BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

AK Parti ile gelen APS ile gider

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, Malatya'daki mitinginde hükümete yüklendi.

Abone ol

Baykal, "Devlet yöneticisi herkese söylüyorum. AKP ile gelen APS ile gider. Yani AK Parti ile gelen Acele Posta Servisi ile gider. Bu dünya kimseye baki değil. Kanuni Sultan'a kalmamış bu dünya. Kimsenin yanına bunlar kalmaz." dedi.

Deniz Baykal, hükümetin Tunceli'de yaptığı yardımları eleştirerek, "Al sana buzdolabı çamaşır makinesi diyor. Al sana koltuk diyor. Al bunu ver oyunu diyor. Şu Tunceli'de olanlara ne diyorsunuz. Demokraside böyle bir şey var mı ya. Nereden geliyor bu değirmenin suyu" dedi.

Deniz Baykal, Malatya'nın sorunlarını yakından bildiğini belirterek, "Malatya, kayısının dünyadaki merkezidir. 200 milyon dolar, 50 bin aile 250 bin kişi. Bu konu Malatyalıların hepsini ilgilendiriyor. Bunlar ne yaptı, kayısı birliği kapattı. Kayısıya sen sahip çıkmazsan ne olacak. Kayısıya sahip çıkmamışsın. Biz gelirsek sahip çıkacağız." şeklinde konuştu.

Şanlıurfa'daki milletvekillerinin konuşmalarını de eleştiren Baykal, "Bakın Şanlıurfa'da milletvekilleri demişler ki. Biz ceketi koysak seçiliriz. Eskiden başka bir şey deniliyordu. Malatya'da da ceketi koyup seçilecekler mi? Göreceğiz. Ben size gerçekleri söylüyorum. Benim görevim gerçekleri ifade etmek. Sadece görevli olan ben değilim ki siz de görevlisiniz. Sizin göreviniz doğruyu tutup kaldırmak. Böyle yaparsanız Türkiye'nin önünü açarız el ele verirsek Türkiye'nin önünü açarız." diye konuştu.

Deniz Baykal Tunceli'de yapılan yardımları eleştirerek, "Bunlar halkın kalbine girme, halkın rızasına girme noktasının ilerisine gittiler. Halka şantaj yapmaya başladılar. İktidarlar bu noktaya yenilmeye başladıkları zaman gelirler. Ya seni oraya başbakan olarak bu millet getirdi. Sana afra tafra yapmak yakışıyor mu?" diye konuştu.

Baykal, "Adayıma oy vermezsen ben sana gösteririm, diyor. Adam olmuş iktidar olmuş dediğine bakın. Bunun bir derse ihtiyacı yok mu?. Al sana buzdolabı çamaşır makinesi diyor. Al sana koltuk diyor. Al bunu ver oyunu diyor. Şu Tunceli'de olanlara ne diyorsunuz. Demokraside böyle bir şey var mı ya. Nereden geliyor bu değirmenin suyu. Halkın parası ile halkın oyunu alacaksın. Valiye diyor ki görevlisin, o da gidip dağıtıyor. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) olmaz böyle bir şey diyor ama dediğiyle kalıyor. Başbakan bu beni ırgalamaz diyor. var mı böyle bir şey?" şeklinde konuştu

Baykal, "Demokraside kimse kimseye güvenmemelidir. Sadece hukuka, hakka, adalete güveneceğiz. Vicdana güveneceğiz. kimse kimseye güvenmesin. Arkamda başbakan var deme. Onlar gider hesabını sen verirsin. Buradan bütün görevlilere valilere yöneticilere söylüyorum. Devlet yöneticisi herkese söylüyorum. AKP ile gelen APS ile gider. Yani AK Parti ile gelen Acele Posta Servisi ile gider. Bu dünya kimseye baki değil. Kanuni Sultan'a kalmamış bu dünya. Kimsenin yanına bunlar kalmaz."

DENİZ BAYKAL, İKİNDİ EZANININ OKUNDUĞU SIRADA KONUŞMASINA ARA VERDİ

İkindi ezanıyla konuşmasına ara veren Deniz Baykal, konuşmasına yine hükümeti eleştirerek devam etti.

Baykal, "Başbakan, benim için (Almış eline kırmızı kaplı bir dosya var) diyor. Her kırtasiyecide dosya var da dünyada hakkında suç duyurusu olan başka bir dosya var mı yok. O dosya Türkiye'de var. Başbakan'ın dosyasında en ağır suçlara dayalı savcılık fezlekeleri var. Yani Türkiye'de ya da dünyada başka bir ülkede böyle bir olaya tanık olmak mümkün değildir." dedi.

Başbakan Erdoğan'ın miting alanlarında hep geçmişten bahsettiğini belirten Deniz Baykal, şunları söyledi: "Geçmişi eleştirme gel bu günlere. Senin suçladığın İsmet Paşa dünyada bir fazilet abidesi olarak yer almıştır. Ben Başbakan'ın arkasından konuşmak istemiyorum o da benim arkamdan konuşmasın. Çıkalım televizyona milletin önünde doğruları söylemekten ne kaçıyorsun. Bunu söylüyorum olmuyor. Bak sen bağırıp çağırıyorsun. Böyle bağırıp çağırmakla olmaz. Ben Deniz Baykal'ım, sen Recep Tayyip Erdoğan'sın gel dokunulmazlıkları kaldıralım. İkimizinkini kaldıralım. Hadi hodri meydan gerçekler ortaya çıksın. Gel dokunulmazlıklarımızı kaldıralım ya da gel karşılıklı konuşalım. Gel sana bir kıyak yapayım. Gel televizyona çıkalım ne oğlanlarının kuyumcu dükkânlarından söz edeceğim, ne Telekom'un satılışındaki karanlık yollarından ne Deniz Feneri'nden bahsetmeyeceğim. Gel milletin derdini konuşalım, gel çiftinin derdini konuşalım esnafın derdini konuşalım, gel onu konuşalım. Daha ne yapayım. Millet işsizlikten kırılıyor. Geçen dedi ki çare varsa söyle. 7 tane çare söyledim, yine bana kızdı."