BIST 9.640
DOLAR 34,66
EURO 36,63
ALTIN 2.946,92
HABER /  POLİTİKA

Ak Parti 13 fire verdi

TBMM'de kritik saatler bitti. Tezkere Meclis'ten geçti. Bakın kaç kabul, kaç red oyu vardı?

Abone ol

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurlarını, Irak'ın kuzeyinden Türkiye'ye yönelik terör tehdidi ve saldırılarının bertaraf edilmesi amacıyla sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere bu bölgeye göndermek için Hükümete verilen yetki süresinin, 17 Ekim 2008'den itibaren 1 yıl daha uzatılmasını öngören Başbakanlık Tezkeresi, 18'e karşı 497 oyla TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Elektronik cihazla yapılan açık oylamaya, 515 milletvekili katıldı. 

TOPLAM OY : 515
EVET OYU      : 497
RED OYU        : 18  

Tezkereye DTP'nin oylamaya katılan 17 vekili ile Ufuk Uras red oyu verdi.


KİMLER RED OYU KULLANDI?

TBMM tutanaklarına göre, 18 milletvekili ret oyu kullandı. Red oyu verenler ise DTP'nin 21 milletvekilinden 17'si ve ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras oldu...

OYLAMAYA KATILMAYAN VEKİLLER

Oylamaya 32 milletvekili katılmadı.

CHP: (8) Eşrem Erdem (Ankara), Gökhan Durgun (Hatay), İlhan Kesici (İstanbul), Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul), Bayram Meral (İstanbul), Mehmet Sevigen (İstanbul), Oğuz Oyan (İzmir), Faik Öztrak (Tekirdağ),

AKP: (13) Sait Açba (Afyonkarahisar) Kazım Ataoğlu (Bingöl), Suat Kınıklıoğlu (Çankırı), İrfan Gündüz (İstanbul), Mehmet Şahin (Malatya), Bülent Arınç (Manisa), Mustafa Açıkalın (Sivas), Ziyaeddin Akbulut (Tekirdağ), Kemalettin Göktaş (Trabzon-TBMM'yi temsilen Belgrat'ta bulunduğu için oylamaya katılamamıştır), Eyyüp Cenap Gülpınar (Şanlıurfa), Abdülkadir Emin Önen (Şanlıurfa), Vahit Erdem (Kırıkkale), Yaşar Yakış (Düzce)

MHP: (3) Nevzat Korkmaz (Isparta), Gündüz Aktan (İstanbul), Reşat Doğru (Tokat)

DTP: (4) Akın Birdal (Diyarbakır), Selahattin Demirtaş (Diyarbakır), Gülten Kışanak (Diyarbakır), Aysel Tuğluk (Diyarbakır)

DSP: (1) Harun Öztürk (İzmir),

Bağımsız: (1) Mehmet Yaşar Öztürk (Yozgat).


DAKİKA DAKİKA TEZKERE OYLAMASI:

CHP MİLLETVEKİLİ ŞÜKRÜ ELEKDAĞ

Geçen yılki tezkereden bu yana terör eylemleri devam etti. Ülkemizde yüzlerce ocak söndü. Aktütün olayı düşündürücüdür, araştırılması gerekmektedir. Bir karakolun savunulabilir, askerimizi koruyabilen bir yapı haline getirilmesi gerekirdi. Karakoldaki eksiklikleri, inşaat ve mali zorluklara bağlamak doğru değildir.

Hükümetin terör konusunda 3 temel zafiyeti var. Birincisi hükümetin caydırıcı bir strateji uygulayamaması. Barzani’nin PKK’ya yataklık yapmasının ve destek vermesinin nedeni biliniyor. Barzani, PKK’yı bir pazarlık aracı olarak kullanmak istiyor. Bu durumda Barzani’nin Türkiye’nin düşmanı olduğunu ve terörün baş destekçiliğini yapmadığını düşünen var mıdır?

