BIST 9.466
DOLAR 34,42
EURO 36,41
ALTIN 2.838,38
HABER /  POLİTİKA

Ağardan hükümete tehdit!

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, iktidarı kaçtığı yere kadar kovalayacağını söyledi!

Abone ol

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, “Fındık parasını milletten esirgeyen bir iktidarı kaçtığı yere kadar kovalamak, benim boynumun borcudur” dedi.

Mehmet Ağar, Trabzon'un Kaşüstü beldesinde, belediye başkanlığı hizmet binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, fındık fiyatlarına yönelik tepkileri değerlendirdi.

Bugün bir gazetede Başbakan'ın yakın çevresinden edinilen bilgiler doğrultusunda, fındık fiyatlarıyla ilgili bir haber yer aldığını kaydeden Ağar, şunları söyledi:
“Başbakan diyormuş ki (Bana geldiler Karadeniz'de AK Parti bitti. Bu fındığı düzeltelim yoksa biz bittik.) O da demiş ki (Biz Türkiye'yi düşünüyoruz, biterse biter) demiş. Yazar çok memnun olmuş bu haberden ve yakın danışmanlarından birine sormuş, (Başbakan böyle birşey dedi mi) diye. Yalanlamakla meşhur bir Başbakan Sözcüsü kardeşimiz var. İşi Başbakan'ın her söylediğine (söylemedi) demek olan. Bu sefer nasıl olduysa (galiba öyle bir şeyler dedi) demiş. Başbakan Türkiye'de fındık politikasının ne olduğunu bilmiyorsa üzülürüm.”
6 milyon insanın fındıkla uğraştığını ifade eden Ağar, “Eken, biçen, toplayan, perişan olanlar ve sıkıntıya düşenler. Fındık parası olmadığından işleri kötü giden esnaf, 3 kuruş memur maaşının yanına fındık parasını ekleyen insanlar. Diyor ki (biz fındıkta bu politikayla Türkiye'yi kurtardık.) Kurtardığın bir yer var. İtalya'daki fındık sanayicilerini kurtardın. Sadece ve sadece onları kurtardın” dedi.

Fındığın, ihracat geliri sağlamaya ve cari açık varsa kapatmaya yaradığına dikkati çeken Ağar, şöyle devam etti:
“Fındık, milyonlarca insana iş bulma zahmetini, devlete vermez. Devlette fındık sayesinde geçinen insanlar vardır, istihdam yaratır. Üç gelir vergisi ve SSK primi öder, devlet bundan gelir elde eder. Burada, 1 milyonun üstünde insanı büyük yerlere göç etmekten, suç şebekelerinin bataklığına düşmekten kurtarır.”

HİÇ KİMSE BİZİ BU GÖREVDEN GERİ KOYAMAZ

Ağar, siyaseti yapıcı anlamda yaptıklarını, zora dara düştükleri zaman demokrasi adına orada olduklarını vurgulayarak, şunları söyledi:

“Milletin vicdanının sesi olan, dikili fındık ağacına hayatını bağlamış en hayırlı, en helal işin arkasında olan, fındık parasını milletten esirgeyen bir iktidarı, kaçtığı yere kadar kovalamak benim boynumun borcu. Hiç kimse bizi bu görevden geri koyamaz. Biz burada oy hesabında falan değiliz. Bundan da bir oy beklemeyiz. 6 milyon insan ekmeğinin elinden alındığı ortamda, siyaset hesabının da uzağındayız. (Efendim buradan siyaset yapıyorlar) Ne yapacaktık? Milletin vicdanının sesini siyasete taşımayacak mıydık? Tabii ki taşıyacağız.”
Ordu'da 10 binlerin sokağa döküldüğünü hatırlatan Ağar, “Kim bilgi veriyorsa, ne diyorsa Başbakan'a o da çıktı dedi ki (yasadışı örgütler, teröristler bu mitingi yaptı.) Karadeniz'e hangi terörist cesaret edecek de gelecek. Geleni ensesinden tuttuğu gibi bir köşeye koyuyorlar. Halbuki orada millet feryadını söylüyor, (borcumuz, hastamız var) diyor. Dünyada rakibi olmayan Türkiye'nin yegane ürünü fındıktır. Fındığı almadan dünyada çikolata fabrikaları mal işleyemezler” dedi.
Ağar, bu işin takipçisi olacaklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye, bir yolu tercih edecektir. Türkiye, bir yandan emir almaya alışkın. Kendi milletine güvenen ve geleneğinden gelen gücünü modern dünyanın değerleriyle örtüştüren, kendi kararını kendi iradesiyle vareden ama dünyadaki gelişmelerin hiçbirini görmezden gelmeden, evrensel değerlerle kendi ülkesinin değerlerini birleştiren bir siyaseti hep birlikte varedeceğiz.”

Karadeniz'in köylüsü ve çiftçisinin her zaman Türkiye'nin arkasında olduğunu dile getiren Ağar, “Kabadayılık onlara karşı değil, Türkiye'yi rahatsız edenlere karşı yapılacak. Önümüz, yolumuz her şekilde açık olacaktır. Bu fındık politikaları değişene kadar her ay Karadeniz'deyiz. Hükümet gelip diz çöküp af dileyecek. (Ben ettim, siz etmeyin. Biz yanlış yaptık) diyecek. Oylar onların olsun, paralar Karadeniz insanının olsun. İşin şerefi de bizim olsun. Bizim istediğimiz de odur.

Türkiye'nin yarını bugününden çok daha açık olacaktır. İçte hiçbir çatışma alanı kalmamış Türkiye'yi varetmenin heyecanı içindeyiz. Bu dönüşümün de lideri Karadeniz olacaktır.”