BIST 9.916
DOLAR 35,27
EURO 36,75
ALTIN 2.979,38
HABER /  GÜNCEL

AGİT'ten Türkiye'deki seçimlere yönelik sert eleştiriler

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) 10 Ağustos'ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin raporunda Türkiye'ye basın özgürlüğünden şeffaflığa bir dizi eleştiri yöneltildi.

Abone ol

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'nın (AGİT) 10 Ağustos'ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin raporunda Türkiye'ye basın özgürlüğünden şeffaflığa bir dizi eleştiri yöneltildi.

Türkiye'nin de üye olduğu örgütün raporunda, AKP'nin cumhurbaşkanı adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın propaganda faaliyetlerinin resmi devlet organizasyonlarıyla birleştirildiği belirtilerek "Erdoğan, İstanbul-Ankara arasında çalışacak olan yüksek hızlı trenin hizmete açılış töreni sırasında açıkça propaganda yapmıştır" denildi.

Diğer adayların aktif biçimde kampanya yürütmesine karşılık, "bu kampanyaların halk önündeki görünürlüğünün sınırlı olduğu" belirtilen raporda yürürlükteki yasal çerçevenin internet dahil olmak üzere ifade özgürlüğüne kısıtlama getirdiği öne sürüldü.

Basın özgürlüğü

Raporda basın özgürlüğü konusunda şu görüşlere yer verildi:

"AGİT heyetiyle görüşen ilgililer, medya sahiplerinin ve siyasi aktörlerin yayıncılık özgürlüğüne doğrudan müdahale edilmesinin bağımsızlıktan ve araştırmacılıktan uzak bir gazetecilik ile sonuçlanacağına ve iktidar partisine ve Başbakana karşı eleştiriler getirilmesini sınırlayacağına dair kaygılarını dile getirmişlerdir."

"Söz konusu yasal çerçeve, yayıncıların seçim kampanyası süresince yasaların gerektirdiği 'tarafsız' kalma zorunluluğuna dair açık bir denetleme ve raporlama mekanizması sağlamamaktadır."

Raporda YSK'nın ve alt kademe seçim kurullarının toplantılarının kamuya kapalı olarak yapıldığı, düzenlemeler ve alınan kararların tümünün kamuoyu erişimine açık olmadığı belirtildi.

Rapordan satırbaşları

AGİT raporunda yer alan diğer eleştirilerden bazı görüşler şöyle:

"Mart ayında Temel Hükümler Hakkında Kanun'da yapılan bir değişiklik, Türkçe dışında dillerde seçim propagandası yapılmasına izin vermektedir, ancak Siyasi Partiler Kanunu'nda hala resmi olmayan dillerin seçim propagandasında kullanılmasını yasaklayan bir hüküm bulunması sebebiyle belirsizlik devam etmektedir."

"YSK kararlarına itirazın mümkün olmaması ve uluslararası kurumların ve vatandaşların seçim gözlemi yapması ile ilgili yasal hükümlerin bulunmaması dahil olmak üzere, AGİT'in çeşitli konularda sunduğu bazı temel tavsiyeler hala dikkate alınmamıştır."

'Çoğulcu fikir alışverişi baltalanıyor'

"19 Temmuz günü, Ordu'da, AGİT Erdoğan'ın konuşmasının ardından, kalabalığa çocuk oyuncakları ve kadın eşarpları dağıtıldığını kaydetmiştir. AKP'li bir temsilci, partinin kampanya kapsamında kapı kapı dolaşarak, içinde çeşitli gıda maddeleri, tişörtler, mouse padler ve bardaklar bulunan büyük paketler dağıttığını AGİT'e bildirmiştir."

"Anayasanın, "Cumhuriyetin temel özelliklerini ve devletin toprakları ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü" korumak için, başka tedbirlerin yanı sıra, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına da izin vermesi; ifade özgürlüğünün etkili bir şekilde korunmasını ve kamuoyu açısından önem arz eden konularda tam anlamıyla çoğulcu bir fikir alışverişi yapılmasını baltalamaktadır."

"Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu'ndaki Türk ulusunun aşağılanması ve herhangi bir terör örgütünün lehine propaganda yapılması ile ilgili hükümleri gazetecileri suçlu bulup, hapsetmek için gerekçe olarak kullanılmıştır. AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi, son dönemdeki bazı salıvermelerden sonra, 20 gazetecinin hapsedildiğini bildirmiştir."

"Medya camiası, kitlelere ulaşmada en geniş imkanlarla donatılmış medya kuruluşlarının sahibi olan büyük endüstriyel grupların hakimiyetindedir."

'Otosansür'

"Devlete ait şirketlerin kamu ihalelerinin ve reklamlarının hükümet ile bağlantılı işletmelere verilmesi ve medyanın iktidar partisinin ve Başbakanın eleştirisine özellikle televizyonda sınırlı yer ayırması hakkındaki kaygılar ifade edilmiştir."

"Başbakan dahil olmak üzere devletin yüksek kademesindeki kişiler tarafından açılan çok sayıda kamu ve hakaret davaları gazeteciler arasında otosansürü artırmaktadır."

"İnternet özgürlüğü ihlallerine rağmen, internet bilhassa sosyal medyada kamu alanındaki çoğulculuğa katkıda bulunmaktadır. En son Şubat 2014'te değiştirilen 2007 'Internet' Kanunu otoritelerin yeterli adli gözetim olmadan internet sayfalarını erişime engellemelerine izin vermektedir."