Barzani’yi PKK’ya destek vermekten caydırmak zorunludur. Bu bakımdan Türkiye politikasıyla, Barzani’ye PKK’mı Türkiye’mi seçimini yaptırmak zorundadır. Geçen sene bu kürsüden bunları söylemiştim.

Bu caydırıcı politikalara en iyi örnek Türkiye ile Yunanistan arasındaki karasu konusunda yapılmıştır.

Türkiye Ege’deki hakları korumak hususunda sarsılmaz bir irade ortaya koydu. Yunanistan’ın Ege’de karasularının 6 mil’in üzerine çıkarmasının, savaş nedeni olacağını ilan etti.

Türk Genelkurmay’ı buna mukabele edecek uygun bir stratejiyi uygulamaya koydu.

Bu planı uygulayacak askeri güç Ege’de konuşlandırıldı.

Öcalan’ın ve PKK’nın Suriye’den çıkarılmasında da aynı yol izlendi.

Caydırıcı politika uygulandığında kuvvet kullanmaya gerek kalmayabilir. Kurşun atılmadan sonuç alma imkanı doğar.

Hükümet Kuzey Irak konusunda böyle bir politika uygulayacaksa önce Barzani Türkiye’nin düşmanı demelidir. Ama eğer Türkiye bundan korkarsa, ozaman Barzani’de sergilenen teslimiyetten yararlanır.

Tabi bir de ABD faktörü var. Genel kanaat, Barzani’nin tutumunun ABD’den aldığı cesaretle yaptığıdır.

5 Kasım 2007’de Erdoğan ve Bush arasında yapılan mutabakattan geliyor.

ABD, PKK konusunda işbirliği sağlamayı kabul ediyor ama Türkiye’ye de bir yasak getiriyor. Bu yasak, TSK’nın ABD’nin izni olmadan hiçbir operasyon yapamaz.

Hava operasyonlarıyla terörün kökü kazınamaz. ABD kara harekatı yapabilme izni vermiyor.

Hükümet ABD’nin istihbarat vermesi karşılığında, Kuzey Irak’a müdahale hakkından vazgeçmiştir.

Böylece ABD Barzani’ye, “Türkiye’nin elinden operasyon aldık” demiştir.

Böyle olmasa Barzani, Türkiye’ye “Kerkük sorununu karışırsanız, Diyarbakır’da halkı sokağa dökerim” diyebilir mi?

Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin meşru müdafaa hakkından vazgeçerek, Barzani karşısında ülkesini savunmasız bıraktı. Terörle mücadele için topyekun bir mücadele anlayışı gerekir.

Esasında her uluslararası sorunda şartlar farklıdır. Türkiye'nin bu noktada caydırıcı olabilmesi için şu dört hususa dikkat etmelidir:

1- Tehtidin odağı açıkça ilen edilmelidir.
2- Tehtidi bertaraf edecek strateji oluşturulmalıdır.
3- Bu konuda gerekli kuvvet ilgili yere konuçlandırılmalı
4- Karşı taraf, şartların olgunlaşması halinde kuvvet kullanılacağına inanmalıdır.

Bu konuda Barzani, Türkiye'nin düşmanı olarak açıklanması gerekmektedir. Eğer Türkiye bunu açıklamassa, Barzani'de cesaretlenir. Bizimle farenin kediyle oynadığı gibi oynar.

ABD, PKK ile mücadeleyi destekliyor; ancak Türkiye'ye bir şart sunuyor. O da Kuzey Irak'a ABD'nin haberi olmadan herhangi bir operasyonu mümkün kılmıyor.

ABD evet bize istihbarat paylaşarak hedefler gösteriyor; ancak bunlar sadece gösterişten ibarettir, dallarıdır gövdesi değil!

Hükümet 6 yıldır bu tür kapsamlı bir mücadele yapamamıştır.

CHP olarak tezkereyi desteklediğimizi açıklar hepinize saygılarımı sunarım.

