Ah, ah ki ne ah!
Eğitim öğretim başladı yine dertlerim tazelendi.
Eğitim öğretim başladı yine dertlerim tazelendi.
Şu an vazifede olan Diyarbakır il milli eğitim müdürümüz görevine başlayınca yazdığım bir makaleden dolayı beni aramış tebrik etmişti, “aynen ben de eğitim öğretim konusunda bu bakış açısına sahip bir insanım” demişti.
Söylemekle yapabilmek farklı şeylermiş, sendika ile siyaset arasında kayboldu gitti, eğitim öğretime de bir inovasyon kazandırmadı maalesef. Bu makam mal müdürlüğü, nüfus müdürlüğü gibi değil ki çok önemli değil diyeyim olan şehrimin insanına oldu, yılları kayboldu.
Sendika, siyaset ve bürokrasi aralarında neyi bölüşebilirler siz düşünün. İhale işleri, okul kantinleri, okul ödenekleri, okul servisleri, sürücü kursları gelirleri, göreve gelmeden alınan paralar, gırgırına açılan hafta sonları kursları yani kısacası göz boyama.
Bu çocuklar yarın dönüp bize tokat atarlarsa şaşmamak lazım, çünkü onların kaderleriyle oynuyoruz.
Vay gidi vay!
Ben parasından pulunda değilim o paralar birilerine gidecek zaten, benim derdim okul, benim derdim öğretmen, benim derdim öğrenci ve umudunu okula bağlayan velidir, kısacası eğitim öğretimdir.
Bu şehrin okulları dışında nesi var?
TÜİK verilerine göre 210 bin işsizin olduğu bir kentte 1000-2000 kişiye o da yandaş kimselere iş bulsan ne yazar, bulmasan ne yazar? Eğer okullara sahip çıkılırsa 10 binler kurtulur ama bu derdimi az kişi fark ediyor.
Okullar ancak 7 yıl sonra semeresini verebilirken, birileri ise şimdiden armut toplamak istiyor, çünkü dünyası küçük, hayali kıt, beyin örümcekleşmiş, midesi harama alışıktır.
Ey okul yöneticileri üst yönetiminizi yok sayın ve bir ekip ruhuyla çalışın öğrencilerinizi sahiplenin, ortak hedefiniz eğitim öğretimden başka bir şey olmasın! malum belimizi kıran kirli politik meseleler oldu.
Öğretmen odasında, bahçede, sınıfta söz ve davranışınız daima öğrencinize bir şeyler kazandırsın.
Kim siyaseti orta lise öğrencilerine yasaklamışsa zamanında çok çok önemli bir yönetmelik hazırlamış, ona bin teşekkür etmek lazım. Çünkü politik meselelere vakit ayıran bir öğrenci onun öğrenciliği bitmiştir, yada performansı %50 inmiştir.
Eskiden işe yaramayan öğrenciler asker polis oluyordu, artık devlet eğitimli kimseleri bu vazifelere alıyor, dolayısıyla o kapılar bu tembellere kapandı, şimdi de işe yaramayan eğitim öğretimden payını alamayan öğrenci dağa bağa çıkıyor ve kısa zamanda ya ölüyor yada öldürülüyor, çünkü silahlı adamın kaderi budur; ya öldürür ya ölür veya suç işleyip ceza evine giriyor
Bu konuda katkısı olan herkim varsa Allah onu kahhar ismi şerifiyle kahr eylesin! Birileri hala onları okullarda himaye ediyorsa bin belasını versin!
Şehrimizi perişan eden bu tür defolu sözüm ona öğretmenlerdi, benim gariban vatandaşım; evladım bir şeyler öğrensin, meslek sahibi olsun, helal lokma kazansın, ayağı üzerinde dursun, ele güne muhtaç olmasın diye çocuğunu okula gönderiyor, devletin maaşını alan sivil örgüt militanları onu defolu vatandaş olarak yetiştiriyorlar, bunlara sürgün olmayı bırak meslekten ihraç bile azdır. Çünkü öğrencinin geleceğini karartıyor.
Peki ne yapılabilir?
Eğitim öğretimin birinci ikinci gününden başlamak üzere eğitim öğretime başlayalım,
Okul müdürü olarak ilk 15 gün her gün sınıflara gidelim, öğrenciler bir şeyler değiştiğini fark etsinler, ondan sonra da haftada en az bir kere sınıflara gidelim,
Okula adapte olamayan ve sınıfın ahengini bozan öğrencileri iki üç uyarıdan sonra davranışları düzelmiyorsa hemen açık liseye yönlendirelim. Bu o hem sınıfa dolayısıyla okula hem de bu tür öğrencilere yapılan en büyük iyiliktir.
Deftersiz, kitapsız okula gelen, okul kurallarına uymayan öğrenci disipline edelim,
Ödevini yapmayan öğrencileri tespit edilerek ikna yollarını arayalım, eğitim öğretime sıkıntı vermiyorsa birinci dönem uğraşalım yine de olmuyorsa açık liseye yönlendirelim.
Okul her şey değildir, hayatın kendisi dahi bir okuldur, ama okulumuzu tercih etmiş ve bu vesileyle okulumuzdan ayrılmış öğrencileri de ayrı bir listeye alıp rehber öğretmenin sorumluluğuna verelim,
İlk ayda haftalık, ikinci ayda 15 günlük, daha sonra aylık olarak zümre başkanları gönüllü toplantıları yapılarak sınıflar arasında konu ve disiplin paralelliği sağlayalım.
Öğrencilere motivasyon seminerlerini verelim, her ay en az bir çalışmamız olsun.
Okul güvenliğini emniyet ile işbirliği içinde sağlayalım. Okulun etrafında okula sıkıntı veren kimselere göz açtırmayalım.
Toplu veli toplantısı zamanı gelmeden sınıf sınıf veli toplantıları yapalım, gerekli seminerleri veliye verip, veliyi eğitim öğretimin bir parçası haline getirelim.
Öğrenmek için okul programı ve sınıf ortamından okuldan daha ömenli elverişli bir yerin olmadığını öğretmen kendini paralasa da asıl başarının öğrencinin azmi ile geldiğini onlara inandırıcı düzeyde anlatmak lazım, başarılı ve başarısız öğrenci profillerinden örnekler paylaşmak lazımdır diye düşünüyorum.
Her öğretmenin muhakkak hazırlıklı olarak sınıfa girmesini sağlamak lazım, okulun ders kitaplarına bağlı olarak derslerin işlenmesinin daha yararlı olacağı kanaatindeyim.
Okulun paydaşları aralarında iş birliği, amaç birliği yapmazlarsa gerisi bahanedir bir eğitim emekçisi olarak bunu belirtmek durumundayım.
İnşallah yeni sezonda Büyükşehir belediyemiz de okullarla semalaşır, ufak tefek sorunlarını ortadan kaldırmak için katkıda bulunur ne dersiniz?
Haydi ya Allah diyelim herkes görev başına.