BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 35,96
ALTIN 3.003,94
HABER /  SAĞLIK

AK Partili İlknur İnceöz'den bomba açıklamalar!

AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz, yaşanan son terör olaylarını ve gündemi İnternethaber'den Hatice Kübra Kocaoğlu'na değerlendirdi. İnceöz "Terörün nereden, ne zaman geleceği, kimi hedef alacağı belli olmaz" dedi.

Abone ol

HATİCE KÜBRA KOCAOĞLU
İNTERNETHABER

AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz, Türkiye'de ve Brüksel'de yaşanan terör eylemlerinden  yeni anayasa ve başkanlık sürecini, Anayasa Mahkemesi'nin Can Dündar Erdem Gül kararından, milletvekillerinin fezlekeleri ile ilgili görüşlerini İnternethaber'e anlattı. 

Brüksel patlaması sonrası yaptığı açıklamalar nedeniyle CHP lideri Kılıçdaroğlu için "terör konusunda cahilliğini gözler önüne serdi" diyen İnceöz, HDP'li vekillerin fezlekelerinin Meclis'e gelmesinin de yerinde bir karar olduğunu, HDP'nin teröre karşı deklerasyonu imzalamama gerekçesininse mesnetsiz söyledi. 

TERÖRÜN KİMİ HEDEF ALACAĞI BELLİ OLMAZ

- Türkiye terörle mücadele ederken, bir yandan da bu terör olaylarının Türkiye'yle sınırlı kalmadığını görüyoruz. Dün Brüksel'de bir terör saldırısı yaşandı. Yaşanan bu terör eylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son dönemde peş peşe gerçekleştirilen saldırılar terör örgütlerinin nasıl koordineli çalıştığını, din, dil ,ırk ayrımı gözetmeden masum sivilleri hedef aldığını görüyoruz. Terörün nereden, ne zaman geleceği, kimi hedef alacağı belli olmaz. Terörle mücadelede herkesin kararlı ve samimi olması gerekir. Terörle ilgili hep beraber  küresel olarak daha kararlı mücadele etmemiz lazım. Brüksel'de meydana gelen ve terörün küresel yüzünü bir kez daha gösteren saldırıyı lanetliyorum. Küresel teröre ve her türlü teröre karşı bütün insanlığı birlikte davranmaya davet ediyorum.

"KILIÇDAROĞLU'NUN TERÖR KONUSUNDA CAHİLLİĞİ..."

- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Paris ve Brüksel saldırılarından da AK Parti'yi sorumlu tuttu. Sizin buna bir cevabınız olacak mı?

Henüz saldırının failleri belli olmamışken ana muhalefet partisinin lidernin kendi ülkesini hedef göstermesi son derece üzücü. Küresel terörizmle ilgili tüm dünya ülkeleri mücadele ederken, masum sivilleri katleden eylemlerün müsebbibi olarak AK Parti hükümetini hedef göstermesi Kılıçdaroğlu'nun dış politika ve terör konusundaki cahilliğini gözler önüne seriyor. 

ilknur inceöz, hatice kübra

HDP'NİN GEREKÇESİ MESNETSİZ

-Ankara'da yaşanan son terör eyleminin ardından Meclis'te grubu bulunan partiler teröre karşı ortak bir deklerasyon yayınladı. Fakat HDP bu deklerasyona imza atmadı. HDP'nin bu tutumuyla ilgili neler söyleyeceksiniz?

Masum insanları hedef alan terör saldırıları nedeniyle derin üzüntü içerisindeyiz. Terör üzerinden ülkemizin dirliğine gölge düşürmeye çalışanlar bilmelidir ki; aziz milletimiz teröre asla boyun eğmeyecek ve her zaman olduğu gibi sabır ve vakar ile bugün de terörün karsısında dimdik duracaktır. Hükumetimiz; milletimizin birlik, beraberlik ve huzuru için verdiği mücadeleyi bugün de büyük bir kararlılıkla, yılmadan devam ettirecektir.

TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin bir araya gelerek terörü kınayan ortak deklarasyon metnine, imza atmayan HDP’yi ve mesnetsiz gerekçesini de milletimizin takdirine bırakıyorum. HDP bu tutumuyla ;terör karşısında zihniyetini,yaklaşımını bir kez daha gözler önüne sermiştir.

