Terör olayları sonrası iktidar ile muhalefet birbirini suçlama yarışına girdi. Erdoğan'ın eleştirilerine cevap veren DYP Lideri Mehmet Ağar, şunları söyledi:
Abone olDYP Genel Başkanı Ağar, ''Ülkenin bütünlüğünü zedeleyecek hiçbir politika yapılmaz ama ülkenin bütünlüğünü zedeleyen davranışlara karşı duyarsız olan hükümet tenkit edilir'' dedi. Ağar, Siteler'de Mobilyacılar ve Lakeciler Odası'nı ziyaret etti ve esnafın sorunlarını dinledi. Ağar, burada yaptığı konuşmada, iktidarın muhalefet bırakmamak için konuşanları susturduğunu, meslek kuruluşlarını da baskı altına almaya çalıştığını ileri sürdü. Partisinin öteden bu yana köylü, çiftçi ve esnafın sorunlarına öncelik verdiğini ifade eden Ağar, bu kesimlerin huzurlu olmaması halinde Türkiye'nin rahat etmesinin mümkün olmadığını kaydetti. İşbaşındaki hükümetin ise IMF'nin sadık bir takipçisi olduğunu, programında esnaf, emekli, çiftçi, esnaf ve memur ile KOBİ'lerin yer almadığını öne süren Ağar, uygulanan ekonomi politikasıyla ithalat yoluyla büyüme modelinin seçildiğini söyledi. Bu modelin KOBİ'leri ortadan kaldırdığını dile getiren Ağar, Türkiye'de ortaya çıkan tablonun ülkeyi büyük risklerle karşı karşıya bıraktığını, üretim ve istihdam aşağı çekilirken faiz ve rantiyenin ön planda olduğunu savundu. Tablonun iktidar için ''vahim bir tecelli'' olduğunu iddia eden Ağar, ekonomik tablonun yarattığı adaletsizliğin devam ettirilemeyeceğini söyledi. Ağar, ''Türkiye yeni baştan, dış kaynaklara ihtiyacının az olduğu, borçlanma yerine yatırım, üretim ve istihdamın olduğu sağlam ayaklara dayalı bir ekonomi modelini var etmek durumundadır'' diye konuştu. Milletin rakamlarla avutulamayacak noktaya gelindiğini, işsizliğin Türkiye'yi kasıp kavurduğunu, çiftçi ve köylünün haritadan silinmek üzere olduğunu, esnafın da perişan hale düştüğünü anlatan Ağar, hükümetin bunları daha fazla görmezden gelemeyeceğini kaydetti. Sıcak paranın gitme riskinden dolayı Merkez Bankası'nın faizleri indiremediğini ileri süren Ağar, ithalata dayalı büyüme modelinin cari açık konusunda Türkiye'yi yeniden duvara toslama riskiyle karşı karşıya bıraktığını savundu. Ağar, gazetecilerin son günlerde meydana gelen olayların ''senaryo'' olarak nitelendirildiğini ifade ederek, bu konudaki değerlendirmesini istemeleri üzerine, şunları kaydetti: ''Hükümetin tavrını anlayabilmek mümkün değildir. Hükümet yönetmek ve çözmek için vardır. Başbakan Yardımcısı (Bu 3-5 kişinin provokasyonudur. Böyle olacağı ile ilgili istihbarat vardı, bizim için bunlar sürpriz değil) diyor. Adama sorarlar: Elinde istihbarat vardı da niye önlemedin bunları? Sen burada seyirci misin? Başka bir bakan, polisi tenkit ediyor. Polis sizin emrinizde değil mi? Meseleleri önlemek için ciddi tedbir almıyorsunuz, sonra kalkıp tenkit ediyorsunuz. Neyin, kimin adına? Bunlar ayıp şeyler. Türkiye, Osmanlı'dan bu yana farklı köken ve inançların bir arada yaşama alışkanlığına sahip bir devlettir. Cumhuriyet, büyük imparatorluktan sonra yine hiçbir ayrıma tabi tutmadan herkesin hür ve eşit yurttaşlar olduğunu kabul etmiştir. Fakat hükümet (burada politika yapmayın) diyor. Burada politika yapılmaz. Ülkenin bütünlüğünü zedeleyecek hiçbir politika yapılmaz ama ülkenin bütünlüğünü zedeleyen davranışlara karşı duyarsız olan hükümet tenkit edilir. Vatandaşın burada ızdırabı vardır. Biz hükümetin yanlış politikalarını tenkit ediyoruz.'' Hükümetin Türkiye'yi yönetmekte ''acze düştüğünü'' savunan Ağar, Türkiye'de zaman zaman bazı hevesler içinde olanların bulunduğunu ancak yüksek sağduyusu sayesinde milletin bütünlüğünü hiç kimsenin zedeleyemeyeceğini kaydetti.