BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Ağız ve yüz estetiğinin sırrı

Ağız ve yüz yapınızı beğenmiyor, estetik yaptırmak istiyorsunuz. Peki estetik yaparken neye dikkat edeceksiniz?

Abone ol Güzellik ve estetik; bize eserdeki mükemmelliği, uyumu, dengeyi, ölçüyü, âhenkli orantıyı, dolayısıyla Yaratan'ı hatırlatır. Hayatın önemli esaslarından olan güzellik, kendini fark edenlerin dikkatini çeker, onlarda saygı ve hayranlık uyandırır.

İnsanda en dikkat çekici güzellik ve estetik, onun ağız ve yüz yapısı ile bu yapılar içinde yer alan uzuvların birbirlerine göre konumları ve oranlarıdır. Güzelliğin matematikî dille ifade yollarından biri 'altın oran'dır. Bu oranlandırma, bilim adamları ile sanatkârların kabul ettikleri 'ideal bir insan yüzü' için geçerlidir. Her yüzün bu orana uyması beklenemez. Meselâ, düzgün sıralı olmayan dişler, dişler arasındaki aralıklar, gülümseme esnasında dişetinin gereğinden fazla görünmesi, dudaklar, burun ve gözlerin tek başlarına ve birbirleri ile veya yüzdeki diğer bölgelerle nispetleri göze gelen ve âhenksizmiş gibi duran yapılardır. Bu yapıların birbirleriyle oranları incelendiğinde, altın orana yakın değere sahip oldukları görülür.

Altın oran, Fi (phi) sayısı olarak bilinir ve değeri 1.618'dir. Fibonacci dizisi altın oranla bağlantılıdır. 13. yüzyılda yaşamış bir İtalyan matematikçisi (Leonardo Fibonacci) tarafından geliştirilen bu diziye (1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144....) bakıldığında, onun basit bir kurala dayandığı görülür. Her sayı (ilk ikisi dışında) kendisinden önce gelen iki sayının toplamından oluşur. Dizinin ilerleyen kısımlarından alınan bir sayının kendinden önceki sayıya oranı altın orana yakınlaşmaktadır. Özellikle 13. sırada yer alan 233 sayısından sonra, bu değer neredeyse sabitlenir. (233 / 144 = 1,618; 377 / 233 = 1,618...). Altın oran, hayal gücünün değil, denge kanunlarına dâir ilâhî hikmetin bir yansımasıdır. Altın oranın diğer adı 'göz nizamının oranı'dır.

İdeal ölçülere sahip bir insan yüzünde altın orana örnek olarak şunlar gösterilebilir: Burun yüksekliğinin (A=1,000) üst çene yüksekliğine (B= 0,618); burun yüksekliği ile üst çene yüksekliği toplamının (A + B= 1.618) alt çene yüksekliğine (C =1,000); alt çene yüksekliğinin (C= 1,000) üst çene yüksekliğine (B= 0,618); orofasiyal yüksekliğin (B+C= 1,618) burun yüksekliğine (A= 1,000) oranlarının her biri 'altın oran'a (şekil-1) denk gelir. Ayrıca, yüz yüksekliği/yüz genişliği, yüz genişliği/gözbebekleri arası mesafe, yüzün yüksekliği/çene ucu-kaşların birleşim yeri arası mesafe, alın genişliği/burun boyu, göz bebekleri arası mesafe/ağız genişliği, göz bebekleri arası mesafe/kaşlar arası mesafe, göz-ağız mesafesi/burun boyu, göz-çene arası mesafe/burun-çene arası mesafe, burun altı-çene/ağız-çene, burun genişliği/burun delikleri arası mesafe, ağız genişliği/burun genişliği, dudak-kaşların birleşim yeri arası mesafe/burun boyu oranlarının hepsi genellikle 'altın oran'a eşittir.

