BOLU'nun Seben ilçesinde, 2 yıl önce akraba olan 2 aile arasında çıkan ve 4 kişinin ölümüyle sonuçlanan kavganın ardından tutuklanan 7 sanığın yargılandığı davada yakınları öldürülen Suzan Büyüktopaç'ın "Ailemi görmek için mezarlığa düşüyor yolum" diyerek, bitirdiği mektubu duruşma salonundakileri ağlattı.
Abone ol2018 yılının Şubat ayında yaşanan olayda, tadilatı yapılan odunluğun saçak kısmının, öncekine oranla daha uzun olduğu ve yolu daralttığı gerekçesiyle önceden husumetli olan Hasan Büyüktopaç ile amcasının oğlu Ayhan Büyüktopaç arasında tartışma çıktı.
Gerginlik, araya girenler tarafından sona erdirildi. Ancak daha sonra yeniden başlayan tartışma, ailelerin diğer bireylerinin de katılmasıyla kavgaya dönüştü. Kavgada Ayhan Büyüktopaç ile eşi Emine, kız kardeşi Zekiye ve oğlu Taşkın Büyüktopaç yaşamını yitirirken, yeğeni Soner Büyüktopaç ağır yaralandı.
Olayın ardından yapılan incelemede Ayhan Büyüktopaç'ın aldığı sopa darbeleriyle, diğer aile bireylerinin ise açılan ateş sonucu öldüğü belirlendi.
Zeki Büyüktopaç, oğulları Onur ve Mustafa Büyüktopaç ile dede Hasan Büyüktopaç, Hatice, Metin ve Soner Büyüktopaç gözaltına alındı. Büyüktopaç Ailesi'nin 7 ferdi, sevk edildikleri adliyede tutuklandı.
SANIKLAR TAHLİYE TALEP ETTİ
Bolu 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın görülmesine devam edildi. Duruşmada, tutuklu sanıklar Zeki, Mustafa, Onur, Hasan, Hatice, Metin ve Soner Büyüktopaç hazır bulundu. Sanıklardan baba Zeki Büyüktopaç, olayla ilgili tüm sorumluluğun kendisine ait olduğunu ifade ederek, 2 çocuğunun tahliyesini istedi. Onur ve Mustafa Büyüktopaç da tahliye talebinde bulundu.
Ailesini kaybeden kadın isyan etti
Olayda, annesi, babası, ağabeyi ve halasını kaybeden Suzan Büyüktopaç ise yazdığı mektubu mahkeme heyetine sundu. Ardından da gözyaşları içinde, "Tahliye talebinde bulunan bu kişiler benim bir ailem olduğunun farkında değiller çünkü benim de bir ailem, annem, babam, ağabeyim, dedem vardı, vahşice katledilmeden evvel. Peki, hayatları ellerinden alınan bu insanların yaşayamadığı bir dakikanın hesabını kim verecek? Eğer kendinizi savunma amaçlı olsaydınız bu insanların hepsi de ölmezdi. Kurşunlar göğüslerinden, kollarından çıkmazdı. Hayati organlarına isabet etmesini istediniz. Öldüklerinden emin olduğunuz halde başlarında beklediniz. Bu da bir çeşit işkence sayılmaz mı? Belki birisi o süre içinde gelip, kurtaracaktı ve birisi aramızda olacaktı. Hatta bugün burada şahit olacaktı. Siz bunu da elimden aldınız" yazan mektubu okudu.
Babamı susturdunuz beni susturamayacaksınız
Suzan Büyüktopaç mektubunda sanıklardan baba Zeki Büyüktopaç'a yönelik de "Babamı, 'Küfür ediyordu sussun diye kafasına vurdum' dedin ya, onu susturdun şimdilik ama beni susturamayacaksınız. Bu can bu tende oldukça en ağır cezayı almanız için elimden geleni yapacağım. Siz bu işi yıllardır yapmayı planlıyordunuz. O kadar ki, soğukkanlılıkla öldürüyorsunuz, üstünüzü başınızı değiştiriyorsunuz, koyunları da unutmuyorsunuz bu arada. Sanki tavuk öldürdünüz de hiç telaşa bile kapılmıyorsunuz ve aynı rahatlıkla burada ifade verip, 'mağduruz' demeye de hiç utanmıyorsunuz" dedi.
Ailemi görmek için mezarlığa düşüyor yolum
Suzan Büyüktopaç'ın "Ama siz hala hayattasınız. Dört duvar arasında da olsa güneşi görüyorsun. Nefes alıyorsun. Ailen var. Bir şey kaybetmedin. Neden benim ailemin yaşam hakkını elinden aldınız? Onlarla geçireceğim zamanı benden çaldınız. Neden? Ortada bu kadar söndürülmüş hayat varken, sizin savunma yapmaya ne hakkınız ne de yüzünüz olmalı. Aile namına hiçbir şey yok bende. Ailemi görmek için mezarlığa düşüyor yolum" diyerek bitirdiği mektubu, duruşma salonunda bulunanlara gözyaşı döktürdü.
Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamı ile dava dosyasının mütalaasını hazırlaması için Cumhuriyet savcısına gönderilmesine karar vererek, duruşmayı erteledi.