olmasın diyen ülkeler, örgütler, kurumlar, kim varsa hayır deme yarışına girdiler.
Kendi iç dünyasındaki örgütleriyle beraber Türkiye bu kavgayı götürürken, bir anda baktık ki Avrupa'nın en önemli ülkelerinden Almanya ve birkaç ülke "hayır" diyerek, "evet" demeye çalışanları engellemeye çalışarak, oradaki derneklere, vakıflara baskı yaparak, orada bize yakın olan kuruluşlarla ilişkimizi kesmeye çalışarak, Bakanlarımızı konuşturmamaya çalışarak, bir anlamda bizim neden "Evet" dediğimizi göstermiş oldu. Almanya şu an ki tavrıyla; yani PKK'ya, HDP'ye göz kırpan, IŞİD'e hayır deyip de PKK'ya evet diyen Almanya, Türkiye'nin kendi bölgesindeki gücünün farkında olduğu için kavgaya girdi tabiri caizse. Bu Almanya'nın, Avrupa Birliği'nin kuruluş felsefesine aykırı bir durum. Biz yakıştıramıyoruz bunu Almanya'ya. Umarım bundan bir önce dönerler, ders alırlar. Fakat bir daha söylüyorum; niçin evet dediğimizin en büyük cevabı Almanya'nın bugün hayır demesidir. Bize FETÖ'yü vermeyen insanlar, bize PKK'nın suçlularını, mahkumlarını vermeyen insanların bugün hayır deme yarışında olmasını çok anlamlı buluyorum ben. 15 Temmuz darbesinden sonra, bu milletin geleceğine, bekasına darbe vurmaya kalkanların o kavgasından sonra buraya geçmiş olsuna gelmeyenler, Meclisimizin bombalanmasına rağmen bizi ziyarete gelmeyenlerin, bugün hayır kampanyasında olmasını çok anlamlı. Tüm milletimize de Almanya'nın neden hayır dediğini, hayır diyenlerle neden paslaştıklarını iyi izlemeleri gerektiğini ifade etmek istiyorum.
KİMSE MİLLETE RAĞMEN İŞ YAPAMAZ
CHP'nin daha sessiz bir kampanya yürütmesi "Hayır" kampanyasını güçlendirmek için yapılmış bir taktiktir. Bu süreçte Kılıçdaroğlu ve ekibi bir tarz geliştirdi. Daha saygın olmaya, milletle barışmış gibi yapmaya çalışıyorlar. Sürekli millete tepeden bakan, göbeğini kaşıyan adam ithamında bulunan, halk yanlış seçer, oylar tartılır diyen insanlar son dönemde Almanya'ya karşı durmaya çalışıyorlar. AK Parti'ye AKP demekten vazgeçiyorlar. Yüzde 51'den fazla oy almak kaydıyla Başkan olacak bir Cumhurbaşkanı'nın olacağı bir ülkede millete rağmen bir iş yapılmaz. Yıllardır milletle barşamayan, bizi itham eden, CHP'nin şu sözümona "sevimli" hali evet'in rüzgarına bağlıdır. "Evet"in gelme ihtimali bile CHP'yi milletle barıştırmıştır. O yüzden "ya kendisi gelse ne olur"u milletin takdirine bırakmak istiyorum.
CHP KENDİ BAYRAĞINI KULLANMIYOR
Kendi bayraklarını da kullanmıyorlar çok ilginç. Ben AK Partiliyim, bununla gurur duyuyorum. Tabiki bayrağımı kullanacağım. Bizim milli bayrağımız Türk bayrağımızdır, onu kullanacağız. Ama benim bir de siyasi kimliğim var. AK Partiyi de kullanacağız tabiki. Fakat dikkat edin hiçbir toplantıda altı ok kullanmıyorlar artık. Hiçbir toplantıda yol arkadaşları olan HDP ile görüntü vermek istemiyorlar.
AK PARTİ DEĞİL MİLLETİN MESELESİ
AK Partili yıllardan önceki yıllara baktığımızda, 1,5 yıldan az sürede yapılan seçimler, 6 aylık hükümetler görüyoruz. Ülkemizde 20 yılda bitmeyen hastaneler, 5 yılda 10 yılda bitmeyen okullar vardı. Ama şimdi hastanenin ömrü bir yıldır, okulun 6 aydır. Çok hızlı iş yapılıyor. Bu istikrara bağlı. Ama bu istikrar AK Parti'den kaynaklı bir istikrar. Bizim şu an Meclis çoğunluğumuzdan dolayı, Cumhurbaşkanımızın bizi tanıyor, bizim onu seviyor olmamızdan dolayı hiçbir sorunumuz yok. Bunu ben söylediğimde Sayın Kılıçdaroğlu grup konuşmasında adeta sabote ederek "bakın itiraf ediyorlar" dedi. Evet itiraf ediyorum. AK Parti'nin şu an hiçbir kanunu geçirme sorunu yok, her kanunu geçirebiliyoruz. Ama mesele AK Parti değilki, bu milletin kendisi meselesi. AK Parti bugün var yarın yok. Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanımız başımızın tacı, ama bugün var yarın yok. Biz diyoruz ki öyle bir sistem olsun, bizden sonra da Tayyip Erdoğan'dan sonra da bir yılda bir değişen hükümetler olmasın, 5 yılda bir olsun. Vesayet odakları, darbeciler araya girmesinler. O yüzden, yüzde 51'den fazla oy alacak bir milletin evladı mutlaka milletle yürüyecektir. İstiyoruz ki Tayyip Erdoğan'dan sonra da bu ülkenin güçlü liderleri olsun, 15 Temmuz girişimi olursa bile o güçlü lider çıksın milletiyle beraber elinin tersiyle bunları ittirsin.