FEZLEKELERİN MECLİS'E GÖNDERİLMESİ YERİNDE BİR KARAR

-Milletvekilleriyle ilgili fezlekeler gündemde. Özellikle HDP'li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına yönelik başlayan bu süreci nasıl değerlendirmek gerekir?

Fezlekelerin bu kadar gündeme gelmesinde muhakkak ki HDP yetkililerinin, başta eş genel başkanları olmak suretiyle yapmış oldukları açıklamalar, örneğin halkı sokağa çağırmaları, sırtlarını YPG'ye PYD'ye dayamaları gibi açıklamalar yapmaları, bir milletvekilinin kalkıp Ankara'daki patlamanın sorumlusu olan bomba eylemcisinin taziye çadırına ziyarete gitmesi gibi olaylar etkili olmuştur. Bu ve bunun gibi eylemlerde bulunan HDP milletvekilleri gerçekten sabrı taşırmıştır. Milletten aldıkları yetkiyi millete değil, PKK terör örgütünün sözcülüğünü yapar ve adeta onlardan talimat alırcasına tavırları, milletvekili olma ve milletvekili yemini çerçevesinde baktığımızda hakikaten haddi aşan, sabrı taşıran davranışlar ve açıklamalarla bu fezlekeler bugün Meclis'e gönderilmesinin gündeme gelmesi son derece yerinde.

Önümüzdeki günlerde bunların akıbetini hep birlikte göreceğiz. Milletimizin hassasiyetleri bizim de hassasiyetlerimizdir. Bu noktada milletimizin hassasiyetlerine aykırı bir tavır içinde olmamız da bizden beklenemez.

CHP İPE UN SERİYOR

- CHP'nin "kürsü dokunulmazlığı hariç tüm dokunulmazlıklar kaldırılsın" teklifine AK Parti nasıl bakıyor?

ilknur inceözCHP'nin bu tavrı geçmiş tavırlarına bakıldığında anlaşılabilir bir tavır. Her zaman olduğu gibi ipe un serer ve adeta HDP'nin açıklamalarına yakın açıklamalarla destek verir bir mahiyette. Anayasa konusundaki tavırları da budur. Anayasa'nın yapılabilmesi konusunda da daha üçüncü görüşmede masadan kalkmak suretiyle, bütün tartışmaları Başkanlık dahil, baştan dayatmacı tavırlarla ipe hep un serme tavrını yine burada göstermektedir.

AYM'NİN KARARI BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNE GİRMEZ

- Anayasa Mahkemesi'nin Can Dündar ve Erdem Gül kararına Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'den büyük tepki ve itirazlar geldi. Siz hem bir hukukçu olarak hem de AK Parti Grup Başkanvekili olarak kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

İLKNUR İNCEÖZ KİMDİR?

Aksaray doğumlu olan İlknur İnceöz, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi bölümü mezunu. Bir dönem serbest avukatlık yapan İnceöz, AK Parti'nin kuruluşuyla birlikte aktif siyasete girdi. 2005 yılında Aksaray Kadın Kolları Başkanlığı'na seçilen İlknur İnceöz, 2007'de milletvekili seçildi. 2007- 2011 arasında Meclis'te Adalet Komisyonu, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu gibi komisyonlarda görev aldı. 7 Haziran seçimleri de dahil olmak üzere AK Parti Grup Başkanvekilliği'ne getirilen İnceöz, kararlı ve net tavırlarıyla dikkat çekiyor.

AK Parti  olarak , 2010 yılında  yapmış olduğumuz anayasa değişiklik paketi ile Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkını getirdik. Ve bireysel başvuru hakkını getirirken belli hukuki kriterler çerçevesinde getirdik.

Ama biliyorsunuz Erdem Gül ve Can Dündar davasında Anayasa Mahkemesi karar verdiği aşamada daha iddianame okunmamış, yerel mahkeme ilk derece mahkemesi davayı görmeye başlamamış. Yani ortada bir karar dahi yok. Ve Anayasa Mahkemesi onlarca, yüzlerce bireysel başvuru beklerken, 2 yıldır karara bağlanması beklenen müracaatlar önünde dururken ivedilikli bir şekilde bu konuyu gündemine aldı.

