BIST 9.550
DOLAR 34,48
EURO 36,21
ALTIN 3.011,74
HABER /  GÜNCEL

AK Partili Canikli başarı istedi

AK Parti Grup Başkanvekili Canikli, 29 Mart seçim sonuçlarının tüketici güven endeksini etkileyeceğini söyledi.

Abone ol

AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, ''Eğer 29 Mart seçimlerinden sonra siyasette istikrar vurgusu tekrar vatandaş ve milletimiz tarafından ortaya konulursa, tüketici güven endeksindeki düzelmenin çok daha hızlı olacağını tahmin ediyoruz'' dedi.

Parlamento muhabirleriyle sohbet toplantısı düzenleyen Canikli, küresel finansal krizin Türkiye'ye etkisinin ikincil olduğunu, talep daralmasının istihdam ve üretim kapasitesi üzerinde olumsuz etkilerinin yaşandığını kaydetti.

Avrupa pazarları başta olmak üzere Türk mallarına olan talebin düşmesinin de reel sektörün yaşadığı sıkıntıda etkili olduğunu ifade eden Canikli, talepteki ve tüketimdeki düşüşün 2008 yılının Mart ayında başladığını, tüketici güven endeksinin Mart ayında çok keskin bir düşüş yaşadığını anlattı.
Canikli, ekonomide önemli gelişmeler olduğunu belirterek, ''Kasım ayına kadar tüketici güven endeksindeki düşüş, Aralık ayından itibaren yükselişe geçmiştir. Kasım ayında en dip seviyesine ulaşan tüketici güven endeksi yüzde 68,88, Aralık ayında yüzde 69,9'a çıkmış, bu eğilim Ocak ayında da devam etmiştir ve yüzde 71,56 olmuştur. Bu insanların harcama eğilimindeki azalmanın durduğunu, yükselişe geçtiğini gösteriyor. Bu son derece önemlidir'' dedi.

Tüketici güven endeksinde Aralık ve Ocak ayındaki yukarı yönlü hareketin devam edeceğine işaret eden Canikli, şöyle konuştu:

''Tüketicilerin harcama eğilimlerinin aşağıya doğru gidişinin durduğunu, yukarıya doğru hareket ettiğini görüyoruz. Şubat ve Mart rakamları da önemlidir. Özellikle Mart rakamları son derece önemli. Eğer Mart seçimlerinden sonra siyasette istikrar vurgusu tekrar vatandaş ve milletimiz tarafından ortaya konulursa, tüketici güven endeksindeki düzelmenin çok daha hızlı olacağını tahmin ediyoruz. Yani 29 Mart'ta seçimlerin sonucunda, 30 Mart'ta ortaya çıkan siyasi tablo, istikrarın devamı yönünde şekillenirse ki; öyle olacağı konusunda hiç kuşkumuz yok. O zaman harcama noktaları daha da yukarı doğru gidecektir. 2009'un 3. çeyreğinden itibaren istihdamda, üretimde yaşanan kapasite kaybı bu aylardan itibaren telafi edilmeye başlanacaktır. Eğer Şubat ve Mart ayında bir trend kazanırsa, Türkiye'de krizin etkilerinin ortadan kalkmaya başlaması gelişmiş ekonomilerden önce olacaktır. Diğer bir ifadeyle, onlardan önce dip noktayı bulacağız ve onlardan önce ekonomide düzelme başlayacak anlamına gelecektir. Bu iddialı bir ifade olarak görülebilir. Bunun böyle olması bekleniyor. Çünkü Avrupa ve ABD'de kriz hala finans sektöründedir ve güven bunalımı hala aşılmamıştır. Orada hala dip noktası bile yakalanmamıştır. Finansal sektördeki kan kaybı devam etmektedir. Bizde banka batmaları yaşanmadığı ve bunun ortaya çıkardığı kamu kaynaklarının aktarımı yapılmadığı için düzelmenin de bu ekonomilerden önce yaşanması doğaldır.''

IMF İLE İLİŞKİLER

Canikli, IMF ile ilişkilere işaret ederek, IMF'nin bütün ülkeler için uyguladığı standart şablon program bulunduğunu hatırlatarak, bunların normal ekonomik şartlar için geçerli olan reçete olduğunu, özellikle talep düşüşünün ortaya çıktığı dönemlere ilişkin önerilerin ise farklılaşması gerektiğini söyledi.

