AK Parti, laiklikten, kamusal alana, dini fanatizimden, milliyetçiliğe kadar tüm kavramları yeniden tanımladı. Yayınlanan manifestoda, Sezer'e göndermeler var..
Abone olSadece Türkiye'yi ilgilendiren siyasal sistemler, düşünce akımları ve kavramların da ötesinde uluslararası yapı ve sistemleri değerlendiren parti, bu anlamda 'manifesto' sayılabilecek bir kitap yayınladı. Kitapta, temel kavramlardan, 'Demokrasi', 'Laiklik', 'Milliyetçilik', 'Muhafazakar Demokrasi' kavramları mercek altına alınıyor. Kurulduğu günden itibaren kimliğini 'muhafazakar demokrat' olarak açıklayan parti, bu kavramın altının doldurulması için çeşitli çalışmalar yaptı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanı Dr. Yalçın Akdoğan bu başlığı taşıyan bir kitap yayınlarken, parti uluslararası bir sempozyumla konuyu geniş bir platformda tartışmaya açtı. 'Muhafazakar Demokrasi' adlı kitap, parti kimliğinin tabanda benimsenmesini sağlamak amacıyla aynı zamanda tüm teşkilatlara da dağıtıldı. AK Parti, 'muhafazakar demokrasi' çalışmasının ardından şimdi de temel kavramları akademik bir çalışma ile mercek altına aldı. Partinin yazarı belli olmayan 'Temel Kavramlar I' başlıklı kitabı Kim Yayınları'ndan çıktı. Kitabın en çarpıcı bölümü AK Parti'nin 'türban' krizi nedeniyle sık sık karşılaştığı 'kamusal alan' kavramı oluşturuyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e de 'Hiçbir birey bu kollektif alanda kendine mal ettiği hak ve özgürlükleri diğer bir bireyin hak ve özgürlüklerini ihlal edecek biçimde kullanamaz' denilerek gönderme yapılıyor. MODERN MUHAFAZAKARLIK Kitapta, 'muhafazakar demokrasi' kavramı yerine ağırlıklı olarak 'modern muhafazakarlık' kavramına yer verildi. AK Parti'nin geliştirmeye çalıştığı muhafakar demokrasi anlayışının din-demokrasi, gelenek-modernizm, devlet-toplum arasındaki ilişkiyi sağlıklı bir zeminde yeniden üretmek açısından büyük önem taşıdığı belirtilen kitapta, muhafazakar demokrasi ile ilgili şu tespitler yer aldı: "Muhafazakar demokratlığa göre siyaset alanı uzlaşı kültürüne dayanır. AK Parti geçmişin statükoculuk üzerine bina edilen muhafazakarlığı yerine yeniliğe açık modern bir muhafazakarlık üzerinde durmaktadır. AK Parti değişime değil gerileme ve yozlaşmaya direnen bir anlayıştır. Muhafazakarlık radikalizmi ve toplum mühendisliğini reddeder. Siyaset çatışma, kamplaşma ve kutuplaşma yerine uzlaşı, bütünleşme ve hoşgöre üzerine kurulmalıdır. Radikalizmin varolan kurulu yapıyı tamamen redetmesi ve mevcudu silerek yeni bir düzen kurmaya çalışması da bugün için doğru bir yöntem olarak görülmemektedir. Geleneksel yapının bazı değerlerini ve kazanımlarını koruyarak değişimi sağlamak gerekli olandır". AK Parti'nin muhafazakar demokrasi anlayışının geleneği önemsemekle birlikte modern kazanımları reddeden bir gelenekçilik gütmediğine dikkat çekilen kitapta, AK Parti'nin körü körüne geleneği veya modern olanı reddetmek yerine yeni bir senteze varılması gerektiğini düşündüğü bildirildi. SİVİL SİYASET VURGUSU AK Parti, dini fundamentalizmi ise siyasi düzen üzerindeki etkisini hiçbir zaman tamamıyla kaybetmemiş olan dinin kamusal alandaki yerini yeniden tartışma alanına taşımak olarak görüyor. Partiye göre laiklik tanımı da Fransız modelinden farklı. Türkiye'de devletin din işlerine daha fazla müdahil olduğuna ve sözkonusu yetkiyi sistematik bir biçimde kullanmak üzere kurumsallaştırdığına işaret edilen kitapta, "Türkiye'deki laiklik pratiği çok farklı ve çelişkili yorumlara, kanılara ve tanımlara kapı açan, bir muğlaklık ve bir standartsızlık hali içermektedir" ifadesi kullanıldı. AK Parti'nin sivil siyaseti önemsediğine vurgu yapılan kitapta, radikal söylemlerin ülkeye fayda sağlamadığına işaret edildi. Kitapta, "AK Parti, Türk siyasetinin çatışma, kamplaşma ve kutuplaşma yerine uzlaşı, bütünleşme ve hoşgörü üzerine kurulması gerektiğini düşünmekte ve ılımlılığın toplumun genel bir talebi olduğuna inanmaktadır" mesajı verildi. AK Parti, din-siyaset