BIST 9.900
DOLAR 34,10
EURO 38,09
ALTIN 2.875,03
HABER /  MEDYA

Ahmet Hakan yoksa O mu?

Ahmet Hakan ile belalısı Vakit arasında yeni bir polemik başladı. Vakit'in iddiasına Hürriyet yazarı ne dedi?

Abone ol

Vakit gazetesi ile Ahmet Hakan bir kez daha kapıştı. İslami camianın dedikodu muhabiri Ahmet Hakan mı? Bu iddiayı ortaya atan Vakit, Hürriyet yazarını öfkelendirdi

Vakit gazetesi Hürriyet'in İslami camianın magazinini yazmak üzere Gerçek Hayat Dergisi'nden transfer edildiği söylenen kişinin Ahmet Arsan değil de Ahmet Hakan olduğu iddiasını günlerdir yazıyor.

Vakit gazetesi ise iddiasında ısrarlı. Hatta bir dönem dergide Yazıişleri Müdürlüğü yapan Tacettin Ural ve yazar Nihat Asır'ın görüşlerine genişçe yer veriliyor. Vakit'te yer alan haberde şöyle deniliyor:

"Dergide o dönem portre çalışmaları yapılması fikri oluştuğunu ve bu iş için Ahmet Hakan'ın uygun görüldüğünü söyleyen Nasır, Ahmet Hakan Coşkun'un 2002 yılı ortalarına kadar dergide yazı yazdığını, derginin o dönemki sahibi Levent Gültekin'in gerçek ismini açıklamama konusunda Ahmet Hakan'a söz verdiğini bildiğini söyledi."

Gazete ayrıca eski Yazıişleri Müdürü Tacettin Ural'ı şahit gösteriyor: "Onunla görüşmeleri derginin o zamanki sahibi Levent Gültekin yürütüyordu. Zaten Coşkun sık sık dergiye de uğrardı. Sonra Ahmet Arsan müstearıyla yazmaya başladı. Yazıları, benim editoryal sorumluluğumun dışında tutuluyordu. Yazısı derginin patronuna geliyor, sonra da sayfasına konuyordu. Birkaç yazısından sonra ise ben dergiden ayrılıp, gazeteciliğe Ankara'da devam ettim."

Vakit'in iddiaları böyle. Peki Ahmet Hakan ne diyor? Bugünkü köşesinden ? diyerek cevap veriyor. Söylenenlere gülüp geçiyor, ciddiye almıyor. Hakan'ı dinliyoruz:

"(...)İSLAMİ cenah"ın madrabazlığıyla meşhur gazetesi Vakit, güya son günlerin en büyük sırrını ifşa ediyor...

Sürmanşetten girmişler haberi... "Ahmet Arsan, aslında Ahmet Hakan'dır" diyorlar...

Madrabaz kişiyi nasıl bilir? Tabii ki kendisi gibi...

Oysa biraz saksıyı çalıştırsalar, İslami cenahın arka planını yazmak için benim bir "müstear" ismin arkasına sığınarak "kolpa" çevirmeye gerek duymayacak karakterde bir adam olduğumu gayet iyi anlayacaklar...

Hamakat böyle bir şeydir işte...

Oysa açıp baksalar bu köşenin arşivine... Görgüsüzlüklerini, şapşallıklarını, ikiyüzlülüklerini, vicdansızlıklannı, cehaletlerini, çirkinliklerini, insafsızlıklannı nasıl da adlı adınca yazdığımı gayet iyi görürler.

Sanki karşılannda akmaz kokmaz, bulaşmaz, korkak, pısınk biri var...

Sanki ben, kahve köşelerinde konuştuklarını gazete sütunlarında yazma cesareti gösteremeyen sünepe yazarlardan biriyim...

Vakit Gazetesi, meczuplara beni defalarca hedef gösterdiği halde, bir kere bile korkup çalıyı dolaşmaya kalkmamışım, bu saatten sonra mı "takma isim" arkasına sığınacağım?

Hadi gidin işinize be!