BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  MEDYA

Ahmet Hakan'dan ters köşe ODTÜ ve türban yazısı!

ODTÜ'deki olaylarda ortaya çıkan resmi yorumlayan Ahmet Hakan, olayın başörtülülere karşı bir girişim olmadığını yazdı...

Abone ol

GAZETECİLER.COM
ODTÜ olayları üzerinden yeniden alevlenen başörtüsü tartışmasına Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan da katıldı. Hükümete yakın medyada başgösteren "başörtülü bacılarımıza hakaret ediyorlar" söylemini mercek altına alan Ahmet Hakan "Neden başörtülü bir kadının kahramanı olduğu her hikâye, sadece başörtüsüne indirgeniyor?" diye sordu... "Başörtülüye bir şey dendiğinde başörtüye bir şey denmiş olmaz" diyen Hakan, hükümete yakın medyanın her tartışmayı bilinçli şekilde "başörtülüye bacımıza hakaret" noktasına sürüklediğini yazdı.

İşte Hakan'ın Hürriyet Gazetesi'ndeki yazısı:


Önce şu üç ilkede anlaşalım:

BİRİNCİ İLKE: Başörtülüye bir şey dendiğinde başörtüye bir şey denmiş olmaz. Başörtülüye itiraz etmek, başörtüsüne itiraz etmek anlamına gelmez.
İKİNCİ İLKE: Hem başörtüsü özgürlüğünü savunmak, hem de başörtülü bir kadının yapıp ettiklerine itiraz etmek mümkündür.
ÜÇÜNCÜ İLKE: Başörtülü bir kadın, başörtüden ibaret değildir. Başörtülü bir kadını başörtüden ibaret olarak görmek, o kadına yapılabilecek en büyük hakarettir.

*

Üzerinde anlaşılması gereken ilkeler bunlar olduğu halde...
Türkiye’de iş öyle bir noktaya getirildi ki...
Başörtülü bir kadına “Buraya çöp dökmek yasaktır” dense...
“Sen ne hakla benim başörtülü bacıma...” diye başlayan bir diskur çekiliyor.
İş neredeyse buraya kadar vardı.

*

İşte bakın:
ODTÜ’de başörtülü bir kadın, “Cemaat yurtlarına müşteri toplama gayreti gösteriyor” diye tepki gördü.
Aynı gayreti bir erkek gösterseydi de tepki görecekti.
Ya da...
O kadın başörtülü olmasaydı da aynı tepkiyi görecekti.
Fakat ne oldu?
Mesele anında başörtüsüne indirgendi.
Oysa tartışmanın, “Sen ne hakla benim başörtülü bacımı okuldan atmaya kalkarsın” üzerinden değil, “Sen ne hakla cemaat yurtlarına müşteri toplama gayretine engel olmaya kalkarsın” üzerinden yapılması gerekiyordu.
Çünkü ODTÜ, başörtülülerin yıllardır özgürce öğrenim görebildikleri bir üniversite.

*

Peki neden böyle oluyor?
Neden başörtülü bir kadının kahramanı olduğu her hikâye, sadece başörtüsüne indirgeniyor?
Çünkü şunu biliyorlar ki:
“Başörtülü bacılar”ın haklarına sahip çıkmak, cemaat yurtlarına müşteri toplama özgürlüğüne sahip çıkmaktan çok daha kolay.
Ve çok daha sonuç getirici...
O yüzden de “Sen ne hakla cemaat yurtlarına müşteri toplamak hakkına ve özgürlüğüne mani olmaya kalkıyorsun, sen kimsin” diye hak savunuculuğu yapmak yerine “Benim başörtülü bacımı üniversiteden kovdular” diye hak savunucuğu yapmayı tercih ediyorlar.

*

Bir de şu var:
İhtilaf konusunun “başörtüsü” gibi kimsenin üzerinde tartışma yapamayacağı türden ahlaki bir konuya sıkışıp kalmasını istiyorlar.
İstiyorlar ki: Konu hep başörtüsü olsun.
İstiyorlar ki: Hep başörtüsü üzerinden cepheleşelim.
Çünkü...
Savaş üzerinden cepheleşmeyi, ekonomi üzerinden cepheleşmeyi, dış politika üzerinden cepheleşmeyi, eğitim politikaları üzerinden cepheleşmeyi, trafik sorunları üzerinden cepheleşmeyi, demokrasi ve özgürlükler üzerinden cepheleşmeyi kendileri için “tehlikeli” buluyorlar.

Yazının tamamı için buraya tıklayın...