Ahlaksız olmaktansa, "yandaş" olmayı tercih ediyorum!
Ahlaksız değiliz ya, bırakın "yandaş" olalım!
Bilgisayarımızın klavyesinden iğrençlik akmasın da, bırakın bize
"yandaş" desinler!
Dahası var; iki yüzlü olmayalım da...
"Yandaş" olalım...
Bize "yandaş" diyenlere bakın!
Hınçları akıllarını başından almış bunların. Ne
Allah korkusu, ne de vicdan kalmış bunlarda!..
Yazdıkları yetmiyor, gazetecilikten başka hiçbir işi olmayan
meslektaşlarını tehdit ediyorlar!
Çalıştıkları gazeteler boy boy, Ergenekon
iddianamesi yayınlarken, onlar
"iftiraname" diyerek, dışarıya celalleniyorlar!
Veli Küçük ağzıyla konuşan bu zevat,
Ertuğrul Özkök'ü, Sedat Ergin'i,
İsmet Berkan'ı da arasın ya!
Arayamazlar!
Kuyrukları ismini saydığım kişilerin ayaklarının altında
çünkü!
"Özgürlük" denilince mangalda kül bırakmayan "Bay
Ergenekon"cular, meslektaşlarının "özel
hayat"larını deşifre edecek kadar, alçalıyorlar!
Niye?
Ondan değil diye!
Onun gibi düşünmüyor diye...
Onun davasına hizmet etmiyor diye...
"Sen iftira atıyorsun!" diyerek, ekrandaki
haberleri okuyan bir meslektaşını hem yazılı, hem de sözlü tehdit
etmenin başka bir izahı varsa, siz söyleyin!
Ondan sonra da biz "yandaş" oluyoruz!
"Yandaş"ız ulan...
Senin gibi "Ahlaksız" olmaktansa,
"yandaş" olmayı tercih ederim!
Ahlaksızlığın tarifi!
"Ahlaksız"ın Türk Dil Kurumu'ndaki karşılığı şöyle:
-Dürüst davranmayan, kötü huylu,
terbiyesiz.
Şimdi soruyorum:
BİR- Düne kadar, baştacı ettiğiniz,
"Laikliğin tek teminatı" olarak övdüğünüz,
"AK Parti iktidarının korkulu rüyası" olarak tarif
ettiğiniz, Orgenerel Yaşar Büyükanıt'la ilgili, son bir haftada
yazılanlar ve konuşulanlar ahlaki mi?
İKİ- Hayatınızda bir kez bile karşılaşmadığınız,
arkasından sürekli küfür ettiğiniz Fethullah
Gülen'le fikirleriniz uyuşmuyor diye, ona
"Fetoş" veya "sümüklü" diyerek, hakaret etmeniz
terbiyesizlik değil mi?
ÜÇ- Ankara'da masabaşı haber yapmak yerine,
araştıran, soruşturan ve sürekli bilgi toplayan meslektaşınız
Şamil Tayyar'ı, alkışlamak yerine onu
"devletin gizli ajanı" ilan etmeniz ahlaksızlık
değil mi?
DÖRT- Bu gazetenin genel yayın yönetmeni
Mustafa Karaalioğlu, Erkenekon'daki pislikleri
deşifre etmek yerine, Ergenekon'a hizmet eden
yayınlar yapsaydı, Başbakan Erdoğan'ın "üvey
evladı" mı olacaktı? Bir gazeteciye, "Başbakan'ın
manevi evladı" yakıştırmasında bulunmak, ahlaksızlıktan da
öte bir şey değil mi?
Ankara'ya ikinci Gökçek geliyor!
Osman Gökçek,
ziyarete geldi, Çankaya'yı neden istediğini anlattı. Çok hızlı,
CHP'nin kalesini gözüne kestirmiş:
-CHP, Çankaya'da düşecek?
Osman Gökçek, 50
kişilik bir timle hareket ediyor. İçinde CHP'liler de var. 3,5 yıl
olmuş yola çıkalı. Diyor ki, "CHP'ye karşı değilim, Baykal
kendisine rakip olacak bir adayı Çankaya'da göstermiyor. O yüzden
adayım ben. Hizmet etmek istiyorum"
İyi çalışıyor,
vakıfları gidiyor, Aleviler'in haklarını
savunuyor. Gençlerle halı saha maçı yapıyor.
Cenaze evine gidiyor, mahalle muhtarları ile
görüşüyor. Taksicilerle, dolmuşçularla arkadaşlık
yapıyor. Okullara gidiyor, dinliyor, gözlüyor ve destek
oluyor.
-Yapabilecek misiniz?
-Babanın tecrübesi var, gençliğin verdiği enerji. Ben bu
işi başaracağım!
Osman Gökçek'e iyi yolculuklar
diliyoruz, ne diyelim başka!