BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  MEDYA

Ahmet Hakan coşmuş!

Bugün yazarı Nuh Gönültaş, Hürriyet yazarı için bu ifadeyi kullandı ve bakın neler yazdı..

Abone ol

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'ın yazısına, Bugün yazarı Nuh Gönültaş'tan cevap geldi. Gönültaş'ın yazısına bakalım Coşkun nasıl bir cevap verecek:

Yazı: Nuh Gönültaş
Kaynak:


Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Coşkun'un dünkü yazısını okuyan bazı dostların kaşlarının çatıldığını gördüm..
Ama onların aksine ben bir gazeteci olarak Ahmet Hakan Coşkun'un “Fethullahçı medya neden imkânsızdır” başlıklı yazısının Türkiye'deki gazetecilik tarzına ayna tuttuğunu, bu yüzden de gazetecilik okullarında geleceğin gazetecilerine ders olarak okutulması gerektiğini düşünüyorum.

Bu yazı onun her yazısı gibi adeta bir manifesto olmuş. Mesleğin, dolayısı ile kendisinin, kıdemini, tarzını, sosyal konumunu, itibarını, eğitimini, yazdıklarının niteliğini, dini anlamda nerede durduğunu, okumasının yazmasının neye hizmet ettiğini, okuyucularına neyi nasıl anlattığını, dolayısı ile onlara aktardığı bilgilerin sağlıklı olup olmadığı konusunu son derece yalın bir dille ortaya koymuş.

Söz konusu yazı bana bir zamanlar Milliyet Gazetesi'nin Ahmet Hakan Coşkun'un İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki işleri ile ilgili olarak attığı manşeti hatırlattı: Ahmet Hakan Coşmuş.

Bir manifesto gibi, aynı zamanda bir tür itirafname gibi bir yazı. Dolayısı ile yazdığı bu yazının gazetecilik mesleği ile ilgili yargılarının her cümlesindeki “gazetecilik” sözcüğünün yerine “Ahmet Hakan'ın gazeteciliği” cümlesini getirdiğinizde onun mesleği ve meşrebi ile ilgili çok ciddi bir belgeye ulaşmış oluruz.

Tabii siz hâlâ bu tarz gazete yazılarını belge olarak kabul ediyorsanız. Türkiye'de bu tarz, Ahmet Hakan'ın önemsediği tarz gazetecilik yüzünden gazete yazısının belge olma niteliği çoktan yok olmuş durumda. Belki de tam yeri, şu gazete satan adam ile gazete alan adam arasında geçen konuşmayı yazmanın:

Adamın biri Hürriyet almış, beşyüz bin lira bırakmış. Para üstü beklemiş ancak bakkal hiç oralı olmayınca zam gelmiştir diye düşünüp çıkmış dükkandan. Dışarıda gazeteye bakmış üzerinde 350 bin lira yazıyor. Dönmüş tekrar ve “Birader üçyüzelli binmiş bu, ben beşyüz bin lira verdim” Bakkal gülerek “Abi ne inanıyosun gastede yazana” demiş.

Ahmet Hakan'ın yazdıklarına benzer şeyler ben çevremde de duyuyorum. “Gazeteciler cennete gidemez” denildiğini biliyorum. Ama kastedilenler herhalde Ahmet Hakan'ın yazdığı tarzda gazetecilerdir. Yoksa “abartmayan”, “dikkat çekmeyen”, “başkalarının özel hayatı ile ilgilenmeyen”, “egosunu göklere çıkarmayan” gazeteciler kastedilmiyordur.

Ahmet Hakan kendisi sosyolojik anlamda sınıf atladığını düşünüyor olabilir. Kendisinin Kanal 7'den “Merkez Medya” ya transferinden sonraki şekil ve renk değişikliğinin temel nedeni mesleğini iyi icra etme kaygısı olabilir. Sınıf atlamış bir meslek erbabı olduğunu da düşünebilir.

Düşünsün. Buna yine Milliyet'in dediği gibi “Ahmet Hakan Coşmuş” diyebilirsiniz. Ama o bulunduğu mevkiden gerçekten büyük bir itirafta bulunmuştur. İşte bu noktada ona “Kanal 7'de ne yapıyordun, Hürriyet'te ne yapıyorsun?” diye sorulur. Gazetecilik her türlü ahlaksızlık namussuzluk mudur, önüne gelene çamur atma, kulaktan dolma bilgilerle kişileri tasnif etme, zenci, beyaz diye ayırma aracı mıdır?

Eminim bu sorular Ahmet Hakan'ın içinde bulunduğu sosyolojik çelişkiyi ve felsefi sorunları aşmasına yardımcı olacaktır.

Adam kafadan tasnif yapmış. Fethullahçı Medya. Kimse kendisini böyle konumlandırmıyor ki. Sen ne hakla böyle bir konumlandırma yapıyorsun. Mesleğinle ilgili söylediklerin doğru ama bu tasnif yanlış dostum. Buradayım çünkü işimi senin ya da çalıştığın kurumdakiler gibi yapma düşüncesinde hiç olmadım. Abartmıyorum, egomu yükseltmiyorum, dikkat çekmiyorum, başkalarının özellikle senin hayatınla hiç ilgilenmiyorum. O halde sen yoluna ben yoluma.

İşte sen, bu mesleği doğru yapılması gereken bir toplumsal hizmet aracı olarak göremediğin, gazeteciliğin temel ilkelerini umursamadığın için o taraftasın. Bu yüzden haklısın ama malesef alacağın yok.

Umarım cennete ilk giren gazeteci sen olursun, tabii böyle bir kaygı taşıyorsan!