Anayasa Mahkemesi  adeta yerel mahkemenin yerine kendisini koymak suretiyle üstelik bir ceza davasında ve üstelik konusu casusluk, vatana ihanet gibi anayasada özellikle basın özgürlüğü kapsamında ele alınmayacak bir konuda hüküm verdi.

- Konu basın özgürlüğü kapsamında da tartışılıyor ama...

Basın özgürlüğünün istisnaları nelerdir onlara bakmak lazım. Milli güvenlik, kamu güvenliği, Cumhuriyet'in nitelikleri, devletin ülkesi ve  milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması... Yani hangi durumlarda sınırlandırılabileceği ve bireysel hak ihlali olmayacağı Anayasanın 26 ve 28. Maddelerinde  vatana ihanet, casusluk gibi basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyecek istisnalar sıralanmıştır.

Anayasa Mahkemesi, kendisini ilk derece mahkemesinin yerine koymak suretiyle 82 anayasasında yazılan ve istisnaları belirtilmiş, bireysel hak ihlali olarak değerlendiremeyeceği bir alana, Anayasa'nın 26 ve 28'in ilgili fıkralarındaki alana girmek suretiyle, sanki Anayasa 19'a göre işlem yapıyor ve yetkisi dahilindeymiş gibi yetki gaspı yapıyor. Üstelik gerekçesini açıklamadan. Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın daha evvelki beyanatlarında da gerekçesi açıklanmadan bir kararın açıklanmayacağına dair beyanatı olmasına  karşılık bugün, kendi sözlerine de anayasaya da aykırı bir tutum içine giriyor.

ANAYASA MAHKEMESİ ANAYASA'YA AYKIRILIK OLUŞTURDU

- Anayasa Mahkemesi anayasayı ihlal mi etti yani?

Bu karar her şekilde anayasaya aykırılık oluşturmuştur. Bu anlamda 367 garabeti gibi bir karar ortaya koymuştur. Bu nedenle de bizim 2010'da yapmak istediğimiz bireysel hak ihlalleri, hak ve özgürlükler noktasında daha ileriye taşımak istediğimiz bir çerçeve aslında çok yanlış bir mecrada, yetki gaspıyla çok başka bir alanda kullanılma gayreti içerisine girmiştir. Bizim itirazlarımız bu yöndedir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın itirazı da bu yöndedir. Saygı duymuyorum derken de Sayın Cumhurbaşkanımız bunu kastediyor. Uymuyorum derken zaten şöyle bir şey de söz konusu; bu kararın Sayın Cumhurbaşkanımızı direkt etkileyecek bir yönü yok ama ülkemizin milli güvenliğini etkileyecek bir yönü vardır. Bundan sonra bu ve benzer suçlar bakımında Anayasa Mahkemesi kendisini ceza mahkemesi yerine koymak suretiyle cezayı ve yargılamayı ortadan kaldıracak bir karar vermiştir. O anlamda başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere Sayın Başbakanımız ve bizlerin vermiş olduğu tepki çok doğru, yerinde.

BİREYSEL BAŞVURU İÇİN YENİ DÜZENLEME GÜNDEME ALINMALI

- Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı ile ilgili yeni bir düzenleme gündeme gelebilir mi?

Malesef çok iyi niyetle yapılan bu düzenleme ve uygulama neticesinde yani bireysel başvuru hakkının getirilmiş olmasının, bireysel başvuru noktasında bireysel hak ihlalllerinin giderilmesi noktasında da acilen yeni bir düzenlemenin yapılması ve benzer durumlarda Anayasa Mahkemesi'nin böyle bir garabetin altına imza atmaması açısından da acil ve ivedilikle bunun gündeme alınması gerekmektedir.

ilknur inceöz, hatice kübra

- Bu maddenin kaldırılması ya da şarta bağlanması gibi bir düzenleme mi?

Kaldırılması demek doğru değil ama bu bireysel başvurunun, bireysel hak ihlalleri çerçevesinin çok açık ve net olmasına rağmen kendi hukuksuz yorumlarıyla hukuki dayanaktan uzaklaşan yorumlarıyla kafalarında vermek istedikleri kararı çıkarmak suretiyle böyle bir garabet ortaya çıkmıştır. Bir daha böyle garabetlerin ortaya çıkmaması adına belki tedbirler almak lazım.Anayasa Mahkemesi böyle bir karar vermekle de varlığını tartışmaya açmıştır.

