BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

AK Parti seçmeni koalisyon için ne diyor?

AK Parti'nin yaptığı hataları anlattığım yazı sonrası Türkiye'nin 81 ilinden ve ilçelerinden mesaj yağıyor.

AK Parti'nin yaptığı hataları anlattığım yazı sonrası Türkiye'nin 81 ilinden ve ilçelerinden mesaj yağıyor. Elektronik posta kutumda binlerce e-mail var. Sosyal medya üzerinden gelen mesajları bırakın okumayı, saymak bile mümkün değil.

Şikayetleri anlatmadan önce can yakıcı bir iki not aktarayım.

Size bütün değerlerim üzerine yemin ederim ki AK Parti'ye oy vermediği için yüreği tutuşan binlerce insanın kahır satırlarını okumaktan yoruldum. "Tepkimiz vardı ama iktidardan düşeceğine asla ihtimal vermiyorduk. Bugün seçim olsa bu hatanın kefaretini öderiz" diyenlerin haddi hesabı yok.

Gelen mesajlardan ortaya çıkan bir başka gerçek de şu ki AK Parti seçmeni bedeli ne olursa olsun herhangi bir partiyle koalisyona gidilmesine asla razı değil.

"Haklı bir davada yalnız kalmak veyahut yok olmak, aşağılık ilişkiler içinde olanların ortağı olmaktan çok daha onurludur"

Ortaya çıkan mesaj bu!

Teşkilat içinde sözlerinin saygınlığı olan bir gazeteci olup olmadığımdan emin değilim. Ama şundan eminim ki aday listelerinde sözü dinlenmeyen AK Parti seçmeni, kendisine rağmen koalisyona girilmesi durumunda, gönül bağlarını tamamen koparmaya yeminli.

Mesajlarında fazlasıyla ikaz edici bir ton var. Neredeyse tamamı kendilerini bekleyen kaderle yüzleşmeye hazır:

"13 yıldır bu partiye gönül verdiğimiz için milli ve manevi değerlerimize edilmedik küfür bırakmayanların safında yer alacak parti, bir dava partisi olamaz. Bizden oy beklemesinler!" diyor AK Parti seçmeni...

Eğer bir koalisyon kararı alınacaksa bunun kendilerine en ince detayına varıncaya kadar çok iyi anlatılması gerekiyor. Yoksa sonuç yüzde 41'den daha kötü olabilir.

Şimdi gelelim benim yazımdan sonra Türkiye'nin dört bir yanından gelen şikayet mesajlarına...

Meğer alt alta sıraladığım hatalardan neredeyse tamamı muzdaripmiş. Partiye zarar veren bazı ayrıntıları da yazmışlar...

Mesela...

"Yüzde 52 gibi bir oyla Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan’ın sahaya inmesi ilk aşamada fayda gibi görünse de diğer partilerin bu konuda mağdur edebiyatı yapması, “Davutoğlu bu işi beceremedi, Erdoğan o yüzden sahaya indi” algısı yarattı. Bu durum aynı zamanda teşkilatlara “Erdoğan işin içine girdiyse sonuç garanti” rehaveti getirdi" diyen var ki buna katılıyorum.

"Doğuya sürgün edilen paralelci polisler oradaki vatandaşı hükümetten daha çok ikna etmeyi başarmışlar, bir nevi intikam alma cihetine gitmişler. Devlet paralelden daha hesap soramadan onlar darbeyi çoktan indirmişler" diyen var.

6-8 Ekim olaylarında Yasin Börü ile birlikte 51 kişi katledilirken ortalıkta tek bir polisin olmaması, bazı polislerin cadde üzerindeki arabaları yanan araçların üzerine devirmeleri bu görüşün çok haklı olduğunu gösteriyor.

"Seçimlere çok kısa bir süre kala çözüm süreci düşe kalka yürürken Erdoğan'ın, "Kürt sorunu yoktur" sözü bölgede büyük kopuşları beraberinde getirdi" diyen var ki bu tesbit de çok yerinde...

Dünkü yazımda da dile getirdiğim gibi...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çevresindeki devşirmeler ve AK Parti'nin içinde menfaat davası güdenler tahmin ettiğimin de üzerinde can yakmış. Bu devşirmelerin partiye zarar verici hallerine rağmen el üstünde tutulmaları, seçmenin sarsılmaz inancını zedelemiş. 

Aday listelerinde istemedikleri isimlerin dayatılmasına duydukları tepki inanılmaz. "Şehrimize turistik gezi için bile gelmemiş insanlar aday gösterildi. Temayül yoklamalarından birinci sırada çıkan isimler yok sayıldı" diyenler aslında alınan sonucun en büyük nedenini anlatıyor.

"Paralelle mücadelede kurunun yanında yaş yandı. Paralelcilerin yaftaladığı masum ve mazlum insanların hayatıyla oynandı. Binlerce paralel polisin yanısıra bunlarla mücadele eden polisler de hain ilan edildi, aileleri mağdur edildi" diyenler de az değil.

"Seçim öncesi yapılan "Diktatörlük", "otoriterlik", "israf" ve "tüm medya emrinde" gibi algı operasyonları tuttu. Maalesef bizimkiler de buna çanak tutan beyanatlar verdi. AK Parti seçmeni bile buna inanmaya başladı. Keşke şu an medyada göz önünde olan bazı itibarsız isimler bizi desteklemeseydi. Onların savunması bizi çok daha zor duruma düşürdü. Paralel yapıyla mücadele bile onların sayesinde sulandırıldı. Önlerine gelen herkese paralel diyerek bu ciddi meseleyi kişisel kavga aracı haline getirdiler. " diyenler var.

İl ve ilçe teşkilatlarında yapılan hataları dile getirdikleri için aşağılanarak partiden sürülen binlerce insanın isyan çığlıkları var. Teşkilatlarda ihale takibi yapıldığını, rant işlerine tamah edildiği, herkesin kendi dostunu, akrabasını istediği işe yerleştirdiğini söyleyenler var.

Aday gösterilmeyen aday adaylarının birer paçavra gibi kenara atıldığını ve bir daha yüzlerine bakılmadığını söyleyenler var.

4 bakanın Yüce Divan'a gönderilmemesi, Egemen Bağış'ın "Bakara,Makara"sı, Diyanet İşleri Başkanı'na uçak verileceğinin söylenmesi, 300 milyara "Çerez parası bu" denmesi, Bülent Arınç'ın, "Biz israfın önüne geçebilsek sizden vergi almazdık" demesi ve daha neler neler...

Memur bir başka dertli, emekli bir başka.. Polisler özlük hakları için, işçiler asgari ücret için yanıp tutuşuyor.

Daha pek çok şikayet var ve tamamını yazmak emin olun günler sürer...

Dünkü yazımı, "Seçmen AK Parti'ye, 'Yine gel, yeniden gel ama, yenilen gel" diyor duymuyor musunuz? 'Beraber yürüdük biz bu yollarda' denilen insanlar kayıp. Onların bulunması yeniden dirilişin anahtarı olacak" diye noktalamıştım.

Onların kazanılması hiç de zor değil.

Hatalardan arınıp bu küskünlere, "Size yeniden serüvenimize katılmanızı ve kaderimizi paylaşmanızı teklif ediyoruz" denilmesi yeterli...

Eğer bir erken seçim olacaksa, bu seçimin tarihi büyük ihtimalle Kasım ayının ilk haftasına denk gelecek. Yani AK Parti'nin ilk seçiminde yüzde 34'le iktidara geldiği tarih... 2002'deki dava partisinin küllerinden doğması için bundan daha büyük bir fırsat olabilir mi?