BIST 9.627
DOLAR 35,21
EURO 36,68
ALTIN 2.955,99
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

AK Parti'de kim Genel Başkan olacak?

Arınç, CNN TÜRK'teki ''Ankara Günlüğü'' adlı programda soruları yanıtladı.

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti'nin başına kimin genel başkan olacağını ya da kimin Başbakanlık görevi yapacağını bilmediğini belirterek, ''Sayın genel başkanımızın da bu konuda söyleyecekleri hepimiz için de geçerlidir'' dedi. Arınç, CNN TÜRK'teki ''Ankara Günlüğü'' adlı programda soruları yanıtladı. ''AK Parti'nin başına kim gelecek?'' sorusu üzerine Arınç, ''Böyle bir şey konuşulabilir mi, ben bunu biliyor olabilir miyim?'' yanıtını verdi.

Arınç, şunları kaydetti:

''Ben kendi açımdan siyasette belli bir hedefi tutturarak ne olacaksa o noktaya gelmek gibi bir gayret içinde olmadım. Ben milletvekili adayı olduğum günden itibaren hiçbir zaman TBMM Başkanlığı'nı hedeflemedim. Ama milletvekili adayı olmak, 'seçilirsem milletvekili olmak' demektir. 'Milletvekilliğini başarıyla yaparsam başka imkanlar belki olur' diye aklıma gelmiştir. Başbakan Yardımcısı olmayı düşünerek ben bu günlere gelmedim.

Bizim geçmişteki çileli siyasi hayatımızı bilenler, yüzde 3,5 oy aldığımız zaman bile bizim enerjik olduğumuzu bilirler. Dolayısıyla yarın AK Parti'nin başına kim genel başkan olacak veya Başbakan olacak diye soruyorsunuz, şu anda bunu bilmiyorum.''

Bu konunun zamanı geldiğinde tespit edileceğinin altını çizen Arınç, ''Sayın genel başkanımızın da bu konuda söyleyecekleri hepimiz için de geçerlidir'' ifadesini kullandı.

Arınç, Çankaya Köşkü ile ilgili kısa süre önce yaşanan tartışmaların sorulması üzerine, ''Sorun yok ama durumdan vazife çıkaran, bir gayretin içindeki bazı danışman arkadaşlar bir şeyler konuşunca, tabii herkes buna dikkat etti, odaklandı ama daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız hemen hemen aynı zamanda bu konuda hiçbir dışarıdan yapılacak konuşmanın veya etkileşimin söz konusu olmadığını, birbirlerini yıllardan beri tanıdıklarını, birbirlerine güvendikleri, bunun kardeşlik hukukun ötesinde bir şey olduğunu ifade ettiler'' görüşünü dile getirdi.

Arınç, ''AK Parti'nin kuruluşunun öncesi ve sonrasında yaşadığımız her olay, ikisi arasında hiçbir sorun çıkmayacağını, çünkü bu fitnenin birbirine düşürme gayretlerinin hiçbir zaman başarılı olmayacağını biz biliyoruz, yaşadığımız her olay da bunun şahididir'' dedi.

''Sadece Tayyip Erdoğan ve sadece Abdullah Gül üzerine bu işin odaklanmaması'' gerektiğini belirten Arınç, bu odağın, ''bu ikisinden birisi Cumhurbaşkanı olacağı, başka hiçbir kimsenin Cumhurbaşkanı olmayacağı'' anlamına gelebileceğine işaret etti.

Arınç, şöyle devam etti:

''Bunu bir muhalefet partisi lideri söyleyemez, söylememesi lazım. Çünkü ikisinin kabulü demek. Biz şimdiden boşuna uğraşıyoruz, nasıl olsa ikisinden biri, kendi aralarında anlaşacaklar ve o da cumhurbaşkanı seçilecek. İkisinden biri aday olduğu zaman diğeri elbette bunu büyük bir alkışla tebrikle karşılayacaktır. Hiçbiriniz, hiçbir iddianız, hiçbir fitneniz, hiçbir kamuoyu oluşturmanız veya bir başka şey yapmanız, on tane danışmanın konuşması, yirmi tanesinin buna cevap vermesinin sinek ısırığı kadar kıymeti yok.''

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Bekir Bozdağ ve Nurettin Canikli'nin bazı açıklamalarından rahatsız olduğu yönündeki sorusu üzerine, söz konusu isimlerin kanun görüşülürken konuştuklarını belirten Arınç, hiçbirisinin kötü bir amacı olmadığını düşündüğünü kaydetti.

Arınç, cumhurbaşkanlığı seçimi kanununun, milletvekillerinin teklifi ile yapıldığını, TBMM'ye tasarı olarak gelmediğini ve hükümet olarak böyle bir tasarının altına imza atmadıklarını anımsatarak, teklif üzerinde yapılan değişikliklerin, geçmişe dönük ikinci defa adaylık söz konusu olmasın diye konulduğunu vurguladı ve bunun yanlış anlaşılmış olabileceğini söyledi.

Arınç, ''(Sadece Gül'e karşı böyle bir fıkra ilave edildi) diye düşünen birtakım kişiler olabilir o yüzden biz Sayın Cumhurbaşkanımızı rencide edebilecek veya üzebilecek hiçbir söz ve davranış içinde bulunmamalıyız'' dedi.

