Ahmet Hakan, Yavuz Bingöl ile Ahmet Kaya arasında kurulan benzerliğe sert tepki gösterdiği yazısında "bu nasıl linç birader? Böyle linç mi olur?" diye sordu...
Abone olİNTERNETHABER.COM
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan gündeme bomba gibi düşen Yavuz Bingöl röportajından sonra hükümete medyada yazılıp çizilenleri konu aldığı yazısında "linç" iddialarını masaya yatırdı. "Bu nasıl linç birader? Böyle linç mi olur? Eğer bu linç ise... Böyle lince can kurban..." diyen Ahmet Hakan, özellikle Bingöl ile Ahmet Kaya arasında kurulan benzerliğe sert tepki gösterdi.
Ahmet Kaya'nın egemenlere başkaldırdığını ve bütün sistemin yargısı, polisi, medyası ile kendisini hedef aldığını hatırlatan Hakan, Yavuz Bingöl'ün ise egemenin medyası, polisi, yargısı tarafından korunduğunu yazdı. Kaya'nın kendisini ifade edebileceği, savunabileceği hiç bir mecra yokken Yavuz Bingöl'ün emrinde bir koca bir medya olduğunu kaydeden Ahmet Hakan "Ahmet Kaya ile dönemin egemenlerine, dönemin resmi ideolojisine, dönemin saraylılarına empati ile yaklaşan Yavuz Bingöl'ü aynı kefeye koyarak... Ahmet Kaya'nın aziz hatırasına saygısızlık ediyorlar." diye yazdı.
İşte Ahmet Hakan'ın yazısındaki ilgili bölüm:
AHMET Kaya nasıl linç edildiyse...
Yavuz Bingöl de
öyle linç ediliyormuş.
Böyle yazıyorlar
hükümet destekçileri.
*
Dönemin egemenlerine, dönemin resmi ideolojisine, dönemin saraylılarına başkaldırdığı için linç edilen Ahmet Kaya ile dönemin egemenlerine, dönemin resmi ideolojisine, dönemin saraylılarına empati ile yaklaşan Yavuz Bingöl'ü aynı kefeye koyarak...
Ahmet Kaya'nın aziz hatırasına saygısızlık ediyorlar.
*
Ahmet Kaya linç edilirken...
Kendisine tek bir destekçi bile bulamamıştı.
Tüm ekranlar anında kapatılmıştı yüzüne.
DGM'ler harekete geçmişti.
Polisler evini basıyor, savcılar operasyon çekiyordu.
Yağmur gibi davalar açılıyordu.
Sesini duyuracak tek bir mecrası bile yoktu.
Dönemin egemenleri zorbalıkla gidiyordu üzerine.
Mavi gökyüzünü dar etmişlerdi ona.
*
Yavuz Bingöl linç edilirken...
Devlet arkasında.
Egemenler arkasında.
Egemenlerin gazetecileri arkasında...
Bakanlar arkasında, hükümet arkasında, devlet arkasında.
Savcı arkasında, polis arkasında...
Resmi ideoloji ondan yana.
İstese ekranlar, manşetler, köşeler emrine amade.
Ben dahil Hürriyet'in beş yazarı aynı gün köşelerinden onu savunmakta...
Belediye konserleri, kamu bankaları için reklamlar falan... Hepsi hazır.
*
Bu nasıl linç birader?
Böyle linç mi olur?
*
Eğer bu linç ise...
Böyle lince can kurban...
*
Dün yazdım, bugün
yine yazıyorum...
Yavuz Bingöl çıksın
ve konuşsun:
"Tövbe hâşâ! Ben asla Berkin'in annesinin yuhalanması ile Tayyip Erdoğan'a edilen küfürler arasında bir bağlantı kurmadım" desin.
"Biri diğerini doğuruyor, arada sebep-sonuç ilişkisi var" anlamına gelebilecek tek bir cümle bile kurmadığını iddia etsin.
"Ben şöyle dedim, Ahmet Hakan da sözlerimi şöyle çarpıttı" desin.
"Ben bu konuda aslında şöyle düşünüyorum" diyerek şak şak anlatsın.
Hiçbir şey diyemiyorsa... "Ahmet Hakan bana montaj yaptı" desin.
*
Bir düşünün bakalım:
Niye demiyor?
Niye susuyor?
Niye konuşmuyor?
Linç günlerinde Ahmet Kaya'ya tek bir mikrofon bile uzatılsa...
Gürül gürül konuşur, gürül gürül haykırır, gürül gürül savunurdu kendini.
*
Bir düşünün bakalım:
Uzatılan onca mikrofona rağmen, arkasındaki devlet desteğine rağmen, kendisine açılan ekranlara ve sayfalara rağmen...
Yavuz Bingöl niye susuyor?
Bırakın gürül gürül haykırmayı, kısık sesle de olsa niye konuşmuyor?