Ertuğrul Özkök, Başbakan Erdoğan'ın Belediye Başkanlığı döneminde yaşadığı bir anıyı anlattı. Özkök'ün bu anısı, Erdoğan'ın "Dinler Bahçesi"ni açacak olmasıyla ilgiliyd
Abone olErtuğrul Özkök, Başbakan Erdoğan'la İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı döneminde yaşadığı bir anıyı anlattı. Özkök'e bu anıyı hatırlatan Erdoğan'ın Antalya'da "Dinler Bahçesi"ni açacak olması. Özkök, "Helikopterdeki parti komiseri" başlıklı yazısında konuyla ilgili şu noktalara değindi...
BU hatıramı ikinci defa yazıyorum. Ama AKP’nin geçmişteki Refah Partisi’nden farkını görebilmek için bu karşılaştırmayı yapmanın yararlı olacağını düşünüyorum.
Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu yıllardı.
ÜÇ GAZETECİ
Bir gün Erdoğan’ın ofisinden aradılar.
İstanbul Belediye Başkanı helikopterle bize şehri dolaştırmak istiyordu.
Amacı yapılanları göstermekti.
Helikopterde, pilotlar dışında beş kişiydik.
Gazeteci olarak Başyazarımız Oktay Ekşi, Hasan Cemal ve ben.
Erdoğan’ın yanında ise o sıralarda belediyenin genel sekreterliğini yapan Kahraman Emmioğlu vardı.
Helikopterimiz Zeyrek üzerinde uçarken aşağıda yarı harabeye dönüşmüş küçük bir kilise gördüm.
Erdoğan’a, ‘Başkan bu kiliseyi onartamaz mısınız’ diye sordum.
Mesela Bulgaristan veya Yunanistan’da bir belediye ile karşılıklı bir anlaşma yapılabilirdi.
Onlar bir camiyi onarırdı, İstanbul Belediyesi de burada bir kiliseyi.
Ben bunları söylerken, Erdoğan, da ‘Olabilir tabii’ diyerek onaylıyordu.
Ama yanındaki Kahraman Emmioğlu hemen müdahale etti ve beni hayretler içinde bırakan şu sözleri söyledi:
‘O kiliseyi tamir edelim de tabanımız bizi tefe koysun. Öyle mi?’
Bu cevabı hiç unutmayacağım.
İRAN BİLE
Emmioğlu o gün gözüme bir ‘parti komiseri’ gibi görünmüştü.
Ben de kendisine şunu söylemiştim:
‘Yani sizin tabanınızın İran halkından daha mı fanatik dinci olduğunu düşünüyorsunuz?’
Bunu söyledim, çünkü o günlerde İran hükümeti resmi bir açıklama ile Hıristiyan dünyasının Noel’ini kutlamıştı.
Türkiye’de ise o güne kadar hiçbir resmi yetkili Hıristiyan dünyasına böyle bir mesaj yayınlama cesaretini gösterememişti.
Hadi bırakın öteki Hıristiyan ülkelerin halklarını, kendi vatandaşı olan Hıristiyanlar için bile bunu yapmamıştı.
Başbakan Tayyip Erdoğan yarın Antalya Belek’te ‘Dinler Bahçesi’ denilen bir kompleksin açılışını yapıyor.
Bu kompleks içinde bir cami, bir kilise ve bir sinagog var.
Gerçekten hoş bir mimari ile, herkesin ilgisini çekecek bir dini alan yaratılmış.
Herhalde dünyada bu üç ibadet mekanını yan yana getiren yer çok fazla yoktur.
Bunun Türkiye’deki ilk örneği Darülaceze idi.
Sultan Abdülhamid tarafından yaptırılan Darülaceze’de yan yana üç küçük ibadet yeri bulunuyor.
CAZGIR ÖCÜLER
Bakın nereden nereye geldik.
Kilise onarmaktan korkan bir zihniyetin yerini, kilise açmaktan çekinmeyen bir siyasi zihniyet alıyor.
Türkiye’de insanların değişimini gösteren en güzel örneklerden biri budur.
Emin olunuz AKP tabanı buna tepki göstermeyi bırakın, tam aksine sevinecektir.
Bu olaylar şunu gösteriyor.
Biz bu ülkede yıllarca ‘halkın istediğini’ veya ‘tepkisini’ hep kendi dar referans gruplarımız içinde belirledik.
Yakın çevremizdeki cazgır azınlıkların insanların bağırış çağırışlarını, halkın sesi sandık.
O yüzden de hep büyük korkular içinde yaşadık.
Kimimiz komünizm, kimimiz faşizm korkusunu; kimimiz laiklik, kimimiz de din elden gidiyor paniğini bütün Türkiye’nin korkusu haline çevirdik.
SIĞINAKTAN ÇIKMAK
Böylece hep birlikte bir korku ülkesi yarattık.
Şimdi artık şunu açıkça görüyoruz.
Bu korkular halkın değil, küçük marjinal grupların fanatik duygularının gıdasından ibarettir.
Ama bu cazgır azınlıklar hem bizleri, hem de toplumu esir almış durumdaydı.
Şimdi sevinerek görüyorum ki, hepimiz korkuyla sığındığımız nükleer paranoya sığınaklarından başımızı çıkarmaya başladık.
YAZI:Ertuğrul ÖZKÖK