BIST 9.949
DOLAR 35,16
EURO 36,71
ALTIN 2.972,07
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

AK Parti mitingine gideni vuracaklardı

Arınç, Bursa'da öyle bir iddia da bulundu ki şaşırttı. İşte Arınç'ın o şok örgüt iddiası!

Abone ol
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Erdoğan'ın Hakkari'ye giderek mitingi yapmasının başlı başına kahramanlık olduğunu söyledi. CHP'nin bölgeden çekildiğini bir milletvekili bile çıkaramadığı dönemlerin olduğunu hatırlatan Arınç, Kılıçdaroğlu'nun oy uğruna orada BDP ile işbirliği yaptığını söylerken örgütün AK Parti'nin mitingine katılanları ölümle tehdit ettiğini ileri sürdü!

Bülent Arınç, Bursa Olay TV'de yayımlanan ''Ahmet Emin Yılmaz'la Siyaset'' programında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Arınç, tartışmalı Hakkari mitingi ile ilgili olarak Erdoğan'ın Hakkari'ye giderek büyük kahramanlık örneği sergilediğini söyleyerek örgütün baskı, tehdit altında tuttuğu bazı şehirlerde belli noktalar olduğunu iddia etti.  Arınç, şöyle konuştu:

'Sadece baskıyla sadece korkuyla... Hiç birisi insani değil, 'kapatacaksınız, hatta şuraya geleceksiniz' diyebiliyorlar. BDP'li siyasetçiler de bunu aynen uyguluyorlar. Yani Sayın Başbakan'la ilgili bir olay değil, geçmişte her vesileyle kepenk kapatmalar olmuştur. Ancak Başbakan'a karşı tabii bu bir protesto eylemidir. Örgüt talimat vermiştir, herkes dükkanlarını kapatacaktır. Ben de o bölgeye gittim, geldim, sadece bu dönemde değil. Ben o bölgeyi çok eskiden beri tanıyorum, özel ilgim var, o konuyla ilgili araştırmalarım var ve ben Şırnak'tan, Diyarbakır'dan, Van'dan, Hakkari'den sürekli bilgi alan ve oralarla ilişkisini devam ettiren bir insanım'' diye konuştu. 

BDP'NİN TAVRINA TERBİYESİZCE YORUMU

Bölgede esnafın ve halkın bizar durumda olduğunu belirten Arınç, şunları kaydetti:

''Başbakanımızın gelişinde öncesine dikkat etmemiz lazım. Bana kalırsa bugün Hakkari'ye BDP dışında siyasetçi sokmamak gibi çok terbiyesizce, çok vicdansızca, hiç bir siyasi özgürlüğün kabul edemeyeceği şekilde bir baskı var. Başbakan'ın oraya gitmesi başlı başına bir kahramanlıktır, cesarettir, doğru olanı yapmıştır. Bu ülkenin her yeri bizim, devletiyle milletiyle kaynaşmış bir ülkeyiz. 'Orada örgütün hiç bir etkisini kabul etmiyorum. Hakkarili'de benim kardeşim onun da devlete bağlılığı var. O örgütten farklı, masum insanlardır' gözüyle Hakkari'ye bakıyoruz. Ben de o gözle bakıyorum, siz de o gözle bakıyorsunuz. Ama başka siyasetçiler Hakkari'ye gitmeyi akıllarından bile geçirmezler.

"DIŞARI ÇIKANI VURACAĞIZ TEHDİTİ"

Başbakan gitmiştir. Ve onun gideceğini haber alan ve bunun gerçekleşeceğini bilen örgüt ve örgütün doğrultusunda siyaset yaptığını zannedenler, bu eylemleri yaptılar. Bütün belediye, bütün kepenkleri kapattırdı. Çöpleri sokağa döktüler. Çöpler toplanmadı, belediye binasını kapalı tuttular. 'Hiç kimse dışarıya çıkmayacak, mitinge katılmayacak, alkışlama yapmayacak'. başkalarını da biliyoruz, hatta birilerinin kapısının önüne eylemci koyup, 'dışarı çıkarsan seni vuracağız' denildi, bunları biz biliyoruz. Buna rağmen Başbakan gitti ve her şeyi göze alan diyelim ki 300, 500, bin kişiyle de mitingini yaptı ve örgüt için en ağır şeyleri söyledi. Bunu hangi siyasetçi olursa olsun alkışlaması gerekir, çünkü hepimizin örgüte, örgütün eylemlerine karşı bir tavrımız olacaksa onun hedef aldığı bir Başbakan'ın yaptığı doğru ise hepimizin sahip çıkması lazım.''
MHP GİDEMEZ CHP İSE...

