Ahmet Hakan ile Barlas ailesi arasında cümbür cemaat bir polemik patladı. Hakan bugün Barlas'a çok ağır bir karşılık verdi.
Abone olSabah Gazetesi başyazarı Mehmet Barlas, Aydın Doğan'a çağrı yapıp, Gezi yazıları için yazarlarını uyarmasını isteyince sert polemik patladı.
Barlas, "Bu tür bir uyarının sokak eylemlerinin desteklenmemesi veya körüklenmemesi konusunda da tekrarlanmasının sayılamayacak kadar çok yararı var. Yeni bir uyarı şart. Bizden hatırlatması..." demişti.
Sabah si başyazarına sert tepki yazarı Ahmet Hakan'dan geldi. Ahmet Hakan'a ise en ağır yanıtı veren Barlas'ın eşi Canan Barlas oldu.
Barlas ailesi ile cümbür cemaat kapışan Ahmet Hakan bugün cevabını köşesinden bastı. '' başlıklı yazısında 'yaşına başına yakışmıyor' deyip ağır çaktı.
İşte o yazıdan önemli bölümler;
YAŞINA BAŞINA YAKIŞMIYOR
Ahmet Hakan ve Mehmet Barlas arasındaki polemik devam ederken, Yenişafak Gazetesi Yazarı Salih Tuna da Ahmet Hakan'a çaktı. ÇAPULCULUK AHMET HAKAN'A UYUYOR İmdi, diyeceksiniz ki onlara 'darbeci' diyorsun, bize de 'çapulcu olmayın, en fazla çapulcu destekçisi olun' diyorsun, peki kim çapulcu olacak? Valla Ahmet Hakan olsun. Zira çapulculuk muntazaman uyuyor ona. |
BİR: Aydın Doğan’ın 40 yıllık kanlı sürecin bitmesine katkı sunmak ve çözüme destek vermek için kamuoyunun önünde yaptığı “Barışın dilini kullanalım” çağrısını istismar etmekten, o çağrıdan “Yazarlara talimat verildi” sonucu çıkarmaktan vazgeç... Ayıp ediyorsun. En azından yaşına başına yakışmıyor.
*AZDIRMA
- İKİ: Gerçekten de sokak eylemlerinden mustaripsen önce kendine bir çeki düzen ver. “Ankara’da lav silahlı saldırı” ile “Gezi eylemleri” arasında doğrudan bağ kurmak gibi tehlikeli işlere tevessül etme. Öfkeleri arttırmaya çalışma. Sokak eylemlerini daha da azdıracak tutumlardan kaçın.
*ROL İSTİYORSAN...
- ÜÇ: Gerçekten de toplumsal gerginliğin azalması gibi bir derdin varsa ve bu konuda rol almak istiyorsan, gerginliği tırmandıran iki tarafa da bir şey söyle. Bir tarafa abanıp diğer tarafa tek bir kelime bile etmezsen gerginliği azaltamazsın, arttırır babam arttırırsın. Yapma bunu...
KENDİ CENAHINI UYAR
- DÖRT: Eğer ille de uyarı istiyorsan önce kendi cenahını uyar. “Ölen insanlarla alay eden karikatürler çizmekten vazgeçmeliyiz” de. “Gezi eylemlerine katılan herkesi aynı kefeye koymamalıyız” de. “Üstüne üstüne gitmek yerine yatıştırıcı olmalıyız” de. “Nefreti arttırmayalım” de.
*VİCDANLI OL
- BEŞ: Genelleme yapma. Taşa sopaya el uzatmamış, iyi niyetlerle sokağa çıkmış, şiddete bulaşmadan anayasal hakkını kullanmış genç insanları diğerlerinden ayır. O genç insanlara karşı hoyratlık sergileme. Demokratik haklara saygılı ol. Vicdanlı ol. Adaletli ol. Dengeli ol.
ARAYA PATRON KARIŞTIRMA
- ALTI: Köşe yazarı olarak köşe yazarıyla polemik yap. Araya patron karıştırma. Bak, senin de kalemin var, benim de... Sen de yazıyorsun, ben de... Hatta yetmiyor eşin, oğlun da yazıyor. Elinde kalem olmayan, köşesi olmayan Aydın Doğan’ı karıştırma işin içine. Diyecek sözün varsa bana söyle. Fikir yarıştırmak istiyorsan benimle yarıştır.
*EVREN'İ EVİNDE NİYE AĞIRLADIN?
- YEDİ: Sana, “Usta sen 12 Eylül’de Kenan Evren’in yanında ne arıyordun? Evinde neden ağırladın Kenan Evren’i” diye sorulduğunda yana yatma... Konuyu gürültüye getirmeye kalkışma... Gargaraya getirme. Hiç değilse “Evet, Kenan Evren’i evimde ağırladım ama bir sor bakalım neden ağırladım” falan diye cümleye başla. Mert ol. Dürüst ol. Delikanlı ol. Geçmişinle hesaplaşacak kadar cesur ve medeni ol.
ÇOK PİŞMANIM
MEHMET Barlas yazıyor.
Diyor ki:
- 28 Şubat sürecinde ben senin televizyon programlarına çıkıyordum. O zaman neden 12 Eylül’deki tutumumu sorgulamak aklına gelmedi?
- 28 Şubat sürecinde evime gelip gidiyordun. Kenan Evren’i ağırladığım malikâneme sen de gelmiyor muydun?
Mehmet Barlas bunları yazarak...
Benim hayatımdaki en büyük yanılgı ve pişmanlıklarımdan birine işaret etmiş oldu.
KEŞKE EVİNE ADIM ATMASAYDIM
Ama şimdi diyorum ki:
Yanılmışım.
Ve yine diyorum ki:
Keşke 12 Eylül’deki ayıplarını silip atmasaydım...
- Keşke 28 Şubat günlerinde... 12 Eylül’de neden Kenan Evren’in yanında saf tuttuğunu sorsaydım kendisine. “Ülkenin aydınları sürgünler, acılar, hapisler, işkencelerde kırılırken sen neden Kenan Evren’in safındaydın?” diye sorsaydım.
- Keşke 28 Şubat günlerinde... Kenan Evren’i ağırladığı evine ya da malikânesine gitmeseydim. Millet işkenceden kırılırken, işkence düzenini oluşturan generalin şen kahkahalar eşliğinde ağırlandığı o eve adımımı bile atmasaydım.
Pişmanım.
Kamuoyunun önünde itiraf ediyorum:
Gerçekten çok pişmanım.