IMF'nin ABD başta olmak üzere Avrupa ekonomilerine genişletici politika uygulaması önerilmesinin doğru, yerinde ve bilimsel olduğunu ifade eden Canikli, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye''deki sıkıntı da benzer bir sıkıntıdır. Aynı önerinin Türkiye için de yapılması gerekiyor. Reel sektörün sıkıntıları açısından bakıldığında, ABD ve Avrupa'nın yaşadığı sıkıntılar aynıdır. Üretim, istihdam daralması, ABD'de de Türkiye'de de yaşanmaktadır. Aynı şartları yaşayan iki ekonomiye farklı öneride bulunmak, gerçekçi bir yaklaşım değildir. IMF ile anlaşmazlığın ya da müzakerelerin uzamasının temel nedeni bu yaklaşım farklılığından kaynaklanmaktadır. Yangına daha da körükle gidilmesine neden olacak, talep daralması, üretim azalması ve istihdam şartlarının daha da ağırlaşmasına neden olacak politika uygulanması bu dönemde kesinlikle söz konusu olamaz. Bu haklı talebimizin IMF tarafından görülmesi gerekir. Bu şartlar yerine getirilmeden bir anlaşma yapılması söz konusu değil. Türkiye'yi daha da sıkıntıya sokacak, ekonomide daralmaya neden olacak bir politikanın bize önerilmesi ve bizim bunu kabul etmemiz söz konusu değil. Şu anda acil paraya ihtiyaç yok.''

Sözlerinin ''IMF ile hiçbir şekilde anlaşma yapılmayacağı anlamına gelmemesi'' gerektiğini belirten Canikli, önerilerin gerçekçi, mantıklı, tutarlı, bilimsel, Türkiye şartları ve menfaatleriyle örtüşmesine dikkat ettiklerini kaydetti.

DOĞAN MEDYA GRUBUNA KESİLEN CEZA

Canikli, Doğan Medya Grubuna kesilen cezayla ilgili tartışmalara işaret ederek, konunun teknik olduğunu, bu nedenle kamuoyu önünde tartışılmasının doğru olmadığını söyledi. ''Bizi en çok rahatsız eden, bazı yazar ve gazeteci arkadaşlarımızın bunun bir sübjektif kriter olarak esas alındığı ve uygulamaya konulduğu şeklindeki değerlendirmeleridir. Bunlar haksız değerlendirmelerdir'' diyen Canikli, vergi inceleme sürecini bilen hiç kimsenin böyle bir değerlendirme yapmaması gerektiğini dile getirdi.

Konuyla ilgili bilgi sahibi olan, yazılan raporu görme imkanı olan ve uzman kişilerin yaptığı teknik değerlendirmeleri saygıyla karşıladıklarını anlatan Canikli, ''Vergi ve uygulamasına ilişkin eğitimi, tecrübesi, uzmanlığı olmayan bazı kişilerin raporu görmeden, -görseler de anlamaları mümkün değil- buna yönelik olarak derelendirmeler yapmasını inandırıcı bulmuyorum, saygıyla da karşılamıyorum. Bunlar son derece yanlıştır, kamuoyunu etkilemeye dönüktür, popülisttir. Bu değerlendirmeler gerçeği yansıtmaz'' dedi.

Belli bir yayın grubunun sesinin kesilmesi, susturulmak istendiği yönündeki değerlendirmelerinin gerçek dışı olduğunu savunan Canikli, ''11 ay önce başlamış bir inceleme...Doğan Grubu'nun partimize, Hükümetimize yönelik saldırılarıyla bu tarih örtüşmüyor. Grubun bu sert politikası yenidir, 3-4 ay önceye giden bir mazisi var. Belki 'Grup inceleme sonucu ortaya çıkması muhtemel cezayı önlemek için Hükümete baskı altına almak amacıyla yayın politikası uygulamıştır' diye yorum yapılabilir'' görüşünü kaydetti.

Canikli, ''Yerel seçimde vatandaş istikrara vurgu yapmasından neyi kastettiniz?'' sorusuna karşılık, ''Bunun algılamasını kamuoyu yapacaktır. Hangi desteğin, gücün istikrara devam ya da istikrar vurgusu anlamına geldiğini bizim yapmamız mümkün değil. Bunu kamuoyu, piyasalar yapacaktır. Piyasalar ortaya çıkan sonuçların istikrarın devamı niteliğinde yorumlamasına imkan sağlıyorsa, ekonomik ajanlar bunu öyle değerlendiriyorsa o zaman özellikle ertelenmiş olan tüketim harcamalarının realize edilmesi konusunda çok büyük istek ortaya çıkacaktır'' dedi.