Dişlerdeki 'altın oran'

Üst çenedeki ön iki merkezî keser dişin genişliklerinin toplamının merkezî keser dişin boyuna; üst köpek dişlerin ön yüzleri arasındaki genişliğin üst birinci büyük azı dişin disto-bukkal köşesi arası genişliğe; üst merkezî keser dişin genişliğinin alt keser dişin genişliğine; üst merkezî keser dişin genişliğinin üst yan keser dişin önden görünen genişliğine; üst yan keser dişin önden görünen genişliğinin üst köpek dişinin önden görünen genişliğine; üst köpek dişinin önden görünen genişliğinin üst birinci küçük azı dişinin önden görünen genişliğine tek tek oranları ideal diş yapısına sahip insanlarda dişlerdeki 'altın oran'ı gösterir. 

Gülümseme çizgisinin konumundaki 'altın oran'

İstirahat durumundaki yüzde, dişler birbiri ile temas hâlinde değilse (alt çenenin dinlenme hâli) dudak çizgisi, yüzün alt kısmını (1/3'lük) 'altın oran' ile böler. Burun tabanı ile çene arasındaki mesafe, çene ucu-dudak çizgisi (büyük parça) ve burun tabanı-dudak çizgisi (küçük parça) şeklinde ikiye bölünebilir. Küçük parçanın büyük parçaya oranı 'altın oran'ı verir. Bu altın oran değerleri, diş hekimliğinde protez yapımında veya dişler düzeltilirken (ortodontik tedavi) keser dişlerin ucunun nereye konumlandırılacağı hususunda rehberlik eder.

Diş tedavisi sırasında gülümsemeyle ortaya çıkan 'altın oran'ın önemi

Diş hekimleri hastalarına taktıkları protezin veya yaptıkları diş düzeltmelerinin doğru olup olmadığını hastalarını gülümseterek daha iyi anlarlar. Çünkü gülümseme esnasında ağız ile dudak yapısındaki altın oranın korunup korunmadığı daha kolay anlaşılır. Şekil 3'te görüldüğü gibi, dişlerin ortasından geçen çizgiden en dıştaki dişin dış kenarına kadar olan mesafenin (kısa parça) orta hat ile dudak köşesine kadar olan mesafeye (büyük parça) oranı 'altın oran'ı verir. Ayrıca sağ birinci küçük azıdan sol birinci küçük azıya kadar bütün üst ön 8 dişin genişlikleri toplamının gülümseme esnasında dudak dış köşeleri arasındaki mesafeye (gülümseme genişliği) nispeti de 'altın oran'ı verir.

İdeal ve sağlıklı bir ağız ve dudak yapısında gülümsemeyle görülen diş ark genişliği tam dudak köşesine kadar uzanmaz; dişler (dış yüzü) dudak köşesinden belirli bir mesafede durur. Gülümseme esnasında dişler ve dudak köşesi arasında sağ ve solda meydana gelen fıtrî boşluklar gülümsemeye bağlı estetiğin oluşumunda önemlidir. Bu boşluğun çok az olması fıtrî olmayan bir gülümsemeyi, çok olması da üst çene darlığını işaret eder. Bundan dolayı diş hekimleri yaptıkları protezlerde, ortodonti uzmanları ise düzelttikleri diş ve çenelerin genişliklerini kontrolde bu ipucunu göz önünde bulundururlar.

Sanat eserlerinde estetik ve mükemmellik altın oran dikkate alındığında ortaya çıkmaktadır. Tabiatta birbiriyle hiç bağlantısı olmayan canlı veya cansız pek çok yapının bir matematik formülüne göre şekillendirilmiş olması onların hususi bir nizam ile yaratıldıklarının açık bir göstergesidir. Altın oranla uyumlu yaratılan bütün canlılar, Allah'ın güzel isimlerine ayna olmaktadır. Kur'ân'da, mealen: "...Allah, her şey için bir ölçü kılmıştır." (Talak Sûresi/ 3); "... O'nun katında her şey bir miktar (ölçü) iledir." (Ra'd Sûresi/ 8) buyrularak, açıkça her şeyin bir ölçü dâhilinde yaratıldığı bildirilmektedir.