MHP ANKARA MİLLETVEKİLİ DENİZ BÖLÜKBAŞI

Alçak saldırının hemen ardından tezkere görüşülmektedir. MHP birinci tezkereyi tüm gücüyle desteklemiş ve bu konuda tüm samimiyetiyle eksikliklerini söylemiş ve bunu yine bu kürsüden dile getirmiştir. Yine açıkça söylemem gerekirse MHP, bu tezkereye de tüm gücüyle destek vereceğini söylemek isterim.

Türkiye, iki cephede mücadele etmekle karşı karşıyadır. Terör meselesi, uzun vadede ve caydırıcı bir politikayla yürütülmesi gerekmektedir.

Terör unsurlarını konuyan ve faaliyetlerini destekleyen kesimler için yeterli önlemlerin alınması mutlak bir sorundur.

PKK'nın Irak'ın Kuzey'inden tasfiye edilmesi 5 ana noktada toplanmaktadır. Bu tasfiye kriterleri bizim değerlendirmelerimiz olmayıp, hükümetin ABD ile yapılan görüşmelerde masaya götürdüğü kriterleridir.

PKK'nın en büyük destekçisi Kuzey Irak'ta yerel yönetime sahip Barzani'dir. Barzani ve peşmergeler teröristlere destek vermekti, yaralanan PKK'lılar yine buradaki hastanelerde tedavi edilmektedir. Habur'dan alınan haraçlar PKK'ya iletilmekte ve Avrupa'dan gelen destekler yine Barzani aracılığıyla PKK'ya iletilmektedir.

Barzani, PKK'nın siyasi hamiliğini üstlenmiştir. Barzani'nin siyasi çözüm recetesi ise Kuzey Irak'ta uygulanan etnik yapının Türkiye'ye uygun görmektedir.

AKP ise tüm bunların karşısında topal bir strateji belirlemiştir.

Hükümet içi boş niyet mektuplarıyla hayal kırıklığına uğramıştır.

PKK'nın tasfiye edilememesinin bir diğer nedeni ise ABD'nin inciti desteğidir. ABD nedeniyle Kuzey Irak'a düzenlenen operasyonlar dar kapsamlı ve sadece hava harekatlarıyla sınırlı kalmıştır.

Türkiye terörle mücadelede çok önemli bir yol ayrımındadır.

Barzani'nin PKK'ya desteği mutlaka kesilmelidir. Hükümet bu konudaki önlemlerini almalı eğer engellenemesse askeri müdahalenin hedefi haline geleeceği açıkca ifade edilmelidir. Eğer yine de bu konuda bir sonuç elde edilemesse o taktirde bu bedel fiilen ödettirilmelidir.

ABD ile yeni siyasi-askeri bir işbirliği yapılması gerekmektedir.

Terör yuvalarına karşı geniş çaplı bir harekat düzenlenmelidir. Kuzey Irak'ta kara kuvvetleri bulundurulmalı, tampon bölge oluşturulmadır. Türkiye'ye bu desteği vermek ABD'nin samimiyet sınavı haline gelecektir.

DTP VAN MİLLETVEKİLİ FATMA KURTULAN:

Toplumsal sorunları mecliste tartışmamız gerekir. Demokratik çözümler bulunması en doğru çözüm olacaktır.

Demokratik yapılanmaların yerine MGK'nın getirilmesi de işte bu baskıcı anlayışın etkisi altında kalmıştır.

Bireyi devlet için gören bir zihniyet, aynı zamanda devlet için bireyi de düşman olarak görecektir.

Bu da Susurluk, Ergenekon gibi karanlık yapılanmaların oluşmasına neden olmuştur.

Tezkere karşımızda acı bir gerçek olarak karşımıza çıkmıştır.

Sorunları görmezden gelmek ve güce dayalı bir sistem oluşturmak meclisin fonksiyonlarını yerine getirememesi anlamı taşımaktadır.

Yasal düzenlemeler Kürtler ve diğer etnik grupların Türklerle eşit haklara sahip olmadığını göstermektedir.