Arınç, MHP'nin Hakkari'ye gidip gitmeyeceği ile ilgili olarak, ''Gitmez bildiğim kadarıyla, giderse nasıl karşılanır onu da pek bilemiyorum, ama CHP farklı karşılandı'' dedi. 
CHP mitingi öncesi belediyenin açıldığını, sokaklarda çöplerin toplandığını, bütün dükkanların açılması ve bütün BDP'lilere ''mitinge katılın'' talimatının verildiğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu:

''Bir gazetede boy boy fotoğrafları da yayımlandı. İsmini vermeyeyim. CHP'nin mitingine katılan BDP'lilerin eski görüntüleri fotoğrafları ile birlikte yayımlandı... Ben sadece fotoğraf veriyorum, fotoğrafta molotofkokteyli atarken tespit edilen insan, CHP'nin mitinginde elinde CHP bayrağı ile. Bu bir, ikincisi çöp yok, üçüncüsü kepenkler açık, dördüncüsü de bir destek var. Bu nedir Allah aşkına, Başbakan'dan esirgenen ama Kemal Kılıçdaroğlu için ayaklarının altına kırmızı halı serilmesi neyi ifade ediyor. Bu 'bende oraya gittim ve Başbakan'dan farklı olarak alkışla karşılandım ve benim mitingim daha kalabalıktı.' Peki bugün sordular 'o mitingde bir tek Türk bayrağı yoktu.' 'Olsun varsın' dedi, 'Biz onu kalbimizde yaşatıyoruz' dedi. Kemal beyde söz çok maşallah her şeyin altından kalkabiliyor. Ama başka bir mitingde elinde Türk bayrağı olmayan bir kalabalığa Başbakanımız hitap etseydi, ben onların ne söyleyeceğini az çok tahmin ediyorum. Yani bu mitingde şu yoktu, şu yoktu hepsine eyvallah diyor. Bu CHP'nin, bu Kemal Kılıçdaroğlu'nun, tüm CHP'yi de ben bu işin içinde kabul etmiyorum, 'Ben oraya gideceğim, onlar beni alkışlayacaklar, ben onlarla bir iletişim kuracağım ve yıllardan beri biz Güneydoğu'dan milletvekili çıkaramıyoruz, artık CHP'nin Güneydoğu'da varlığını şu veya bu şekilde ispatlayacağım' çabası.''

"BU ÜLKEDE OLMAZ OLMAZ DEMEYİN"

Arınç, ''MHP'deki kaset skandalı seçimle mi alakalıdır yoksa parti içi hareketlerle mi? sorusuna karşılık ''Belki de hepsi'' yanıtını verdi. Komplo teorilerine çok fazla kafa yormadığını belirten Arınç, şöyle devam etti:

''Siyasette, başka bir partili hakkında, geçmişte belki bazı bireysel olaylar yaşanmıştır ama bir partinin 10 tane genel başkan yardımcısı, başkanlık divanı üyesi hakkında, arka arkaya bu kasetler çıkınca ve hiçbirisi de (Hayır, benim böyle bir kasetim yok. Ben böyle bir kadın tanımıyorum. Hiçbir yerde de bir araya gelmedim) demediyse, bu, sayı itibarıyla da 'MHP'nin kurumsal kimliğine yönelik bir sabotaj mı, yoksa bu kişilerin siyasi hayatlarını bitirmeye yönelik bir sabotaj mı' diye sorulabilir. 

Ben yapanları tanımadığım ve amaçlarını da bilmediğim için doğrusu kesin bir kanaate sahip değilim, ama Türkiye'de geçmişte yaşadığımız bazı olaylara da bakarak, belki bunların hepsini amaçlayan birileri bu işleri yapmış olabilir diye düşünüyorum. Çünkü geçtiğimiz günlerde bir gazetede İnan Kıraç'la ilgili bir haber vardı. Kıraç, önce Baykal'a gitmiş, (Şunlar şunlar milletvekili olmasın) demiş. Sonra Baykal, Kıraç'ın söylediklerini yanındakilere aktarmış. Onlar da (Öyle şey mi olur?) demiş. Ondan sonra da kaset çıkmış. Bunlar, Türk toplumunda saygın bildiğin insanlar. Bu tür olayların içinde toplum mühendisliği yapmayı veya Türkiye'de hükümetleri şekillendirmeyi amaçlamış olabilirler mi? (Olmaz olmaz) demeyin, olmaz olmaz. Burası Türkiye.''