ilişkisine de ilginç bir tanım getirdi. Parti, din üzerinden siyaset yapmayı reddettiğini ve devleti ideolojik bir dönüşüme uğratmayı, dini sembollerle örgütlenmeyi doğru bulmadığını açıklıyor. Din üzerinden siyaset yapmak, dini araç haline getirmek, din adına dışlayıcı bir siyaset yürütmenin hem toplumsal barışa hem siyasi çoğulculuğa hem de dine zarar verdiği kaydedilen kitapta, din-siyaset ilişkisi şu şekilde mercek altına alınıyor: "Din ve dindarları önemsemek, dini değerlerin sosyal fonksiyonlarını kabul eden bir parti olmak ile dini bir ideoloji haline getirerek devlet aygıtı marifetiyle ve zorla toplumu dönüştürmeyi amaçlayan bir parti olmak arasında çok ciddi bir fark vardır. Din adına parti kurmak veya böyle bir imaj vermek topluma ve dine yapabilecek bir kötülüktür". AK PARTİ GÖZLÜĞÜNDEN KAMUSAL ALAN AK Parti'ye göre demokrasi kavramı sadece objektif bir siyasi yapıyla değil insanların subjektif beklentileriyle de bağlantılı. Klasik demokrasi, cumhuriyetçi demokrasi, liberal demokrasi, sosyalist demokrasi kavramlarının irdelendiği kitapta, müslüman coğrafyada demokrasi, 20. yüzyılda demokratikleşme krizi ve Türkiye'de demokrasi konuları da ayrıntılı olarak ele alınıyor. Akademik çalışmada, "Demokrasiyi kabule şayan kılan da toplumsal ve kültürel farklılıkları ve talepleri siyasete katabilmesi ve kurulu düzeni dayatmacı aşırılıklardan koruyabilmesidir" değerlendirmesi yapıldı. AK Parti gözlüğünden 'kamusal alan' tanımının yapıldığı kitapta, kamusal alanın kollektif mahiyetini kaybedip bireyselleşmesi ve alt gruplaşmaları birer özne olarak üretmesi, liberal demokrasi tanımını da yetersiz kıldığı ve demokrasinin yeniden tanımlanması ihtiyacını doğurduğu vurgulandı. Kamusal alanın 'fd tamamen reddetmesi ve mevcudu sbireyler arası ilişkileri düzenlediği ifade edilen kitapta, 'kamusal alan' şu tanım yapılıyor: "Hiçbir birey bu kollektif alanda kendine mal ettiği hak ve özgürlükleri diğer bir bireyin hak ve özgürlüklerini ihlal edecek biçimde kullanamaz. Fakat kamusal alanın kollektif mahiyetini kaybedip bireyselleşmesi ve alt gruplaşmaları birer özne olarak üretmesi, liberal demokrasi tanımını da yetersiz kılmakta ve demokrasinin yeniden tanımlanması ihtiyacını doğurmaktadır. Bu tartışmalarda öne çıkan unsur ise, demokrasinin bireyler arası diyaloğa dayanması ve dinamik bir süreç içerisinde aşağıdan yukarıya doğru inşa edilmesidir". DİNİ FANATİZM AK Parti'ye göre, dinler tarihsel olarak ortak kültürlerin ortaya çıkışında belirleyici rol oynadıkları gibi bugün de değişen toplum ve dünya düzeninde geleneksel bağlara duyulan özlemin bir çeşit ifadesi olarak ortaya çıkan cemaatleşme dürtüsünün dayanakları olarak ortaya çıktı. Sözkonusu nostaljinin siyasallaşması durumunda bugünkü düzeni toptan reddeden ve eskiye dönüşü çoğu zaman şiddet içeren yöntemle sağlamaya çalışan toplulukların ortaya çıkmasının mümkün olduğu vurgulanan kitapta, ABD'deki 11 Eylül saldırılarıyla ilgili ilginç bir tespit de yapılıyor. Kitapta, "Son yıllarda İslam dinine bağlı bu tarz toplulukların 11 Eylül gibi evrensel boyutta yankı bulan eylemler gerçekleştirmesi, İslam dininin demokrasi ile bağdaşıp bağdaşmadığının çokca tartışılmasına sebep olmuştur. Dini fundamentalizm, siyasi düzen üzerindeki etkisini hiçbir zaman tamamıyla kaybetmemiş olan dinin kamusal alandaki yerini yeniden tartışma alanına taşımaktadır. Öte yandan bu tartışmalara belirli bir oryantalist yaklaşımın hakim olduğunu söylemek pek de yanlış olmaz. Fundamentalist topluluklar ne ilk kez İslam dini içinden çıkmıştır ne de terör faaliyetleri İslam dinine bağlı fundamentalist topluluklara mahsustur" ifadeleri kullanıldı. TÜRKİYE'DE LAİKLİK AK Parti laikliği devletin tüm dinler ve düşünceler karşısında nötr kalmasını ve eşit mesafeyi korumasını sağlayan, inanç farklılıklarının veya farklı mezhep ve anlayışların çatışmaya dönüşmeden sosyal barış içinde yaşatılabilmesi için takınılan kurumsal bir tutum ve yöntem olarak