HÜKÜMET VE ASKER İLİŞKİLERİ

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün ifadeleri, YAŞ'taki emeklilikler, 30 Ağustos resepsiyonunun Çankaya Köşkü'nde yapılacak olması ve Cumhurbaşkanı Gül'ün, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile yaptığı iftar kapsamında gelinen noktada asker-hükümet ilişkilerinin durumunun sorulması üzerine, ''Bugün geldiğimiz nokta çok iyi bir nokta, belki ideale yakın bir nokta, geçmişe bakarsak çok iyi bir nokta'' ifadesini kullandı. Arınç, bunun herkesin görev alanında hareket ettiğini gösterdiğini belirtti.

Hilmi Özkök'ün yemin ederek asker duruşuyla gidip mahkemede ifade verdiğini belirten Arınç, bu ifadelerin ister beraat ister mahkumiyet noktasında dürüst ifadeler olduğuna inandığını kaydetti.

Arınç, bu konuda Kılıçdaroğlu'nun ''davanın çöktüğüne'' yönelik açıklamalarının yanlış olduğunu belirterek, bunu değerlendirecek olanın mahkeme olduğunu vurguladı.

Bülent Arınç, şöyle devam etti:

''Bizim basılan bütün fotoğraflarımız, o tarihlerdeki arşivleri tarayın, hep soğuk bakışlar. Birbirlerine baş çevirmemeler, birbirlerine soğuk bakışlarla çekilmiş kareler.

Neden bu oluyordu? O zaman bu vardı. Ben şimdi kendi açımdan baktığım zaman sivil-asker ilişkilerinin normalleşmesinden şunu anlıyorum; hükümet yürütmedir, hükümet görevini yapacak. Askerin görevi, yürütmeye müdahale etmek değildir. Askerin görevi, hükümetin görevlerini üstlenmek değildir. Yani eğitim, ulaştırma, enerji askerin işi değildir. Kendisiyle ilgili bir husus varsa bunu elbette hükümete söyleyebilir. Ama doğrudan müdahale edemez. 'Katsayıyı şöyle yap, okulları böyle yap, şunların orta derecelerini kapat, bunu istemiyorum, şunlar sokakta başı örtülü bile gezemezler, sen oraya kamusal alan de, oraya başörtülüleri sokma, davetlerini buna göre yap' demezler, dememeleri lazım. Askerin görevini anayasa saymış; yurt savunması, bağımsızlığımızın korunması ve askerin en iyi şekilde eğitilmesi.''

Arınç, bugün Türkiye'nin çevresinde yaşanan olaylara bakıldığında askerin ne kadar güçlü olması gerektiğinin anlaşılabileceğini bildirdi.

Başbakan Yardımcısı Arınç, ''İdeale yakın? Ne kaldı yakın?'' yönündeki soruyu ise şöyle yanıtladı:

''Ben TBMM Başkanı oldum, Sayın Cumhurbaşkanı'nın eşimle birlikte uğurlamaya gittim, eşime olmadık hakaretler yapıldı ve ben suçlandım. 23 Nisan davetiyesinde ben farkında bile değilim, o güne kadar bastırılan davetiyelerin aynısını bastık, askerden de sivilden de şiddet geldi; 'Nasıl olur da başörtülü bir kadın, 23 Nisan'da kutlamaları kabul eder' diye. Beyefendiler beni ziyarete geldiler, ben saat tutmamıştım ama herkes dedi ki 3,5 dakika oldu. Gerçekten de herhalde o kadar az oldu.

Her sene temmuz, ağustos, eylül aylarında biz bunların kutlamalarına giderdik. Harp okullarında, harp akademilerinde devir teslim törenlerinde yüzümüze baka baka en ağır sözleri bize söylerlerdi. Arkadan kokteyle giderdik Sayın Başbakanla yalnız başımıza kalırdık, bir tane general yanımıza gelip selam veremezdi. O günlerde yaşadıklarımızı anlatsak, yaşadıklarımız roman.''

DİK DURDUK CESARETLİ DAVRANDIK SİYASETİMİZİ İLKELİ YAPTIK

Arınç, Özkök'ün ''Hepimiz tedirgin olmuştuk'' sözlerinin anımsatılması üzerine, şunları bildirdi:

''Hilmi Özkök'ün endişeli olması, 'geçmişteki olaylara bakarak şimdi de aynısı yaşanır mı' endişesidir. Öbürlerinin endişesi farklı; onlar yine durumdan vazife çıkarıp 'nerede bunların önüne geçsek' heyecanı içindeydiler. Yani muhtırayı bile düşünen bir Kara Kuvvetleri Komutanı, bunu teklif olmasa bile 'en azından bunu bile yapabiliriz' şeklinde söylemişse siz bundan ne anlarsınız? Beş sene ben yaşadıklarımı anlatsam şimdi geldiğimiz noktaya 'çok iyi bir nokta' dediğimizi hatırlarsınız.

MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, yanımıza gelip elimizi sıkmazdı, ben TBMM Başkanıyım. Kutlamaya gidiyoruz. Öyle bir bakış attığını bilirim ki yani 'Seni yok edeceğim ben' bakışı bu.''

Arınç, ''Sordunuz mu hiç neden'' sorusu üzerine, ''Hiç sormadım, ne soracağım. Sorsam ne söyleyeceğini biliyorum. Yeri geldi biz onlara bunları anlattık. Şener Eruygur inşallah iyileşir de neler konuştuğumuzu kendisi söyler. Dik durduk, cesur davrandık, siyasetimizi ilkeli yaptık, milletin emanetine sahip çıktık, Allah bize bu günleri gösterdi'' dedi.