BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  GÜNCEL

Aileler içinde 'Uluç' kavgası

Hıncal Uluç'un yaptığı futbol programları aileler içinde kavgalara neden oluyor. Küçük bir kızın şikayetini yazısına alan Uluç, bu sorun için çeşitli çözüm yollarını sıralıy

Abone ol

Hıncal Uluç Sabah'taki isimli yazısında, küçük bir kızın feryadını duyuruyor. Küçük kız kendi babasından şikayetçi olduğunu, bunun nedeninin ise Uluç'un futbol programlarından kaynaklandığını söylüyor küçük Uluç'a. Uluç ise bu duruma karşı bulduğu çözüm önerilerini şöyle dile getiriyor:

Yani öylesine içten bir feryad ki, Duygu'dan bana gelen.. "Hıncal Amcacım, babam sizin yüzünüzden bana sevdiğim dizileri izletmiyor. Lütfen buna bi çare.. Yanlış anlamayın.. Ben de sizi çok seviyorum.."
Anladınız değil mi?.. Pazartesi 90 Dakika var.. Salı da Derin Futbol.. Baba futbol meraklısı.. Evde de babanın dediği oluyor. Aile izleme saati dediğimiz prime time'da, en güzel diziler varken, baba futbol seyredince, ötekiler kahroluyor..
Duygu aslında tam da adamına yazdı, derdini. Çocukluğumuzda televizyon hak getire.. Bir Ankara Radyosu var uzun dalga.. Bir de İstanbul.. Orta dalga.. Hava biraz bozuk oldu mu, cazır, cuzur..
Evde bir tek Aga radyo var.. Şarkı, türkü oldu mu mesele yok. Radyonun başına ailecek toplanırız.. Fasılı hiçbirimiz sevmeyiz o zamanlar.. Annem "Koşulmuşlar" derdi, heyet halinde şarkı söyleyenlere.. Radyo kapanır. Bir de.. Bir de pop var.. Öcal ağbimle ben bayılırız.. Başka bayılan yok. Babamın tüyleri diken diken olur..
Keyfi yerinde ise, kısık sesle açarız radyoyu.. O zaman Türk popu hak getire.. Hep yabancı.. Ama biraz keyifsizse, gürler.. "Kapatın şu zırıltıyı.." Batı müziğini babamın nöbetçi olduğu geceler, ya da annemle bir yere gitmişlerse korkusuzca dinleyebilirdik ancak..
O zaman benim aklıma gelmemişti mesela, Ankara Radyosu'nun müzik yayınları şefine yazıp, babamı şikâyet etmek..
Günümüz çocukları bizden çok ama çok ilerde.. İletişim çağı yaşadıklarını biliyorlar ve kullanıyorlar..
Duygu mektubunu internet aracılığı ile e-mail olarak yollamış..
Şimdi mektup tamam da, yanıt ne?.. Kendinizi benim yerime koyup çözüm bulun bakalım..
"Yapma baba.. Demokratik ol. Ailene hak tanı. Çoğunluk ne istiyorsa onu seyredin" demesi kolay.. Ama netice vereceğini sanmıyorum..
İkinci asıl etkili yol, 90 Dakika ve Derin Futbol'u prime time'dan öteye, çocukların yattığı saate ittirmek.. Kesin çözüm, tamam da.. NTV ve Lig TV'yi bu iki yerleşmiş programın saatini değiştirmeye ikna etmek mümkün değil..
Üçüncü yol, eve ikinci televizyonun alınması.. Bu iyi bir çözüm olabilir. Baba yatak odasında futbolunu rahat rahat izlerken, aile de salonda sevdikleri diziye bakabilir..
Pek çok ailenin bulduğu çözüm de bu aslında.. Zaman zaman Kenan'a şaka yollu "Televizyon üreten şirketler bize prim vermeli.. En güzel dizilerin karşısına çıktığımız için pek çok aileyi ikinci televizyon almaya zorladık, satışlar arttı" derim de güler..Aslında pek şaka da değil, görüyorsunuz..
Aslında biraz da Haşmet sayesinde kadın seyircimiz son yıllarda fena halde arttı ama, gene de ikinci televizyon ihtiyacı açık..
Duygu'nun babasının eve bir televizyon daha alacak gücü vardır gibi geliyor bana..
Bir de.. Arçelik.. Beko.. Vestel.. Her eve ikinci televizyon diye bir kavgayı, hayal kırıklığını önleme kampanyası açamazlar mı?.
Eski televizyonu 100 milyona sayma yerine.. İndirimli ve taksitli "İkinci televizyon.. Aile kavgasını önleme televizyonu" gibisinden satışlar düzenlemez mi?..
Ben adını da "Duygu kampanyası" koyardım hatta!..

YAZI:SABAH