BIST 9.300
DOLAR 34,33
EURO 36,32
ALTIN 2.829,76
HABER /  GÜNCEL

Ahmet Altan dondu kaldı

Plan kan donduracak türden. Taraf'ın ortaya çıkardığı darbe planının ayrıntıları Ahmet Altan'ı şoke etti.

Abone ol

Ahmet Altan 2003'te yapılması düşünülen darbe planı karşısında şoke oldu. Planın ayrıntılarını gördükten sonra şaşkınlığını gizleyemeyen Altan, bugünkü köşesinde "zorunlu askerliği kaldırın" diye çağrıda bulundu. İşte Altan'ın o yazısı:

"İş bizim ordu böyledir canım, kendini memleketin sahibi sanır" dalgacılığının çok ötesine geçmiş durumda.
Herhalde hepsi değil ama generallerin büyük çoğunluğu hastalanmış gibi gözüküyor.
Neredeyse her yıl yeni bir darbe planı hazırlıyorlar.
Bizim bugün yayımladığımız darbe planı, bugüne dek görülenlerin en kapsamlısı, binlerce sayfadan oluşuyor, her aşaması en ince ayrıntısına kadar hazırlanmış.
Birinci Ordu'nun eski komutanı tarafından organize edilmiş.
Kara Kuvvetleri'ne bağlı dört ordu var biliyorsunuz, Birinci Ordu, İkinci Ordu, Üçüncü Ordu ve Ege Ordusu.
Her yıl bu ordular, bir "düşman saldırısına karşı" zihinsel tatbikatlar yapıyorlar.
Orduların generalleri kendi aralarında toplanıyorlar, "en kötü senaryoyu" oluşturuyorlar ve bunlara karşı alınacak önlemlerde kimlerin hangi görevleri üstleneceğini, görevlerin nasıl dağılacağını belirliyorlar.
Bu "tatbikatların" amacı "düşmana" karşı alınacak önlemleri saptamak.
2003 yılında Birinci Ordu'nun generalleri de bu "tatbikatı" yapmak için toplanıyorlar.
Görüntüde düşmana karşı hazırlanacaklar.
Ama bu sadece "görüntü", bu görüntünün arkasına saklanıp darbe planları yapıyorlar.
Yapacakları darbe için 12 Eylül'ün darbe örgütlenmesini örnek alıyorlar.
İki aşaması var planın.
Birinci aşama "sıkıyönetim" ilanını sağlamak.
Bunu gerçekleştirebilmek için "düşmanın" bile aklına gelmeyecek planlar hazırlıyorlar.
Bir tanesi Fatih Camii'nde bir Cuma namazında bomba patlatmak.
Bombayı nereye yerleştireceklerini belirleyen krokiyi çiziyorlar, bombanın yerleştirilip patlamasından sorumlu personeli belirliyorlar, bomba patladığı sırada oluşacak vahşeti ve paniği "kayda alacak" kameraların konulacağı yerleri bile saptıyorlar.
Sonra Beyazıt Camii'nde de bir bomba patlatacaklar.
Arkasından Yunan Hava Kuvvetleri'yle çatışmalara girmeyi, bu çatışmada bir Türk jetinin "düşürülmesinin" sağlanmasını, bu sağlanmazsa kendi jetimizin bizzat kendi uçaklarımız tarafından düşürülmesini planlıyorlar.
Sıkıyönetim olsun da arkasından darbe yapılabilsin diye kendi uçağımızı düşürüp, kendi pilotumuzu şehit edeceğiz.
Bu nasıl bir kafa yapısı, nasıl bir iktidar hırsı, nasıl bir gözüdönmüşlük...
Darbe planlarıyla her karşılaştığımda "hiç böylesini görmedim" diyorum, arkasından daha beteri çıkıyor.
Sıkıyönetimin ilan edilmesini sağladıktan sonra darbe yapacaklar.
Darbenin manifestosunu yazmışlar.
Darbeden sonra kurulacak kabinenin üyelerini belirlemişler.
Tutuklanacakların listelerini yapmışlar.
"Çok kan döküleceğine" baştan karar vermişler.
Hangi gazetecilerle işbirliği yapılacağını isim isim sıralamışlar.
Görevden alınacak belediye başkanları ve yerlerine atanacak askerî personel bile belli.
Binlerce sayfa, "ıslak imzalar", kendileri tarafından teybe alınmış konuşma metinleri, patlatma krokileri, görevlendirilecek personel listeleri, bunların hepsini kayıtlara geçmişler.
Şimdi bir düşünün, bu adamlar "düşmana" karşı alınacak önlemleri saptamak için toplanıyorlar ve "düşmanla" ilgili hiçbir çalışma yapmayıp, "darbe" için bu ülkeye yapacakları "düşmanlıkları", camileri bombalamayı, uçaklarımızı düşürmeyi planlıyorlar.
"Düşmana" karşı bir hazırlıkları yok ama kendi ülkelerine "düşmanlık" için bütün hazırlıkları tamam.
Ve sürekli darbe hazırlığı yapıyorlar, en sonuncusu 2009 yılındaki Kafes Planı'ydı, şu anda birilerinin de yeni planlar yapmadığından kimse emin olamaz.
Bu ordunun yapısını "radikal" bir şekilde değiştirmeden bu generallerin hastalıklarını iyileştiremeyiz, generallerin kendi ülkelerine "düşmanlık etmeyi" görev zannetmelerinin önüne geçemeyiz.
Bu binlerce sayfalık belgeden, bu generallerin ve subayların çok "boş zamanı" olduğu anlaşılıyor.
Gerçekten çalışacak, "boş zamanı" olmayacak, kendi ülkesine düşmanlık etmeyecek, "düşmana" karşı ciddiyetle hazırlanacak bir orduya ihtiyacımız var.
Zorunlu askerliği mümkün olduğu kadar çabuk kaldırıp, ordunun örgütlenme şemasını tümden değiştirmeliyiz.
Askerliği profesyonel ve ciddi bir meslek haline getirmeliyiz.
Yoksa biz bu "darbecilik" hastalığından arındıramayacağız bu orduyu.
Kendi ordumuz, kendi bombamızla bizi öldürecek.
Ve, hep bizi öldürmek için hazırlık yapacak.