BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,74
ALTIN 2.955,34
HABER /  GÜNCEL

Ağca'nın ajanlığı belgeleniyor mu?

Sabah yazarı Erdal Şafak, Mehmet Ali Ağca'nın Papa Suikasti girişimi hakkında ABD'li gazetecinin iddialarını güçlendirebilecek Bulgaristan arşivlerine yazısında dikkat çekt

Abone ol

Sabah gazetesi yazarı Erdal Şafak, Papa Suikasti girişiminde bulunan Mehmet Ali Ağca hakkında ABD'li gazeteci Claire Sterlig'in ortaya attığı iddiaların Doğu arşivlerin açılmasıyla beraber doğrulanabileceğini adlı yazısında belirtiyor....

Tarihçiler ve siyaset bilimciler Doğu Bloku'nun çöküşünü iki nedene bağlarlar: ABD Başkanı Ronald Reagan'ın politikaları ve Polonyalı Papa.

Gerçekten de ABD'nin 40 yıl izlediği "Dehşet Dengesi" politikasını Reagan'ın yırtıp atması ve müthiş bir silahlanma yarışı başlatması, Sovyetler'in ekonomik iflasına neden oldu.

Karol Wojtyla'nın 16 Ekim 1978'de 2'nci Jean-Paul adıyla Papa seçilmesi ise Doğu Bloku'nda siyasal ve sosyal "tsunami" yarattı.

Moskova'nın Polonyalı Papa'nın komünist blok için ne büyük bir tehlike oluşturacağını daha ilk günden gördüğü ve "ortadan kaldırmaya" karar verdiği yıllardır söyleniyor. 13 Mayıs 1981'de Mehmet Ali Ağca'nın Papa'ya suikast girişiminin ardında KGB ile Doğu Alman ve Bulgar gizli servisleri olduğu iddiası da yine 24 yıldır gündemde tutuluyor.

Geçmişle yüzleşmek

Suikastte "Bulgar bağlantısı" nı ilk ortaya atan, Amerikalı kadın gazeteci Claire Sterling oldu. 1982 Eylül'ünde yayınlanan araştırmasında Polonya'daki karışıklıkların (Dayanışma hareketi) sorumlusu olarak Papa'yı gören Sovyetler Birliği'nin Bulgar gizli servisine suikast siparişinde bulunduğunu, onun da tetikçi olarak Ağca'yı kiraladığını öne sürdü.

Sterling'in iddiaları dünyada geniş yankı uyandırınca, suikast dosyası 1986'da yeniden açıldı, ancak komplo kuşkularını kanıtlayacak delil bulunamadı.
Neredeyse 20 yıl sonra dosyanın tekrar raftan indirilmesinin ciddi bir nedeni var: Eski Doğu ülkelerinin arşivleri peş peşe açılıyor ve her gizli belge bir kelle koparıyor.

Örneğin Slovakya arşivlerindeki belgelerden Bratislava Başpiskoposu Jan Sokol'un komünist dönemde siyasi polisin ajanı olduğu anlaşıldı. Macaristan'da Ferencvaroş takımının teknik direktörü, eski milli futbolcu Dezsoe Novak, 1960-70'lerde ajanlık yaptığını itiraf etti.

Geçmişiyle hesaplaşma süreci yaşayan Polonya'da ise "Arşiv depremleri"nin ardı arkası kesilmiyor. İşte birkaçı:

* 1989'da Tadeusz Mazowieski'nin kurduğu komünist olmayan ilk hükümetin sözcüsü Malgorzata Niebitowska'nın gizli serviste çalıştığı belirlendi. O kadar ki, Dayanışma hareketinde omuz omuza çalıştığı arkadaşlarını ihbar etmekle kalmıyor, dosyalarını da bizzat hazırlıyordu.

* Jan Olszewski hükümeti, aralarında Lech Walesa'nın da bulunduğu birçok önemli ismin zamanında gizli servisle çalıştığı kuşkuları yaratan belgelerin yayınlanması üstüne istifa etti.

* Onu ilk sosyal demokrat Başbakan Jozef Olesksy'nin istifası izledi. Çünkü 1980'lerde Moskova hesabına casusluk yaptığı anlaşılmıştı.

Sterling haklı çıktı

Hepsi de birbirinden önemli ve uzun bir dönemi aydınlatacak belgelerle dolu arşivleri açma sırası Bulgaristan'a geldi ve -sızdırılan bilgiler doğruysa- Papa'ya suikast girişimine Todor Jivkov'un gizli servislerinin karıştığına ilişkin belgelere rastlandı. Meğer Sterling haklıymış. Şimdi İtalyanlar, Bulgarlar'ın belgeleri göndermesinden sonra Ağca davasının yeniden ele alınabileceği olasılığından söz ediyorlar.
Papa o zamana kadar yaşar mı emin değiliz ama Türkiye, Doğu gizli servislerinin arşivleriyle çok ama çok yakından ilgilenmeli.

1970'lerin kanlı yıllarının, sokakları kan gölüne dönüştüren sözde sağ-sol çatışmalarının sırları belki de, hatta çok büyük olasılıkla o arşivlerde gizli. Türkiye'yi derinden sarsan suikastlerin de...
Polonya'da açıklanan ajan listelerinde bile 25 Türk'ün adı yer aldığına göre, varın gerisini siz düşünün...

Yazı:Erdal ŞAFAK
SABAH