BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

AK Parti şeriatı getirdi bile!

Işık Koşaner ve diğer kuvvet komutanlarının istifası gazetelerde ve televizyonlarda bolca yorumlanıyor ama Facebook, twitter'daki yorumlar bir başka..

Işık Koşaner ve diğer kuvvet komutanlarının istifası gazetelerde ve televizyonlarda bolca yorumlanıyor ama Facebook, twitter'daki yorumlar bir başka..

Oralara girmeden önce Can Ataklı'nın Perinçek'e ait Ulusal Kanal'da yaptığı yorumu aktarmam gerekiyor.. Ataklı'nın yorumu, medyadaki bazı kalemlerin hala bir darbe hevesi, darbe beklentisi içinde olduğunun en güzel delili. Herhalde onun düşündüğünü komutanlar bile düşünmemiştir..

Diyor ki, "Turgut Özal, Necdet Öztorun'u Genelkurmay Başkanı yapmamış ve yerine Necip Torumtay'ı atamıştı. (Ancak aynı geceyi Ankara'da geçirememiş, İstanbul'a gelmişti.. Sabaha kadar gözüne uyku girmemişti. Darbe olacak mı diye ikide bir Ankara'da Genelkurmay Başkanlığı'nın ışıkları yanıyor mu yanmıyor mu diye soruyordu.. Dikkat edin Erdoğan da aynısını yaptı.. Paşalar istifa edince hemen İstanbul'a geldi. İstanbul'a gelmesi "Ya darbe olursa" korkusundan...

Sonra da ekliyor: "Atatürk de istifa etmişti ve büyük bir kurtuluş savaşı başlatmıştı!"

Mesajlardaki inceliğe bakar mısınız?

Neyse geçelim bunu da konumuza dönelim..

Dedim ya; En iyi yorumlayanla en iyi saçmalayanların bir arada olduğu güzide mekanlar Facebook ve twitter..

Mesela bazıları, 3 asker şehit edildikten saniyeler sonra "Komutansız askerler böyle öldürülüyor. Çok yazık" yorumu yapabiliyor. Gören duyan da zanneder ki Işık Koşaner Paşa o saldırıdan önce cephede savaşıyordu. Sanki o çocukların başında operasyonu yöneten rütbeli bir komutan yokmuş da direktifleri direk Işık Koşaner veriyormuş gibi..

Dünyanın her ülkesinde iktidarlar eleştirilir.. Bu gayet doğaldır. Ama bir iktidarı eleştirmek için kendini göstere göstere saf-salak yerine koyanlara herhalde bir tek bizim ülkemizde rastlayabiliriz..

Yani mümkün olsa şu mürabek günlerde, "AK Parti iktidara gelmeden önce, yani 2001 yılında 11 saat oruç tutuyorduk. Yıl 2011 ve 16 saat oruç tutuyoruz. Uyan Türkiye şeriat geliyor" deyiverecek..

İş bu dereceye geldi yani..

Oysa dönüp şöyle bir geriye bakılsa..

Terör bugüne kadar 35 binin üzerinde can almış.. Bu canlar da komutanlar görev başındayken gitmiş..

O komutanlar görevdeyken, Heron skandallarını yaşamadık mı? Karargahta onlar olanı biteni aksiyon filmi izler gibi izlerken ve müdahale etmezken onlarca askerimiz karakolda öldürülmedi mi veya kaçırılmadı mı?

O komutanlar görevdeyken, kendi askerine mayın tuzağı kuran ve ölemlere neden olan, bunu da sanki ceylan avlamış gibi "Ne yapalım canım oldu bir kere" diyen rütbelileri görmedik mi?

O komutanlar görevdeyken nöbette uyuyan askerinin eline bomba verip o bombanın patlaması sonucu uyuyan askerle yanındaki diğer arkadaşlarının ölümüne neden olan rütbeliler görmedik mi?

Hadi bunlardan geçtik...

Bu ülkede 30 yıldır ‎21 yaşındaki çocuğu, 3 aylık dandik bir eğitimden sonra 21 yıldır o dağlarda yaşayan kahpelerin önüne kurbanlık koyun gibi süren, sonra onlar katledilince hemen yerine yenilerini koyan, onlar da öldürülünce, "Tohumuna para mı verdim" dercesine yenilerini bir daha bir daha sürenlere rastlamadık mı?

Bunları konuşunca otomotikman "AK Parti yalakası ve Asker düşmanı oluyorsun.."

Bir millet davul zurnalar eşliğinde, gururla askere gönderdiği,  koşaradım yemin törenine gittiği kendi evladına, kendi canına düşman olabilir mi?

Ama anlamıyor veya işine gelmiyor işte..

Şunu artık kabul etmemiz lazım..

Bu ülkede askeri kanadın bir bölümü (özellikle bir bölümü diyorum) çok uzun yıllar suç işleme özgürlüğü olduğunu düşündü.. 5 bin kişinin katili Kenan Evren'in ortaya koyduğu yasalarla hareket eden o askerler, herkese suç olan birşeyin kendilerine suç olamayacağını düşünmeye başladı. Çoğusu 1980 yılında kaldı. Zerre-i Miskal ileriye gidemedi..

Çok uzağa değil yakın geçmişe, 28 Şubat dönemine şöyle bir gidin!

Pırpırlı üniformalarını kuşanıp, Erbakan'ı bir masaya cebren oturtup o masayı şarap ve viski kadehleriyle donatan bu zihniyetteki paşalar değil miydi?

Mesai saatleri içinde o resmi kıyafetlerle viski yudumlayan, kıllık olsun diye hayatında hiç alkol almayan Erbakan Hoca'nın önüne de şarap ve viski şişeleri koyup alay eder bir tavırla, "Biz adama böyle yaparız" pozları veren bu paşalardan bazıları değil miydi?

Eski içişleri bakanlarından Meral Akşener'e, "Seni yağlı kazığa oturturum ulan" diyen zihniyet yok muydu bu paşaların içinde?  Erkan Mumcu'yu ve Mehmet Ağar'ı son cumhurbaşkanlığı seçiminde tehdit ederek Meclis'ten çıkaran bu zihniyetteki rütbeliler değil miydi?

Milleti fişleyenler, çocuğunu bu ülke için kurban vermiş başı örtülü anneyi orduevine veya ödül törenine almayanlar, başı örtülü veya sakallı diye GATA'nın kapısından içeri sokulmayıp, "Ya açıl saçıl, ya öl" denilerek vebalı muamelesi yapanlar..

Yaz yaz bitmez..

Bunları böyle tek tek alt alta sıralayınca bu kez de şöyle bir tez süslüyor sosyal paylaşım sitelerini:

"AK Parti 2001 yılında sıfır terör teslim aldı ve çarpık politikalarıyla yeniden azdırdı.."

Peki gerçekten durum böyle mi? O dönemde terör bitmiş miydi?

Yazı çok uzadı..

Bir ara bana tekrar uğrarsanız, Çiller'in bölgeye saldığı Özel Harekat Timleri'nin, yani İbrahim Şahin, Ayhan Çarkın gibi terörist avcılarının bölgeyi nasıl kan gölüne çevirdiğini, tecavüzlerini, tecavüzlere direnenlerin nasıl terörist denilerek katledildiğini şahitlerin ve mağdurların sözlerinden yola çıkarak anlatacağım..

Nasipse Cuma günü görüşelim..