BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

AIDS'li öğrenciye vicdansız tecrit

Derse giren minik Y'yi gören veliler, virüsün bulaşmasından korkarak çocuklarını apar topar sınıftan çıkardı.

Abone ol

1996 yılında İzmir'de doğdu Y.O. Daha 20 günlük, minicik bir bebekken, hastalandı. Kızılay'dan alınan kan nakledildi. Ancak daha sonra İzmir Valiliği tarafından yapılan açıklamayla bu kanın HIV virüslü (AIDS'li) olduğu, bebeğin yanında iki kişiye daha bu kandan verilerek virüsün bulaştırıldığı bildirildi. Bebek sahibi olma mutlulukları HIV belasıyla kabusa dönen aile, tedavi için İzmir-Ankara arasında yıllarca mekik dokudu. Minik çocuğun virüse karşı direnmesi ve sağlıklı bir çocuk olması için maddi manevi zorluklara göğüs geren O. çifti, Kızılay'a karşı hukuksal mücadele de başlattı. Sonunda O. ailesi, faizleriyle birlikte 62 milyar lira almaya hak kazandı. OĞLUM VEBALI DEĞİL Yıllarca hastaneleri, adliyeleri mesken tutan O. çifti; oğulları Y.'nin okul çağına gelmesine seviniyordu ancak yeni sorunlarla yüz yüze geldiler. 6 yaşını dolduran Y. geçen yıl Şehit Komando Er Fatih Özcan İlköğretim Okulu "okul öncesi" sınıfına yazdırıldı. Oğlunun önlüğünü alıp, çantasını hazırlayan anne; okuldan gelen telefonla kahroldu. İki veli tarafından okula ihbar yapılmıştı. Y.'nin AIDS'li olduğu duyulmuş; O. çiftinden oğulları için "sağlıklı, okuyabilir" raporu getirmesi isteniyordu. Oğullarının afişe olmaması için kaydı geri çektiler. Kahrolan anne, "Oğlumuzu dört duvar arasında yaşamaya mahkum etmek istiyorlar. Kan yoluyla bulaşan bir hastalık olmasına karşın ona vebalı gibi davranıyorlar" diyerek çocuğunu yaşıtları gibi okutmak istediğini söyledi. O. çifti, oğullarının normal bir yaşam sürmesini isterken; Y.'nin diğer çocuklarla aynı okulda okuyup okuyamayacağı tartışmaya neden olmuştu. Okul hayatı başlamadan biten Y.'nin nasıl okuyacağı tartışmasına veliler, vatandaşlar, sağlık müdürlüğü ve milli eğitim müdürlüğü yetkilileri de katıldı. Veliler, "Her ne kadar okumak onun da hakkıysa da, hastalığını çocuklarımıza bulaştırır korkusu yaşıyoruz. Okusun ama bizim çocuklarımızla aynı sınıfta değil" görüşüne vardı. DÜNYAYA REZİL OLURUZ Pek çok vatandaş ise tıp dünyasının uygun raporu vermesi halinde Y.'nin yaşıtlarıyla bir arada öğrenim görmesi gerektiğini söyledi. AIDS'le Mücadele Derneği Başkanı Prof. Dr. Melahat Okuyan da, Y.'nin dışlanmasının vicdansızlık olduğunu belirterek, "Dünyaya rezil oluruz. Bu çocuğun kesinlikle etrafına bulaştıracağı hastalığı yok; taşıyıcı durumda. Dünyada onun gibi çok çocuk var. Ama toplumla iç içe yaşıyor, okula gidiyor" demişti. Uzun tartışmalar sonunda da formül bulunmuş ve Y. geçen yıl tedavisinin de takip edildiği Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nde Hastane Okulu'na devam etmişti. Ailesi okutmak istemese bile zorunlu temel eğitim yasası gereğince okuması gereken Y. bu yıl geçen yıl yaşananları yeniden yaşıyor. O. ailesi Yeşilyurt'taki evlerini Hatay'a taşıdı ve Y.'yi Şerif Remzi İlköğretim Okulu 1-B şubesine kaydettirdi. Ancak 15 Eylül'de yapılan dersbaşıyla okuluna başlayıp yeni arkadaşlar bulan Y'nin mutluluğu kısa sürdü. Daha okulun ikinci gününde Y.'yi tanıyanlar çıktı. Durum hemen okul idaresine iletildi. Bunun üzerine okul müdürü Salim Yılmaz, anne ve babadan "Y.'nin AIDS bulaştırma riski taşımadığına, okulda okuyabileceğine" ilişkin rapor istedi. O. çifti de okula iki rapor sundu. İzmir Sağlık Müdürlüğü'nün