AK Parti'den İYİ Parti'ye derin transfer! Abdullah Gül ve Erdoğan'ın kampanyalarını yönetmişti
AK Parti'den İYİ Parti'ye bomba transfer. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında şehit edilen AK Parti'nin reklam beyni Erol Olçok'la birlikte AK Parti'nin kampanyalarını yürüten ancak hep perde arkasında kalan isim, AK Parti'den ayrılıp Meral Akşener'in ekibine dahil oldu.
Abone olErken seçim tartışmaları sürerken partiler arasındaki transferler de dikkat çekmeye başladı. AK Parti'nin muhalefete 'yarı başkanlık' önermeye hazırlandığı yeni Anayasa çalışması sızmışken, AK Parti'den İYİ Parti saflarına 'sessiz güç' transferi gerçekleşti. Fatih Altaylı, AK Parti'nin reklam beyni Erol Olçok'un birlikte çalıştığı ismin, Meral Akşener'le çalışmaya başladığını açıkladı. Bu isim, Abdullah Gül ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçim kampanyalarını yönetmişti. İşte Fatih Altaylı'nın o yazısı...
Bir milletvekilinden çok daha fazlası...
Partilerarası transferler, bir parti ile özdeşleşmiş bir ismin bir başka partiye geçişi ille de milletvekili düzeyinde olması gereken bir olay değildir. Bazen milletvekili olmayan ama bir parti için bir milletvekilinden çok daha fazla anlam ifade eden isimler bir partiden diğerine geçerler. Bugün size aktaracağım da işte böyle bir geçiş öyküsü.
Milletvekili olmaktansa arka plandan strateji üretti
Söz konusu kişi kuruluşundan bu yana AK Parti içinde görev alan ama milletvekili olmaktansa arka planda, partinin liderliğine yakın durarak partinin seçim ve yönetim stratejilerini oluşturan bir isimdi. 15 Temmuz darbe girişimi sırasında öldürülen Erol Olçok’la birlikte AK Parti’nin seçim dönemi stratejilerinin en önemli ismiydi.
AK Parti'de sloganları bulup, kampanyaya çeviren isim
Önce araştırmalarla partinin sahadaki durumunu, algısını ölçerler ve bir swot analizi yaptıktan sonra da strateji ve sloganlarını bulup sonra da bunu bir kampanyaya çevirirlerdi. Partinin kuruluşundan beri görevleri bu idi. Hep sahne arkasında kalmayı tercih etmişlerdi.
Erol Olçok'tan sonra yalnız kaldı...
2016’da Olçok’un ölümünden sonra tek kalmıştı. 2018 Referandumu ve genel seçiminde AK Parti’nin kampanya stratejisini belirlemiş ve yönetmişti. Ve Olçok ile birlikte genel başkana seçim kampanyaları ve yaklaşımlar konusunda itiraz yöneltebilen iki kişiden biriydi. Önce Abdullah Gül, sonra da Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası yürütmüştü.
2019 seçiminden önce 'bütün büyükşehirleri kaybediyoruz' dedi
Siyasette negatif kampanyaya değil pozitif kampanyaya inanırdı. Durumu görüp, 2019 yerel seçimlerinden önce parti yönetimine “Bütün büyükşehirleri kaybediyoruz” diyen tek kişiydi. Bu açık tavrı ile parti içindeki “yeni” odakların hedefi olmuştu. O seçimlerde Ankara’daki kampanyayı o yürüttü. İstanbul’daki seçim kampanyasına karışmadı.
Sonuçta onun önceden uyardığı tüm iller kaybedilince sanki kaybın nedeni onun önceden uyarması imiş gibi parti içinde hedef haline getirildi. Zaten partideki yeni oluşumlarla da arası iyi değildi. Ve kenara çekildi.
Uyarıları Beştepe'de hoş karşılanmayınca!
Erdoğan ile eskiye dayanan yakınlığına güvenerek zaman zaman yaptığı uyarıların parti içinde ama özellikle Beştepe Sosyetesi’nde hoş karşılanmadığını görünce uzak durmaya karar verdi. Sonra yavaş yavaş eleştirilerini yüksek sesle dile getirmeye, gördüğü yanlışları açıkça söylemeye başladı.
Beştepe'nin davetlerine 'boşuna nefes tüketmeye gerek yok' diye gitmedi
Hatta benimle birlikte televizyona çıkmaya ve iktidar eleştirisi yapmaya başladı. Partiden kopmaya başladığı artık aşikardı. Beştepe’nin davetlerine icabet etmiyor, “Boşa nefes tüketmeye gerek yok” diyordu. Hal böyle olunca diğer partilerden teklifler gelmeye başladı.
Kılıçdaroğlu'nu ve Ali Babacan'ı reddetti
Bir büyük partiden gelen teklifi “Sizin beyefendiliğinize çok saygı duyarım ama sizinle beraber olmam siyasi mantık olarak imkansız. İnandırıcı olamayız, birbirimize zarar veririz” diye reddetti.
Çok eskiden beri tanıdığı, birlikte çalıştığı Ali Babacan’ın önerisine “AK Partili küskünler” gibi görünmemek için hayır dedi.
Meral Akşener'in teklifini kabul etti
Ama sonunda Meral Akşener’in “Birlikte çalışalım” önerisini kabul etti. Evet, sözünü ettiğim kişi AK Parti’nin kuruluşundan bu yana tam göbeğinde olan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la 20 yıldır özellikle seçim dönemlerinde en yakın çalışan isimlerin başında gelen, partinin stratejilerini belirlemede en yetkin 3 isimden biri olan Faruk Acar artık AK Parti’de değil.
AK Parti'den ayrılmak zor olmadı mı?
Bundan böyle Meral Akşener’in ve İYİ Parti’nin seçim stratejilerini belirleyecek. İnanmakta zorlandığım bu gelişmeyi duyunca öncelikle çok şaşırdım, kendisini aradım. “Doğru” dedi. “Zor olmadı mı ayrılmak. Tayyip Bey nasıl karşıladı?” dedim. “Kendisi ile konuşmadım ama haber verdim” dedi.
AK Parti ile İYİ Parti'nin arasını mı yapacak?
“Çok eleştirileceksin, çok komplo teorisi olacak. Kimileri partiyi sattığını, gemiyi terk ettiğini söyleyecek, komplo teorisyenleri ise AK Parti ile İYİ Parti’nin arasını yapmak istediğini iddia edecek” dedim. “Hepsini tahmin ediyorum ama ne dedikleri önemli değil” dedi
Erol Olçok’un ölümü AK Parti için ciddi bir kayıptı. Faruk Acar’ın ayrılması ise 2. büyük darbe olacak bence. Sonuçlarını hep birlikte göreceğiz.