Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, Samanyolu Haber Genel Yayın Yönetmeni Metin Yıkar’a kara para aklama, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Abone olAli Bulaç, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sonrasında kamuda görevden alınan memurların kolektif cezaya çarptırılmasını eleştirdi. Belli bir camiaya yakınlığı, sempatisi var diye kolektif bir şekilde görevden alınmaların mümkün olamayacağını söyleyen Bulaç, “Bunu kabul etmek mümkün değildir. Böyle bir şey hukuken de mümkün değildir, ahlaken de mümkün değildir, dinen de mümkün değildir. Çünkü suçlar bireyseldir. Cezaların da bireysel olması gerekir. Burada usul hatası yapılmaktadır” dedi
Bulaç ayrıca yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda hükümet tarafından yapılan açıklamalara eleştirilerde bulundu. Bulaç, “Diyorlar ki bu uluslararası bir operasyon hükümetimize karşı yapıldı. Bu operasyon 17 Aralık’da rüşvet ve yolsuzluk adı altında yapılıyor. Buna katılan görevlileri görevden alıyoruz. Bu çok önemli bir iddiadır. Bu iddianın ispat edilmesi gerekir. Ellerinde herhangi bir somut delil yok. Eğer öyle bir şey varsa idare hukukunun prosedürünü takip etmek suretiyle bunu yargılamak veya o prosedüre göre görevden almak lazımdı. Şahıslar böyle bir suç işlemişlerse, böyle bir operasyonun içinde yer almışlarsa, bütün bir camiaya sempati duyan veya yakınlık duyan veya camiaya yakın zan'lı olarak bilinen memurları görevden almak kolektif cezaya girer. Bu mümkün değildir. Böyle bir şey hukuken mümkün değildir. Ahlaken mümkün değildir. Dinen mümkün değildir. Çünkü suçlar bireyseldir. Cezaların da bireysel olması gerekir. Burada usul hatası yapılmaktadır” şeklinde konuştu.
“HÜKÜMET’TE USUL SORUNU VAR”
Bulaç, hükümeti usul sorunları içinde olmakla eleştirdi. Bulaç, “İktidarlarda yolsuzluklar olabilir. Tamam, ben bu yolsuzlukların üzerine gidiyorum. 11 senedir iktidardayım. İktidarda yolsuzluklar olabilir. Belediyelerde de olabilir. Merkezi yönetimde de olabilir. Bu bir toplumdur. Ben milyonlarca insanın kefili değilim. Elbette iyi insanlar var kötü insanlar var. Ben hükümetim, benim görevim adaletle yönetmek şeffaf bir yönetim kurmaktır. Olabilir bu çuvalın içine birtakım çürük elmalar da girmiş olabilir. Kazayla girmiş olabilir. Ben bunları ayıklayacağım. Yani hükümet bunları deseydi, bu hengâme ortaya çıkmazdı. Yani burada hükümetin kendisinde çok büyük usul hataları ortaya çıkıyor. Arkasından da bunlar ortaya çıkınca uluslararası operasyon diye bu topluma empoze ediliyor. Burada bir yanlışlık var. Hükümet bu işi kendime uluslararası bir operasyon olarak kabul ettim dediği andan itibaren işin rengi değişti. Bu olayı bununla ilişkilendirmek yanlış.” dedi.
'EĞER ÖYLEYSE VAHİM BİR DURUM VAR'
Bulaç, emniyet ve yargı içinde hükümete karşı çalışılıyor iddiaları hakkında, “Emniyet ve yargı hükümete karşı çalışıyorsa bu gerçekten vahim bir durumdur. Türkiye’nin kendi içinde kutuplaştığı anlamına gelir. Bunun somut olarak kanıtlanması gerekir. Bugün, bütün Ortadoğu yanıyor. Ortadoğu’da her taraf cehenneme dönmüş. Türkiye’de de çok farklı etnik yapılar var. Çatışma potansiyelimiz ülke olarak çok yüksek. Hükümet - Cemaat diye iki ayrı kutup ortaya çıkarıp çatıştırmak doğru değil.” diye konuştu.
“AK PARTİ TÜRKİYE ŞEMSİYESİ AÇMALIDIR”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ana felsefesinin ‘Balkon Konuşmaları’nda büyük şemsiye açtıran felsefesi olduğunun altını çizen Bulaç, AK Parti’nin kuruluş felsefesine uygun bir Türkiye şemsiyesi açmasının gerekli olduğunu dile getirdi. Bulaç konuşmasını şöyle sürdürdü. “Burada yapılması gereken şey AK Parti’nin kuruluş felsefesine uygun bir Türkiye şemsiyesi açmak. AK Parti'yi CHP’den MHP’den BDP’den ayıran en temel özelliği Türkiye’nin her tarafında oy almasıdır. Batıdan, doğudan, kuzeyden, güneyden, işçiden, köylüden, Alevi’den, çiftçiden oy alıyordu; Liberallerden de alıyordu. Ama 2011’den itibaren öyle bir noktaya geldi ki AK Parti giderek marjinalleşiyor. Bu çatışma nereye kadar gidecek? Recep Tayyip Erdoğan’a o balkon konuşmaları o büyük şemsiye açtıran ana felsefeydi. AK Parti o eski felsefesine dönmeli. Bütün Türkiye önünde şemsiye açmalı. AK Parti’nin yüreği Türkiye kadar geniş olmalı. Birileri AK Parti’ye çatışmacı kutuplaştırıcı dili kullanın diyor. AK Parti’ye siz bir tehlike ile karşı karşıya bulunuyorsunuz. 'Tehlikeyi ancak bu şekilde savabilirsiniz' diyor. Bu son derece yanlış bir tutumdur.”
“ATEŞE BİR BARDAK SU İLE GİTMEK LAZIM”
Türkiye’nin 2002 yılında olduğu gibi ciddi bir reform yapması gerektiğini söyleyen Bulaç konuşmasını şöyle tamamladı: “Türkiye çok geriliyor. AK Parti’ye mensup, cemaate mensup, diğer cemaatlere mensup insanlar çok üzülüyorlar. Herkes üzülüyor. Çünkü bu toplumun birliği beraberliği dirliği bozulursa Allah muhafaza bizi çok daha kötü günler bekliyor. O yüzden ortamı mutlaka soğutmak lazım. Ateşe bir bardak su ile gitmek lazım. Yoksa bizi kötü günler bekler. Ben bundan çok endişe ediyorum.”