ANAYASA MAHKEMESİ KALDIRILMALI MI?

- Bazı AK Parti'liler "Anayasa Mahkemesi kaldırılmalı" önerisinde bulundu. Siz buna katılıyor musunuz?

Anayasa Mahkemesi böyle bir kararla birlikte  hukuku ihlal etmiş, yargı sistemini alt üst etmiştir. Böyle bir davada böyle bir karar çıkararak ilk derece mahkemesini yetkisiz, görevsiz bir şekilde boşluğa bırakmıştır. Dolayısıyla, bu hukuk sistemini alt üst edecek bir karardır. Anayasa Mahkemesi'nin kararları, yetkileri tekrar tekrar gözden geçirilmelidir. Bu karar bunun aciliyetini de ortaya koyan bir karardır.

- Aynı Anayasa Mahkemesi AK Parti'nin kapatılmaması kararında iyiydi de şimdi mi kötü oldu diye eleştiriliyor AK Parti?

Biz Anayasa Mahkemesi o gün iyi bugün kötü gibi bir tartışmanın içine girmek istemiyoruz. Biz vermiş olduğu kararların hukukiliği açısından bakıyoruz. Dolayısıyla bütün tartışmamız bu yönde.

TEK AMAÇLARI TÜRKİYE'NİN ÖNÜNÜ KESEBİLMEK

- Paralelle mücadelede AK Parti bugün geldiğimiz noktada nasıl bir yol katetti?

Paralel devlet yapılanmasıyla ilk yüzleşmemiz net bir şekilde bunların yargı üzerinden kumpas kurmaları, 17-25 Aralık olayları ile gerçekleşti. Birbiriyle bağlantısız ilgisiz ayrı dosyalar bekletilmek suretiyle bir anda düğmeye basılıyor 17 Aralık'ta ve birbiriyle bağlantılıymış gibi toplumda bir "yolsuzluk" algısı oluşturmak üzere yapılıyor. Bu aslında açıkça seçilmiş bir hükümete, milletimizin iradesini yansıtmış bir parlamentoya, yani millet iradesine karşı düzenlenmiş bir darbeydi. 

Bugün saldırı odakları farklı bir yer gibi görünse de; bunun adı paralel devlet yapılanması olsun, PKK olsun KCK olsun, YPG, PYD, adı her ne olursa olsun bunları destekleyenler, içerden ve dışardan işbirlikçiler de bir tek amaçları var: Türkiye'nin önünü kesebilmek. Ama inşallah bu mücadelemiz devam edecek. Bu anlamda özellikle bazı partilerin tutumları da son derece önemli. CHP'nin kendi çizgisinden ziyade Deniz Baykal'ın da açıklamalarında hayat bulduğu üzere adeta onların peşine takılıp gider şekildeki ülkemizin ve milletimizin geleceği ve güvenliği söz konusu olduğunda net bir tavır ortaya koymamaları ve alttan alttan birbirlerini destekler vaziyetteki muhalif tutumlarını, ülkemizin geleceği açısından son derece kritik görmekteyim.  Bu anlamda CHP'nin acilen kendisi çizgisine dönmesi, ülkenin, milletin yanında net bir şekilde tavır almaları ve söylemlerini de bu noktada yetkinleştirmeleri gerektiği kanaatindeyim.

7 HAZİRAN PARLAMENTER SİSTEMİ BİR KEZ DAHA TARTIŞMAYA AÇTI

- Yeni Anayasa ve Başkanlık süreci nasıl işleyecek?

7 Haziran sonrası yaşadığımız süreç, parlamenter sistemi bir kez daha tartışmaya açmıştır. Günlerce koalisyon görüşmeleri, istikşafı görüşmelerle ülkemiz çok önemli bir zaman kaybı yaşamıştır 7 Haziran’dan sonra. Sadece yakın tarihte yaşadığımız bu süreç dahi gösteriyor ki mevcut sistem artık tartışılmalı. Bugün dünyanın en gelişmiş ülkelerine baktığımızda kendi sistemlerin kurduklarını ve tıkır tıkır işlettikleri ve millete rağmen herhangi bir şekilde iş yapılamadığı kendi sistemlerinin her şeyin önünde olduğu görülmekte.

