BIST 9.741
DOLAR 35,22
EURO 36,78
ALTIN 2.973,65
HABER /  SEÇİM

AK Parti ve SP ittifakı erken seçimi nasıl etkiler?

1 Kasım erken seçimleri için Ankara kulislerinde sıklıkla dillendirilen AK Parti ve Saadet Partisi ittifakı seçim sonuçlarını nasıl etkiler? Özellikle AK Parti'nin MHP ile oldukça az oy farkıyla çekiştiği illerde, SP'nin verdiği destek dengeleri nasıl etk

Abone ol

7 Haziran seçimlerinin ardından partilerin koalisyon konusunda uzlaşamamaları sonrası, erken seçimin 1 Kasım'da yapılması kararı çıkmasından bu yana, parti kulislerinde 'seçim stratejileri' ve özellikle de 'seçim ittifakları' üzerine senaryolar konuşulmaya başladı.

Yeni Çağ yazarı ve akademisyen Kürşad Zorlu'nun Al Jazeera için kaleme aldığı 'erken seçim analizi'ne göre, terör kabusuyla yüzleştiğimiz son günlerde,  artan şehit sayısı ve iktidar kanadının “örgüt bu süreci silah depolamakla geçirmiş” şeklindeki açıklamaları yaklaşan seçimlerde halkın gündemini büyük ölçüde güvenlik sorununa odaklayacak gibi görülüyor.

AK PARTİ VE MHP ARASINDA MANİPÜLASYONA AÇIK REKABET
Zorlu'ya göre, 1 Kasım seçim sonucunu etkileyecek diğer bir değişken grubu, millet iradesinin verdiği mesaja dayalı olarak “Koalisyon kurulmasını hangi parti engelledi?”, “Uzlaşmadan kim kaçtı?” şeklindeki soruların seçmende bulacağı karşılıkla ilgili olacak. Bu kapsamda AK Parti ve MHP arasında manipülasyona açık bir rekabet alanı söz konusu. 

AK PARTİ'NİN SAADET PARTİSİ HAMLESİ
Bu illerle alakalı asıl hamle, AK Parti’nin Saadet Partisi (SP) ile seçim işbirliğine yönelmesi olacağını iafde eden Zorlu, şöyle bir analiz yaptı:

"2015 seçimlerinde SP’nin aldığı oy 949 bin 178 ve yüzde 2,06’ya tekabül ediyor. 2011’deki seçim sonuçlarına göre BBP oyları çıkarıldığında 588 bin 490 oya tekabül ediyor. Bu tip ittifakların oyları bütünsel olarak getirmesi garanti edilemez. Fakat özellikle bazı illerde bu hamle daha etkili değişikliklere yol açabilir.

kursad-zorlu-tablo-2.20150910164346.jpgKamuoyuna yansıyan ancak henüz hayata geçirilmemiş bu birliktelik Tablo 2’de yer aldığı üzere AKP’nin kıl payı kazandığı illeri korumasına katkı sağlarken aynı zamanda Balıkesir, Samsun, Giresun ve İstanbul 3. Bölge’de birer milletvekilliğinin AKP hanesine yazılması anlamına gelebilir. Yani 7 Haziran’da 16 milletvekilliğinde 10-6 olan MHP üstünlüğü bu kez AKP tarafına geçebilir."

 İşte o analizdeki çarpıcı saptamalar:

ERKEN SEÇİMDE 'TUĞRUL TÜRKEŞ' ETKİSİ
Seçime yönelik güncel bir tartışma konusu da, bakanlık teklifini kabul eden eski MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in MHP ve AKP seçmeni üzerindeki muhtemel etkisi... Bu hamle öncelikle seçim hükümetinde bir arada bulunan AKP-HDP fotoğrafının AKP seçmeninde yaratacağı olumsuzluğu gidermeye dönük bir moral unsuru olarak kabul edilebilir. Ancak bunun ötesinde sonuçlar beklemek hayli zorlama olur.

"TÜRKEŞ, MHP'DE KENETLENME UNSURU OLABİLİR"
Hatta eğer bu hamleyle birlikte “MHP’ye dışarıdan müdahale mi var?” sorusu ülkücülerde belirginleşirse yeni bir kenetlenme unsuru haline gelebilir. Dolayısıyla MHP’yi bu seçimde bekleyen muhtemel olumsuzluklar etki gücü itibariyle Türkeş’in kararıyla ilgili değil, söylem ve aday odaklı algılar ve/veya yapısal sebeplerle bağlantılı olabilir.