Ortak vatanda, ortak bayrak altında Kürtlere yaşam hakkı verilmelidir. Hedefimiz çağdaş ve evrensel değerlerin yükseldiği demokratik bir yaşam biçimidir.

Bize aklını başına al diyen siyasi parti liderlerine diyoruz ki aklımızı başımıza aldık ve şimdi size sesleniyoruz. Biz tezkereye hayır diyoruz, sizlerinde desteklemeyeceğinizi umut ediyoruz.

AK PARTİ KOCAELİ MİLLETVEKİLİ NİHAT ERGÜN

Ülkemizin bütünlüğünde kasteden silahlı bir terör örgütü bulunuyor ve sürekli olarak masum insanlarımızı öldürüyor, karakollarımıza saldırıp askerimizi polisi öldürüyorsa, sınır ötesi harekat zorunlu kılınmaktadır.

Terör örgütünün dağ kadrolarının kaldırılması finans kaynaklarının kesilmesi, örgüte yurt dışından katılımın önlenmesi sağlanmalıdır.

Türkiye yaz kış demeden her türlü operasyonu yapmaya imkânının bulunduğu görülmüştür. Terörle mücadelemizde ABD ile ilk defa PKK’yı ortak düşman eden, sınır ötesi operasyonlarda işbirliğine yönelen bir tutum olmuştur.

Bu tutumun daha ileri bir düzeyde işbirliğine dönüşmesi gerekiyor.

Sınır ötesi askeri müdahalemiz konusunda, AB’nin tutumu da son derece olumludur. Bu olumlu yaklaşımların önümüzdeki süreçte terörün finans kaynaklarının kurutulması sağlanmalıdır.

Haklılığımızın bütün dünya tarafından kabul edilmesinde, hükümetimizin kararlılığının yönü büyüktür.

HÜKÜMET SÖZCÜSÜ CEMİL ÇİÇEK

Ortadoğu'nun içinden çıkılmaz gerçeğini ve Türkiye'nin gerçeğini tüm yönleriyle ortaya koymalıyız ki provokasyonlara alet olmayalım. Tedbirde kusur ettiğini düşünenler, takdirde bahene aramasınlar. Yaptıklarımızı gözden geçirmeliyiz. Herkesten beklentimiz budur.

Terörle mücadelenin iki ön şartı var. Biri siyasi kararlılık. Diğeri halkın desteği...

Bir süreden beri, her ne sebeple olursa olsun kafa karıştırıcı değerlendirme yapılıyor. Bir tanesi 17 Ekim 2007 günü TSK’nın terörle ve teröristle mücadelede bir imkan olarak düşünülen 903 sayılı karar çerçevesinde TSK tarafından sınır ötesinde yapılacak harekâtın hudut zamanının bildirilmesi Genelkurmay Başkanlığı’ndan istendi.

TSK’nın terör tehditlerini bertaraf etmek ve sınır ötesi harekat ircaa etmek üzere,

Terör örgütünün bulunduğu bölgeler ile askeri harekatın askeri ihtiyaçlara göre sürdürülmesi,

Genelkurmay Başkanlığı’nca, kullanılacak gücün askeri ihtiyaçlara göre belirlenmesi ve Başbakanlığa bilgi verilmesi.

Nasıl bir harekat olacak, hududu ne olacak, ne miktar bir birlik bulunacak gibi bir çok soruyu içeren bir bilgi verildi.

Gereğini siz yapacaksınız, hükümet olarak size destek vereceğiz.

Gereğinin yapılabilmesi açısından makul süre içerisinde Başbakanlığa bildirilmesi istenmiştir.

29 hava harekatı yapılmıştır. Bir kara harekâtı tarzında bu tezkere bugüne kadar kullanılmıştır. Bu tezkereden beklenen muradın hasıl olması bakımından daraltılan bir durum söz konusu değildir.

