BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  POLİTİKA

Ağzı çorba kokan seçilmişler!..

Halkın böylesine moralinin bozulduğu, böylesine “umutsuzlaştırıldığı” dönemler mutlaka askeri darbeleri getirmiştir…

Abone ol

ADNAN BERK OKAN

Bugün, adına “Yeni Yıl” denilen senenin “1. Gün”ü…

Sanırsınız dün, adına “eski” denilen bütün yıllar, evrenin çöplüğüne süpürüldü…

Varsa yoksa bu gün başlayan “yıl” konuşulacak, bugün başlayan yıl önemli olacak…

İyi ama…

Her yeni “UMUT”  demek değil midir?..

Peki ne bu halimiz?..

Ulusal gazetelerimizin birinci sayfalarındaki o yangın ne öyle?..

Bir “UMUT” kırıntısı bile yok…

Osmanlı döneminde padişahlar kullarını (halkı) yönetmekte sıkışınca; imparatorluğun dört bir yanına akil adamlar salınır, kahve ve cami sohbetlerinde, padişahın görevi bırakacağı, yerine gelecek genç şehzadenin ise ne kadar yumuşak kalpli, savaştan nefret eden, adil biri olduğu anlatılır, halkın gazı alınırdı…

Bugün de “öyle yapın” dediğim yok kimseye ama bu kadar “felâket tellâllığı” da “fazla” arkadaşlar!..

Bu kadarı da fazla çünkü halkın böylesine moralinin bozulduğu, böylesine “umutsuzlaştırıldığı” dönemler mutlaka askeri darbeleri getirmiştir…

 

                                 ***

 

27 Mayıs 1960’ı hatırlayın…

Liberal Kapitalist sistem oturmak üzereydi…

Sermayenin halka yayılma aşaması tamamlanıyor, özgür dünya ile bütünleşme sağlanıyordu…

İyileşme sürecinin son yılı değilse de sondan önceki birkaç yılından biriydi…

Gelin görün, bugünkü felâket tellâllarının babaları bırakmadılar…

Askerle el ele verip, kanlı bir ihtilâli gerçekleştirdiler…

Demokrasiyi rafa kaldırdılar…

“Liberal Ekonomi” yerine; “Devlet Kapitalizmi”ni getirip koydular…

“Her mahallede bir veya birkaç milyoner” yerine; her şehirde kendilerinden olan; devlet hazinesini kendileriyle ve kendi bürokratları, kendi siyasetçileriyle paylaşmayı kabullenen “tek milyoner” yarattılar…

Yanlarına da “Medya – Asker” gücünü alarak yaptılar bunu hem de…

 

                                 ***

 

12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat; hep aynı çevrelerin akıldan uzak, bencil, merhametsiz birer oyunuydu...

Göbeğini kaşıyan adamlara, aslında kafalarını kaşımaları gerektiğini öğreteceklerine, onları aşağıladılar… alay ettiler…

“Ağzı çorba kokan” diyerek işi nefes kokusuna kadar indirdiler…

El hak…

O ağzı çorba kokanlarla, göbeklerini kaşıyanlar da bu duruma seslerini çıkarmaktansa, gelene “Ağam” dediler, gidene “Paşam”…

Ya da gelene “Paşam” dediler, gidene “Ağam”

Kimileri Sedat Bucak’lara gönül verdi “Vatansever” diye…

Kimileri, Abdullah Öcalan’lara destek oldu, “Ezilmiş Kürtlerin efendisi” diye…

Birincisi, korucu maaşlarıyla servetine servet katarken, ikincisi uyuşturucu ve silâh trafiğini kontrolü altında tutarak köşe oldu…

 

                                 ***

 

Diğer yanda kimisi MHP ve CHP gibi, “silah taciri emekli büyükelçileri” milletvekili yapan siyasi parti genel başkanlarını “kurtarıcı” belledi…

Kimisi; Mehmet Ağar, Ünal Erkan, Hayri Kozakçıoğlu gibi eski polislerin bölgede yaptığı yasa dışılıkların üstünü örten genel başkanları "en milliyetçi" diye tanıdı, tanıttı...

Bazıları da, “AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” romantizmi ile malı götürüp enerji sektörünü ele geçirmeye çalışanları “en demokrat” belledi…

 

                                 ***

 

Peki…

Bugünküler çok mu iyi?..

“Çok” değil ama o günkülerden “İyi”…

En azından, “enflasyon” adlı “canavar” ile, “yüksek faiz” isimli “yamyamı” yok edip, “devalüasyon” adı verilen “gelir heyelanını” durdurdular…

Terörün “şehit kanı” ile bitmeyeceğini, bitirilemeyeceğini anlayıp, yasal, siyasal ve toplumsal riskler alma çabasına giriştiler…

“Ben seçilmişlerin emrine girmem, onların ağızları çorba kokuyor, bu ülkenin geleceğinden ben sorumluyum” diyen kimi generallere ve subaylara (T.S.K’ya değil) hadlerini bildirdiler…

Öncekiler, hep alıyorlar, hiçbir şey vermiyorlardı…

Bunlar ise “çok şey veriyor, az şey alıyorlar”…

İşte bu kadar fark bile bunları “hükümet” yapmaya yetiyor…

Bundan sonra da yapacağından şüphem yok…

Şöyle bitireyim:

Gazete manşetleri ve televizyon ana haber bültenlerinde çıkarılan yangın öyle ya da böyle mutlaka söner ama ardında tortu bırakır…