MHP'NİN GELENEKSEL OY SAHASI
Peki, MHP açısından bazı önemli iller mercek altına alındığında 1 Kasım seçimlerine yönelik bir takım tespitler yapılabilir mi? Bunun için geçmiş seçimlere bakmakta fayda var. MHP’nin geleneksel oy sahasında yer alan küçük ve orta ölçekteki 10 ilin (Tablo 1) 1999, 2002, 2007, 2011 ve 2015 seçimlerini kapsayan oy değişimi irdelendiğinde 1999’daki genel seçimlerde bu 10 ilin MHP’nin toplam oylarının yüzde 11’ni oluşturduğu görülüyor. Partinin baraj altında kaldığı 2002 seçimlerinde bu 10 ilde yaklaşık yüzde 60 düzeyinde bir oy kopuşu oldu, 46 milletvekilinin 39’nu AKP kazandı
2015 seçimlerinde TBMM’ye 35 milletvekili gönderen bu 10 ilde, AKP 24 milletvekili alırken, MHP göreli oy artışları sağlayarak 8 milletvekili çıkardı. Özellikle Aksaray, Kırşehir, Kırıkkale ve Kütahya’da MHP ciddi bir çıkış yaptı

"MHP O İLLERDEKİ KOPUŞU GERİ GETİREMEDİ"
Buna karşın MHP’nin özellikle Tokat, Kastamonu, Çankırı, Çorum ve Yozgat’ta 2002’de yaşanan kopuşları istenilen ölçüde geri getiremediği anlaşılıyor. Muhakkak ki bu illerde çıkacak sonuçlarda artan terör olaylarının da etkisi olacaktır.

MHP açısından geleneksel seçim çevrelerinde önemli hususlardan birisi, sahadaki insan kaynağını motive ederek dinamizm katabilecek aday profillerinin büyükşehirlere nazaran daha belirleyici olmasıdır. 1980 öncesi ve sonrasında partinin ideolojik mücadele alanını ayakta tutan bu tip illerde, özellikle sosyal ağ düzeneğinde merkeze oturan kanaat önderleri vasıtasıyla göreli biçimde bu başarılabiliyordu. Bu sistemin yeniden inşası için yapılacak müdahaleler ise ancak orta vadede kalıcı sonuçlar verebiliyor.

kusad-zorlu-tablo-1_1.png
7 Haziran’dan sonra yapılan bazı araştırmalarda AKP’nin kıl payı kaybettiği illerde birer milletvekili alarak iktidar için gerekli rakam olan 276’ya ulaşabileceği belirtiliyor. Bu varsayımdan hareketle, Tablo 2’de yer alan 16 ildeki durum analiz edildi.

7 Haziran’da 16 ildeki bu yarışta 10 milletvekilliği için MHP kazançlı çıkarken, 6 milletvekilliğinde AKP önde kalmayı başardı.

AK PARTİ'NİN MHP'YE KAPTIRDIĞI İLLERİ GERİ ALMASI İÇİN NE KADAR OY ALMASI GEREK?
AKP’nin Balıkesir, Kayseri, Burdur, Bayburt, Samsun, Gümüşhane, Giresun, Kastamonu, Kahramanmaraş ve İstanbul 3. Bölge’de MHP’nin az bir oy farkıyla kazandığı milletvekilliğini geri alması için 84 bin civarında oy alması gerekiyor.

İstanbul 3. Bölge, bu başa baş yerlere iyi bir örnek. MHP burada 4. milletvekilliğini sadece 252 oy farkıyla aldı. Haliyle AKP’nin 3 bin 800 ilave oy almak için bu bölgede yoğun bir çalışma sürdürmesi sürpriz olmamalı. Bu bölgede Hakan Şükür ve Osman Pamukoğlu gibi bağımsız adaylara 83 bin 564 oyun dağılımı da yeni sonuçları değiştirebilir.

Doğrusu İstanbul, MHP açısından Tablo 1’deki seçim çevrelerinden daha önemli. Ülkedeki toplam seçmenin yüzde 19’u, MHP’nin ise aldığı oyların sadece yüzde 12,4’ü İstanbul’da. Burada partinin genel söylemleri ve inandırıcılığının yanı sıra teşkilatı temsil eden adayların dışında geniş kitlelerce takdir görebilecek adayların da konuşlandırılması çok önemli.

