Şubat ayında Türkiye'yi kritik kararlar bekliyor. AİHM'de töreristbaşı Abdullah Öcalan ile Kıbrıslı Rum'un Maraş konusunda açtığı dava bu ay içinde neticelenmesi bekleniyo
Abone olAvrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Kıbrıs Rum kesiminden Türkiye aleyhine yapılan şikayetlerde ''pilot dava'' seçilen bir başvuru ile terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın temyiz niteliğindeki Büyük Daire'ye yaptığı başvuruyu Şubat ayı içinde karara bağlaması bekleniyor. Kıbrıslı Rum Mira Ksenides Aristis'in Maraş yakınlarındaki mal ve mülkünü kullanmasının engellendiği gerekçesiyle Türkiye aleyhine yaptığı başvurunun incelenmeye alınıp alınmamasına ilişkin karar verilecek. Kararın Şubat ayında verilmesi beklenirken, Mart ayına kalma ihtimali de bulunuyor. AİHM 3. Dairesi, geçen yıl Eylül ayında, söz konusu başvuruya ilişkin olarak Rumların ve Türk hükümetinin görüşlerini dinlemişti. Strasbourg mahkemesinden mülkiyet şikayetiyle ilgili çıkacak gerekçeli karar, AİHM'de bekleyen diğer Rum başvurularına emsal teşkil edecek olması açısından önemli görülüyor. AİHM'nin 3. Dairesi'nde yapılan duruşmada, Türkiye adına konuşan avukatlar, Annan Planı'nın Rumlar tarafından reddedildiğini hatırlatmışlar ve Rumların mal ve mülk iddialarını araştırmak üzere KKTC'de bir tazmin komisyonunun kurulduğuna işaret etmişlerdi. Rum Mira Ksenides Aristis'in avukatları ise KKTC'nin uluslararası toplum tarafından kabul edilmediğini gerekçe göstererek, tazmin komisyonunun da geçerli bir hukuki kurum olamayacağı görüşünü savunmuşlardı. ÖCALAN'IN TEMYİZ BAŞVURUSU AİHM'de Şubat ayında Türkiye için önemli olan diğer konu ise temyiz niteliğindeki Büyük Daire'nin terör örgütü başının başvurusuna vereceği yanıt olacak. Büyük Daire, 9 Haziran 2004 tarihinde ikinci bir duruşma düzenleyerek, tarafların görüşlerini yeniden dinlemişti. AİHM, 2003 yılı Mart ayında aldığı kararda, terör örgütü başının avukatlarının başvurusuyla ilgili olarak, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) adil yargılanma hakkıyla ilgili 6., gözaltı süresinin uzunluğuyla ilgili 5. ve kötü muameleyle ilgili 3. maddesini ihlal ettiğine hükmetmişti. Türkiye'nin AİHS'nin adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesinin 1. ve 3. fıkralarını ihlal ettiğini savunan AİHM, duruşmalar başladıktan sonra askeri yargıcın sivil yargıçla değiştirilmesini yeterli görmemiş ve savunma için gerekli olanak ve zamanın verilmediği görüşünü dile getirmişti. Mahkeme, AİHS'nin gözaltı süresiyle ilgili 5. maddesinin 3. ve 4. fıkralarının da ihlal edildiğini, terör örgütü başının mahkemeye çıkarılmadan önceki gözaltı süresinin de uzun olduğunu savunmuştu. AİHS'nin yaşam hakkıyla ilgili 2. maddesiyle ilgili şikayet konusunda, Türkiye'nin ihlalde bulunmadığı görüşüne varan AİHM, Abdullah Öcalan'ın idamla yargılanmasını, AİHS'nin kötü muamelenin önlenmesiyle ilgili 3. maddesinin ihlali olarak görmüştü. Strasbourg mahkemesi, avukatlarının, terör örgütü elebaşısının Kenya'dan yasadışı bir biçimde getirildiği ve ayrımcılığa tabi tutulduğu yolundaki şikayetlerini ise reddetmişti. AİHM, Öcalan'ın avukatlarının AİHS'nin 7, 8, 9, 10 ve 18. maddelerine dayanarak yaptıkları başvuruların incelenmesini de oybirliğiyle gerek görmezken, Öcalan'ın mahkumiyet koşullarıyla ilgili bir ihlalin olmadığı görüşüne varmıştı. Mahkeme, Türkiye'nin ödemesi istemiyle herhangi bir maddi tazminata karar vermezken, karşı tarafın mahkeme masrafı olan 100 bin euro'nun Türkiye tarafından ödenmesine hükmetmişti. Büyük Daire'nin yeniden Öcalan'ın adil yargılanmadığı görüşüne varması halinde, Avrupa Konseyi'nin Türkiye'nin terör örgütü başının yeniden yargılanmasını istemesinin gündeme gelmesi ihtimali bulunuyor. AİHM'nin Leyla Zana ve arkadaşlarının adil yargılanmadığına hükmetmesinden sonra Avrupa Konseyi, bu davanın yeniden görülmesi talebinde bulunmuştu.