tanımlıyor. Kitapta, laikliğin temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altına alınarak bir tür hakem müessesi gibi işletilebilmesi için demokrasiyle taçlanması ve uzlaşı ortamı sunması gerektiği üzerinde durularak, "Laiklik toplumsal çeşitliliği, çatışma veya gerginlik ortamından uzaklaştırıp barış içinde ve özgür olarak birarada tutabilmenin bir yolu olarak görülmelidir" mesajı veriliyor. AK Parti, Türkiye'deki laikliğin Fransa modelinden farklı olmasına rağmen, zaman zaman bu modelin bazı yönlerini daha radikal bir şekilde uyguladığını savunuyor. Ulus-devletin dünyevi gücünün dini meseleleri denetlemesi ve bazı durumlarda düzenlemesini ifade eden Fransız modelinin Türkiye laikliğini derinden etkilediğine vurgu yapılan kitapta, dinsel tarikatların ve dinsel eğitim kurumlarının kapatılması buna örnek verildi. Türkiye'de Fransız laikliğinden farklı olarak devletin din işlerine daha fazla müdahil olduğu ve bu yetkiyi sistematik bir biçimded kullanmak üzere 'fd tamamen redetmesi ve mevcudu kurumsallaştırdığı kaydediliyor. Kitapta, "Türkiye'deki laiklik pratiği çok farklı ve çelişkili yorumlara, kanılara vetanımlara kapı açan, bir muğlaklık ve bir standartsızlık hali içermektedir. Ancak aynı pratik kesin yasakları ve esnemesi düşünülemeyen katı kuralları da ima etmektedir" denildi. 'DİN ADINA PARTİ KURMAK DİNE ZARAR VERİR' İşte AK Parti'nin 'Temel Kavramlar' kitabında yer alan diğer çarpıcı değerlendirmeler: "- AK Parti, radikal söylem ve üslubun Türkiye siyasetine bir fayda sağlamadığını, Türk siyasetinin çatışma, kamplaşma ve kutuplaşma yerine uzlaşı, bütünleşme ve hoşgörü üzerine kurulması gerektiğini düşünmekte ve ılımlılığın toplumun genel bir talebi olduğuna inanmaktadır. - Muhafazakar demokrasiye göre sınırlandırılmayan keyfiliğe ve hukuksuzluğa olanak sağlayan, katılımı ve temsili önemsemeyen bireysel ve kollektif hak ve özgürlükleri hiçce sayan totaliter ve otoriter anlayışlar sivil ve demokratik siyasetin en büyük düşmanlarıdır. - Hukuki ve siyasi meşruluğu her partinin olmazsa olmazı olarak görüyoruz - Her türlü dayatmacı buyurdan, tektipçi toplum mühendisliğine dayanan yaklaşımlar sağlıklı bir demokratik sistem için engeldir. Hiç kimse masa başından toplumları yönlendirmeye, onlara biçim vermeye kalkmamalıdır. - Herkesin doğuştan sahip olduğu insan haklarının hiçbir dinsel, ırksal, cinsel, dilsel, siyasal ya da sınıfsal ayırım gözetmeksizin tüm insanlar için geçerli olmalı ve hukuki zeminde tanınmalıdır. - AK Parti insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde bireysel tercih ve kabullerin korunması gerektiğini saklı tutarak aile kurumunu sarsacak uygulamalar konusunda hassasiyet gösterilmesi gerektiğine inanmaktadır. AK Parti biz ve diğerleri ayrımı yapan tek bir anlayışı siyasetinin ana gövdesi yaparak ayrıştırıcı unsunmar üzerinden siyaset yapmayı farklı düşünceleri karşısına alan söylem ve örgütlenme biçimlerini kasul etmemektedir. - AK Parti dini bir toplumsal değer olarak önemsemekle birlikte din üzerinden siyaset yapmayı, devleti ideolojik bir dönüşüme uğratmayı, dini sembollerle örgütlenmeyi doğru bulmamaktadır. Din üzerinden siyaset yapmak, dini araç haline getirmek, din adına dışlayıcı bir siyaset yürütmek hem toplumsal barışa hem siyasi çoğulculuğa hem de dine zarar vermektedir. Din ve dindarları önemsemek, dini değerlerin sosyal fonksiyonlarını kabul eden bir parti olmak ile dini bir ideoloji haline getirerek devlet aygıtı marifetiyle ve zorla toplumu dönüştürmeyi amaçlayan bir parti olmak arasında çok ciddi bir fark vardır. Din adına parti kurmak veya böyle bir imaj vermek topluma ve dine yapabilecek bir kötülüktür. Din mukaddes ve ortak bir değerdir, bunu kimse siyasi tarafgirlik konusu yaparak bölünme ve ayrışmalara sebebiyet vermemelidir. Bu yüzden geleneği, tarihi ve toplumsal kültürü önemseyen muhafazakarlığın, dini de önemseyerek demokratik bir formatta kendisini inşa etmesi önemli bir açılım olacak".