MADALYONUN DİĞER YÜZÜ
Ancak bir de madalyonun diğer yüzü var. Zira MHP’nin de birer milletvekilliğini kıl payı kaybettiği iller söz konusu. Malatya, Çorum, Çankırı, Adana, Amasya ve Ankara 2. Bölge’de AKP’nin kazandığı 1 milletvekilliğini geri alabilmek için MHP’nin yaklaşık 24 bin 900 oy daha alması yeterli olacak.

MHP Kocaeli’de 622, Iğdır’da bin 242 oy farkıyla birer milletvekilliğini HDP’ye kaptırdı. Seçim sistemine göre bu iki ilde yaklaşık 3 bin oyla birer milletvekilliği MHP’ye geçebilir.

Bu çerçevede MHP’nin de oylarını muhafaza edip 1 Kasım seçimlerinde yaklaşık 28 bin ilave oy daha alabilirse 8 milletvekilliğini kazanabileceği anlaşılıyor.

MHP İÇİN KRİTİK İLLER
Adana, Mersin ve Manisa illeri MHP açısından çok önemli. Buralarda alınan oylar MHP’nin toplam oyunun 2014 yerel seçimlerinde yüzde 15,9’nu, 2015’te ise yüzde 10,4’nü temsil ediyordu. Bu iller MHP’nin belediye seçimlerini kazanarak ülke genelinde moral ve motivasyon sağladığı sembolik seçim çevreleri.

Şüphesiz belediye seçiminde adayın kimliği ve birleştirici yönü öne çıkar ve kimi zaman partinin geleneksel oylarından çok daha yüksek destek sağlanır. Böyle bile olmuş olsa elde edilen oy, o parti için bir başarı ölçütü ya da varılması gereken hedef haline gelir.

3 İLDE MHP İÇİN KRİTİK DÜŞÜŞ
2014 yerel seçimlerinde Adana’da 414 bin oy alarak yüzde 33,5’luk bir orana ulaşan MHP 7 Haziran’da 290 bin 428 bin oy alarak yüzde 23’te kalmış. Mersin’de 2009 seçimlerine göre müthiş bir artış yakalayan ve 324 bin oyla yüzde 31,95’lik bir orana ulaşan MHP 7 Haziran’da 257 bin 908 oy alarak yüzde 25 oy oranında kalmış.

Manisa’da da benzer biri durum söz konusu. MHP bu ilde 354 bin 800 oyla yüzde 40,1’lik bir oy oranını yakalarken 2015 seçimlerinde geçerli oyların 212 bin 884 oy alarak yüzde 24’nü ulaşabilmiş. Bu üç ilde oy oranlarındaki düşüş MHP açısından irdelenmeyi gerektiriyor.

MHP'NİN 1 KASIM İÇİN KISA VADELİ PLANI
Tüm bu tespit ve değerlendirmeler ışığında MHP’nin 1 Kasım seçimlerine yönelik kısa vadeli eylem planında şu hususlar öne çıkarılabilir: MHP’nin yukarıdaki ihtimaller çerçevesinde kısa süreli, etkisi yüksek ve geniş kitlelere yönelik karşı hamle stratejisi geliştirmesi pek çok ilde rekabeti daha da ileriye götürebilir.

MHP’nin 1 Kasım seçimleri süresince en fazla karşısına çıkacak soru alanı, koalisyon görüşmelerindeki rolüyle ilgili olacak. Bu bakımdan açıklayıcı, ikna edici ve yüz yüze iletişimin ağırlık kazandığı bir siyasal iletişim yönteminin gerek kitle iletişim araçlarında gerekse sahaya yönelik çalışmalarda etkin hale getirilmesi büyük önem arz ediyor.

1 Kasım’da yapılacak seçimlerin en büyük dezavantajı, süre kısıtı ve güvenlik konusu. Bu bakımdan Sayın Bahçeli'nin stratejisini geniş kitlelerde savunma konusunda daha etkili bir sunum ve medya planlaması yapılması kaçınılmaz gözüküyor.

Ani ve kitlesel oy düşüşlerinin yaşandığı illere yönelik aday değerlendirme sürecinde yeni bir vizyon ve heyecan ortaya koyabilen, saha hakimiyeti yüksek ve algı yönetiminde ön alabilecek adayların tercih edilmesi gerektiği ileri sürülebilir. MHP bu hamleleri gerçekleştirebilirse seçimin sürpriz yapan partisi olabilir.

KÜRŞAT ZORLU KİMDİR?
Doç. Dr. Kürşad Zorlu, Ahi Evran Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi. Orta Asya ve Türk dünyasıyla ilgili çok sayıda makalesi bulunan Zorlu, aynı zamanda Yeniçağ gazetesinde köşe yazarı.