TSK’nın terörle mücadelede bir kısım imkânları talep ettiği buna yeterli imkânın verilmediği yönünde. Bu kesinlikle doğru değildir.

İnsan hayatı söz konusu olduğu zaman para teferruattır.

100 km az yaparız, 4 bina az yaparız, gerekirse aç yatarız bu parayı sağlarız.

Terör uzmanlığından dolayından değil terörle mücadelede güvenlik birimlerimizin karşılaşacağı ödenek sıkıntısı varsa bunu anında karşılamak içindir.

Hükümet sanki para vermiyormuş gibi değerlendirme yapılıyorsa burada iyi niyet yoktur.

Bu tezkere kabul edildikten sonra, terör konusunda dış dünya Türkiye’nin yanında yer almıştır.

Biz Kıbrıs'ta haksız mıydık?

Ama 2 keçinin doymadığı yerden 9 kağnı ot yolduruyorlar adama.

Hükümet bunu anlattı. Herkes terörle mücadelede Türkiye’nin haklılığını kabul ettiyse bunu hükümetimiz sağlamıştır.

Irak ile ABD ile Arap ligi ile AB ile BM ile NATO ile bütün bu süre zarfında herkesin kendi çapında katkıları olmuştur ki bugün bu meseleleri biraz daha rahat bir ortamda konuşma imkanını buluyoruz.

İnanıyorum ki bu son tezkere olsun

MHP MİLLETVEKİLİ KÜRŞAT ATILGAN

Aldığım bilgiye göre az önce Diyarbakır’da bir polis aracı tarandı. 1 şehidimiz var.

Kanlı terör örgütünden ve onun destekçisinden, evlatlarımızın hesaplarının soracağına da inanıyorum.

Türkiye 25 yıldır mücadele etmektedir. 1984’ten 2002 yılına kadar Türkiye’nin bunun adı terör sorunuydu. Yani bizimde içinde bulunduğumuz hükümet 2002 yılında, iktidarı devrederken terör ülkenin gündeminden düşmüştü, şehit sayısı 3 yada 5’i geçmeyecek şekildeydi.

Peki ne oldu da 6 yılda bu kadar şiddetli arttı? Bunun sebebi bana ve MHP’ye göre daha önceki büyün bu işte mücadele edenler, bu ülkenin adı terör problemi iken, bu iş biraz kimlik ve hak arama sorunu olarak görülmeye başlandı ve terörün ümitlenmesine, teröre prim verildi.

Az önceki konuşmalarda biraz ümitlendim. Aradaki 5 yıllık farklı anlayışın bugün değişmesinden memnunluk duyuyorum.

Geçtiğimiz 25 yılda da Kuzey Irak’ta üstlendiler. Orada barındılar, eğitim yaptılar, silahlandılar, fırsat bulduklarında Türkiye’ye geçerek pusu kurdular, büyük şehirlerde masum insanlarımızın katledilmesine vesile oldular.

Türk milletini kahreden, teröristin yaptığı her eylemden sonra gerçek niyetlerini gizleyerek sarf ettikleri eylemlerdir, terörü lanetlemeyen taraflardır.

Kafamızı biraz kaldırdığımızda, bu millete ihanet edenlerin nasıl zulüm çektiklerini görürüz. Bu onurlu insanların tamamı bu cumhuriyeti kurmuştur. Bütün farklılıklarıyla bu coğrafyadaki insanlar milletimizin bir parçasıdır.

Gönül ister ki bu tezkere oy birliği ile bu meclis’ten geçsin. Böyle olsa teröristlerin alacakları mesajlar vardır.

Bu tezkere ile TSK ve hükümet caydırıcı bir koz elde edecektir. Caydırılamazsa, caydırılmasına vesile olacak operasyon yapılacaktır.

Barzani’nin PKK’ya verdiği destek bellidir. Bu desteği kesmesini beklemek saflık olur. Bölgesel yönetim liderinin anlayacağı tek dil kalmıştır o da kuvvettir.

