Başbakan Ahmet Davutoğlu, Amerika'nın Irak'a bıraktığı silahların IŞİD'in eline geçtiğini açıkladı.
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu, "Amerika'nın Irak'a bıraktığı silahlar, külliyen, topluca, en sofistike silahlar IŞİD'in eline geçti" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kanal 24'te katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Irak'ta Maliki için çok eleştirildiklerini hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
ABD'NİN IRAK'TA BIRAKTIĞI SİLAHLAR IŞİD'İN ELİNE GEÇTİ
''O zaman Sayın Başbakanımız, Sayın Cumhurbaşkanımızın uyarıları, dünya önünde uyarılar yaptı. İçeride ne kadar eleştirildik. Kılıçdaroğlu, kalktı gitti Bağdat'a, Maliki'nin elini sıktı. Türkiye sırf bizi rahatsız etmek için. Ne oldu? Sonunda Maliki'nin o politikaları, Irak ordusunun Musul'dan her şeyi bırakarak kaçmasına yol açtı. Her şeyi bırakmanın önemi şu: bıraktığı şeyler IŞİD'in eline geçti. Bütün dost ülkelere muhalefeti destekleyelim derken, 'ya muhalefete giden silahlar başka ellere geçerse' diye haklı bir kaygı var. Ama şimdi Amerika'nın Irak'a bıraktığı silahlar, külliyen, topluca en sofistike silahlar, IŞİD'in eline geçti. Burada, altını küremediğiniz zaman, problemi zamanında çözmediğiniz zaman bir sonraki döneme alacağınız tedbirin çıtası yükseliyor. Maalesef bugün böyle bir durumla karşı karşıyayız''
BİZ SINIRIMIZDA RADİKALLEŞME İSTEMEYİZ
Radikalleşmenin büyük tehdit olduğunu vurgulayan Davutoğlu, ''Biz sınırımızda herhangi bir terör yapılanması, radikalleşme istemeyiz. Ama bunun sebeplerine inmedikçe ve bunun sebepleri ortadan kaldırılmadıkça, bir grubu tasfiye edersin, başka bir grup çıkar'' dedi.
Bölgede şu anda maalesef mezhepçi politikalarla Irak, Suriye, Lübnan hattında Sünni kesimlerin kendilerini sahipsiz ve yalnızlaşmış hissettiklerini ifade eden Davutoğlu, ''Şii olması önemli değil, Şiiler yalnızlaşmış olsaydı onları savunmak gerekirdi. Yapılması gereken derhal bu tür tehditlere karşı ortak bir tutum sergilemek. Ama bu tehditlere karşı sergilenen ortak tutumun bir taraf adına, diğer tarafa dönük bir operasyon haline dönüşmemesine özen göstermek. Bu andan itibaren daha çok kitleler, yabancılaşan, dışlanan kitleler, bu tür radikal eylemler içine girerler'' değerlendirmesinde bulundu.