Ağzından kıllar çıkınca...
Kediyi almış kucağına... Canlı yayına çıkartmış...
Öpücüklere boğuyor. Ağzının içine
sokuyor... "Benim için insan da kedim de aynı"
diyor... Bir izleyici buna tepki gösteriyor;
-"Senin ne evine girilir ne yemeğin yenir"
diyor...
Kedi aşığı kadının yanıtı keskin oluyor;
-"Yeme, zaten seni evime almam ki"
O anda ağzından kıllar çıkarmaya başlıyor...
Kediyi öptüğü anda ağzının içi kıl dolmuş...
Stüdyodakilerden "aaaa" diye tiksinti dolu nidalar
yükseliyor.
Kedinin sahibi gayet rahat;
-"Bakın ağzımdan kılları çıkıyor" diyor...
Ardından da;
-"Köpük aşılı, kılından bir şey olmaz" diye
ekliyor...
Kadının adı Nilüfer... Kedisinin adı da
Köpük...
Yemekteyiz programında kedisi ile bir tartışma başlattı.
Ardından kadın programlarının müdavimi oldu.
Öyle bir kedi sevgisi var ki...
Bu kadarına pes dedirtiyor...
Peki böylesi bir hayvan sevgisi sağlıklı mı?
Hayvanı insan yerine koymak doğru mu?
Hayvan sevgisinde ölçü nedir?
Evde hayvan beslenir mi?
Bu soruların yanıtı herkese göre değişir...
Ama değişmemesi gereken bir tek şey var..
O da her canlının yaşam hakkı olduğu...
Geçen yaz Şile'deki evimizin bahçesinde bir yılan
yuvası ortaya çıkmıştı... Yengem çığlığı
basmış, ablam hemen öldürmek için harekete
geçmişti. Yuvadan ortalığa mini mini yılanlar
saçılmıştı...
Hepsi yavruydu...
Baktım ki bizim aile onları katledecek...
Dayanamadım, kürekle toplayıp yandaki fındık bahçesine
taşıdım...
Ablam beni şoke olmuş gözlerle izlemiş ve;
-"Senin kadar hayvan delisi görmedim. Şu yılanlara da el
attın ya... " demişti...
Vallahi yalanım yok...
O yılanları taşırken içim ürpermişti...
Ödüm patlamıştı...
Ama ölmelerindense o korkuyu
aşmıştım...
Bir hayvan delisi olduğum doğru...
Fare bile öldüremem...
Ama benim hayvan sevgim yaşam haklarına...
Taşıdıkları cana...
Hani bir güzel söz var ya;
-"Yaratılmışı yaradandan ötürü sevmek" diye...
Aynen o hesap işte...
Evde hayvan beslemiyorum...
Beslemem de...
Kedi gibi hayvanları besleyenlere de lafım yok...
Ama kediyi, kedilikten çıkarıp garip bir mahlukata
dönüştürenlere
tahammül edemiyorum..
Bu kadının ki de işte böyle bir sevgi...
Hastalıklı...
Sağlıksız...
Hani bir de fino köpekleri insanlaştırmaya
çalışanlar var ya...
Kuaförlere götürüp pedikür yaptıranlar...
Üstüne kıyafet giydirenler...
Çanta gibi onları yanında taşıyanlar...
Allah biliyor ya onlara acayip kıl
oluyorum...
Sevginin de bir dozu olmalı...
Hadi ondan geçtim, köpeğinde bir şerefi vardır...
Bırakın köpek olarak kalsın canım...
İşin özü şu dostlar...
Her canlı kendi yaşam alanında beslenmeli
bence...
Bir köpeği kırlardan koparıp eve sokmak ona
zulmetmektir...
Bir kanaryayı kafese hapsetmek de öyle...
Malumunuz;
"Bülbülü altın kafese koymuşlar, illede vatanım"
demiş...
O hesap işte...