Türk siyasetinin Irak’taki en büyük kozu TSK’nın gücüdür.

Barzani neden PKK’ya destek versin diyebilirsiniz.

150 yıllık hayaline Türkiye topraklarını da bu hayaline dahil etmiştir. Barzani’nin rüyasından uyandırılabilmesinin de en büyük etkeni TSK’nın gücü olacaktır.

Ne Roma’da ne Bizans’ta ne Osmanlı’da güneydoğu Anadolu bölgesinde böyle bir vurucu kuvvet olmamıştır.

Sayın Başbakan ve Bush’un Washington görüşmesinde PKK ortak düşman olarak görülse de, sadece istihbarat paylaşımına indirgenmiştir.

Bu istihbarat paylaşımı çok abartılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yeterince istihbarat olanağı vardır.

Türkiye gelinen noktada Kuzey Irak ile ilgili kendi gücüyle kontrol etmekten başka çare kalmamıştır.

Türkiye’nin PKK’yı yok etmesinden başka çare kalmamıştır. Aksi takdirde duyduğumuz acıları tekrar duymak zorunda kalırız.

Terörizmle mücadelenin askeri bacakla mücadele etme sonuç alınmaz. Terörizmin mali bacağının kırılması gerekir. Bu teröre kimlerin nasıl nerede ne kadar miktarda yardım ettiğini tespit etmek zor değildir.

Diğer taraftan teröre destek veren siyasilerle ilgili TBMM’de dokunulmazlıkla ilgili yeni düzenlemeler getirilmelidir.

Son olarak, bölgedeki göçer hareketlerinin kontrol altına alınmasıdır. Yurt içindeki teröristler göçerlerden lojistik destek almaktadırlar.

SİVAS BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLİ MUHSİN YAZICIOĞLU

Tezkere bugün uzatılacaktır. Ancak mesele yetki vermekten ve operasyon yapmaktan ibare değildir.

Terör 25 yıldır devam ediyor, bu kadar sürede devam etmesi uluslar arası güçlerin varlığını açıkça ortaya koymaktadır.

Demokrasi insan hakları ve hukukun üstünlüğünden taviz vermeden kararlı bir mücadele yapılmalıdır. Bölgedeki işsizliğin ve göçün sebebinin PKK olduğu anlatılmalıdır.

Okullarımız da terör dersleri verilmeli, herkese çok iyi bir şekilde öğretilmelidir.

Başta milletvekilleri olmak üzere herkes PKK’yı terör örgütü olarak kabul etmelidir.

Bir yandan yemin ederken, diğer tarafta ihanet odaklarıyla

Terörün dış kaynakları kesilmelidir. Bunun için etkin ve kesin bir mücadele uygulanmalıdır.

Onur kırıcı saldırıların karşısında söylenen gerekçeler daha da kahredicidir.

Mobil timler şekilde oluşan özel timlerle bu mücadele yürütülmelidir.

Irak’ta kaygılarımızı giderecek bir siyasi otorite oluşana kadar bir tampon bölge oluşturulmalıdır.

İSTANBUL BAĞIMSIZ MİLLETVEKİLİ UFUK URAS

Bir önceki tezkereden bu yana tam 1 yıl geçti. 1 yıl boyunca çözüm sanılanın çözüm alınmadığını görmek zor mu?

Türk toplumu kan dökülmesinden bıktı. Güvenlik uğruna demokratik adımları kevgire çevirecek adımlar soruna çözüm olmuyor.

Bugün çözümsüzlüğü artıracak şiddet adımlarına ihtiyaç yoktur.

Bugün aklı selimi savunma günüdür. Demokratik açılımlardan ürkmeyelim.

Dünyanın bir çok ülkesinde reformların yapılması, paralel bir süreçte ele alınmıştır.

Bu tezkere Türkiye toplumunu demokratikleştirmeyecektir.

Yurtta barış dünyada barış ilkesinden ayrılmamak aklı selimin gereğidir.