AK Parti şeriatı getirdi bile!
Işık Koşaner ve diğer kuvvet komutanlarının istifası gazetelerde ve televizyonlarda bolca yorumlanıyor ama Facebook, twitter'daki yorumlar bir başka..
Işık Koşaner ve diğer kuvvet komutanlarının istifası gazetelerde
ve televizyonlarda bolca yorumlanıyor ama Facebook, twitter'daki
yorumlar bir başka..
Oralara girmeden önce Can Ataklı'nın Perinçek'e ait Ulusal Kanal'da
yaptığı yorumu aktarmam gerekiyor.. Ataklı'nın yorumu, medyadaki
bazı kalemlerin hala bir darbe hevesi, darbe beklentisi içinde
olduğunun en güzel delili. Herhalde onun düşündüğünü komutanlar
bile düşünmemiştir..
Diyor ki, "Turgut Özal, Necdet Öztorun'u Genelkurmay
Başkanı yapmamış ve yerine Necip Torumtay'ı atamıştı. (Ancak aynı
geceyi Ankara'da geçirememiş, İstanbul'a gelmişti.. Sabaha kadar
gözüne uyku girmemişti. Darbe olacak mı diye ikide bir Ankara'da
Genelkurmay Başkanlığı'nın ışıkları yanıyor mu yanmıyor mu diye
soruyordu.. Dikkat edin Erdoğan da aynısını yaptı.. Paşalar istifa
edince hemen İstanbul'a geldi. İstanbul'a gelmesi "Ya
darbe olursa" korkusundan...
Sonra da ekliyor: "Atatürk de istifa etmişti ve büyük bir
kurtuluş savaşı başlatmıştı!"
Mesajlardaki inceliğe bakar mısınız?
Neyse geçelim bunu da konumuza dönelim..
Dedim ya; En iyi yorumlayanla en iyi saçmalayanların bir arada
olduğu güzide mekanlar Facebook ve twitter..
Mesela bazıları, 3 asker şehit edildikten saniyeler sonra
"Komutansız askerler böyle öldürülüyor. Çok
yazık" yorumu yapabiliyor. Gören duyan da zanneder
ki Işık Koşaner Paşa o saldırıdan önce cephede savaşıyordu. Sanki o
çocukların başında operasyonu yöneten rütbeli bir komutan yokmuş da
direktifleri direk Işık Koşaner veriyormuş gibi..
Dünyanın her ülkesinde iktidarlar eleştirilir.. Bu gayet doğaldır.
Ama bir iktidarı eleştirmek için kendini göstere göstere saf-salak
yerine koyanlara herhalde bir tek bizim ülkemizde
rastlayabiliriz..
Yani mümkün olsa şu mürabek günlerde, "AK Parti iktidara
gelmeden önce, yani 2001 yılında 11 saat oruç tutuyorduk. Yıl 2011
ve 16 saat oruç tutuyoruz. Uyan Türkiye şeriat geliyor"
deyiverecek..
İş bu dereceye geldi yani..
Oysa dönüp şöyle bir geriye bakılsa..
Terör bugüne kadar 35 binin üzerinde can almış.. Bu canlar da
komutanlar görev başındayken gitmiş..
O komutanlar görevdeyken, Heron skandallarını yaşamadık mı?
Karargahta onlar olanı biteni aksiyon filmi izler gibi izlerken ve
müdahale etmezken onlarca askerimiz karakolda öldürülmedi mi veya
kaçırılmadı mı?
O komutanlar görevdeyken, kendi askerine mayın tuzağı kuran ve
ölemlere neden olan, bunu da sanki ceylan avlamış gibi "Ne
yapalım canım oldu bir kere" diyen rütbelileri görmedik
mi?
O komutanlar görevdeyken nöbette uyuyan askerinin eline bomba verip
o bombanın patlaması sonucu uyuyan askerle yanındaki diğer
arkadaşlarının ölümüne neden olan rütbeliler görmedik mi?
Hadi bunlardan geçtik...
Bu ülkede 30 yıldır 21 yaşındaki çocuğu, 3 aylık dandik bir
eğitimden sonra 21 yıldır o dağlarda yaşayan kahpelerin önüne
kurbanlık koyun gibi süren, sonra onlar katledilince hemen yerine
yenilerini koyan, onlar da öldürülünce, "Tohumuna para mı
verdim" dercesine yenilerini bir daha bir daha
sürenlere rastlamadık mı?
Bunları konuşunca otomotikman "AK Parti yalakası ve Asker
düşmanı oluyorsun.."
Bir millet davul zurnalar eşliğinde, gururla askere
gönderdiği, koşaradım yemin törenine gittiği kendi evladına,
kendi canına düşman olabilir mi?
Ama anlamıyor veya işine gelmiyor işte..
Şunu artık kabul etmemiz lazım..
Bu ülkede askeri kanadın bir bölümü (özellikle bir bölümü
diyorum) çok uzun yıllar suç işleme özgürlüğü olduğunu
düşündü.. 5 bin kişinin katili Kenan Evren'in ortaya koyduğu
yasalarla hareket eden o askerler, herkese suç olan birşeyin
kendilerine suç olamayacağını düşünmeye başladı. Çoğusu 1980
yılında kaldı. Zerre-i Miskal ileriye gidemedi..
Çok uzağa değil yakın geçmişe, 28 Şubat dönemine şöyle bir
gidin!
Pırpırlı üniformalarını kuşanıp, Erbakan'ı bir masaya cebren
oturtup o masayı şarap ve viski kadehleriyle donatan bu
zihniyetteki paşalar değil miydi?
Mesai saatleri içinde o resmi kıyafetlerle viski yudumlayan, kıllık
olsun diye hayatında hiç alkol almayan Erbakan Hoca'nın önüne de
şarap ve viski şişeleri koyup alay eder bir tavırla, "Biz
adama böyle yaparız" pozları veren bu paşalardan bazıları
değil miydi?
Eski içişleri bakanlarından Meral Akşener'e, "Seni yağlı
kazığa oturturum ulan" diyen zihniyet yok muydu bu
paşaların içinde? Erkan Mumcu'yu ve Mehmet Ağar'ı son
cumhurbaşkanlığı seçiminde tehdit ederek Meclis'ten çıkaran bu
zihniyetteki rütbeliler değil miydi?
Milleti fişleyenler, çocuğunu bu ülke için kurban vermiş başı
örtülü anneyi orduevine veya ödül törenine almayanlar, başı örtülü
veya sakallı diye GATA'nın kapısından içeri sokulmayıp, "Ya açıl
saçıl, ya öl" denilerek vebalı muamelesi yapanlar..
Yaz yaz bitmez..
Bunları böyle tek tek alt alta sıralayınca bu kez de şöyle bir tez
süslüyor sosyal paylaşım sitelerini:
"AK Parti 2001 yılında sıfır terör teslim aldı ve çarpık
politikalarıyla yeniden azdırdı.."
Peki gerçekten durum böyle mi? O dönemde terör bitmiş miydi?
Yazı çok uzadı..
Bir ara bana tekrar uğrarsanız, Çiller'in bölgeye saldığı Özel
Harekat Timleri'nin, yani İbrahim Şahin, Ayhan Çarkın gibi terörist
avcılarının bölgeyi nasıl kan gölüne çevirdiğini, tecavüzlerini,
tecavüzlere direnenlerin nasıl terörist denilerek katledildiğini
şahitlerin ve mağdurların sözlerinden yola çıkarak
anlatacağım..
Nasipse Cuma günü görüşelim..