Fakat Başkanlık sistemi de  yeni anayasa da dahil, sadece Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsı üzerinden yürütülerek; ama, fakat cümleleri kurmak suretiyle reddedici bir  tavırlarla karşılaşıyoruz. Milletin, ülkenin geleceği söz konusu olan bir konuda, çok önemli bir alanda, anayasa, başkanlık tartışmalarının Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsı üzerinden yapmayı bir kenara koymak lazım.

Dolayısıyla bu konuda özellikle CHP'nin tavrı yapıcı olmaktan son derece uzak, tartışmaları belli bir kısırdöngü içerisinde çevirip top çevirmekten öte gitmiyor. Bu kısırdöngü tartışma alanından çıkıp, ülke ve milletin gerçek gündemine hakim olup, bu konuda kararlı bir şekilde tutumunu ortaya koyması gerekmekte. Bugün masada MHP'nin olduğunu biliyoruz, HDP bu görüşmelerin içerisinde, CHP bu olmazcı tavrıyla dünkü çizgisinden çok da uzak olmadığını, benzer alanda top çevirdiğini tekrar görmekteyiz. Bütün bunlar tarihe not olarak düşmekte ve bu tarihe tanıklık etmekteyiz ne yazık ki.

AK PARTİ'NİN GİZLİ GÜNDEMİ YOK

- AK Parti'nin komisyondan bir şey çıkmazsa, 60 maddeyi içine de Başkanlığı katarak Meclis'e getireceği haberleri çıktı basında. AK Parti'nin bu şekilde bir B planı var mı?

Şunu özellikle belirtmek istiyorum, bizim hiçbir şekilde gizli gündemimiz yok. Baştan itibaren bunları şeffaf bir şekilde söyledik. Bunu dün deklare etmedik ki, yıllardır söylüyoruz. Mevcut anayasayla Türkiye'nin önündeki kalkınma reformlarını yürütmesi, sürdürmesi imkânsız. Yargının, yürütmenin gerçekten bağımsız tarafsız olduğu bir sistemle Başkanlık sistemini, kendi sistemimizi kuralım. 

Darbe hukukunun referansını, millet olarak hep birlikte, parlamentoda yeniden düzenleyebilir, yeniden anayasayı yapabilirsek, önümüzde yeni Türkiye'nin kapılarını da sonuna kadar aralamış olacağız. Bizim bütün gayretimiz yeni anayasayı yapabilmek. Milletimizin gündeminden ayrı bir B planı, C planı sözkonusu değildir, bütün bunlar tamamen bir anayasa yapma planıdır. Bunu hep birlikte gerçekleştirebilmek için de sonuna kadar gideceğiz. 

İkinci alternatif biz anayasa hazırlığımızı yaparız, parlamentoya getiririz, parlamentoda 330'un üzerinde oy alması işte buna kim destek verecek, kim vermeyecek bu önemli bir tavırdır. Referanduma gidecek bir çoğunluk olduğunda da milletimiz bunu takdir edecektir. Madem biz anlaşamıyoruz burada, hazırlayacağımız anayasaya destek versinler bunun takdirini milletimiz yapsın. Milletimiz kabul etsin ya da reddetsin ama bunu milletimize götürebilecek parlamentoda desteği aramak durumundayız.

- AK Parti başkanlık diyor ama nasıl bir başkanlık sistemi olacağını kendileri de bilmiyor şeklinde eleştiriler var. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkemize özgü bir sistemin tartışılması lazım. Biz muhalefete öncelikle gelin bu sistemleri tartışalım ve kendi ülkemize uygun olan sistemi birlikte inşa edelim dedik. Elbette ki onun için ortada partiler anlamında bir hazırlık yok ama kendi partimiz açısından her zaman bir çalışmamız mevcuttur. Yani böyle bir dayatma olmamasına adına bu talep bu şekilde çıktı. Dolayısıyla bu itiraz ve eleştiriler yersizdir. Bu tartışmaların da yeri ve zamanı değildir.