DYP Lideri Ağar, Hamas heyetinin Türkiye'ye yaptığı ziyarette AK Parti'nin tavrını eleştirdi.
Abone olDoğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı Mehmet Ağar, Hamas heyetinin Türkiye'ye yaptığı ziyarette AK Parti'nin tavrını eleştirdi.
Bursa programı için İzmir'den yola çıkan DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, partisinin Balıkesir teşkilatına uğradı. Akşam saatlerinde gerçekleşen ziyaret sırasında DYP İl Başkanlığı'nda gazetecilerle bir araya gelen DYP lideri Ağar, hükümete yüklendi. Başta ekonomi olmak üzere hükümetin tarım, iç ve dış politikalarını eleştiren Mehmet Ağar, bir soru üzerine tüm dünyanın gözlerini Türkiye'ye çeviren Hamas heyetinin ziyaretini değerlendirdi. Mehmet Ağar, ziyareti, alt yapı oluşturmadan aceleye getirilmiş bir ziyaret olarak değerlendirirken, Hamas'a AK Parti tarafından bir misafir gibi davranılmadığını öne sürdü. Mehmet Ağar, "Türk geleneğinde bir şey vardır. Misafir davet ediyorsanız, misafiriniz baş köşede olur. Hem misafir davet edeceksiniz, hem de misafirden köşe bucak kaçacaksın. Ondan sonra da gidip il, ilçe kongrelerinde, 'Allah'tan başka kimseden korkmayız' diyeceksin. Kimin kimden korktuğunu millet görmüştür. Bir kimsenin birinden korkup korkmaması, AK Parti Genel Başkanı'nın korkması korkmaması bizi ilgilendirmez. Ama Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı hakikaten kimseden korkmaz. Birilerini misafir diye davet edip, sonra birilerinin sözüyle onlarla görüşmekten kaçarsan, korkmuyorum diye öyle parti kongrelerinde falan konuşamazsın. Sus bari " diye konuştu.
ORTADOĞU'NUN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ
Ortadoğu'nun Türkiye'yi çok yakından ilgilendirdiğinin altını çizerken, hükümeti de "beceriksizlikle" suçlayan DYP lideri Ağar, şunları kaydetti:
"400 sene Ortadoğu topraklarında, Basra Köfrezi'ne kadar Yemen çöllerinde hükümranlık sahibi olmuş, buralarda adaletle yönetim sağlamış, İslam aleminin mübareklerine bekçilik, muhafızlık yapmış bir büyük imparatorluğun varisi olan genç Cumhuriyet, elbette Ortadoğu ile herkesten daha farklı olarak ilgilenecek. Elbette inançla ilgilenecek, ama bu hükümetin olduğu gibi değil. Bunun adına ilgilenmek denmez, bunun adına refüze edilmek denir. Buna kimsenin hakkı yok. Bu iş bu şekilde yapılmaz. Altyapı hazırlığı yok, ne yapılacağı bilinmeksizin aceleye getirilmiş bir seyahat mizah romanlarına konu olur. Kalkarsınız, 'Parti çağırdı' dersiniz, partinin amblemlerini örtmeye çalışırsınız basın toplantısında, ayıptır. Parti çağırdı dersiniz, masrafları gidip Dışişleri Bakanlığı'na ödetirsiniz. Parti çağırdı dersiniz, partinin genel başkanı ortada yoktur. Tesadüf karşılaşmamak için mağazalarda vakit geçirmeye çalışmaktadır havaalanı yollarında. Ondan sonra da bunun adına tutarlı dış politika dersiniz, millet nezdinde komik olursunuz. Elbette ızdırabın, gözyaşının, adaletsizliğin var olmaması için Türkiye büyük bir ülkedir, politikasını tabii ki kendi belirler. Ama kendi belirler derken bir takım tepkiler üzerine görüşme trafiğinin şeklini değiştirirseniz, yaptıklarınız ve söyledikleriniz arasındaki farkı millet görür. Bunun altında yatan neden tıpkı AB'de yaptığınız gibi dış politika üzerinden iç politika yapma hevesidir, o da yüze göze bulaşır. Dışişleri Bakanı, Başbakan gidip parti kongrelerinde konuşacağına, gelsin meclise bizim karşımızda konuşsun. Orada millet vicdanı adına neyin konuşulacağını dış politika üzerine genel görüşme yapalım, oturalım hep beraber konuşalım. Gidip il, ilçe kongrelerinde, 'Nasılsa kimsenin haberi olmaz' diye konunun safiyane beklentisinde olan değerli vatandaşlarımıza kendi bildiğiniz gibi tek taraflı bir monolog şeklinde anlattıklarınızın Türkiye'nin büyük toplumunda hiçbir karşılığı olmaz. Yaptığınız işte ortada, siyaset, dış politika, adı altında kendi yazdığınız senaryoyu oynayamayacak kadar acemi oyuncular olduğunuzu bütün dünyaya göstermektir. Sizin göstermeniz önemli değildir ama bugün üzerinde taşıdığınız sıfat Türkiye'yi yaralar, sıkıntıya sokar. Buna hakkınız yok. Başaramayacağınız, beceremeyeceğiniz bir yükün altına giremezsiniz, bu Türkiye'yi zedeler. Kendi iktidarınızın devamını başka güçlerin onayına bağlı kılarak Türkiye'yi yönetemezsiniz."
"KREDİ KARTI SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ MECLİS'TE"
Mehmet Ağar, kredi kartı borcu yüzünden intihar eden polis memurunun, bu meselenin önemini hükümete bir defa daha gösterdiğini, Meclis'te bekletilen düzenlemenin hemen çıkması gerektiğini söyledi. Çözümün Meclis'te olduğunu belirten Ağar, "Meselelere çözüm bulmak yerine cenazede ağlamakla olmaz. Meclis'ten bunu bir türlü çıkaramıyorsunuz, bir takım baskılara boyun eğmiş durumdasınız, her konuda olduğu gibi. Türkiye'de bu kaçıncı intihar? 1 değil, 2 değil. Benim bildiğim 40'a yakın oldu. Bu meselenin çözümü Meclis'tedir. Buna ilişkin makul hadlere çekecek bir düzenlemenin yapılması gereği açıkça ortadadır. İleride daha büyük problemler katlanarak gelecektir. Bu bakımdan meseleyi çözmek mecburiyeti vardır. Türkiye'de hükümetin başarılı olduğu tek mesele işsizlik oranının artırılmasıdır. Sürekli artan işsizlik içinde iş kaybeden ailelerin banka kartları, kredi kartları cambazlığıyla hayatı yaşamaya gayret etmektedirler. Bu sıkıntıları aşabilme konusunda meclisin önünde bir fırsat vardır. Bunu, makul ve kabul edilebilir hadlerde bir an evvel çözümlenmesi, yeni intiharların önüne geçecek, bir nebze teselli olacak" dedi.
Balıkesir'e yaptığı sürpriz ziyarette esnaflarla selamlaşan Ağar, daha sonra partisinin düzenleyeceği programa katılmak üzere Bursa'ya hareket etti.