bulaşmayla ilgili "aynı odada, aynı ofiste, aynı sınıfta bulunmakla, aynı hayavı solumakla toplumsal yaşamda bulaşmamaktadır" yazısı ile Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'nden aldığı, "kanla temas olmadığı sürece" uyarısının yer aldığı "okul ortamında ter, tükürük, el sıkışması, gözyaşıyla bulaşmadığı bildirilmektedir" raporlarını iletti. RAPOR VAR DA NE FAYDA Velilerin tedirginliği üzerine İl Sağlık Müdürlüğü'nden de yardım istendi. Bulaşıcı Hastalıklar Şubesi'nden gelen hekimler, AIDS ve bulaşma yolları hakkında velilere bilgi verdi. Y.'nin bu okulda okuması gerektiğini bildirdi. Ancak hekimler, velilerin kan yoluyla çocuklarına bulaşma riski olup olmadığı sorusuna yanıt veremedi. Açıklamalardan tatmin olmayan veliler, dün sabah çocuklarını okula göndermedi ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne başvurarak sorunun çözümlenmesini istedi. Y.'nin okula devam etmesi halinde çocuklarını okuldan alacaklarını belirten veliler, "Hiç kimse bize bir şey olmayacağı konusunda garanti veremez, veremiyor. Çocuklar düşe kalka büyüyor, her an bir yerlerini kanatıyorlar. Bu şartlarda nasıl rahat olabiliriz? Bizim yerimizde hangi anne baba olsa aynı şekilde davranır. Çocuklarımızı düşünmek zorundayız. O varsa bizim çocuklarımız bu okulda olmayacak" dediler. Taşıyıcı ölmüyor Y.O.'nun başına gelenler, dikkatleri AIDS'in bulaşma yollarına ve bu konuda toplumun bilgisizliğine çekti. AIDS hastaları; bu hastalığı 'taşıyıcı olan ama kendileri gibi hasta olmayan' insanlardan kapıyor. Tıpkı Hepatit B'de olduğu gibi; vücudun bağışıklık sistemi, vücut sıvılarıyla bulaşan bu hastalık bazı insanları AIDS hastası, bazılarını ise AIDS taşıyıcısı haline getiriyor. Hastaları ölüm beklerken, taşıyıcılar ise hayatta kalıyor. HIV virüsüyle karşılaşan her insan, tıpkı Hepatit B'de olduğu gibi, hasta olmayabiliyor. Bazı insanlar, vücutlarındaki bağışıklık sisteminin özelliği gereği, sadece taşıyıcı olup, hastalığı bulaştırmakla kalıyor ki; bu kişilere HIV taşıyıcısı deniyor. Taşıyıcılar, hiçbir zaman AIDS yüzünden ölmedikleri gibi, bu kişilerin medikal tedaviye verdikleri yanıt da AIDS hastalarına oranla daha yüksek düzeyde oluyor. NASIL BULAŞIR? Hastalığın Türkiye'de bulaşma biçimleri farklı * Cinsel ilişki yoluyla (gerek eşcinsel gerekse heteroseksüel ilişkilerde). * Kan yoluyla (kan nakli, şırınga kullanımı veya yaralarla temas). * Anneden bebeğe (hamilelik, doğum ve emzirme sırasında). AIDS, Türkiye'de farklı olarak en çok kan nakli yoluyla ve heteroseksüel ilişkiyle bulaşıyor. Mahzun mahzun bakındı Talihsiz Y. dün sabah kendisini büyüten babaannesi Emine O.'nun öldüğünden habersiz geldiği okulda anlayamadığı protestoyla karşı karşıya kaldı. Anneannesi ve kuzeni ile birlikte sınıftaki yerini alan, ancak tek bir arkadaşını dahi yanında göremeyen Y. mahsun bir şekilde hakkında verilecek kararı bekledi. Velileri yatıştırmak için okula gelen İl Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan, annesinin cenazesini kaldırmaya hazırlanan baba N.O.'yu okula çağırttı. O. çiftiyle görüşen Aydoğan, cenazeleri olduğu için ailenin çocukları için üç gün izin istediğini belirterek, "En sağlıklı çözümü bulacağız" dedi. Daha sonra diğer velilerle görüşen Aydoğan, "Sizin iç huzurunuzu sağlayacak bir çözüm mutlaka bulacağız. Gerekirse tek bir sınıfta ya da evinde öğretmenle okumasını sağlayacağız" diye konuştu. Sabah Gazetesi'nden Nesrin COŞKUN ve İlker ÇOBAN'nın haberi..